• 1600-1870ler arasinda japonyadaki donem. bu donemde tokugawa klani sogunluk yapmistir
    genelde barisci ve istikrarli bir donemdir. japonya bu donemde dis dunyayni barbar bulup kendini dis dunyaya tamamen kapatmis, oldukca statik, geleneklere bagli bir japon kulturu olusturmustur.
    her ne kadar izolasyon icinde olunsa da savas olmadigindan ticaret onem kazanmis ve son zamanlara kadar gelen japonlarin ticaret anlayisinin temelleri bu donemde atilmistir. samurailarin bir kismi ticaret adamina donusmustur.

    artik savas olmadigindan samurailik biraz daha romantik bir konuma dusmustur. bir cogu ac kalip ya ronin ya haydut olmustur. bildigimiz dovus sanatlari ise artik savas olmadigindan daha filozofik ozellikler kazanmis bugun gordugumuz hallerine yaklasmistir (jutsu dan doya gecis).
    gene savas olmadigindan mizrak (yari) ve ok yay gibi silahlarin kullanimi azalmis, kilic sanatina daha cok onem verilir olmustur. bu donemde sadece samurailarin iki kilic ashiyabilecegine , digerlerinin tashiyamayacagina dair kurallar getirilmistir (bkz: daisho) (bkz: katana) (bkz: wakizashi)
  • ne kadar parasi olursa olsun sosyal statude en alt sinifa dahil edilen is adami ve tuccarlara ilk kez ekonomik guc veren hanedanlik zamani.
  • copy paste bazlı japon tarihi uzmanınız andrew'dan sevgilerle:

    1603'de tokugawa ieyasu, adı daha sonra tokyo olarak değiştirilecek olan edo'yu kendi başkenti yaptı. edo, kısa zamanda kültürel, ekonomik ve politik alanda gelişerek imparatorluğun en büyük şehri oldu. tokugawa, hideyoşi tarafından planlanmış bir feodal düzen getirdi. bütün daimyo'lar, diğer yöneticiler ve hatta imparator ve sarayı, şogun yönetiminin sıkı kontrolü altına girdi. sosyal sınıflar, kesin derecelerle ayrıldı. tokugawa ve varisleri tarafından uygulanan şogun yönetimi, feodal dönemin 19. yüzyıl'da bitişine kadar ülkeye hakim oldu.

    tokugawa döneminin en önemli özelliklerinden biri, japonya'nın batı dünyasına kesin ve sıkı şekilde kapatılmasıydı. japonya'yı ilk ziyaret eden avrupalılar, 1543 yılında kyuşu yakınlarındaki bir adaya gelen portekizli tüccarlardı. cizvit misyoner saint francis xavier, 1549 yılında japonya'ya hıristiyanlığı tanıttı. hideyoşi'nin kuralları ve baskısına rağmen yüzyılın kalan kısmında yaklaşık 300,000 japon katolik oldu. portekizli, ispanyol ve hollandalı tüccarlar japonya'yı sıkça ziyaret etmeye başladılar. şogunlar, hıristiyanlığın, ilerideki bir avrupa istilasının başlangıcı olduğunu düşünmeye başladılar. ülkedeki hıristiyanlar, yönetim tarafindan bazı sert uygulamalara maruz kaldı. 1624'te ispanyol gemilerinin japonya'ya girişi yasaklandı. sonraki on yil içinde çıkarılan bir seri kararla ülke dışına çıkış ve hatta büyük çapta gemilerin yapımı dahi yasaklandı. sadece hollanda, nagasaki'deki küçük yapay bir ada olan decima adası ile sınırlı olmak kaydıyla, japonya'da girmesine ve ticaret yapmasına izin verilen ülke oldu. sonraki 200 yıl, feodalizm ülkeye hakim oldu. dışarıya ve dış etkilere kapatılan japon kültürü, bu sebeple kendi içinde gelişti ve aşırı milliyetçi fikirler ve gruplar ortaya çıktı.

    bununla beraber, 18. yüzyıl'da adalardaki yeni sosyal ve ekonomik durum, katı feodalizmin kaçınılmaz çöküşünü işaret ediyordu. bu dönemde büyük ve zengin bir tüccar sınıfı oluştu. aynı dönemde topraksız köylü kesimin giderek fakirleşmesinden doğan rahatsızlık ve karmaşalar giderek sıklaştı.

    japonya'da dış dünyaya karşı olan bilincin uyanması, 1720 yılında tokugawa şogunlarından yoşimune'nin avrupa ile ilgili yayın ve çalışmalara getirilen yasağı kaldırmasıyla başladı. 19. yüzyıl'ın başlarında avrupalı araştırmacılar ve tüccarların ziyaretleri, yasak hala gündemde olmasına rağmen, büyük bir artış gösterdi. o günlerde özellikle abd, japonya ile ilişkilerini geliştirmek için en çok çabalayan ülkelerden biriydi. israrla bir dostluk ve ticaret antlaşması yapmak isteyen abd'nin bu politikasının ardında, japonya sahillerinde karaya oturan balına avcılarının kurtarılmasını sağlamak da vardı. 1853 yılında abd, matthew calbraith perry komutasında dört gemiden oluşan bir resmi bir heyeti japonya'ya gönderdi. uzun görüşmelerden sonra heyet ve imparator temsilcileri arasında 31 mart 1854'de ticari ilişkilerin geliştirilmesi için anlaşma imzalandı. 1860'ta abd'de bir japon konsolosluğu kuruldu ve iki yıl sonra da japonya, avrupa başkentlerine ticaret heyetleri göndermeye başladı.

    japonya'nın dışa açılması bir bakıma, japon liderlerinin isteklerinden çok, batı ülkelerinin güç gösterisi sayesinde gerçekleşti. ortaçağdan kalma silahlar ve küçük çaplı savaş tecrübeleri olan şogunlar, batının teknolojisine karşı direnemediler. ancak bu bazı yabancı karşıtı grupların ortaya çıkmasına engel olamadı. eskiden beri, edo'daki tokugawa yönetimine karşı olan klan reislerinin, kyoto'daki kraliyet etrafinda toplanmasıyla olusan bu gruplar yabancı ticaret gemilerine birçok saldırılar düzenlediler. bu kısa süreli anti-yabancı hareket batı ülkelerinin güç gösterisiyle 1864 yılında son buldu. bu aynı zamanda şogun yönetiminin sonu ve kraliyet yönetiminin yeniden yapılandırıldığı meici dönemi'nin başlangıcı idi.

    kraliyet yönetiminin yeniden yapılandırılması

    1867 yılında son şogun tokugawa yoşinobu istifa etti ve imparator mutsuhito, güneybatıdaki klanların da desteğiyle devlet yönetimini yeniden ele aldı. aynı zamanda meici adını alan imparator mutsuhito'nun dönemi de aynı adla “meici dönemi” olarak anıldı. kraliyet başkenti kyoto'dan edo'ya taşındı ve edo'nun adı tokyo (“doğunun başkenti”) olarak değiştirildi. 1869 yılında, en büyük klanlar olan çoşu, hizen, satsuma ve tosa klanlarının reisleri topraklarını imparatora teslim ettiler. bunu diğer klanlar izledi ve 1871 yılında tüm klanlar ve yetkileri feshedilip yerine kraliyet merkezli eyalet yönetimi sistemine geçildi.

    prens iwakura tomomi ve markiz okubo toşimiçi gibi geleceği gören başarılı devlet adamlarının yönetimleri sayesinde japonya, o dönemlerde batı emperyalizminin etkisiyle boğulan asya ülkelerini dışında kalmayı başarabildi. tüm konularda batı ülkelerini taklit ederek bir dünya gücü olmayı planlayan japonya önce fransızlar'dan oluşan bir ekibi orduyu yenilemekle görevlendirdi. bunu deniz kuvvetlerini yenilemek üzere çağrılan ingilizler ve adalardaki inşaatları yenilemek ve yeni teknikleri öğretmek üzere çağrılan hollandalılar izledi. avrupa ve diğer batı ülkelerine heyetler gönderildi ve hükümet yapıları ve yeni yönetim şekilleri incelenerek bunların en iyi yönlerinden oluşan bir karışım japonya'ya uyarlanmaya çalışıldı. ceza kanunları fransa’dan alındı. abd'deki sistem temel alınarak bir eğitim bakanlığı kuruldu. 1871 yeni ordu resmi olarak duyuruldu ve 4 yıl sonra profesyonel savaşçılardan oluşan samurai sınıfı bir kanunla yürürlükten kaldırıldı.

    http://www.bigglook.com/…sehirler/tokyo/tarihce.asp
    http://www.dicle.edu.tr/…r/suryayin/khuka/cihan.htm
    http://www.uzaklar.net/…il_asyanin_olacak_-a.g..htm
  • ayrıca:
    nagasaki üniversitesi bilim adamları tokugawa dönemi’nde yaşayan (1603-1867) samuraiların, diş fırçasını ilk olarak düzenli olarak kullanan topluluk olduğunu buldular. tokugawa dönemine ait ilk diş fırçaları, üzerine kumaş parçası dolanmış tahta çubuklardan oluşuyordu. antropolog joichi oyamada’nın 357 samurai ve aynı dönemde yaşamış olan 1211 sıradan vatandaşın incelenmesine dayanan araştırma sonuçlarına göre samuraiların beşte biri bakımlı dişlere sahipken, halk arasında bakımlı dişlere sahip olanların oranı sadece %3’le sınırlı. geo dergisinin mayıs sayısındaki haberde (www.geo.de/geo/wissenschaft) ayrıca samurailarda kökleri zarar görmüş diş sayısı da yarı yarıya daha azdı. yoksul halk arasındaki gençler ise genç samurailara karşı sekiz misli fazla diş problemlerine sahipti.
    http://www.geo.de/geo/natur/kosmos/3730.html
    http://findarticles.com/…134/is_2_114/ai_n13490488/
    http://kiifc.kikkoman.co.jp/…e/pdf_12/e_002_006.pdf

    şimdi buna nehrin kıyısında sabahki yemekten sonra dişlerini fırçalarken düşman tarafından görülüp dişlerini bilediklerini düşünerek kaçan bizans askerleri gibi efsanelere inanan bir takım yurdum insanı şiddetle bu bulguya karşı çıkacaklardır. napalım
  • çin'deki ming imparatorluğunun tersine, sınıflara, statüye veya babadan oğula geçen kalıtımsal rütbelere çok önem veren, sınıfsal esnekliğin olmadığı, askeri yapının kontrolde olduğu imparatorluk.
  • 1603 shogun'luğunu ilan eden tokugawa ile başlayan japonya coğrafyasını merkezileştiren edo (derebeyliklerin devam ettiği eyaletimsi ama eyalet sistemi olmayan bir yapı) yapısı oluştu bu dönem itibariylede 250 yıl boyunca sürecek olan dışarıya kapalı bir ekonomi sistemine geçilmiş ve bunun nedeni ise hristiyan misyonerlerin japonya'daki faaliyetleri doğrultusunda japon kültürü ve dinini korumak adına yapılmış bir devlet siyaseti olarak karşımıza çıkar. kısıtlı bir şekilde hollandayla bir ticaret söz konusu olsada ingiltere, fransa ile çin arasındaki afyon savaşlarında çin'in dize getirilmesi bölgedeki en güçlü devletin bu hale gelmesi japon arkadaşları korkutmuş olsa gerekir çözüm yolları arasalarda korktukları başlarına 1854 yılında abd tarafında commodore metthew c. perry öncülüğünde askeri bir girişimle japonya kabuğundan zorla çıkarılır ve olaylar meiji döneminde ejderhanın uyandırılmasıyla sonuçlanır. kaynak; hüseyin zengin, japon kalkınmasına teorik yaklaşım. tobb ekonomik ve teknoloji üniversitesi.
  • (bkz: tokugawa)
  • (bkz: shogun)
  • oda klanını hattori hanzo ve hattori klanının desteği ile mağlup eden tokugawa ieyasu ile birlikte başlayan dönemdir.japonya için uzun bir barış ve aynı zamanda boşluk dönemini ifade eder. barış dönemidir çünkü klanlar arasındaki savaş sona ermiştir. boşluk dönemidir çünkü şogun'un katı kuralları batı ile etkileşime engel teşkil ediyordu. bu dönem boyunca hokkaido adasına yerleşen hollandalılar japonların batı ile tek etkileşimleriydi denilebilir(her ne kadar oda nobunaga gibi bazı daimyolar diğer batılı devletlerle ilişki kurmuşsa da tüm bu etkileşim uzun sürmemiştir). bu dönem sengoku jidai dönemi ile son bulmuş, son şogun tokugawa yoshinobu mağlup olmuştur. edo'nun adı değiştirilmiş ve tokyo olmuştur. bla bla.
hesabın var mı? giriş yap