• robert musil 'in türkçeye yaşarken açılan miras adıyla çevrilen eseri.

    okumadan sormak istediğim bir kaç şeyi sorayım diye arattım, hiç entry girilmemiş ya da ben aramaya inanmıyorum.
  • robert musil'in minima moraliavari, teşhislerle dolu tahrişleri gideren kaymak gibi kaygan ve lezzetli anlatısı. 'anlatı' meselesini irdelemek gerekir düşüncesiyle işi bir başka entrye bırakıp, musil'i ve kapılara takıklığını, herkesi üç maymunu oynamaya davet eden çakallar çakalı vasatlar kralı zeki demirkubuz'a tavsiye ederek övelim.

    özellikle okumaya ve yazmaya dair anlatılar yüksek bir aykırılık, dışlanmış olma hali, serzenişte bulunmadan kaderine razı olma yüceliği gerektirir. okunur, şöyle ki: "bugün insanların çoğu bir kitap okuduklarında, normal bir konumda olmayıp, kendilerini, güvenmedikleri bir ameliyata girmiş gibi hissediyorlar."

    korkaklara yer kalmasın.
  • türkçesi yaşarken açılan miras. çeviren ahmet cemal. ben yapı kredi yayınları'nın 1993 basımından okuyorum.

    kitapta "bir at gülebilir mi" adlı bir yazı var. aşağıda alıntılar:

    "sımsıkı birbirine dolanmış, küçücük bacaklarının üstünde ileri geri sallanırlar, ağır bir yükü yerinden oynatmak isteyen insanların yaptıkları gibi, dizlerini büküp, sonra yeniden yükselirler; hareketleri, işçilerinkinden çok daha trajiktir; var güçlerini harcadıkları için de ifadeleri, laokoonlarınkinden çok daha sportmencedir." robert musil - nachlass zu lebzeiten (sinek kağıdı)

    "ruhsal bitkinliklerini aşıp, bir süre sonra yaşama savaşını yeniden başlattıklarında, artık çok elverişsiz bir konumda yapışıp kalmışlardır ve hareketleri doğallıktan gittikçe uzaklaşır. (...) bazen içlerinden biri ertesi gün bile kendine gelir, bir ayağıyla çevresini yoklar ya da kanatlarını sallar. (...) ve gövdelerinin yalnızca tek bir yerinde, bacaklarının başladığı yere yakın bir yerde, küçücük, parıldayan bir organ, daha uzun süre yaşar." robert musil - nachlass zu lebzeiten (sinek kağıdı)

    "efendilerinizin köpeğini, bir ineğin boynundaki ipi tutar gibi gezdirmektesiniz. (...) peki ya siz, kızlar? sizler hiçbir şey anlamadan onları* arkanızdan çekiyorsunuz. kayışlarına asılıyorsunuz; onlara, siz olmadan şöyle çevrelerine bakabilme fırsatını bile tanımıyorsunuz; saygı göstermiyorsunuz. böyle bir anda, birinin içinden sizi taşlamak gelebilir. (...) kim bilir böyle anlarda bu köpeklerde* ne gibi iç hastalıkları ve nevrasteni kompleksleri ortaya çıkar! ve asıl önemlisi: böyle sahnelerin yanından geçtiğinizde, onun size yönelttiği hüzünlü, yoldaşça bakışları algılar mısınız?" robert musil - yaşarken açılan miras (genç kızlar ve kahramanlar)

    "sanat, kitsch'i yaşamdan kazımaya yarayan bir araç değil midir? sanat, yaşamı kesit kesit ortaya çıkarır. sanat soyutlaştığı ölçüde, hava da saydamlaşır. peki sanatın yaşamdan uzaklaştığı ölçüde açıklık kazandığı söylenebilir mi? yaşamın sanattan daha önemli olduğunu ileri sürmek, ne biçim bir tersliktir? yaşam, sanatın karşısında tutunabildiği ölçüde iyidir: böyle bir güçten yoksun olarak yaşayan ise kitsch'tir!" robert musil - nachlass zu lebzeiten (kara büyü)

    "yaşam, yaşamdır: onu bilmeyene tanımlanamaz. yaşam dostluk ve düşmanlıktır, coşku ve soğukkanlılıktır, boşluk ve ideolojidir." robert musil - nachlass zu lebzeiten (kara büyü)

    [görünüşe bakılırsa önemli olan, hep "biz de oradaydık" diyebilmektir; ama genelde bu, pek kolay rastlanır bir şey olmamalı, mutlaka belli bir seçkinlik atmosferi taşımalıdır. (...) belki de inanması güç ama, insanlar, kartpostallarını görüp satın aldıkları yerlere çoğunlukla yalnızca bu nedenden ötürü giderler; oysa bu olayı, kendi başına ele alındığında, anlayabilmek olası değildir, çünkü kartları getirtmek, çok daha kolaydır.] robert musil - nachlass zu lebzeiten (burası çok güzel)
hesabın var mı? giriş yap