• öncelikle hemen belirtelim ki, insanları yaftalamak/kategorize etmek/etiketlemek/ modellemek/ zihniyetleştirmek filan sahalarda görmek istemediğimiz hareketler bunlar hep. önce insan diyoruz.

    lakin aynen matematikte olduğu gibi bazen hayatta da "daha iyi algılayabilmek" dolayısyla “daha iyi ifade etmek" adına, bir şeyleri ve maalesef insanları formüle etmek gerekiyor. evet formüle etmek kesinlikle yaftalamak kelimesinden daha güzel bir ifade ama tabi sonuçta x’e verdiğimiz değerle o ya da bu şekilde bir şekilde yaftalamış olduğumuz gerçeğini de değiştirmez bu.

    işte dedik ya kimi durumlarda göründüğü kadar kötü bir şey değil yaftalamak. örneğin sözlükte “troll” diye etiketlenmemiş olsa kimi kullanıcılar, eminim onlara karşı geliştirmemiz gerektiğini şu an bildiğimiz tavırdan çok uzakta olmakla birlikte, sinirlerimizi de harap etmiş olurduk çoğu kez. ya da tipik türk erkeğinin/kadınının tipik ve tipolojik özelliklerini kafamızda bir takım yerlere oturtmamış olsaydık bugüne kadar, eminim şu an yaşadığımızdan daha fazla sayıda hayal kırıklığı yaşamış olurduk. oysa şimdi öyle mi, “tipik bir türk erkeği/kadını için normal canım bu davranış...” diyip geçiyoruz en fazla. kafamızdaki etikete pozitif yönde uymadığında ise karşımızdaki, bonus bir mutluluk bile yaşıyoruz hatta.

    öte yandan, özellikle bu devirde kimin ne olduğunu algılayıp, beyinde kodlayabilme yetisi bence çok şey kazandırıyor insana. zamandan tasarruf ediyorsunuz mesela. başta herkes kadar değerli olan “aptal insanı” çabuk etiketleyip, bir an önce def etmek inanılmaz zamandan tasarruf ettirmesinin yanında, kişinin duygusal olarak yıpratılması riskini de-bir nevi-azaltıyor.
    dahası bu kadar “tu kaka” olarak görüldüğünü sandığımız bu kavramla hayatın hemen her alanında karşılaşmak mümkün. yaftalamaktan imtina ederek yaftalanmaktan kurtulamazsınız. siz istediğiniz kadar muhatabınıza insan olarak bakabilirsiniz ama, çoğu kez başta cinsiyetiniz olmak üzere, dış görünüşünüz, siyasi fikirleriniz, hal ve hareketleriniz, ırkınız, inancınız, etnik kökeniniz, milliyetiniz üzerinden etiketlenmekten maalesef kaçamazsınız. bunu aklınızda tutarak, kimseye bir zarar vermeden beyninizde bir takım kodlamalarla sanırım kime nasıl davranmanız gerektiğini kendi iradenizle belirlemeniz o kadar da kötü bir yaklaşım değil. az önce de söylediğim gibi kaçınılmaz etiketlenme alanında iseniz eğer maalesef aptala anlatır gibi anlatmanız gerekiyor bazı şeyleri kendinize. üstelik sürekli hatırlatmanız gerekiyor...

    bütün bunlara rağmen, mütemadiyen etiketlenen ama bu etiketlemeden zerre etkilenmeyen ve hiç bir koda ihtiyaç duymayanlar varsa aranızda, söyleyecek tek sözüm olur: ”ver elini öpeyim!”.
  • bazılarımızın metallica sayesinde öğrendiği kelimelerden biri aynı zamanda.
    (bkz: yuv leybılld mii ayl leybıl yuuu)
  • ozellile son zamanlarda, tanimlanmamis, modellenmemis, etiketlenmemis hicbirsey kalmasin diye el birligiyle yurutuldugunu esas sebebinin tahammulsuzluk oldugunu dusundugum, benim de zaman zaman agina dustugum eylem.

    tek kelimeyle yaftalamak zor geldiginde de tamlamalar sifatlar yetisiyor imdada. sonra bu atmasyon yaftalamalara bir de karakteristik davranis bicimleri bahsediliyor. zamanla insanlar x seven y kadin, a'nin takipcisi b adam oluveriyorlar. baslangic icin olasi bir ornek (bkz: gobegini kasiyan adam). (bkz: muhafazakar escinsel) herbiri dandik birer facebook grubu olmaya aday.
  • bir reklamdan sonra bütün türkiyenin diline dolanan eylemdir. hani cep telefonundan önce hayat nasıldı lan diye sorup dururuz ya kendimize sanki yıllardır öyle yaşamamışız gibi hemencik unutmuşuzdur, işte ben de o reklamdan evvel bu kelimenin yerine ne kullanıyorduk da ikame ettik çok merak ediyorum. hayır sadece cemaatçiler falan da kullanmıyor. hemen hemen herkesin dilinde.

    böyle önceden hiç bilinmeyip de bir kişi ya da olaydan sonra herkesin diline dolanan kelimeler hep ilgimi çekmiştir zaten. mesela bi ara turanj diye sikik bir kelime moda olmuştu ki hala kullanan vardır. mehmet ali erbil tarafından moda edilmişti. tek bir kelime olmasa da tamamen duygusal diye bir şey çıkmıştı mesela. daha var böyle bir sürü.
  • istisnasız herkesin içinde bulunduğu durum.**
  • reklamlarında "yaftalamadan düşünün" sloganını kullanan bir gazetenin, gerçekleştirmeyi pek bir sevdiği eylemdir. yaftalamak kelimesine bir örnek ver deseler, malum gazeteyi söyleyiveririm. genel yayın politikası yaftalamaktan ibaret olan o malum gazete.
hesabın var mı? giriş yap