• tüm güzel olgu ve varlıkların bir sonu olduğu gerçekliğin ta kendisi, en değerli ve en büyük umutlar zamanla yok olup geriye aklınızdaki bahçenin kuruluğunu bırakabiliyor. (burada bir ocak editi yaparak, "bir şey hariç" diyor ve sevdiceğime göz kırpıyorum.) ancak anladım, 1971'de piyasaya sürülen bu albüm kesinlikle sonsuzluk, kesinlikle huzur ve bir saat kırk sekiz dakikalık duygu yoğunluğu. biraz daha nesnel olmak gerekirse, ornette coleman'ın free jazz'in tanımı sayılan albümüdür the complete science fiction sesions. ellilerin sonu ve altmışlarda this is our music, the shape of jazz to come, ornette!, something else!!!, twins ve free jazz, a collective improvisation gibi akıl almaz albümlerle free jazz'i yaratan ornette coleman quartet'ın olgunlaştığı, belki daha önce olmadığı kadar farklı bir free jazz fraksiyonu meydana getirdiği, zaten insanüstü bir akım olan free jazz'in üzerine daha da özgür birtakım soslar eklediği albüm; aklımın bir köşesinde duran kadını onunla hissettiğim, harmolodic'in kutsallığını bir kez daha fark ettiğim, bana en güzel günaydın diyen ses. bu nedenle şunu biliyorum: free jazz çok değerlidir!

    asha puthli'nin sesinin birdenbire ön plana çıktığı what reason could i give ile başlıyor. bobby bradford ve ornette coleman'ın nasılsa aynı notları bulduğu şarkı albüm kapağındaki kaos ve sonsuz yalnızlık hissini aşılıyor sanki. bu nedenle gerçek bir 'günaydın' bu. parçanın sonlarına doğru yine coleman ve bradford'ın fikir ayrılığı(!) yaşaması ise free jazz'in en tatlı yönlerinden biri, bambaşka.

    ancak durun. her şey bu kadar mellow değil. güneş henüz batmadı, ve henüz yeterince güçlüyüz, öyle değil mi? cool jazz'in bir marşı yoktur, ancak kind of blue ile vücut bulan bir plaketi vardır. hard bop da bundan farklı değil, ancak free jazz'in bir marşı var. civilization day, neyin ne olduğunu gösteren/öğreten, charlie haden'ın yalnız başına takıldığını başından beri fark ettiğimiz, çalmak kolay olmadığından standartlaşamamış leziz bir parça. free jazz'in kutsal eseri. ve bitişin ardından ansızın alto saksofon ve pocket trumpet sesi birbirine karışıyor, çünkü street woman zamanı. çünkü, caz sokağının en güzel fahişesiyim ben o dört dakika elli saniye boyunca. charlie haden aralarda kendini bırakıyor doğaya bir kez daha. bobby bradford kırıkları toparlarken ornette coleman tekrar selam ediyor, bir sonraki parça; albüme adını veren güzide science fiction'da konuşabilmek için.

    dewey redman'ı severim, free jazz'in altosu ornette ise tenoru dewey'dir, redman'dır. ornette coleman kemana geçtiğinde dewey redman saxı biraz ön planda tutar. ve rock the clock bir uyanış melodisidir. neyin olup bittiğini ve post-chaotic sendromu ancak all my life'ta asha puthli'nin kollarında dinlenirken fark edebilirsiniz.

    hayır, henüz bitemez.

    law years albümdeki farklı, free jazz içinde yer alan modal parçalardan biri. ve coleman tarafından "toy boy" olarak adlandırılan charlie haden'ın peşine tüm quartetı takması keyif verici. üstelik bunu kapanışta, the jungle is a skyscraper'da fazlasıyla gösteriyor. evet, the jungle is a skyscraper! ne kadar içten ve mantıklı, aynı zamanda doğru; öyle değil mi? free jazz, sen ne kadar kutsalsın haykırışlarıyla sona eriyor albüm. ve inanın, bu sesleniş sadece ornette coleman'dan değil, içinizden de geliyor.

    not: the complete science fiction sessions'ın diğer yarısı 1968 çıkışlı broken shadows adlı albüm. zamanı geldiğinde, ayrı bir başlıkta o albüm hakkındaki izlenimlerimi yansıtacağım.

    edit: pocket trompette don cherry, klasik trompette bobby bradford bulunuyordu. karışıklık için özür dilerim.
hesabın var mı? giriş yap