• amor towles'in a gentleman in moscow adlı kitabının türkçe adı. güncel baskı mehmet gürsel tarafından çevrilmiş ve hep kitap'tan çıkmış.
  • boston doğumlu bir yazarın , bolşevik devrimi döneminin etkilerini gündelik hayata yansımasını bu kadar başarılı bir şekilde kaleme almış olması hayranlık uyandırıcı. dönemin müzikleri, yazarları ve yemeklerinden alıntılar ile süslediği roman , ağır bir edebi dille kaleme alınmamış olması nedeniyle daha çarpıcı ve keyifli bir etki bıraktı bende.

    kont rostov bana , hayat şartlarının zorlaşması halinde insan’ın uyum sağlama becerisini , dünya üzerinde bugüne kadar uygulanmış ve uygulanacak yönetim sistemlerinin insan faktörü nedeniyle zaman içerisinde kendi kendini yok edeceğini , yaklaşık yetmiş yıl süren rus edebiyatının mükemmelliğini, asaletin , insani değerler içerisinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu tekrar hatırlattı. en azından bir süre yemeklerde şarap kadehimi onun da şerefine kaldıracağım.
  • son yıllarda yazılmış en iyi romanlardan bir tanesi. sadece türkiye değil, tüm dünyada herkesin yazar, kanaat önderi, best seller sahibi girişimci/yazar, fenomen olduğu düşünülürse bu kadar nitelikli bu kadar ince kurgulu bir roman yazılması o kadar nadir bir durum ki.

    kitabın konusu çekici olduğu kadar, yazıldığı dönem ve yazarın doğum büyüdüğü dönem düşünüldüğünde oldukça zor. konusunu öyle tarihi konularla süslü, çoğu zaman tarihi dönemlerin yarı mitolojik yarı gerçek ifadeleriyle yazılmış romanlarla karıştırmamak lazım; ki işte bu yüzden hem zor hem de müthiş çekici.

    kont, bolşevik devrimi öncesinde doğuştan gelen asalet ve sonradan elde ettiği askeri ünvanları, yüksek eğitimi, çar ailesi ile yakın ilişkileri, parası, toprağı, köylüleri ve tabii asıl önemlisi görgüsü ve hayat kültürü olan bir asilzade. bolşevik devrimi sonrası kaçmayıp moskova'nın en ünlü ve prestijli lüks otelindeki süitinde hedonist bir şekilde yaşamaya devam etse de, yıllar önce yazmış olduğu bir şiir sebebiyle sovyet rusya mahkemesince hapishane yerine, yaşadığı otelden ömür boyu çıkmama cezası alıyor ve kont günümüzdeki ev hapsi gibi bir uygulama yaşıyor.

    konu kısaca bu, ama sayfalar, sayfaların yıllara dönüşümü, insanların gidişi gelişi, dönemlerin değişimi ile ortaya gayet güzel bir roman çıkıyor.

    eksikleri vardır, "ben yazsam daha iyisini yazarım" gibi laflarını sakınmaktan kaçmayan vasatların hükümdarı türk insanı için sallayacak mutlaka bir şeyler vardır ama çok güzel çok iyi bir roman. en güzel taraflarından biri de sadece kurgu olmayıp sovyet rusya'ya dair çoğunluğun bilmediği bilgileri de işlemesi.

    not: (hala varsa diyecektim ki, bir üniversitede sınıf kapısının üzerine "burada stalin'e laf etmek yasaktır" diye bir görsel görüp şoka girmiş olsam da) stalinciler, tkpciler, komünistler muhtemelen sevmeyecektir.
  • rusya'da bolşevik ihtilali gerçekleşmiş ve çarlık rusyası bütün kabulleri ve kurumlarıyla birlikte tasfiye edilmektedir. böylesi bir iklimde, çarlık rusyası aristokratlarından kont rostov devrime muhalif bir unsur olarak değerlendirilir ve yaşamakta olduğu, moskova'nın göbeğinde yer alan rusya'nın en prestijli otelinde, metropol oteli'nde ev hapsine mahkum edilir.

    kitap, kont rostov'un otelde geçirdiği otuz yılı aşkın süreyi ve bu sürede kont'un çevresinde cereyan eden okunası hadiseleri konu alıyor.

    kitap, eğlencelik olarak değerlendirilebilecek türde bir roman. beş yüz sayfanın üzerinde olmasına rağmen sadece bir kaç gün içinde okunabilecek kadar hafif ve akıcı bir üslup ile kaleme alınmış. okurken insanı yormayan, sıkmayan bir örgüsü var.

    kitabın bir amerikalı tarafından yazılmış olması sosyalizme, bolşevik devrimine ve rusya'nın akıllara ziyan bürokrasisine dair bolca yergi içermesine sebep olsa da bu durum kitabın genel itibariyle okunası bir eser olduğu gerçeğini gölgelemiyor.

    canı sıkılan suserler, sadece kafa dağıtmak için, bir ya da birkaç gün içinde sıkılmadan okuyup bitirebilirler.
  • yavaş başlıyor ve hatta öyle devam ediyor ama bu ritme alışınca çok hoş ve akıcı olduğunu anlıyorsunuz
  • son zamanlarda okuduğum en iyi romanlardan biri, (bkz: tarihsel kurgu) sevdiğim bir tarzdır, bu tarzda bir kitap kaleme almanın da çok zor olacağını düşünüyorum. yazarın çok geniş araştırmalar yaptığı zaten okurken hissedilen bir durum, bununla birlikte, zevkle yazdığı da anlaşılıyor, zevkle de okunuyor. naçizane eleştirim, biraz fazla uzun olması - eğer bir tatil döneminde falan değilse okuyucu sürekli kitabı kapatıp açmak zorunda kalıyor ve bu nedenle konu bütünlüğü azalıyor, bu nedenle boş bir zamana getirmek daha keyifli bir okuma anlamına gelebilir.

    satırların arasında hayata dair güzel tespitler de vardır, bir kaçını not edeyim:

    . "hayat insana hayallerinin peşinden gitmeyi imkânsız kıldığında, insan gizlice de olsa hayallerinin peşinde dolaşır."

    . "sabır, kolayca sınanan bir şey olsaydı, erdem olarak kabul edilmezdi."

    . "terbiye kuralları şekerlemeye benzemez; işine hangisi geliyorsa onu seçemezsin. ve tabii ki yarısı yenmiş bir şekerlemeyi tekrar pakete koyman da mümkün değil."

    . "kontun iç huzuru, insani duyguların en berbat ve ürkütücü olanı, yani can sıkıntısı tarafından tehdit ediliyordu."

    . "kader sadece yapıyormuş gibi göründüğü şeyi yapsaydı kader olmazdı zaten."

    . "insan hayatının bir gerçeği de, kişinin eninde sonunda bir felsefe benimsemek zorunda olmasıdır."

    . "sanat, devletin doğallıktan en uzak dalkavuğudur. kendilerine ne yapılması gerektiğinin söylenmesinden, aynı şeyleri yapmaktan yorulmuş, hayal dünyaları geniş insanlar tarafından icra edildiği için değil sadece; sinir edici biçimde muğlak olduğu için de öyledir."
  • ısmarlama bir roman gibi hissettim. okurken pek zevk almadım. konusu akışı tasvirleri sığ ve sıkıcı geldi .
  • okurken metropol oteli'nin koridorlarında geziniyormuş hissi uyandıran enfes romandır.

    (bkz: karamazov kardeşler)'den şöyle bir alıntı yapmıştır: "baba, mezarıma toprak attıklarında sen de üstüne ekmek kırıntısı serp ki güvercinler gelsin; onların geldiğini duyup, yalnız olmadığımı anlayıp mutlu olayım." amor towles hikayesini anlatırken gösterişten o kadar uzak ve yalın olay örgüleri kurmuş ki kimi sayfaların hissettirdikleri yumruk gibi içinize oturuyor.

    --- spoiler ---

    ayrıca, bitişiyle sadece bana (bkz: the dark knight rises)'ı hatırlatmamıştır diye tahmin ediyorum.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap