• annem beni doğurduğunda çok kan kaybetmiş. halsiz kalmış, sütü gelmemiş (46 gün de gelmeyecek. belki sadece ağız sütü verebilmiştir). sonunda umutları geçmiş, ilçeye doktora götürecekler. rüstem adlı bir köylüleri gelmiş, "bir sal ağacı kuralım, bir ucuna da ben gireyim, ana yola kadar (7-8 km) sal ağacında götürelim." diye önermiş. gepegenç karısı tabut gibi sala yatırılacak ya, babamın kanına dokunmuş, belki azıcık ürpermiştir, gururla reddetmiş: "sal ağacı olmaz, ben karımı hoputurum*, kaplan köprüsü'ne kadar sırtımda iletirim, oradan arabaya alırsınız." böylece anamın doktora kavuşma yolculuğu başlamış, hastanede ben yedek anneler, ödünç memelerle tanışacağım. kaç süt kardeşim var sayısı belirsiz. bir de keçi sütü o zamanların çözümü olmuş, oğlaklarla da kardeş sayılırım. ölüm ile yaşam içiçe, bizimkinde ölüm riski ve çağrışımıyla yaşam tutunması eşleşmiş.

    ***
    kilim içinde, önceden hazırlanmış olan kefinlik gelir. ölü yüneklikten alınır, kefin içine konulur. kafasından geçirilerek göynek giydirilir. tekbir getirmeler var, yıkayıcı ve yardımcısı birlikte. üçerli tekbirler halinde 18 tekbir var burada. sağ taraf üste konur, sol alta kalır. kefenin tarafları galiba. iç ve dış çadırlar da giydirilir. son kaldıya kefenlenmiş ölü kilime sarılır (saralanır). mezarlığa bununla gider. mezarlıktan kilim geri gelir. tabut yoksa sal ağacıyla götürülür. salın baş tarafına kadın için al yazma, erkek için beyaz çaput bağlanır. su dolu ırbık da mezarlığa götürülür. orada gömüldükten sonra sağ ve sol yandan, baş ucundan ayak uçlarına kadar ırbıkla su gezdirilir, mezar sulanır. bittikten sonra o ırbık mezarın üstünde bırakılır. (bkz: ölü yıkama/@ibisile)

    (bkz: sal/@ibisile)
    (bkz: nesini söyleyim/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap