• gayet güzel film. kötü denebilecek oyunculuk yok, lady gaga'nın oyunculuğu ayrıca alkışlanacak cinsten.

    --- spoiler ---

    grammy sahnesinde bradley cooper'ın oyunculuğu fazlasıyla iyi. sarhoşu bu kadar iyi oynadığından geçmişte alkol problemi olması muhtemel.

    jack'in rehabilitasyondayken ally'ye "bunu tekrar kendin olduğun zaman bulmanı istiyordum" tadındaki sözüyle jack'in ölümünden sonra ally'nin şarkıyı söylemesi güzel düşünülmüş bir nokta.
    --- spoiler ---
  • fırtına gibi bir ilk yarı, temposu düşük hafif sıkıcı bir ikinci yarı, harika şarkılar (müthiş performanslar), harika oyunculuklar ve güzel sahneler barından geneline bakıldığında oskar’ı hakeden güzel bir film olmuş.
  • sevemediğim, sıkıldığım, başarılı bulamadığım film. yılın sıkıcı müzikallerinden. tabii müzikal diyorum ama dans falan beklenmesin. lady gaga ve bradley cooper 3-4 sahnede 1 şarkı söylüyorlar. danssız (bir sahnede dans var gerçi) müzikal denebilir. efenim, bilindiği üzere milyon kez işlenmiş bir öyküyü bir kez daha anlatmaya soyunuyor bradley cooper. singin' in the rain, bu filmin çakması the artist, diğer a star is born filmleri ve henüz aklıma gelmeyen pek çok filmde bir kişinin yıldızı parlarken diğerinin sönmesi konusu işlendi durdu. bu film de zaten 1937 tarihli orijinal filmin 3. yeniden çevrimi. filmleri izlemedim, izleyince bir entri daha girip mukayese ederim. lakin cooper'ın filmi iyi değil. insanın sorası geliyor, "steven spielberg bu filmin neresinden etkilendi, eleştirmenler filme niye bayıldılar ve film niye oscar'da ödülleri toplayacak?"spielberg bu filmi o kadar sevdi ki bernstein projesinin yönetmenliğini cooper'a verdi. umarım bernstein daha iyi olur.

    a star is born'un şarkılarını sevdiğimi söyleyemem. bir süre sonra bu şarkılar iyice sıkıcılaşıp beni filmin dışına itti. ha bir tanesi, shallow galiba, kesin aday. hatta lady gaga'ya aktris ödülünü vermezlerse (vermesinler-vermemeliler) şarkı ödülünü verebilirler. shallow fena değil ama dediğim gibi diğer şarkılar sıkıcı. bu yüzden odaklanamadım filme. zira 3 sahnede bir (müzikal olduğu için) konser veriliyor, şarkı söyleniyor. bu eksiye karşılık cooper iki karakterin ilişkisini fena işlememiş ama 2. yarı aşırı monoton olduğu ve bazı yerlerde inandırıcılık sorunu olduğu için (mesela jack'in kadına durup dururken çirkin dediği sahne) karakterleri umursamakta güçlük çektim. diğer sorun, jack'in dibe vuruşunun senaryoda iyi işlenmemesi. tek soru: bu herif niye alkolik? cooper bu basit soruyu yanıtlamayı unutmuş. yoksa ben odaklanamadığım için kaçırdım mı? mesaj atabilirsiniz. galiba ailevi sorunlarından ve işitme durumundan ötürü. ana karakterler dışındakileri (dün izlediğim first man'de olduğu gibi) tanıyamıyoruz. mesela jack'in abisine yazık olmuş. zira karakteri max 10 dk görüyoruz. ana karakterleri de, şarkıları da umursamayınca 2,5 saat mal mal perdeye baktım vallahi.

    şimdi bu film ödüllük bir film değil ama amerika'nın trump yüzünden kepaze olduğu bir dönemde amerikan rüyası'nı sattığı için ("amerika'ya gelirseniz kimse sizi tanımazken bi fırsat ayağınıza gelir -fırsat da sizi bekliyor zaten!- ve birden kendinizi hollywood'ta bulabilirsiniz" altmetinli bir film) pek çok dalda oscara aday olabilir. zaten yarış da şimdiden sönmüş durumda. yani çok iddialı filmler yok. o yüzden cooper'ın matah olmayan yönetmenliği de, hiç matah olmayan filmi de, berbat olan lady gagoş da aday olacaktır. lady gagoş demişken... alt tarafı kendisini oynayacaktı ama öyle kötü bir oyuncu ki kendisini dahi oynayamamış. rol beyonce'de kalsaydı ne olurdu, beyonce daha mı iyi oynardı acaba? gaga bir röportajında "kimse oyunculuğuma inanmadı ama bradley inandı ve bana bu rolü verdi" demişti. inanmamaları normal. oyunculuk yok ki inansınlar. fakat gaga'nın aksine cooper çok iyiydi. aktör oscar'ını alırsa şaşırmayın. biraz jeff bridges'i hatırlatıyor, ağlaması gerekli sahnede ağlayamayarak "wtf?!" dedirtiyor ama olsun, oldukça iyiydi. filmin itici gücü kendisi. velhasıl, bu haftanın sevemediğim bir diğer filmi.
  • bazı yerleri sıkan, biraz uzun, fakat kötü olmayan film. izlenebilir.

    ya son zamanlarda izlediğim her filmde aynı şeyi yazıyorum ama bradley cooper çok yaşlanmamış mı ? tüm oyuncular için böyle düşündüğüme göre anlaşılan ben yaşlanmışım, tam şu an dank etti.

    lady gaga ismini hep duydum ama meğersem hiç görmemişim ben bu kadını. isminin çağrıştırdığı kadar itici gelmedi filmde. bradley ile uymuşlar.

    müziklerin de bazılarını hoş buldum. en beğendiğimse ilk yaptıkları düet, adını bilmiyorum.

    --- spoiler ---

    adam intihar edince üzüldüm. hep o pis menajerin yüzünden. hiç ahlak kalmamış bu menajerlerde.
    --- spoiler ---
  • bana göre kesinlikle yılın filmi falan değildir. oscar sezonu için böyle bir lanse etme durumu var. biraz gazlama bu durum.
    peki film nasıldı? aslında filmin ilk bir saati oldukça sıcak ve de zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. cooper ve gaga'nın perde de bir arada gözükmelerinin ardından, garip bir şekilde kimyaları feci şekilde tutuyor.
    yıldızı sönmek üzere olan alkolik jack ve kendine güveni olmayan yetenekli ally'nin bir araya gelmesi, tam bir peri masalı. zaten hollywood işte tam da buna ihtiyaç duyuyor, ve filmi bu uğurda şişirildikçe şişiriyorlar.
    müzikler şahane, filmin en büyük yıldızı kesinlikle şarkılar. sanki biz seyirci bir konseri izlemek için ön sıradayız. bu hissi sevdim. filmin müzikleriyle ilgili bir entry girmiştim. (bkz: #82334269)
    biliyorsunuz ki bradley cooper ilk yönetmenlik denemesini yaptı ve steven spielberg'in de takdirini toplayıp, bernstein filmi ona emanet edildi.
    bir ilk film olarak fena olmasa da, akışta/tempoda problem var, ikinci yarıda çok fazla düşüş vardı, bir de kendi oyunculuğuna fazla odaklanmışken bazı sahnelerin inandırıcı olmasını es geçmiş, bu karakter bunu niye yapar sorularına tam olarak cevap verebildiğini düşünmüyorum. mesela, barda adam yumruklayan ally'nin daha sonra hiç bir sahnede bu brutal tarafını göremiyoruz. gibi gibi...bu çok küçük bir detay.

    şimdi gelelim herkesin en merak ettiği ve film çıkışı en çok konuştuğu kişiye; lady gaga nasıldı?
    ne amerikan basınında çıkan aşırı övgüleri hak ediyor, ne de üsten bakan kötü eleştirileri. sıradan bir sinema izleyicisi olarak bakarsak, ''oo kadın oynamış'' dersin fakat biraz daha derine gidersen, maalesef bir çok sorun var performansında. (kendisinden kaynaklı olan/olmayan) aslında dediğim gibi ilk yarının sıcaklığı sayesinde, gaga'da gayet iyi gözüküyor. fakat filmin düşüşüyle birlikte gaga'da tökezliyor. duyguları tam olarak geçiremiyor, özellikle ikinci yarıda ally adeta gaga'ya dönüşüyor ve yıldızın bir şekilde kendini canlandırması gerek. hep denir, bir oyuncunun en zor rolü kendini canlandırmasıdır. işte burada sorunlar devreye giriyor. çünkü gaga tecrübeli bir sinema oyuncu değil, sorun burada işte.
    american horror story' de ki rolüyle kıyaslarsam, tabii ki bambaşka bir karakter, kadın var. fakat sanırım altın küreye layık görüldüğü o performansını ben daha çok sevdim. bu filmdeki performansı bana göre dengesizdi.
    tüm bu saydığım sebepler bile gaga'nın oscara aday olmasını engelleyemeyecek sanki. dediğim gibi amerikan basını ve seyircisi filmi çok sevdi ve endüstriyi biraz biliyorsam, gaga gibi bir pop starın oscar adaylığı, oscarla ilgilenmeyen bir kitleyi bile o yıl oscar için meraklarını cezbedecektir. en azından o gecenin önemli konularından biri olacak. lady gaga'nın kariyerine de çok önemli bir dokunuş yapacak. ticari olarak bir nevi kazan kazan durumu yani. fakat oyuncu olarak oscar alacağını düşünmüyorum, gene de eli boş gitmeyecek gibi, yazdığı şarkıyla oscarı alması kesin gibi gözüküyor. alsında bence, hak ediyor.
    bir başka oscarın iddalısı bradley cooper kariyerinin en iyi performanslarından birini veriyor. bu rolle oscar alırsa, neden aldı ki demem. ama yönetmenlik ödülü kesinlikle gitmemeli.
    yardımcı oyuncular için bir şey diyemem çünkü doğru düzgün bir yan karakter (en azından güçlü) yoktu. sam elliott'ın oynadığı bobby karakteri duruş olarak güçlü olsa da, yönetmenimiz tarafından yeterince şans verilememiş. gene de yardımcı erkek oyuncu adaylığı alabilir. sebebi de dediğim gibi filmi amerika'lılar çok sevdi.

    sonuç olarak a star is born, kesinlikle kötü bir film değil. belki de bu çok sevilen hikayenin en sıcak uyarlaması, muhtemelen de en sevileni olacak. (4. kez sinema uyarlandı) ama kesinlikle yılın filmi falan da değil. şimdilik oscar yarışının en güçlüsü gibi gözüküyor, fakat o kadar güçlü bir film mi, bence kesinlikle değil.
  • bu aşkı vefayı kaç yılında yazmışlar diye baktığım güzel filmdir.

    --- spoiler ---

    bradley, ally o uyduruk şarkıyı söylediğinde babamın parmağında senden fazla yetenek vardı demekte haklıydı. grammy’i de kıskandı.
    --- spoiler ---

    kadının erkeğe hiç hatasının olmadığı filmdir.
  • filmi sevmedim. (der ve azılı lady gaga fanlarının lincine maruz kalırafafs)*

    bunun lady gaga’dan nefret etmem ile bir alakası yok ( evet belki bir tık etkisi var. ama açık konuşmak gerekirse öyle şişirildiği gibi oscar’ık falan olmasa da oyunculuğunu gerçekten beğendim bile diyebilirim.) filmi vasat bulmamın tek nedeni remake olması. 34 ve 76 yılı yapımların üzerine bir şey koyamaması. olay örgüsü zaten esnemeye, twlst eklenmeye müsait değil kabul. hayır zaten ne yapabilirlerdi de işte...

    tüm bunların dışında soundtrack olarak gayet başarılı geriye zaten elle tutulur bir şey kalmıyor.
  • bradley cooper'ın üzerine kendisi 4 yıl, lady gaga ile beraber 3 yıl çalışıp, uyarlama senaryoyu yazıp yönettiği çok başarılı bir yapım. bradley cooper'ın müzik ve yönetmenlik ile beraber çok yönlülüğünü, lady gaga'nın şahane oyuncu kapasitesini ortaya koyduğu bir imza filmi olduğunu düşününce bir değil iki büyük yıldızı doğuracak ve ödül zengini olacak filmdir. filmin cast'i ve aralarındaki kimya ayrı başarılıdır; baba oyuncular sam elliott ve andrew dice clay'e ayrıca kamera önünde görmeye alışkın olmadığımız dave chappelle de eşlik etmektedir.
  • evet sonunda filmi izledim ve gayet objektif uzun bir analiz yapacağım. çok şey yazmak istiyorum nereden başlasam bilemedim. ama yazımın başında belirtmek isterim ki müthiş şarkıları olan bir film olmuş sırf bunun için bile gidebilirsiniz. film oscar adayı kesin olur hatta shallow'un kazanması da lazım. (hepsini kazanır umarım.)
    neyse analizime geçecek olursam (dikkat analizim ufak tefek spoilerlar içermektedir ama film zevkinizi kaçıracak spoiler yoktur. asıl spoileri yazımın sonunda uyarıyla vericem.

    10 yıldır gaga'nın her adımını takip eden birisiyim, kendisinin her zaman farklılığına, cüretkarlığına hayran olmuşumdur. konserine gittim daha da hayran oldum. inanılmaz bir ses ve inanılmaz bir insan. o yüzden aylardır beklediğim bu filmi de kaçıramazdım. öncelikle olumlu yönlerden başlamak istiyorum.
    bradley ve gaga'nın enerjisi harika tutmuş. ikisi de harika oyunculuklar çıkartmış. gaga ahs de golden globe alarak oyunculuk nasıl yapılır zaten herkese göstermişti. a star is born'la da bunu tasdikledi. sesi, filmde ki şarkılar zaten harika. bakışları, hüznü, dramı da bir o kadar iyi yansıtmış. kendisini hayranlıkla izledim.

    bradley'e gelecek olursak bir insan sarhoş rolünü bu kadar mı iyi yapar arkadaş. alkolle geçmişinin olduğunu düşünüyorum yoksa bu kadar başarılı olabilir mi bilemiyorum. filmde ki çaresizliği ve tutarsızlığı da gerçekten iyi oynamış. birde kendisinin içinde rockçı yatıyormuş da haberimiz yokmuş. şarkı söylemede en az gaga kadar başarılı bir oyuncuymuş.
    oyunculuklar dediğim gibi harikaydı sıra geldi filmin asıl sorunu olan senaryoyu eleştirmeye..

    senaryo da gerçekten pürüzler vardı. bradley filmi biraz özürlü işlemiş. insan izlerken sanki film değil de bir ünlünün belgeselini izliyormuş hissine kapılıyor. bunun sebebi de olayların sürekli gaga ve bradley'in etrafında dönmesinden kaynaklandığını düşünüyorum. yan oyuncuların neredeyse hiçbir görevi yoktu.
    film başlarda içine çekmeyi başarıyor merak uyandırıyor lakin uzun diyaloglar, sessiz fon, sürekli düşük ses tonuyla konuşmalar ve ekşının az olması insanı bir süre sonra filmden soyutluyor. filmde bir çok müzik kullanalım, a star is born albüm'ü olsun diye 2 dakika da bir şarkı söylemeleri olayı biraz bollywood'a döndürmüş. zaten ite kaka senaryo gidiyor bir de bollywood tadında olunca insanı senaryodan, amacından şaşırtıyor.

    keşke olaylar bu kadar hızlı gitmeseydi. diğer oyunculara bir şekilde şans verilseydi daha fazla atraksiyon olsaydı daha fazla duygu olsaydı. mesela ally'nin babasını gaddar biri olarak görmek isterdim. desteklemek yerine ally'e tökez olmasını isterdim. ally işten kovulsaydı sürekli ezilseydi ally ezildikçe biz de izlediğimiz yerde ezilseydik. o bunaldıkça bizde bunalsaydık. daha sonra ally, jackson ile sahneye çıktığın da shallow'u söylerken herkes 'yürü be kızım', 'kim tutar seni' nidalarıyla izlerdi buna eminim. ünlü olmak isteyen birinin engellenmesi belki klişe ama izleyiciye dram da en çok acındırmak, empati yaptırtmak kazandırır bu bir gerçek.

    mesela a star is born' u, unutursam fısılda ile kıyasladığım da, unutursam fısıldanın insanlara daha iyi duygu geçirdiğini düşünüyorum. neden çünkü tam da dediğim gibi olaylar var (konu ve işleniş biçimi biraz farklı orası ayrı) ama tema birbirine çok benzer. unutusam fısılda da dram, acındırma fazlasıyla var ve çok iyi yansıttıklarını düşünüyorum, daha akıcı bir film. a star is born ise biraz daha dark temalı bir film. (a star is born'un müzik sektörün de ki gerçekleri daha iyi yansıttığı da aşikar.)

    ya birde şöyle bir şey var a star is born benim okuduğum memlekete tek bir sinemaya geldi. geldiği yerde dandik bir sinema salonuydu. (adamlar yanlış film koymuş gerisini siz tahmin edin.) ekran küçük, baslar falan çok azdı o yüzden filmin etkisine de tam giremedim bu yönden de moralim bozuk.

    şimdi bu dediklerimden filmi beğenmediğimi çıkarmayın, film gayet başarılı. özellikle shallow sahnesi gerçekten tüylerimi diken diken yaptı. kamera açıları, müzikler, oyunculuklar, mekanlar, atmosfer filmi yeterince izlenebilir kılıyor. ben sadece bu oyuncularla daha iyi daha etkileyici bir senaryo yapılabilecekken, sönük bir senaryo yapılmasından yakınıyorum. filmi gölgeleyen nokta bu, suç bradley de.
    çok daha iyi olabilecekken, sadece daha iyi olmuş.
    neyse..

    özetlemek gerekirse izleyin filmi, kesinlikle zaman kaybı değil. benim beklentilerim arşa çıktığı için bana ortalama bir film geldi. gaga'yı, ally rolünde çok sevdim fakat ahs de countess rolünde daha çok sevdim, egoist gaga bana göre çok daha başarılı. çünkü asıl gaga tam da bu.

    yazımın başında da belirttiğim gibi filme gidin izleyin, her filmde olduğu gibi bu filmin de eksikleri var ama kesinlikle gaga ve bradley'in uyan kimyasını kaçırmayın, o muhteşem müzikleri ve gaga'nın eşsiz sesini dinleyin, izleyin.

    şunu da şuraya bırakıp gidiyorum efsane.

    -
    -------spoiler--------

    -

    -

    -

    -

    olaylar çok hızlı gerçekleşti. ally ne ara ünlü oldu, ne ara grammy kazandı ne ara jackson öldü yetişemedik. özellikle jackson'ın ölümü çok hızlı gerçekleşti keşke biraz daha dramını izleseydik de daha çok etkilenseydik.
    ve jackson'ın kendini astıktan sonra, gaga'nın bunu duyup tepkisini de görmek isterdim.

    -

    -

    -

    -

    --------spoiler-------
  • bradley cooper'ın zengin ve ünlü esas adam, lady gaga'nınsa kenar mahallede şarkı söyleyen yetenekli ve henüz saflığını yitirmemiş esas kızı oynadığı; esas kızın esas adamla tanışarak ünlü olurken saflığını yitirişinin anlatıldığı modern bir yeşilçam melodramı.
hesabın var mı? giriş yap