*

  • sınıfta olmayanların yazıldığı kağıt parçasıdır. kaybolursa disiplin yolu açılabilir.
  • ozellikle kadikoy anadoluda cok kaybolur
    bir ara okul yonetiminin yazisi:yoklama fisi calinan siniflardaki ogrencilere 3 gun devamsizlik yazilacak
  • deği$tirildiği ya da çalındığı anla$ılırsa disiplin yolu yakındır
    sınıf ba$kanının hakimiyet alanına girer, isterse geç yazar-hocayı oyalar; isterse yok yazar.
  • lise son'dayken her gün kaçtığımızda yanımızda götürdüğümüz ve hiç bir şekilde bizim yokettiğimiz kanıtlanamayan fiş.
  • lisedeyken çalıp öğretmenlerin imzasını taklit etmekten 5 gün uzaklaştırma aldığım hede.
  • vergi hukukunda yoklama sonuçlarını içeren tutanak mahiyetindeki belge.*
  • yeni nesil sınıf defterlerine entegre halde gelen fiştir kendisi. eskisi gibi yırtmak, saklamak mümkün değildir.
  • vergi usul kanunu'nda yoklama neticelerinin tutanak mahiyetinde olarak geçirilen fişlerdir. bu fişler yoklama yerinde iki nüsha tanzim olunarak tarihlenir, bulunursa nezdinde yoklama yapılan veya yetkili adamına imza ettirilir; bunlar bulunmaz veya imzadan çekinirlerse keyfiyet fişe yazılır ve yoklama fişi polis, jandarma, muhtar veya ihtiyar meclisi üyelerinden birine imzalatılır.
  • uzun yıllar önce, ben lisedeyken*, hocalar günün nöbetçi öğrencisine girdirtirlerdi bu fişleri sisteme. neden ona itelemesinler ki? bir ortamda, sürekli fotokopi çekmeye gönderilen stajyerden daha düşük kıdemli biri varsa o da öğrencidir sonuçta. bedavaya itip kakabileceğin köle gibi bir şey.
    öğrenciler de armut toplamıyorlardı elbet, bulmuşlardı yolunu: nöbetçi öğrencileri kafalayıp numaralarını sildirtirlerdi. bugün bana, yarın sana. mesela, bi eren vardı bizim sınıfta, ben diyim yetmiş, siz diyin seksen gün devamsızlığı vardı herhalde ama sistemde on beş gün falan gözükürdü.
    öğrencilerin iki seneye yakın tıkırında işlettiği bu sistemin farkına varan tanrılar çıldırdı tabii. müdür muavini sınıflara girip girip, kim yaptıysa tespit edicez, falan derdi. ehuehue, kimi tespit edeceksin hoca, tüm okul işin içinde, diyemedik. gerçi desek de kâle almazlardı.
    sonra tabii öğrencilerin alman mekaniği gibi işleyen sistemlerine çomak soktu tanrılar. halbuki, if it ain't broke, don't fix it özlü sözünden feyz almış olsalardı daha başka davranırlardı bence.
    o andan sonra devamsızlıklar şelaleydi ve okulda kimse mutlu değildi; sivilceli öğrenciler, suratsız hocalar, hatta hademeler bile mutsuzdu.
    herhalde bir süre sonra baktılar olmuyor, müdür muavinini sınıfa girip eren'e ve birçoklarına, oğlum, bu devamsızlıkları siliyorum bak yoksa sınıfta kalacaksın, derken bulmaya başladık. öğrencilerin devamsızlık silme sistemine en başında odadaki fil muamelesi yapsalardı hocalar, kendi elleriyle devamsızlık silmek zorunda kalmazlardı. umuyorum ki bu hatalarından bir şeyler öğrenmişlerdir.
    bu da böyle bir anımdır.
hesabın var mı? giriş yap