*

19 entry daha
  • feriduddin attar (farid uddin attar ya da fariduddin muhammad ibn ibrahim attar (1142-1225)) 12.yüzyılın son yarısı ile 13.yüzyılın ilk yarısında yaşamıs iran’lı eczacı, doktor ve şair. mantik al-tayr, yapıtlarından en önemlisi 4941 beyit.

    yapıttaki simurg öyküsünün içeriği özetle şöyle.

    “kuşlar bir araya toplanıp, bu zamanda hiçbir ülke padişahsız değil. bundan böyle bizim de padişahsız kalmamamız lazım. padişahsız ülkede nizam, intizam olmaz. kendimize bir padişah seçelim diyorlar. bu sırada hüdhüd kuşu geliyor ve kendisinin süleyman peygamberin mahremi ve onun postacısı olduğunu söylüyor. “sizin zaten bir padişahınız var ama haberiniz yok. o bize bizden yakın da biz ondan uzağız. daima padişah o dur. adı simurg’dur. binlerce nur ve karanlık perdeler ardındadır. gelin de onu arayıp bulalım.” diyor. kuşların her biri bir özür (bahane) getiriyorsa da hüdhüd, hepsine de birer birer kandırıcı, inandırıcı doğru cevaplar veriyor. bunun üzerine hepsi birden hüdhüd’ü kendilerine kılavuz yapıp yola düşüyorlar. yolda hepsi yorgun bitkin bir hale geliyor ve yine birer birer karşı koymaya kalkışıyorlar. hüdhüd bıkmadan yorulmadan her karşı koymaya cevap veriyor. ve önlerine istek, aşk, bilim (marifet), nazlanma (istiğna), birleştirme (tevhid), hayret ve yoksullukta yok olma (fakr-u fena) adları verilen yedi vadi daha bulunduğunu, bunları aştılar mı artık simurg’a ulaşacaklarını söyler. gene gayrete gelip yola düşerler. fakat kuşların kimisi yoldaki engellerde kalıyor, kimisi yem isteğiyle bir yerlere dalıyor, kimisi aç ve susuz can veriyor. sonuçta yüzlerce kuştan ancak “otuz kuş” bu vadileri aşabiliyor.

    bunlar simurg’u soruyorlar. tam bu sırada postacı hüdhüd gelip simurg’u istediklerini anlayınca, önlerine birer kağıt parçası koyup okumalarını söylüyor. okudukça bütün yaptıklarının bu kağıtlarda yazılı olduklarını görüp şaşırıyorlar. bu sırada simurg görünüyor. fakat görünenin kendileri olduğunu ve kendilerinin simurg dan, yani mana bakımından “otuz kuş”dan ibaret bulunduklarını görüp büsbütün hayrete dalıyorlar.

    simurg dan ses geliyor “siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz. daha fazla, yahut daha eksik gelseydiniz o kadar görünürdünüz. burası ayna’dır. sözün kısası bu makamda hepsi simurg’da gelip geçici oluyor. artık ne yol kalıyor ne yolcu ne de kılavuz”

    “tasavvuf, allah ve dünya’nın niteliği konusunda, kuramsal tartışmaların engin çöllerine de uzanabilir; sabahın gün ışığıyla yıkanan, ya da serin akşamın morumsu sisine sarılı yüce dorukların güzelliğinin tadına da varabilir. ancak gerçek olan, tasavvuf kuşu simurg’un yaşadığı o en uzak dağa pek az kişinin vardığı. öyle ki, oraya varıldı mı, insan bir de bakıyor, ulaştiği yer kendi içiymiş meğer.

    (bkz: hüdhüd kuşu/@diespiter)
111 entry daha
hesabın var mı? giriş yap