*

  • ingilizcesi "the holocaust martyrs' and heroes' remembrance authority", türkçesi ise "soykırım şehitleri ve kahramanlarını anma idaresi" olan kuruluş.
    acilma amaclarindan biri -belki de en onemlisi- soykirim anilarinin unutulmamasi ve yeni kusaklara aktarilmasi olarak belirlenmistir. bu israil devletinin soykirim konusuna yaklasimiyla ilgili bir tercihtir, milliyetcilikle baglantisi oldukca sinirlidir.
    kurulus 15 mart 2005 tarihinde yeni muzesini hizmete acmistir. cok sayida yabanci devlet baskani ve devlet adaminin katildigi torende ulkemiz bakan duzeyinde temsil edilmistir.
    www.yadvashem.org seklinde icerigi saglam bir internet sitesi mevcuttur.
    eski muzeye iki tarafında yahudileri soykirimdan kurtaran, rigteous gentile ilan edilmis kisiler icin dikilmis agaclarin bulundugu bir yoldan gecilerek gidilir. yad vashem muzesi bol miktarda fotoğraf ve reproduksiyon belge olmasina ragmen, orjinal materyal ve belge eksikligi hissedilen bir muzeydi. yeni muze, bu eksikligin giderilmesi amacina hizmet edecektir.
  • -it's a sad place
    demişti taksi şoförü, anlamamıştım tam olarak...

    binanın önünde inip çantamı emanete bırakıp içeri girdim ve ondan sonra kudüs sendromuna ilave olacak bir de dehşet bir acı düğümlendi boğazıma... o acının geçeceğini sanmam çünkü insan olmaktan duyduğum, tüm insanlıktan duyduğum utançtı onu oraya yerleştiren...

    enteresan bir biçimde almanlar, yahudi soykırmını kendi elleriyle belgelemilerdi. müzenin gezdiğim ilk salonu suratlarında tuhaf bir tebessümle yahudilere işkence eden almanların fotoğraflarıyla doluydu. yaptığı eziyetten ya da işlediği cinayetten dolayı tek bir sıkıntı hissetmiyor gibiydi soykırımcıların ifadesi, insan olmaktan çıkmışlardı.

    binaya kurulan ekranlardan soykırımdan kurtulmuş insanların ropörtajları yayımlanıyordu. bir grup yahudi bir duvarın önüne sırtları dönük vaziyette dizilmişti. hemen arkalarına da koca bir çukur kazılmıştı. silahla vurduğunda bir de ceset gömmekle uğraşmak istemiyordu belli ki soykırımcı... vurulan insanlar patır patır o çukura dökülüyordu. pratik avrupalı zekası soykırımda da tıkır tıkır işliyordu. ropörtajı veren kadıncağız işte çocukken vurulup, yaralı bir biçimde böyle bir çukura düşmüş, üzerine vurulan akrabaları yığılmıştı... yaralı insanların inlemelerinin ve ağlayışlarının duyulduğunu anlatıyordu...

    değişik değişik alet vardı salonda... işkence aletlerinden tutun, ölçme biçme aletlerine kadar... kafalarını ölçmüşlerdi insanların, burunlarını ölçmüşerdi... saç renklerini çıkarmışlardı... kumral insanları da yahudi, çingene ya da ne olursa olsun ari ırktan olmayan insan sayıp fişlemişlerdi... kafkas göçmeni olan ben, beyaz tenime rağmen, kumrala kaçan saçlarımla, emin olmuştum ki, o dönem yaşasam kurtulamazdım ellerinden, hem gözlerim de mavi değil ki!

    beni yaşamdan bezdirense sanırım gördüğüm auschwitz maketi idi... bu toplama kampında yaşananları gösteren bir maket vardı soykırım müzesinde... kampın kapısı açılıyor, rayların üzerinden tren kampa giriyor, insanlar ne olduğunu anlamadan kendilerini gaz odasında buluyorlardı. çoluk çocuk, hamile kadın ayrımı yapmamıştı anlaşılan soykırım. gazın etkisi ile sersemleşen insanlar ise hemen diğer odada, sedyelerle karşı karşıya dizilen fırınlara veriliyordu. kimi insanların üzerinde tıbbi deneyler yapılıyordu.

    insanın bu manzaralar karşısında ne hissettiğini anlatması sahiden çok zor. o yüzden gördüklerimi aktarmaya çalıştım.

    sanırım uyuşuyorsunuz... acıdan uyuşuyor ve bu yüzden müzeyi gezmeye devam edebiliyorsunuz. sonra eve döndüğünüzde bir kaç gün yalnız uyumak ya da uyumak dahi mümkün olmuyor.

    tabii bu gezinin hemen ardından lübnan'a atılan füzelere çocukların elinden, "israil'den sevgilerle" yazısını yazdırdığını görünce de israilli'nin çıldırıyorsunuz..... sen değil miydin bu soykırımı yaşayan, çocukların elinden mesajlarla çocukların üstüne ölüm yağdırmak da ne oluyor diye inliyor, sinirleniyor ama asla ve de asla anlayamıyorsunuz...
  • yahudi soykırımı anma merkezi. müzeleri ve yaptıkları çeşitli etkinliklerle bu insanlık ayıbını hafızalarda tutan bir yer. keşke kendilerini yahudilerin çektikleri zulümle sınırlamasalar da tüm dünyada zulmedilenlerin sesi olsalar
  • holokost müzesi, insanın kendi türüne yaptığı en alçak şeyleri unutmamak için yapılmış bir mekan, gidip görmeyi gerçekten istediğim bir yer,

    aynı alçaklığın farklı bir versiyonu için

    (bkz: deir yassin katliamı)
hesabın var mı? giriş yap