objects in the mirror

• yeni bir altinci nesil yazar.
• (bkz: objects in the mirror are closer than they appear)
• dünyanın en zeki insanlarından biri, aşırı bilgi yüklemesinden dolayı kafasında yeni bilgilere yer açmakta zorlanan bu nedenle de beraber yaptıklarımızı bile unutan, bununla da kalmayıp "onu unutan sendin" gibi tarihe geçmiş iddialarda bulunan harika kişi.
• artık bir iş kadını olmuş, devlet meselelerinde söz sahibi kişi.
• dün itibariyle haluk örgün'ü bir açık oturumda gördükten sonra türkçemize "hay kusmuk hay" şeklinde yeni bir nida kazandırmış kişi. bir nevi kaşgarlı mahmut.
• (bkz: akis)
• 16 seneden bu yana kendisiyle aynı mekanlarda bulunup farkına varmadığım, sözlük sayesinde bu eksikliği kapattığım, doğumgünümde elinde taschen'den çıkma kitaplarla ve uçan kaçan saatle karşımda görmek istediğim.
• "gocuk" kelimesini, yağmurdan sonra ortaya çıkan solucanlara dikkat etmeden üzerlerine basan kaba insanları, küçük prens'i çocuk kitabı zannedenleri, kıymalı bamya yemeğini sevmeyengillerden.
  tıpkı ben valla.
  
  size kanım kaynadı gocuk giyebilir miyim?
  ya da
  size kanım kaynadı hoşgeldin diyebilir miyim?
  yok yok diyemem ocakta yemeğim var zirâ..
  hello kitty! ^*
• üşüdüğümde diz dize oturduğum, çok çabuk kaynaştığım altıncı nesil güzel insan.
  yerinde duramayan, içi içine sığmayan, kıpır kıpır bir şirinliği var.
• 21 yılı beraber devirdiğimiz kadim dostum. "beraber" dediysem farklı şehirlerde ama gönüllerimizin "bir" olduğu umuduyla. umut da fakirin ekmeğidir hani.