yakarı

• agıt ve/ya sagu.
• (bkz: yakarış)
• bir özdemir ince şiiri.
  
  -şairler esnafı pîri hasan bin sâbit'e-
  
  idris peygamber, terzilerin pîri,
  izin ver güzel bir şiir yazayım ben de,
  yaşım kırkı geçti yaşlanıyorum artık,
  izin ver güzel bir şiir yazayım ben de,
  "ozan" desinler bir kez ölmeden önce.
  
  idris peygamber, terzilerin pîri,
  el ver artık kendi dükkânımı açayım,
  bir kaftan keseyim kendime ben de,
  astarı sözcüklerden dikişi ibrişimden.
  
  ben de güzel bir şiir yazayım artık,
  okudukça kıskanıyorum öteki kalfaları,
  şarapları bol, ilham perileri oturaklı,
  biliyorlar geceler kaç saat sürer
  günler kaç fersah. el vermiş ustaları.
  
  ben de güzel bir şiir yazayım artık,
  cebine kuş üzümü, sarı leblebi doldurayım,
  parklara götürüp simitler alayım ona
  kıvırcık saçlarını rüzgârla tarayayım.
  ben de güzel bir şiir yazayım artık,
  son günlerimde yalnız kalmayayım.
  
  idris peygamber, terzilerin pîri,
  ey bütün pîrleri bütün mesleklerin,
  izin verin bir tek dize yazayım, tek bir dize,
  bir kez "oldu" desinler ölmeden önce.
• allaha yalvarıştır. aşağı yukarı şöyle bi şeydir:
  
  allahım, her şeyin farkında olduğunu en ufak bi ayrıntıyı bile atlamadığını biliyorum ve güveniyorum sana ama olayları adlı adınca ve tüm yürek açıklığıyla dillendirerek sana iletmemizi öğütlüyorsun ya o yüzden bu anlatacaklarım.
  
  ameliyatla mevcut kitle alınacak ve her şey bitecek düşüncesi ve dileğiyle geldik buraya. beş kardeşin en büyüğü olarak neredeyse bizim felaket haklarımızı bile üstüne alarak türlü dertleri savuşturan ablamla konuşuyoruz ameliyat öncesi. iki ay sonra emekli olduğunda elindeki paranın, hayalindeki hem yaz hem kış oturabileceği, sayfiye sayılabilecek bi yerde iki göz odaya yetip yetmeyeceğinin hesaplarını yapıyoruz. 17 yaşından beri çalışan bi insanın hayali bu. hem de en mütevazisinden. üstelik ameliyattan üç gün sonra iş seyahatine gidecek kadar ve kendine gelince çalışmak üzere hastaneye bile bilgisayarını getirecek kadar köpek gibi çalışan bi insanın hayali. ha bi de sabaha kadar uyumayıp iş yetiştirdiği için ameliyattan çıkınca leş gibi uyumayı düşlüyor.
  
  işte çıktı ameliyattan ama doktorla görüşen kocasının yüzü niye allak bullak. yoksa? yok canım!
  kötü ihtimali düşünmek davet etmek olur diye aklıma getirmek dahi istemiyorum ama niye "çok şükür" suratı değil bu! çabuklaştırılmış bile olsa sonucu öğrenmek beş gün sürecekmiş. beş koca gün!
  daha önce bu illetin başka bi cinsini yaşamadı mı bu insan? sırasını savmadı mı? o yüzden doğurganlığından olmadı mı?
  doğurmadığı ama pamuklara sarıp büyüttüğü,iki gr fazla mama yesin de meydana gelsin diye sabahlara kadar biberon elinde beklediği çocuk suratıma endişeyle bakarken tedirgin surat ifadesi kullanamam,derhal kendime gelmem lazım. ah ama nasıl!
  
  allahım,
  "onun yerine bana" diyemiyorum,onun, bana olanı kendisine olandan daha fazla dert edeceğini bildiğimden. e bi de o berbat süreçleri kimse tercih etmiyor takdir edersin. hepimizden, herkesten uzak olsun. ama ondan,hem de şu sıra....
  ömür boyu çalışmışların,hayaline ramak kalmışların sınıfını temsilen ondan uzak tut allahım...noolur.
  başı sıkışınca başvuranlardan olduğumu bilerek ama yine de sığınarak ve güvenerek...
  olursa şunu yapıcam rezilliğine de girmiyorum bak. sen beni biliyosun.
  
  dinlediğin için teşekkür ederim.
  
  edit : demiştin! 'bende o iş,güven' demiştin! yihhuuu!!
• (bkz: yakari)
• "kadınların beli zevk sonunda gelirmiş,
  fakat onun gelişi fışkırıcı değilmiş.
  fettah'ın geldi beli, bütün arzusu dindi
  şahlanan şehvetimi kim susturacak şimdi?
  aman fettah benim de belimi getir dedim,
  yarım kalan zevkimi sonuna erdir dedim.
  fettah dayanamadı yanıp yalvarışıma,
  biraz da şaşırdı bu içten yakarışıma,
  yavru dedi, bilmezsin bu zevklerin adına
  denir kızlara mahsus sik malası, badana." (bkz: fettahname)
  
  (bkz: yalvarı)
  (bkz: dua/@ibisile), niyaz
  (bkz: yakar), yakarış, yakarmak
  (bkz: takdirde yazılan tekbirde bozulmaz)