• fatih'te bir mağaza ismi.
    rivayete göre uzun süre isimsiz* kalmış bu mağaza.
    bir süre sonra isim bulmak zorunda kalınca, muhtemelen anonim hal devam etsin diye "o adam" ismi konmuş ki, söz konusu mağazaya gidenler "o adam"a gidiyorum desin yine bir marka söylememiş olsun.
    o adam da sarı bıyıklı bir amcadır bu arada.
  • (bkz: he-man)
  • ehl-i keyf - yeraltından notalar

    burada bıraktığın o adam
    öğrendi bak
    sevmeyi, sevişmeyi
    kirlenmeyi

    burada bıraktığın o adam
    öğrendi bak
    cebinde birkaç metelik
    adam olmayı.

    sen orada yanıtlarına
    soru ararken
    burada bıraktığın o adam
    söz bulamadı

    sen orada mutluluklarla
    oynaşırken
    burada bıraktığın o adam
    nefes alamadı

    sözlerime bakma sen
    onlar kurmaca şeyler
    bıraktığın gibi değil hayat
    bunu bil yeter
    ben de sonunda
    bıraktım her şeyi

    koydum kalbimi
    orta yere
    kırılsın diye
    bıraktım kollarına
    yalnız sen (al götür)
    bakarsın diye (büyüt diye)
    inanmıştım oysa
    o beyaz inadına
    koydum kalbimi x2 öldüm

    burada bıraktığın o adam
    denedi bak
    ucuz şaraplarla
    kral olmayı

    burada bıraktığın o adam
    öğrendi bak
    yağmuru yüzüne
    yakıştırmayı

    sözlerime bakmasan da
    gerçeklere dokunur onlar
    bıraktığın herşey
    incitiyorlar
    ben de sonunda
    bıraktım herşeyi

    koydum kalbimi
    orta yere
    kırılsın diye
    bıraktım kollarına
    yalnız sen (al götür)
    bakarsın diye (büyüt diye)
    inanmıştım oysa
    o beyaz inadına
    koydum kalbimi x4 öldüm
  • o adam.. beklenen sevdalıdır, o adam geleceğinin en büyük parçasıdır. sevdiğindir, yarindir, indir, eşsizindir.

    karşıdan gelip elini tutar ve işte geldim demez..
    ''ben hep buradaydım, sen neredeydin yarim?'' der..
    bizim beklediğimiz değildir yani.
    bizi bekleyendir yarimiz..
    hani o gidenlerin ardından dönmesini bekleriz ya umutsuzca..
    bütün bekleyişlerin ne kadar anlamsız olduğunu anladığımız an olur göz göze geldiğimiz vakit..
    ve öyle bir sever ki sizi kendinizi onu sevmekten alıkoyamazsınız..
    sevmelisiniz de zaten hem niye sevmiyesiniz bu kadar sevgi dolu, bu kadar temiz bu kadar baştan sona sizin olan bir adamı?
    geldiği zamanlar kalbinizin attığını,
    nefes aldığınızı ve hatta yaşadığınızı farkettiren adamdır..
    gittiği zamanlarda hayatı durdurmayan adam,
    aksine hayatın akışını farkettiren adam sevdiğimiz yarimiz
    yeri doldurulamayan, aşkı yaşatan, aklı baştan almayan yarimiz..
    hayatta en çok sevdiğimiz..seveceğimiz..
    hani bir yerlerde hep sizi bekler..
    hayatını sizinle paylaşmak için..
    aslında beklemez..
    bu vakitlerde başka birini seviyor olabilir, bizi beklemiyordur büyük ihtimal..
    belki sevdiğinden ayrıldı ağlıyor, belki bugün çok mutlu..
    belki de hiç aşık olmadı?
    gerçekten bizi bekliyor olabilirmi...?
  • kalıptaki kullanımıyla benim için tekil ve bir tanedir. her nereye, her hangi yola derse desin gidilecek insandır. bir bakış, bir söz öbeği bile yeterlidir anlaşmaya; ki bu anlaşma standart üstü olduğu kadar, çevreye verdiği rahatsızlık bakımından maksimum, verdiği kirlilik bakımından minimum düzeydedir. objelerin, tarihlerin ve sıfatların hiçbir önemi olmamakla birlikte insana yaşadığını, düşündüğünü, eğlendiğini en kalitelisinden, en derininden ve en nadirinden hissettirendir. orgazmdan daha zevkli anları yalandan orgazmları malzeme ederek yaşatan ve insanın kendinden başka bir erkeğe de hayranlık duyabileceğini kanıtlayandır. o olmasa mental olarak beslenebileceğiniz başka bir kaynak olmadığını size öğretir. öyle bir yaratıcılık kullanma ve beyin jimnastiği yapma fırsatı verir ki, kısıtlı insan ömrüne sığmayacak cinstendir. gözlerine baktığınızda gözleriniz parlar ve size bunu saklama gereğini de öğretir. elbiselerin insanların çıplaklığını örtmede yeterli olmadığını o adamın yanında farkedersiniz, bu yüzden kutsal bir yönü, kutsal bir öğreticiliği de vardır. çok eğlenir ve gülersiniz, ama kaliteli gülersiniz hani; hatta öyledir ki harcamaya kıyamazsınız dizilen kelimeleri, kurulan cümleleri. teşekkürü ise borç bilirsiniz hem kendine, hem de yalandan inandığınız tanrıya. iyi ki var dersiniz. o adamdır bu işte. isimsizdir ve okuduktan sonra yakılan emir kağıdı, dinlendikten sonra suya atılıp imha edilen bant kaydı gibidir. iyi oyuncudur, pratik "zekalı"dır, hızlı bir düşünürdür. aranızda "çıta" ya da "bir tık" gibi kavramların komik kaldığıdır. yanisi iyi oyuncudur, pratik "zekalı"dır, hızlı bir düşünürdür. "benim [diri] arkadaşımmm"dır. dahası ise buraya sığmaz, edebi forma girmez. iki kelimedir; ama laçka olmamış halleriyle elbette: çok "seviyorum" ve çok "sayıyorum".
  • ["belki de. ama onunla karşılaşmış olmalı."
    "po po." po po, "sen onu benim külahıma anlat"ın yunancasıydı. "o adam kimseyle görüşmez. asla. istersen diğer hocalara sor."] john fowles - the magus
  • "o" adam

    tüm kadınların tek hayali... hayali diyorum, çünkü o adam, gerçekten hayali bir kahraman. hanımlar beyler, kendimizi kandırmayalım; öyle biri ne yazık ki "yok".

    sizler hep o adamın hayalini kurdunuz ve bizler de hep o adam olmak istedik. peki, kim bu "o adam" denilen yüce, eşsiz veya ulaşılmaz varlık?

    bizde olmayan ve sizin çevrenizdeki bir sürü başka erkekte olan her şeyin bir bütünü o adam. güzel giyinen, bakımlı, görgülü, kültürlü, eğitimli veya zengin gibi başlıklar ile daraltmaya gerek yok. bu vasıfların bir çoğu hepimizde var. ama, önemli olan sizde olması değil; başkasında olması.

    ille de güzel vasıflara gerek yok. bazıları piç sever derler ya; kimi kadın için de serseri, salaş, fırlama veya benzeri vasıflar da ilgi çekici olabilir. merak etmeyin, bu vasıflarla da o adam olmayacaksınız.

    sorun varsa da -ki bana göre yok- kaynak arayacak tek yer yine biziz. yani, sorunun kaynağı, tüm bu o adam vasıfları bizde de olsa, o adamın asla biz olmayacağıdır.

    o adam, ya bir filmdeki karakterdir, ya da işte bir manken, bir şarkıcı veya ekranlarda boy gösteren biridir. fizyonomik olarak kıvanç tatlıtuğ veya kenan imirzalıoğlu'dan fersah fersah yakışıklı da olsanız, bir ezel veya behlül olamayacağınız için, o adam olamazsınız. değilseniz, zaten ezel veya behlül'e kadar aşamayacağınız bir çok engel var. geçmiş olsun...

    o adam, yakın bir arkadaşın sevgilisidir. paradoks burada başlıyor. ayşe'nin sevgilisi ahmet, fatma'ya göre o adam statüsünde ama, ayşe'ye sorsanız, ahmet aslında o adam değil. dedim ya; o adam yok diye.

    o adam, sizin tüm negatif özelliklerinizi barındırmayan biridir. öyle biridir ki kendi için nefes bile almaz, sadece hayatındaki kadın için yaşar. peki, kadınlar ne ister? yılmaz erdoğan demişti ya; herhangi bir şeyi, herhangi bir zaman ister diye. bu adam sadece hayatındaki kadın için yaşayacaksa, o adam olması gereken diğer vasıfları sağlamak için illa kendi için de yaşamak zorundadır. kendi için bir şeyler yaptığı an, o adam olma özelliğini kaybetti gitti...

    o adam, itiraz etmez, soru sormaz, fikri olmaz, yap denileni yapar, yapma denileni yapmaz. sürekli partnerinin mutlu olması için yaşar. ona her dakika sürprizler yapar, hediyelere boğar, onu dinler, onu anlar, onun için fedakarlıklarda bulunur, onu üzmez, maddi ve manevi olarak sürekli destekçidir... daha neler neler yazabilirim...

    peki, o adam, partnerinden yukarıdakileri isteyebilir mi? soruyu sormaya gerek yok; tüm kadın okurlar "zaten ben bunların hepsini yapıyorum" diyecekler. hayır, yapmıyorsunuz. zaten paragrafı bir kere daha okursanız, tüm bunları yaparsanız, kendiniz adına yaşamak için bir saniye bile zamanınız kalmadığını göreceksiniz.

    o adam, genellikle, eğitimli, iyi bir kariyere sahip, yakışıklı, bakımlı, kaslı, etkileyici, çevresinde herkesin ayılıp bayıldığı, mert, cesur, karizmatik, gıpta edilen, diksiyonu düzgün, güzel giyinen ve bunun gibi emsalsiz vasıfların bir arada olduğu biridir. bu sayılanların hepsinin bir arada olduğu insanlar var mıdır; elbette. ama bu özelliklere sahip de olsanız, ya göz renginiz uygun değildir, ya da sesinizin tonu etkileyici değildir.

    o adam olmanın belki de en önemli vasıflarından biri de paradır. evet, zengin olmanız, o adam olmanıza sizi yaklaştırabilir ama paranızın yukarıda yazdığım bir çok vasıfı önceden satın almış olması gerekir. o seviyeye eriştiğinizde de bir üst paragraftaki sebeplerden biri nedeni ile o adam statsünden çıkarsınız.

    o adam, hep bir kişi veya bir karakter ile özdeşleştirlir. mesela, "tarkan, o adam'dır" diyen bir sürü kadın tanıyorum. adamla bir süre flört mü ettiniz? ya adam sürekli geğiriyorsa? ayakları kokuyorsa? küfürbazsa? hanım evladısa? ağzı kokuyorsa? hiç düşündünüz mü? yani, sizin de o adam dediğiniz aslında o adam değil...

    o adam, partnerini mutlu edendir. evet, bu en doğru tanım oldu belki de... peki, kadınlar mutlu olur mu; asla demiyorum ama anlık mutluluklardan bir zincir olur ve bu zincir de kesintisiz olursa mutluluk daimi olur diyebilirim. çünkü, bir anlık bir mutsuzluk, aylar hatta yılların mutlu anlarını bir kalemde çöpe attırır o kadına. işte bunun için elinizde milyarlarca mutlu etme formülünüz varsa, o adam olabilirsiniz. var mı; tabii ki yok!

    peki, nasıl güzel bir çift olursunuz? o da çok kolay. terazinin iki kefesi var. biz olmak için iki kefenin eşit olması lazım. bu nedenle de zaman zaman yük veya ağırlık eksildiği veya fazla geldiğinde, kişi o kefeye kendinden bir şeyler koymalı. terazinin iki kefesi var; biri yük, biri ağırlık. partnerler karşısındakini ne yük ne de ağırlık olarak görmeli. zaman zaman yük, zaman zaman da ağırlık olacağını unutmamalı.

    işte o zaman partnerler, o adam veya o kadın olgularından kurtulup, biz olmaya başlayacaklar. biz kavramında bencillik yoktur; birlik vardır. birlik de beraberlikle olur...

    mutlu olun, terimlere, hayallere kapılmayın.

    imza: bir adam...
  • cem adrian'ın adrianopolis albümünden bir şarkı.

    --- spoiler ---

    bu şehrin siyah yolları var, onunsa masmavi düşleri...
    söylerse gülecekler ama küçük küçük hayalleri...
    bu şehrin duvarları var, onunsa büyük ümitleri...
    kendinden büyük bi kalbi var, kimsenin görmediği...
    bu şehrin insanları var, insanlarının başka dili...
    onunsa şarkıları var, şarkılarında başka biri...
    bu şehrin geceleri var, geceleri gündüzleri...
    onunsa bi bekleyeni... evinde küçük biri...

    o adam... gülmesi çocuktan adam...
    o adam... elleri çiçekten adam...
    o adam... düşleri umuttan adam...
    o adam... beni sakın unutma adam...

    bu şehrin özgür martıları var, ve onlara özenen biri...
    adamın küçük bi sırrı var, ve onu bilen tek bi kişi...
    içinde kelimeleri var bi türlü söyleyemediği...
    yanlış zaman, yanlış yerde... ama o doğru kişi...
    sözleri yeminleri var, yalanları gerçekleri...
    eğer hiç vazgeçmezse kutlanacak zaferleri...
    telefonunda kırık dökük birinin cümleleri;
    aşk diyor aşk! inan yalan gerisi...

    o adam... gülmesi çocuktan adam...
    o adam... elleri çiçekten adam...
    o adam... düşleri umuttan adam...
    hey adam... beni sakın unutma adam...

    ...unutma adam...

    kapıları kapatma adam...
    perdeleri çekme adam...
    sakın vazgeçme adam...
    unutma unutma adam...
    bu şehire inat be adam!
    susma... susturma adam...
    tüm şehri kırmızıya, kırmızılara boya...
    vazgeçme, vazgeçme adam...
    ben aklına geldiğinde adam...
    benim için bi şey yap adam...
    sadece gülümse adam...
    gülümse... gülümse adam...
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap