• serseri devlet tanımlamasıyla düşman yaratma stratejisidir. sovyet sonrası abd politikasıdır. atlatamadığı krizler belki bu politikanın zorunlu değişikliğini gerektirebilir.

    "serseri devlet olarak tercüme edilen 'rouge state' deyimini abd, terörizmi desteklediklerini iddia ettiği ülkeler için kullanıyordu.
    bu ülkeler k.kore, küba, irak, iran, libya, sudan ve suriye'ydi.
    serseri devlet kategorisi, abd'nin dünyadaki hukuk dışı müdahalelerini meşrulaştırıcı kavram olarak geliştirilmişti..
    noam chomsky, abd'nin soğuk savaş sonrası dünya egemenliğini kendi tekeline geçirme hedefiyle, sovyetler birliği yerine, serseri devletler kategorisi konulduğunu söylüyordu.
    chomsky'e göre yeni düşmanlar bulma dönemi başlamıştı ve serseri devletlerin tehlikesine karşı stratejiler oluşturuldu.
    bu yeni caydırıcı stratejilerin de ana hatları şöyle çizilmişti.
    'kendimizi mantıklı, rasyonel göstermek son derece zararlı olacaktır. hükümetimizin çılgın ve kontrol edilemez imajı düşmanlarımızda korku ve kaygı yaratacaktır. hukuka ve uluslararası antlaşmalara uyum da saçma, gereksiz, çocukça bir bağlılıktır.'
    bu teori israil'de 1950'deki işçi partisi hükümeti tarafından geliştirilmiş ve 'delice hareket etme stratejisi' adı verilmişti.
    nitekim abd ve ingiltere, uluslararası hukuka ve antlaşmalara, serseri devletler söz konusu olduğunda boş verileceğini gösterdiler.
    'biz gerek görürsek tek taraflı müdahale edebiliriz, ulusal çıkarlarımız ortadoğu'da hayatidir' sözleri albright'a aittir.
    serseri devletler, irak dahil edilmeden önce iran ve libya ile sınırlıydı. iran-irak savaşında abd, irak'ı çok derin desteklemişti.
    ama saddam'ın itaatsizliği, kitle imha silahı yapıldığı kılıfıyla cezasını bulacaktı. saddam, 1988'de kimyasal silahlarla kürt vatandaşlarını katlederken abd ile müttefikti ve sorun yoktu.
    chomsky, bu kategoride yer almanın yegane ölçüsünün, egemenlerin karşısında eğilmemek olduğunu belirtiyor.
    jacques derrida ise bu kavramın çağımızda korkutucu bir sınıra ve sona ulaşacağını öngörüyordu. abd ve onunla hareket eden müttefiklerinin önde gelen rouge state'ler olduğunu söyledi.
    çünkü adaletsizlikleri, hukuku yok saymaları, tek taraflı güç uygulamaları ve egemenlik kullanımlarıyla rouge state'diler.
    daha sonra amerika, rouge state yerine daha ılımlı bir ifade olarak state of concern kullanılacağını açıklamıştı.
    başımıza dert olan, bizi kaygılandıran devletler anlamındaki state of concern kısa sürede devre dışı kaldı.
    gazze'deki son bir ayda yaşananlar gösteriyor ki gerçek serseri devletler tarih sahnesindeki yerlerini aldılar.
    israil 'uluslararası teröre karşı'savaşmakta olduğunu ilan etti. batı'nın idealleri ve güvenliği için mücadele ettiklerini ileri sürdü.
    bm okul binası dahil sivil alanlar bombalandı.
    gazze saldırıları, cenevre sözleşmeleri'yle belirlenen savaş hukukuna ağır darbeler vurdu.
    ama olmert, gazze'de savaş suçu işlemekle suçlanan askerleri koruma sözünü verdi.
    abd ve müttefikleri israil'in uluslararası hukuk ihlallerindeki suç ortaklığına devam ediyor.
    güçlünün haklılığının geçerli olduğu ve egemenliğin kötüye kullanımına açılan bir yüz yıldayız.
    gerçek serseri devletler kategorisine başka hangi devletleri alacağız?"
    http://aksam.medyator.com/…_devletler__kimdir_.html
  • tam adı "the rogue state: a guide to the world's only superpower" olan usame bin ladin'in meşhur ettiği ve dünyanın birçok yerinde best-seller olan william blum kitabı.

    http://www.amazon.com/…ds-superpower/dp/1567513743/
  • ilk kez türkiye için de kullanıldığına şahit oldum bugün uluslararası basında. üzücü bir durum ama kabul etmek gerekir ki abartılı bir yaklaşım.

    http://www.independent.co.uk/…he-fact-a6909196.html
  • (bkz: turkiye)
  • uluslararası anlamda kabul edilebilir olan davranış şekillerinden bağımsız hareket eden devletlere denir, yaramaz/dolandırıcı/serseri* gibi türkçeleştirebiliriz herhalde. örneğin, geçtiğimiz yüzyılda afganistan, iran, ırak, libya ve kuzey kore gibi devletler "rogue state" olarak tanımlanmış. burada amaç biraz itibar düşürmek, aşağılamak, akıllarda uluslararası düzeni tehdit eden, agresif davranan ve kendinden olmayana düşman bir devlet imgesi yaratmak. günümüzde bu kavram, genelde politikacılar tarafından kendi halklarının desteğini alarak uygulayacakları politikaları temize çıkarmak için kullanılıyor. peki ne yapıyor bu ülkeler de "rogue" oluyorlar? birkaç örnek verecek olursak, nükleer silahlara sahip olmak, terörizme destek olmak/terörizmi finanse etmek, uluslararası anlaşmaları görmezden gelmek, uyuşturucu ticareti gibi aykırılıklardan bahsedebiliriz. yani aslında bayağı bayağı ironik bir kavram bu.

    mesela, doksanlı yıllarda kuzey kore'nin test ettiği uzun menzilli füzeler ya da ırak'taki ba'athis rejim gibi tehlike arz eden durumlar ki kime göre neye göre diye sorgulayabiliriz, abd tarafından onların hep "rogue state" olarak adlandırılmalarına sebep olmuş. ama tabi bunlar hep self-interest temelli olduğu için her devlete "rogue" denemiyor. amerikan politikasında rogue ile countries of concern kavramı tuhaf bir şekilde farklı şeyler. peki ikisini birbirinden ayıran ne? ben bilmiyorum.* çünkü iki kavramda da örnekleri açısından benzer ihlaller mevcut ancak olay diğerlerinin o devletlere olan bakış açıları ile alakalı. uluslararası toplum ve dönemin hegemon gücü olan abd bazı ihlalleri tolere etmek isterse(!) eğer bunu o devleti "rogue" olarak yaftalamayarak yapabiliyor. bunun için en güzel örnek de sanırım sırbistan. adamlar, uluslararası anlaşmalar bir yana, insan haklarını parça pinçik edip bıraktı. rogue diye anılmadı, anılmıyor da. tabi. rogue değil canım countries of concern.

    neyse, gelelim uluslararası toplumun bu rogue devletlerle nasıl başa çıktığına -> bunun iki yolu var, birincisi containment policy yani soğuk savaş politikalarının belirli devletlere uygulanması.* ikincisi de appeasement yani agresif olan devletlere istediklerini kısmen vererek ortaya çıkartabilecekleri sorunları en başından engellemek. (zamanında abd k.kore'ye nükleer programından vazgeçmesi için farklı alanlarda yardım teklifinde bulunmuş ancak bağğğzı diktatörlere de çıkarlarına uygun olarak askeri/finansal yardımlar yapmış. yani "rogue" olarak nitelelenen devletler onları yaftalayanlar tarafından yaratılmış oluyor)

    aslında rogue devletlerin herhangi bir sorun teşkil etmemesi için yapılması gereken tek şey onların ortaya çıkmasını engellemek hehe. üçüncü dünya ülkelerini uluslararası topluma entegre etmeye çalışmak. hadi diyelim ki başaramadık, silah satmamak, ticaret yapmamak gibi seçenekler de mevcut.
  • türkçe'de genellikle haydut devlet olarak geçer.
  • devletlerarası nahoş bir sıfat. türkiye, bu sıfata haiz olamaz. zira ne askeri, ne bilimsel, ne ekonomik manada sözü geçer.

    kendi eliyle yarattığı bu yoksunluk yığınının altında ezilen yeni türkiye'nin en büyük kozu mültecilerdir. parasal anlamda cumhuriyet tarihinin görebileceği en sert dış darbelere gark edilse bile mülteci kozunu kullanmalıdır. zira bu kozun sonuçları yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda demografiktir. bu nedenle asya'dan avrupa'ya gerçekleştirilen akınlara verilmesi gereken isim (bkz: 2. kavimler göçü) şeklinde olmalıdır.

    hülasa, türkiye bu sıfata o denli uzak ve cılız bir ülkedir ki; mültecileri koz olarak düşünmekten oldukça uzaktır. 20 yıl boyunca avrupa'nın moğolistan'ı olan türkiye, rogue state tabirini uluslararası arenada resmi olarak kazanabilmek için mülteci yönetimini gerçekleştirebilmelidir.
  • dini kitaplarda tanri kralligi diye gecen kavramin ziddi. modern devletler tanrinin halifesi olarak peygamberlik rolundeler. kendilerine gore yoldan cikmis peygamberlik veya devletlere seytan kralligi manasinda bu tabiri kullaniyorlar.

    devleti olmayan milletler mi, onlar kole bile degil.
hesabın var mı? giriş yap