• abd'de otomobil yarışçısı olarak tanınan ancak dar gelirlilere yönelik payday loan adı verilen küçük tutarlı kısa vade borçları kullanarak onları sömüren ve bunun sonucu astronomik para cezasına ek olarak 16 yıl hapis cezasına çarptırılmış insan müsveddesi.

    netflix'in dirty money belgesel serisi vasıtasıyla kendisinden haberdar oldum, özellikle yaptıklarından hiç bir pişmanlık duymayışıyla, normalde küfür etmeyen biri olarak küfür sarmallarında heba oldum.
  • kansas’ta payday loan adı verilen kısa vadeli kredi şirketleri kurup, fakir insanları sömüren kişidir. abd’de yerli kızılderelilerin * üzerine kurulan şirketlerle eyalet yargısından kaçmaya çalışmış ve kuruluş yeri oklahoma olmasına rağmen kansas city’de faaliyet göstermişlerdir.
  • yalan söylemeden önce o yalana inanmalısın olayının canlı örneği gibi,dirty money belgeselinin 2. bölümünü izleyenler ne demek istediğimi anlayacaklardır
  • yaptığı iş ile beni baya güldürmüş kişidir.öncelikle adam dolandırıcıdır.fakir insanları, sözleşmedeki karışık ifadelerle kandırarak ciddi gelir elde etmiş.kendisi bu gelir ile lüks bir yaşam yaşamıştır.belgeselin sonunda zaten ahlaklı biri olduğunu kabul etmeyerek şaşırtmamıştır.eğlendiren kısmı ise kızıldereli fikri.kızılderelilerin parasıyla amerikan halkına kredi verilip ve faiziyle geri alınmıştır.bir nevi kızıldereliler tefeci konumunda 1.5 milyon amerikalıyı perişan etmiştir.o topraklarda geçmişte kızılderelilere yapılan zulümlerden sonra olay payday yerine gözümde biraz pay back olmuştur.(elbette yerini tutmaz.)
  • amerikan fadıl.
  • amerikanın çiftlik bank’ını kurmuş kişidir. yasalardan sorumlu tutulmayan kızıl derililileri kullanarak yasal tefecilikle insanların hayatlarını mahvetmiştir. ahlaksız olduğunu şu diyalogla kabul eder:

    m: ahlaklı biri misiniz?
    s.tucker: ben bir iş insanıyım.

    kendisini tefeci olarak bilmeniz yeter de artar.
  • dirty money belgeselinin 2. bölümüne konu olmuş, 16 yil hapis cezasina çarptırılmış amerikalı modern tefeci.

    asıl ironi ise kendisini aslinda insanlara zor zamanlarında el uzatan, yardım eden bir kurtarıcı, iyilik meleği olarak görmesi. yasalara aykırı hiç bir şey yapmadığını, (her şeyi kılıfına uydurduğunu) defalarca tekrarlayarak masumiyetini "hiç bir iyilik cezasız kalmaz" özlü sözüyle savunuyor.

    aslında yaptığı ise insanları karmaşık cümlelerle kandırmak. zaten zor durumda aydan aya geçinen insanlara kredi verirken onlara bir sözleşme imzalatıyor. sözleşmede kocaman tablolar içerisinde alınan kredi ve geri ödenecek miktar yazıyor. mesela $300 kredinin geri ödemesi $390. fakat asıl problem burada başlıyor. şöyle ki sözleşmeyi imzalayan müşterinin hesabından her 2 haftada bir $90 çekiliyor, ve müşterinin bu duruma herhangi bir itirazı yok çünkü çekilen paranın şirkete karşı asıl borçlu olduğu miktardan edildiğini sanıyor. fakat durum bambaşka: şirket her iki haftada bir kesilen paranın hizmet bedeli olduğunu ve bu bedelin ana para ödenmediği müddetçe tekrar tekrar ödenmesi gerektiğini savunuyor. tabii müşteriler bu açıklamayı duymak için en az 4 ödeme yapmış oluyorlar. yani $390 borcu için toplamda $360 ödemiş olan müşteri geriye sadece $30 borcu kaldığını zattenederken aslında borcunun hala $390 olarak yerinde durduğunu öğreniyor.
  • amerika gibi bir yerde insanları 1,3 milyar dolar dolandırıp halen sokakta gezebileceğini zanneden şark kurnazı zattır. insanların üzerinden haksız yere kazandığı 1,3 milyar dolar ona ceza olarak dönmüş, 16 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve malına mülküne el konulmuştur. kardeşi de yargılanacağını ve hüküm giyeceğini anlayınca intihar etmiştir.
  • bu ahlaksız iş adamı şahıs aslında bize buradan yani türkiye'de olan milliyetçilere de bir ders veriyor. çocukluktan itibaren sistematik olarak kızılderililerin çok masum ve kimseye karışmadığı gibi bir tablo çizerler bize. oysa bu ahlaksız iş adamı sayesinde öğrendik ki kızılderililer (en azından şimdiki nesilleri) yapılan soygunda bile gönülleri çok rahat. o kızıldereliler şefine uyuz oldum. sokakta görsem iki tane sağlam yumruk atarım. ayrıca ahlaksız iş adamının eşine de gıcık oldum. kadın öyle bir senaryo çizmiş ki sanki kocası ve dolayısıyla kendileri suçsuz hatta masum devlette mallarına öylesine haciz koymuş gibi. bunlar nasıl kafalar anlayabilmiş değilim. hiç mi vicdanın sızlamaz o cümleleri kurarken? sen, zor durumda olan insanları çok daha zor duruma sokarak elde ettiğin lüks, şatafatlı hayatın bitecek diye devlete neredeyse mafya diyorsun da, kocan en aşağılık mahlukattan daha da aşağı!
hesabın var mı? giriş yap