*

  • kucuk guzeldir anlayisli devlet yapilanmasi. devlet asayis, hukuk gibi temel bir kac sey disinda her seyden elini etegini ceker. hastane, yol, su gibi seyler oyunun ilerleyen safhalarinda kendi kendilerine olusurlar.

    (bkz: reinforcements have arrived)
    (bkz: microkernel)
  • minimal devleti savunan liberteryenizm.
    minarşistler de diğer liberteryenler gibi devleti sevmezler, ancak minimal devleti bir zorunluluk olarak benimserler.
    örneğin sadece adalet ve güvenlik organlarından müteşekkil bir devlet.
    devlet sadece bireylerin özgürlüklerini, mallarını mülklerini korumakla mükelleftir, insanları tecavüz, hırsızlık, dolandırıcılık vs.'den korur, sözleşmelere uyulmasını sağlar, gerisine karışmaz.
  • devletin haddini bildiği, diğer anarşist anlayışlara kıyasla daha gerçekçi olan fikir. günümüz dünyasında realist bir biçimde bakıldığında uygulanması en mümkün liberteryen/anarşist ideoloji. yeterli olup olmadığı tartışılır, ancak toplumsal ve bireysel özgürlükler bakımından ele alındığında kesinlikle şu anki mevcut siyasi duruşların çok çok ilerisindedir. şahsi fikrime göre demokratik ilerleme sürecinde gereklidir, ancak türkiye'de bırakın minarşizmi, daha doğru düzgün liberal progressivism, liberteriyenizm savunucusu yokken, amerika'da minarşizmi savunduğunu söyleyen libertarian party'nin dahi yıllardır republican party'ye olan yakın duruşunu koruduğunu göze alırsak (en yakın örnek için (bkz: ron paul)), minarşizm yönünde büyük çaplı değişikliklerin yakın gelecekte gerçeğe dönüşeceğini söylemek mümkün gözükmüyor. devletin daha minimalize edildiği ya da tamamen kadırıldığı daha ileri duruşlara girmiyorum bile, minarşizm bu durumdayken onlar resmen ütopik vaziyetteler maalesef, kitlesel bağlamda gerekli birey bilincinin oluşması için daha çok zaman geçmesi gerek.
  • kedi ismi gibi. insan utanir lan minarsistim ben demeye (fonetik).
  • liberteryenizmin yan akımıdır. minarşizmde redükte edilmiş fakat mutlak devlet etkinliği söz konusudur, buna karşın minarşizmi liberal demokrasiden ayırmak güçtür. iktisadi şiarı lesiğ feığ*'dir. genellikle realpolitik dış politika izleyen ülkelerde iç politikada kullanılır.
  • devletin sosyal sorumluluklarından, kamu hizmetlerinden arındırıldığı bir yönetim biçimi.
  • devletiñ iyice küçüldüğü, yalñızca adalet ve güvenlik konularına baktığı, toplumu sivil toplum kuruluşlarınıñ, ekonomiyi ise serbest piyasanıñ yürüttüğü bir yönetim biçimidir.

    kategorik olarak klasik liberalizmiñ bir koludur, anarşizmden bir tık aşağısıdır. bundan daha ötesi için (bkz: anarko kapitalizm/@oktay dogangunung betidikleri)

    bu sistemde üç bakanlık vardır:
    - adalet bakanlığı (mahkemeler)
    - iç işleri bakanlığı (polis, jandarma)
    - dış işleri bakanlığı (diplomasi, ordu)

    eğitim ve sağlıkla ilgili politikaları sivil toplum kuruluşları ve serbest piyasadaki talep bélirler. fakir-zengin tüm yurttaşlar özel hastanelerde tedavi olur ve özel okullarda eğitim görüp özel üniversitelerde öğrenim alır. nitekim alım gücü yüksek, fiyatlar düşüktür.

    bazı nitelikleri:
    - kimiñ neyi nasıl öğreneceğine kimse karışmaz, talep oluşursa özel sektör talebi karşılar.
    - sağlık, büyük çaplı bir sigorta sistemiyle yürür. insanlar muhtemelen doğuştan itibaren özel sigorta şirketlerine aşırı düşük primler öder, tüm giderleri bu primleriñ doluştuğu bir havuzdan karşılanır.
    - bir hastaneniñ giderlerini vergi toplayarak ödemek yérine her hastane kendi bacağından asılır. eğer iyi hizmet véremezse kimse oraya gitmeyeceği için zarar éder.
    - okullar iyi eğitim vérmek için yarışırlar. ucra bir köyde nasıl ki talep oluşup bakkal açılıyorsa aynı şekilde insanlar talep ettikçe köy okulları da açılır. bazı stk'lar yardım toplayarak fakir ancak başarılı kişileri burslu okutur. eğitim vergiden muaf olacağı için piyasa nezdinde doğal bir teşvik olup okul ücretleri olabildiğince düşük ancak okullar olabildiğince vérimli olur.
    - serbest piyasaya giriş kolay olduğu için istihdam artar, ekonomi büyür ve refah artar.
    - minarşistler altyapıyı da serbest piyasaya bırakma eğilimindedir.

    (ayrıca bkz: liberland)
  • işletim sistemi nedir? bir işletim sistemi nasıl çalışır? 'iyi' bir işletim sistemi nasıl çalışır?

    işletim sistemi, aynı anda hem word'de yazı yazıp, hem spotify'da şarkı dinleyip, hem de chrome'dan internete girebilmenizi sağlayan bir bilgisayar programıdır. şöyle ki, bilgisayarınızdaki programlar işletim sisteminize gidip "abi benim bir işim var, şöyle böyle kaynaklar lazım" der, işletim sistemi de duruma bakıp "tamam gel kardeşim", "azıcık bekle birader" veya "seni 10 ms sonra kabul edeceğiz" gibi cevaplar verir.

    bir işletim sistemi, programları sıralar ve onları kısıtlı kaynakları düzgün bir şekilde kullanıp paralel şekilde (en azından kullanıcıya paralelmiş gibi görünecek şekilde) çalıştırır. bunu yaparken programlardan belirli istekler alır (abi bana şuradaki dosyayı ver, şuraya şunu yaz, buradan şunu al, şu kadar hafıza istiyorum, vs), bu istekleri gerçekleştirir. bu isteklere sistem çağrısı, veya system call denir.

    ancak işletim sisteminin her işi yapmasını da bekleyemeyiz. örneğin istendiği zaman queen'den i'm in love with my car şarkısını çalan bir sistem çağrısı yazmak gereksizdir, bu işi bir program zaten yapabilir. işletim sistemimizi aklımıza gelen her fonksiyonla doldurmak verimliliğini oldukça azaltacaktır. ideal yol, sınırlı sayıda komutu anlayan, ve bunları oldukça hızlı ve verimli şekilde yerine getiren bir mikro işletim sistemi (bkz: microkernel) oluşturmaktır. a grubunun b şarkısını, c grubunun d şarkısını çalan ayrı ayrı fonksiyonlar yerine gerektiğinde hoparlörle konuşan tek bir fonksiyon yeterlidir.

    şimdi işletim sisteminin yerine devleti koyun.

    devlete her işi yüklerseniz verimliliği azalır. minarşist kişi der ki, "devletin sınırlı sayıda fonksiyonu(sınır güvenliği, iç güvenlik, adalet, diplomasi) olsun, bunları da çok iyi yapsın. kalan işleri(eğitim, sağlık, ulaşım) özel sektör ve sivil toplum zaten yerine getirir.

    tanım: "küçük iyidir" diyen siyasi görüş
  • doğrusunun bu mu yoksa minarkizm mi olduğu konusunda bir ortak görüş olmasa da minarşizm -ben de dahil- çoğu liberale daha doğru görünmekte. nasıl ki anarkizm değil de anarşizm diyorsak bunun da aynı şekilde olması gerekir.

    minik anarşi diye kodlanabilir kafalarda. ama böyle kodlayıp ne olduğuna bakmadan geçilmemeli. bu biraz aşırı liberteryenler diyorlar ki "vergilendirme hırsızlıktır." tabii böyle söyleyince herkese güzel geliyor, ancak "devlet yoksula, öğrenciye, yaşlıya, engelliye yardım etmemelidir" diyince tatlar kaçıyor, ağızlar bozuluyor.

    bir de şöyle düşünelim: dışarıda bir kafede oturuyorsunuz, cüzdanınız masanın üzerinde. elemanın biri geliyor, size sormadan cüzdanınızı eline alıyor ve içinden sizin o günlük kazancınızın 5 katı olan 1000 lirayı alıyor, ancak kaçmıyor bile. "hop lan noluyor" diyorsunuz. "yoksullara yardım vakfımız var, onun için almak zorundayım" diyor. siz "bana ne ulan" diyip parayı vermemek veya geri almak için diretiyorsunuz. fakat bu eleman önce size bu yardımın ne kadar gerekli ve önemli olduğundan, sosyal adaletin böyle sağlanacağından bahsediyor. sizin zaten bu vakfın ne kadar güvenilir olduğu ile ilgili şüpheleriniz son konuşulacak şeylerden biri o sırada. siz, bu yardımı yapmak zorunda olmadığınızı söyleseniz de bu eleman aynı şeyleri söyleyip duruyor ve en son sizinle uğraşılmayacağını düşünüp bir ıslık çalıyor. sağdan soldan silahlı birkaç insan üzerinize geliyor "tatsızlık çıkmasını istemiyoruz" diyip sizi biraz hırpalıyor tatlı tatlı. artık el mecbur bu konuyu uzatamıyorsunuz ve sizin sessizce "neyse bir seferlik sineye çekeyim" dediğinizi duyan eleman sırıtarak diyor ki "bu yardım parasını her ay gelirinize göre bu kafeden alacağım sizden. eğer bu kafeye gelmezseniz, cüzdanınızı masaya koymazsanız, parayı içinde bulamazsam, vermemek için zorluk çıkarırsanız silahlı arkadaşlar şiddetin dozunu artıracaklar" diyor. ayrıca bundan sonra alacağınız her ürünün ve hizmetin fiyatını artıracaklarını, bununla da silahlı arkadaşların maaşlarının ödeneceğini söylüyor.

    bu hisseli entry'mizde verginin tanımı yapılmaya çalışılmış ve minarşistlerin, yani minimal devletçilerin, yani gece bekçisi devletçilerin ne istediği anlatılmıştır. önceki entrylerde belirtilmiş olsa da, totoloji yapmak gerekirse, devlet sadece vatandaşın güvenliğini sağlasın, gerisi bizim işimiz derler. devletin kuruluşunun da böyle düşüncelerle gerçekleşmiş olması kaçınılmazdır.
hesabın var mı? giriş yap