• tam hali "türkiye basın özgürlüğünün sonuna kadar yaşandığı bir ülke" olan içişleri bakanı beşir atalay vecizesi.

    (ara: at inananı)

    edit:

    "türkiye, dünya basın özgürlüğü sıralamasında son 40'a girdi. sınır tanımayan gazeteciler (rsf) örgütünün yayımladığı listeye göre, türkiye 178 ülke arasında 138'inci oldu.

    geçen sene 122. sırada olan türkiye'nin düşüşü raporda şöyle açıklandı: "avrupa'nın kapısındaki türkiye ve romanya tarihlerinin en kötü sıralamalarındalar. 138. sıradaki türkiye ile 140. sıradaki rusya arasında yalnızca etiyopya var.

    türkiye özelinde bu düşüşün nedeni gazetecileri hedef alan davalar, hapis cezaları ve mahkeme hükümlerindeki şiddetli artış. bu vakaların arasında bir sürü kürt ya da kürt sorununu ele alan medya kuruluşu ya da çalışanı da var."

    sıralama hazırlanırken göz önünde bulundurulan kategoriler ise şöyle: gazetecilerin fiziksel şiddete maruz kalıp kalmadığı, öldürülen, gözaltına alınan ya da tehdit edilen gazeteci sayısı, dolaylı tehditler ve gazetecilerin bilgiye ulaşabilme imkanı, sansür ve otosansür, medyanın kontrolü, medya üzerinde olan idari ve adli baskılar ve internet özgürlüğü."
    ekim 2010 tarihli bbc haberinden,
    http://www.cnnturk.com/…kacinci/593725.0/index.html

    edit2: hayır yani; iddia o kadar büyük ki [bold]sonuna kadar[/bold] yaşanıyor. vay anam vay, dibine kadar hem de. nasıl bir iddiadır...

    başbakan'a sorulabilen sorularla ilgili akşam editi: atalay bu sözleri söylediği sırada hürriyet gazetesi'nin ankara temsilcisi, eski başbakanlık muhabiri şükrü küçükşahin cnntürk'te medya mahallesi'nde erdoğan'a soru sormanın ne kadar meşakkatli olduğunu anlatıyordu:

    "...örneğin başbakan'a soru sorma mekanizması çok sınırlı. gazeteciler bir konu hakkında bir soru sormak istiyorlarsa bir düzen alıyorlar.

    sorularını basın müşavirine iletiyorlar. eğer soru yanıtlanmaya uygun görülürse başbakan'a iletiliyor. başbakan geçerken o soruya yanıt vereceğini gösteriyor. ama uygun görülmezse hiç yanıt verilmiyor ve böyle bir ortam yaratılmıyor. bu arada başbakan'ın konuşmak istediği bir konu varsa o konuda da gazetecilere bilgi sızdırılıyor. görüldüğü gibi benim istediğim enformasyonu verebilirim, sizin soru hakkınız o kadar makul değil diye bir değerlendirme oluyor.

    eski başbakanlarla durum bugünkü gibi değildi, rahat rahat başbakanlığa girip çıkıyorduk. kaynaklara ulaşabiliyorduk, (gazeteciler olarak) güçlüydük, iyiydik. bugün bunlar kapatıldı, başbakanlık'a girmek bir handikap haline dönüştü.

    mitingler örneğin; başbakanlık muhabirleri bir koridorun içine hapsediliyorlar. 1 metre genişliğinde 20-30 metre uzunluğunda, uzaktan izliyorlar. adeta trafik polisi gibi. orada birileri bir şey söylüyor, onlarda gazetelerine televizyonlarına aktarıyor.

    oysa bu konuşulan konuyla ilgili değerlendirme araştırma yapabilme olanakları var. biz bunu geçmişte çok yapıyorduk, başbakan bir şey söyledi, bunu niye söyledi, perde arkası ne, ulaşabileceğiniz orada kaynaklar var. bugün bunlar çok sınırlanmış durumda. gazeteci arkadaşlarımız başbakan'a yaklaşamıyorlar. birkaç senedir başbakan'la çalışıp başbakan'ın simaen tanımadığı gazeteciler var.

    tamam belki geçmişte sayımız daha azdı. ama bunun makul bi dengeye oturması lazım. bunu da kendi zevkimiz için değil, kamuoyunun bilgi alma hakkı açısından, şeffaf bir toplum açısından, demokrasinin özü açısından, medyanın haber alma ve halka bunu iletme hakkı açısından söylüyoruz."
  • ekşi sözlük başlıklarına ve mizah dergilerine baktığımızda rahatlıkla görebileceğimiz şahane tespit.

    hala dışarıda, bira göbeğini sallaya sallaya gezen başbakanı saygısızca çizmeye çalışan dandik mizahçılar var misal.
  • tespitin yanlışlığının tartışılır olmaması bir yana;

    karikatürün varlık sebebinin eleştirilen şeyleri eğip bükmek ve abartmaktan oluştuğunu bilmeyenleri ve bu yolla söz konusu sözü savunma yoluna girenleri de göstermiştir.
  • günümüzde popüler olan bir ninninin içinde geçen söz öbeği. zaten işsizlik de yok, enflasyon düştü, özgürlükler tepemizden aştı, tecavüz suçluları bile dekolteleriyle tespit edildi.
    sonuçta söylenenlerle yapılanların birbirini tutmadığı, akp yandaşlarının her konuda özgür olup karşıtlarının ise sürekli bir şekilde suçlu konumuna düşürüldüğü bu ülkede bu açıklama da gayet normal. yandaşları mesela kimlere ne iftiralar atıyorlar, ne hakaretler ediyorlar ama bakıyoruz hiç birşey olmuyor, adam haklı işte tabii kendi açısından.
  • yurt dışında bir süre yaşayıp basını takip ederek yeniden düşünülmesi gereken önerme. inanması güç belki ama aynı zamanda doğru önerme. avrupada en azından belli bir kesminde basın acaip sansürleniyor türkiyede herkes her istediğini sonunda kadar yazabiliyor gibi görünüyor. en azından benim görebildiğim nelerin sansürlendiğini elbette bilemeyiz ama basın özgürlüğü avrupadan daha iyi
  • hıncal uluç ve benzeri kişilerin gazeteci kimliğine sahip olduğunu gördükten sonra hakikaten sonuna kadar katıldığım bir önermedir. türkiye'de herkesin doktor, avukat, bilirkişi, gazeteci, şarkıcı, siyasetçi ve bilimum konularda uzman olduğu için normaldir.
  • bu açıklamada bir anlatım bozukluğu var sanırım. anlatılmak istenen ;
    "türkiye de basın özgürlüğünün sonu geldi."
hesabın var mı? giriş yap