*

  • şu anda fb sayfasında baltimore gösterilerinde siyahları savunduğum için beyaz ırkçılar tarafından mal mülk yağmalıyorlar nasıl savunursun şeklinde saldırıda bulunulduğum site . arabalar binalar insan yaşamından daha mı önemli argümanımı bir türlü kabüllenemiyorlar
  • eksi sözlügün temiz %80'inden fazlasi.
  • sözlüğün %80'i falan değildir. hele hele bugünkü sözlüğün hiç alakası yok bununla, sözlük artık milliyetçiliğin ve hafif muhafazakarlığın hakim olduğu bir siyasi platform haline gelmiş durumda.
  • özeti, "azınlıklar über alles" olan politik akım.
  • genel olarak tumblr'da kamplaşmış sevgi pıtırcıklarına verilen ad. özellikle fat acceptance ve black lives matter tayfaları çözecek sorunu kalmamış toplulukların sorun uydurma yeteneğini resmen gözler önüne serer. bunların bir de insan vücudunda hapsolmuş hayvan olduklarını iddia eden tumblr ergenlerini savunan tipleri vardır.*
    ayrıca kendilerine katılmayan herkesi özellikle ırkçılıkla suçlamaktan da özel bir zevk alırlar.
  • "fascists of the future will call themselves anti-fascists"* sözünde bahsi geçen anti-fascist tayfa. başkalarının özgürlüklerini baskılayarak özgürlüklerin peşinde koşarlar. kendilerine en ufak bir şey söylendiğinde ise "you are oppressing me" jokerini ortaya atıp kaçarlar.
  • reddit tarzı bir mecrada kullanıldığını gören memleket insanı ilk fırsatta kadınların, kadın haklarının savunulduğu bir yerde kullanmaya heves ediyor. "sjw!!" oo sen kazandın tebrikler. bunun ekürisi "feminazi" var bir de.

    yalnız dünya ekonomik forum'un 2015 kadın erkek eşitliği endeksinde 28. sırada olan abd'den komik tabir aşırmadan önce 130. sıradaki türkiye'yi yükseltmeye, senden daha iyi durumda olan kuveyt'i birleşik arap emirlikleri'ni falan geçmeye çalış. sonra komikliğini yaparsın:

    http://reports.weforum.org/…p-report-2015/rankings/

    bu endeks sarmadıysa birleşmiş milletler'in 2014 cinsiyet eşitliği endeksinde abd 8. sırada, türkiye 72. o listede de iran'dan katar'dan, brunei'den, suudi arabistan'dan geride.

    http://hdr.undp.org/en/composite/gii

    türkiye'de kadının durumu öyle çok esprilik, komiklik değil. senin yaptığın da zor durumda olanla, baskılananla alay etmek oluyor farkında değilsin.
  • postmodern yavsagin ingilizcesi iste. alayi gotverendir.
  • türkiye'de tek işlevleri, şeriatı şirin göstermek olan güruh.

    abd'de de, donald trump'ın yükselişinde de çok katkıları vardır.
  • ssg'nin başlık altındaki entrysini (bkz: #62610439) okuduktan sonra üzerinde yazmayı düşünürken, bu konudaki diğer entryleri de gözden geçirme aşamasında bugünkü debeye gireceği çok belli olan entryi gördüm. (bkz: #62611461)

    ben de tam dünyada kadın erkek eşitliği ile ilgil o raporun güvenirliği hakkında yazmaya başlayacaktım. raporun sonucu olan tabloyu yüzeysel olarak inceleyince bile eleştirecek yönler çıkıyor.

    http://hdr.undp.org/en/composite/gii

    yalnızca beş değişkenle (nasıl belirlendikleri ve objektiflikleri bir yana bırakılsa bile) kadın erkek eşitliği konusunda dünya çapında ölçek oluşturulabilir mi diye sormaya başlayacaktım.
    ama...
    ssg'nin yazısına itiraz bir erkekten gelmişti bile.
    bence yazıya iyi de başlamış arkadaş. açıkçası ümit duydum. en azından skeptico'nun yazılarından çok daha güçlü bir entry geldiği ümidine kapıldım. ve kadın hakları konusunda çalışanlarla ilgili iyi eleştiriler geleceğine inanmaya başladım.
    sonra çarpıldım. türkiye'deki kadın hareketlerinin gelişmesine katkıda bulunacak fikirler beklerken..

    kadın hakları konusunda sözlükte kaliteli eleştiriler getirecek insanların yazılarına ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu fark ettirdi o yazı bana. belki bu yüzden biraz tartışmak istiyorum.

    --- spoiler ---

    türkiye'deki kadınlar için hayat elbette toz pembe değil. islamdan, mahalle baskısından, geleneksel değerlerden ve evet ataerkil kültürden kaynaklı sorunları hepimiz biliyoruz.

    --- spoiler ---

    - 'hepimiz biliyoruz.' ?
    hangi hepiniz? ne zaman kadınların yaşadığı bir sorundan söz edilse, çoğunluk bu sorunla ilgili mazeretler üretmeye başlıyor. teorik olarak kabul ettiğiniz gerçeği, somut olaylar üzerinden konuşmaya başlayınca itirazlar artmaya başlıyor. buradaki 'hepimiz' sözünüz üzerinde sahiden düşündünüz mü? ya da hangi hepiniz?
    - islam'dan, mahalle baskısından, geleneksel değerlerden, ataerkil kültürden kaynaklanan sorunlara birer somut örnek verseydiniz keşke. ssg'ye verilecek cevabın ivediliği sizi engellemeseydi de, hangi durumları sorun olarak tanımlıyorsunuz öğrenme şansına sahip olsaydık. genellemeler üzerinden konuşuldukça bir yere varılamıyor ne yazık ki. o örnekleri verdiğinizde, 'hepimiz' dediğiniz kişilerden de itirazlar yükseleceğine dair şüphemin doğrulanıp doğrulanmadığını da görmüş olurduk.
    -ataerkil kültür sözüyle ne demek istediğinizi keşke açmış olsaydınız. çünkü birkaç satır sonra, o ataerkil kültürün savunduğu, arka planını besleyen görüşleri çatır çatır savunmaya başlıyorsunuz. farklı şeyler mi anlıyoruz acaba ataerkil kültür dediğiniz şeyden? tam burada birazcık tanım yapsaydınız keşke. bir örnek vermişsiniz hemen ardından, yozgat'ta gülümsediği için öldürülen kadın hakkında... ama onu da, şehirde kadın warriorların içinde bulundukları avantajlara rağmen öldürülen kadınla 'gereksiz bir özdeşleşme kurarak', yanlış adımlar attıklarına giriş yapmak için vermişsiniz:

    --- spoiler ---

    sjw'lar ise bu sorunları yaşamayan, ya da türkiye özelinde konuşursak yetiştiği aile, yaşadığı çevre, eğitim ve maddi imkanlar sayesinde çok daha az yaşayan, buna rağmen kendini en büyük mağdurlarla bir tutan ve bu arada kendi dev toplumsal avantajlarını da yok sayan bir kesim. yozgat'ın bilmemne köyünde güldüğü için öldürülen kadınla nişantaşı'nda baba/koca parası ezerken boş vakitlerinde sjw'luk yapan kadının hayat şartları bir değil. sjw sorunu yanlış tanımladığı gibi faturayı ve cezayı da gerçek sorumlulara değil gücü kime yetiyorsa ona kesiyor.

    --- spoiler ---

    - olayı tiplemelere indirgemeniz burda cidden şaşırttı beni. bir warrioru nişantaşında koca parası yiyen tipe indirgeyecek gibi başlamamıştınız yazınıza. aksine, rakamları analiz etme öneriniz, kolaya kaçmama çağrılarınız daha geniş bakabileceğinize dair ümit uyandırmıştı. ve bu nişantaşı hanımefendisinin sorunu yanlış tanımlayıp yayınladığı yerleri merak ettim açıkçası. nerede yayınlamış faturayı kime kestiğini? ya da nerede anlatmış? yazar, sözlük okuyucuları ile paylaşırsa hem o hanımın yaptığı yanlışı düzeltmek için şansı olur hem biz, warriorları gereksiz yere içten içe de olsa desteklememiş oluruz.
    - gerçek sorumluları servet yiyici bir nişantaşı hanımefendisinin belirleyemeceği elbette açıkken yine de sormadan edemiyor insan; peki gerçek sorumluları siz kimler olarak görüyorsunuz? sırf güç yetirilebildiği için töhmet altında bırakılan kişiler kimler? onların güç yetirilebilirlikleri nereden geliyor?

    aradaki paragrafı atlayıp son paragraf üzerinde duracağım:

    --- spoiler ---

    türkiye'deki sjw da islamcılık ya da tutucu aile kültürü gibi gerçek sebeplerle savaşsa yine eyvallah ama kendileri elbette böyle büyük ve zahmetli mücadelelere girişmiyorlar. çünkü ataerkilliği islamcılık yerine cinsiyetçi küfürlere bağlamak daha kolay. akp'ye oy veren bacılara toz kondurmayıp erkek milletine çemkirmek ideolojiye daha uygun. kız bebek bezlerinin pembe olmasını namus cinayetine kurban giden kadına denk tutup ikisinden de kendine mağduriyet devşirmek çok pratik. üstüne de kadın beyanının esas sayılması gibi akılalmaz ayrıcalık talepleri ekledin mi senden güzeli yok. işte bu arkadaşlar olmayan sorunları yarattıkları gibi gerçek sorunların da sebeplerini çarpıtarak çözülmelerini engelliyorlar. sadece karşılarına aldıkları değil, (güya) yanlarında durdukları kesimlere verdikleri zararlar da büyük. onun için bu kanser daha fazla yayılmadan yok edilmesi şart.

    --- spoiler ---

    - dürüst olayım, bir dönem erkeklerin küfürlerindeki cinsiyetçiliğe inanılmaz takmış durumdaydım. sonra sonra bu konuda biraz daha esnek durmak için yeterli derecede tartıştım, okudum ve düşündüm. yine de size garip gelebilir ama inanılmaz incitici bir şey. birbirinizin analarınıza bu kadar bariz şekilde cinsel küfür edebilmeniz beni hep etkilemiştir. anneler hakkında bile böyle konuşabilen erkeklerden 'yabancı' olan, 'el kızı' olan diğerleri hakkında neler diyebilecekleri hakkında tahminde bulunmak istemiyor insan. ama evet, o sadece bir kalıp, takmamalıyız, kimse düşünerek söylemiyor onları falan. ok.
    - islamcıların yaptıkları baskıların göz ardı edildiği, ataerkilliğin gerisindeki faktörlerin görmezden gelindiği gibi bir iddiayı kanıtlamak için keşke yazıya sadece bir tek kitap, makale, olmadı tek bir gazete haberi iliştirilseydi. kolaya kaçıldığına ilişkin bu kadar kesin bir yargıya nasıl vardınız? warrior diye isimlendirmek ne kadar doğrudur bilmem ama sadece türkan saylan bile tek başına türkiye'deki kadın haklarının korunması, kız çocuklarının eşitsizliklerden korunması konusunda ödediği bedellerle saygıyı hakkeden insanlar olduğuna dair önemli bir gösterge değil mi? yaptığı çalışmalar nedeniyle kendisine iftiralar atan kesim size hiç bir ipucu vermiyor mu? ki, tâ osmanlının son dönemlerinden itibaren yapılan çalışmalarla ilgili kitap önerisinde bulunabilirim isterseniz. nasıl bu kadar kolay harcıyorsunuz onca emeği, ödenen bedelleri. nasıl kıyıyorsunuz? ve ne adına?
    - kadın beyanının esas alınması ile ilgili, sadece sözlüğü bile okusanız yapılan hukuki teknik açıklamaları anlarsınız. defalarca anlattı burda hukukçu arkadaşlar meselenin hiç de öyle 'görürsünüz gününüzü, bi beyanla okuycaz olm sizin canınızı.' şeklinde olmadığını o kanun maddesi taslaklarının. allah aşkına bir tanesini okudunuz mu burdaki entryleri bile? ya da ceza hukukunda süren tartışmalardan bir tanesini bile izlediniz mi? meclisteki komisyonlarda süren tartışmaların tutanaklarına (son 5 yıldakilere özellikle) bir tek kez göz attınız mı?
    - kanser örneğinizi sevdim. umarım alınan parçaya dair patoloji raporunuza cidden güveniyorsunuzdur.

    => burda warriorlarla ilgili kendi eleştirilerimi paylaşmak istiyorum:

    + kadın hakları konusundaki çalışmalara katıldığımda özellikle batılı terminolojinin kullanılmasının yukardaki entryi yazan arkadaşın bahsettiği yozgattaki ablayla anlaşmak, sorunların çözümünde beraber davranmaya engel olduğunu gözlemledim. ancak bu dil konusunda ne zaman durmaya çalışsak, daha önemli şeyler olduğu algısı ile yine akademik ortama çekildi sohbetler...

    + ben de çok sert konuşan kadınlar gördüm. hele bir çalışma sırasında, iyi niyetle yorum yapmaya çalışan bir adamın bozulduğuna şahit oldum. adamla aynı görüşteydim. ama görüşlerimizi dile getirmek cesaret gerektirmeye başlıyordu o hatunun yanında.
    fakat o kadın bir adli tabipti. kendisi de sonradan konuşurken nelere şahit olduğunu anlattığında niye öyle sertleştiğini anladım biraz. parçalanmış, yakılmış kadın, kız çocuğu bedenleri hakkında biz burda konuşurken her şey teorik. ama o gerçekle yüzleşmek bambaşka bir şey. ve o durum tekrar etmesin diye, kendi canını da tehlikeye atarak uğraşmak da ayrı bir cesaret işi. bu hal insanı katılaştırıyor. avukatlardan, sağlık çalışanlarından, çocuk pskiyatrlarından, sosyal hizmet görevlilerinden çoğunda bu katılaşmaya şahit oldum. belki bu alanda çalışanların farkında olmaları gereken en önemli çıkmazlardan biri bu.
    yapılacak çok eleştiri var. ancak yazının sınırlarını aşar.

    ve atladığım paragraf:

    --- spoiler ---

    örneğin batılı bir sjw kadınların erkeklerden daha az kazandığından şikayet etmeyi çok sever ama bunun karşılığında erkeklerin ödediği bedelleri önemsemez. erkeklerin daha zor bölümler okuması, daha uzun saatler ve yıllar çalışması, daha çok risk alması, kariyerine daha çok emek vermesi ve daha fazla yıpranması gibi faktörler önemsizdir. erkek daha çok kazanırken kadının daha rahat bir iş/hayat dengesine sahip olması konuyla ilgisizdir. paranın çoğunu erkekler kazandığı halde kazanılan parayı çoğunlukla kadınların harcadığını gösteren istatistikler yine gözardı edilir. en tepedeki %1'lik kesimin çoğunlukla erkek olması bir şekilde her erkeği avantajlı kılar. milletvekillerinin kadınları kayıran yasalar çıkarması önemli değildir, milletvekillerinin cinsiyeti sorundur.

    --- spoiler ---

    - ssg'nin yazısına benim de itirazım ilk cümle olacaktı. dünyanın tamamında erkekler daha fazla riske giriyorlar. daha zor işlerde çalışanların oranı çok yüksek. şu anda dünyada en çok değer verdiğim insanlardan biri sabah 6.30 gece 1, haftanın yedi günü aylarca zor şartlarda çalışıyor. sevdiğiniz birinin bu kadar ağır bir sürecin içinde olması, uzaktan bile yıpratıcı bir şey.
    ama entryinin yazarı şunu anlamıyor. kadın hakları savunucuları bunu görmüyor değil ki. leyla navaro, iki boy ufak pabuç kitabında güzel anlatır bunu. kadından, kapasitesini gerçekleştirmemesi, daha küçük, daha ince, daha zayıf görünmesini isteyen toplum, erkekten de içini dolduramayacağı bir cekete girmesini, daha kaslı, daha büyük, daha zengin olmasını ister. bunun erkeklere de haksızlık olduğunu görmediğimizi mi sanıyorsunuz? zor şartları olan ve iyi para kazandıran işleri tercih etmeye kalktığında kadınların nelerle karşılaştığı hakkında bir fikriniz var mı? (üniversite tercih döneminde odasına hapsedilen arkadaşım oldu benim, tercihi babası yapıp, kızın istediği bölümü kodlamasına engel olmak için. evet, islamcı bir babaydı.)
    - son olarak şu %1. en tepedeki, en çok kazanan kesimin erkekler olması. ama parayı yine kadınlara harcaması ile ilgili istatistikler.
    ya, olağanüstü matematik ve fen algısıyla sözelcilerin küçük beyinlerine laf eden arkadaşım, kadınlar da senle aynı şeyi söylüyor işte.
    diyor ki, o parayı artık kadınlar da kazansınlar ve erkekler rahat rahat yaşasın, kadınlar da parayı erkeklere harcasın.
    istemez misin?

    edit: yazım hataları düzeltildi.
hesabın var mı? giriş yap