• denge adamıdır. başkanlık döneminde siyasi dengeleri sürekli gözetmiş ve adımlarını hep temkinli atmış. bu da ülkenin ikinci kurucusu olmasını sağladı.

    tekrar tekrar okuduğu edebiyat, şiir kitaplarından alıntılar yapmış sık sık. hitabeti güçlü. yine de asilzade bir aileden olmaması ve okul eğitimi almamasından dolayı dönemin elit, üst sınıfınca kabul görmemiş ve küçümsenmeye çalışılmıştır. kendini kabul ettirmesi kolay olmuyor bu bakımdan. oysa elitistlerce kabul görmemesine neden olan özellikleri halk tarafından sevilmesine yol açmıştır.
  • --- spoiler ---

    ı don't like that man. ı must get to know him better.

    --- spoiler ---
  • "tüm insanlar eşit doğar, fakat bu, eşit oldukları son kezdir." demiştir.
  • "tarihçi dorris kearns goodwin, abraham lincoln kabinesinin tarihini incelediği team of rivals adlı kitabında, entelektüel çeşitliliğin yararları hakkında benzer bir tespitte bulunmuştu. goodwin'e göre, lincoln'ü bu denli büyük bir lider ve başkan yapan özellik, karşıt görüşlerle başa çıkabilme yeteneğiydi. lincoln, bilinçli olarak kabinesini çok farklı ideolojilere sahip olan rakip siyasetçilerle doldurmuştu; devlet bakanı william seward gibi kölelik karşıtları ile eskiden köle sahibi olan adliye bakanı edward bates gibi muhafazakar isimlerle birlikte çalışmak zorunda kalmışlardı. lincoln bir karar alırken her zaman canlı bir tartışma ortamı ve fikir teatisi olsun isterdi. kabinesindeki birkaç üye ilk başta lincoln'ün zayıf iradeli, kararsız ve başkanlık için yetersiz olduğunu düşünmüş olsa da, sonunda başkanın farklı fikirlere tahammül etme yeteneğinin bulunmaz bir nimet olduğunu fark etmişlerdi. seward'ın sözleriyle, "başkan bizim en iyimizdi." *

    * karar anı, "beyin bir tartışma alanıdır", jonah lehrer, s237

    sonra benim aklıma da uzun adam geliyor. beni bir gülme alıyor.
  • demokrasiyi "government of the people, by the people, for the people" şeklinde tanımlayan upuzun adam.
  • acayip derecede saygı ve sempati duyduğum ex amerikan başkanı. duyduğum saygının en büyük sebebi de azmi, kararlılığı ve öngörü kabiliyeti. tarihteki bütün amerikan başkanlarını sıralasan ilk 3'e kafadan girer.
  • vaktiyle “teröristle müzakere edilmez!” eleştirilerinin o da muhatabı olmuş. ve tabii, lincoln de bu dar kafalı, ilkel anlayışın, daha tâ o zaman "geri kalmış" olduğunu biliyormuş.

    “teröristle müzakere edilmez!” kafası bugün de bâkî. fakat fikrin, anlayışın bir halta yaramadığını târih ortaya koydu ve hâlâ koyuyor. tarihte teröristlerle çok müzakere yapıldı. her devlet kendi “teröristi” ile müzakere eder ve ediyor.

    abraham lincoln, o zamanın "teröristler"i güneydeki isyancılara ilişkin övücü sözler söylediği için kendisine yöneltilen eleştirilere şöyle yanıt vermiş:
    “niçin böyle diyorsunuz? düşmanlarımı dosta dönüştürdüğüm zaman onları ortadan kaldırmış olmuyor muyum?”
  • havana'da devrim müzesinin içinde büstü bulunan eski abd başkanı.
  • demokrasiyi " halkın halk icin halk tarafından yönetilmesi" olarak tanımlayan eski abd başkan'ı
  • bu uzun boylu, sivri sakallı, kitap sevdalısı ve özgürlükçü adam en başat rol modellerimden**** biridir. bildiğim kadarıyla da, modern zamanların tek bilge kralıdır*.

    okumaya olan düşkünlüğü ve fiziksel işlerden pek hazzetmemesi nedeniyle tembellikle suçlansa da kendi kendini eğitmede gösterdiği azimle önce çok başarılı bir avukat, ardından da abd tarihinin belki de en saygın başkanı olmayı başarmış abe. evlendikten sonra avukat olmaya karar verip kendi kendine hukuk kitapları okuyarak kısa süre içinde işin fenafili olacak kadar ciddi bir adamdan bahsediyorum.

    gençliğinde masal, öykü, roman türünde çok sayıda eser okuduğu için her zaman anlatacak bir hikaye bulurmuş. bu yanını hassaten severim. en kritik anlarda, herkes gerginken alakasız bir ezop masalıyla efkarı dağıtır, insanları güldürürmüş. bilge adammış diye boşuna demiyoruz burada!

    çok seçim kaybettiği doğrudur. 37-38 yaşına dek çoğu zaman kaybeden tarafta yer almış, hukuk camiasının kendisine taktığı lakapla; honest abe. zira politikada başarıya ulaşmak için elzem olan zengin ve güçlü dostlardan yoksunmuş bu güzide insan. ancak azmi aşkın gelmiş, hayal ettiği ne varsa alayına ulaşmış sonunda.

    lincoln'ü özel yapan şeylerden biri de köleliği kaldırmış olmasıdır elbette. fakat şüphelenilebileceği şekliyle pragmatist bir motivasyonu yokmuş adamın. samimi bir biçimde kölelik kurumuna karşı olmuş ömrü boyunca. çocukluğunu köleliğin yasak olduğu bölgelerde geçirmesi bu duruşunda önemli bir neden tabi. biraz kaderle ilgili bir şey bence bu. köleliğin çok doğal karşılandığı bir bölgede büyüse o da birkaç köle satın alır mıydı, yoksa ismini paylaştığı ibrahim peygamber gibi içinden çıktığı toplumun kötü geleneklerine yine başkaldırır mıydı, orasını bilemeyeceğim. bildiğim şey, lincoln'ün samimane bir yaklaşımla köleliği ilga etmesinin sadece güney eyaletlerini değil, ingiltere'yi de çok ciddi ekonomik krizlere sürüklediğidir.

    eşiyle tanışıp nişanlandıktan sonra bir öfkeyle nişanlar atılıp çeyizler iade edilmiş ve aradan zaman geçip de birbirlerini sevdiklerini anlayınca yine bir araya gelip bir ömür didişmeye devam etmişler bu arada. lincoln'ün aksine eşi mary todd hem zengin hem de köleliği destekleyen bir aileye mensupmuş. fakat bu farklılık aile içi kavgalara neden olmamış*.

    bildiğim kadarıyla, bugün muhafazakarlığın kalesi kabul edilen cumhuriyetçi parti'nin kurucusudur abraham lincoln. ancak tabi o zamanki roller bugünün tam zıddı. öyle ot içip bob marley dinlerken "let it be meeeeen" diyen hippi demokrat imajı canlanmasın zihninizde. düşman gördüğü adamı -ülkenin başkanı bile olsa- tiyatro izlerken vurduracak kadar tehlikeli adamlar o zamanın demokratları.

    anlaşılacağı ve tarihte hep olduğu üzere, başta reformist bir topluluk olan cumhuriyetçi parti zaman içinde muhafazakarlaşmış, lincoln'ün durduğu yerden çook uzaklara savrulmuş.

    böyleyken böyle.

    bu tatlı insanın bir iki de özlü sözünü paylaşarak entry'yi itele tuşuna basayım sevgili suser'lar;

    - government of the people, by the people, for the people, shall not perish from the earth (halkın, halk için kurduğu cumhuriyet ilalebet payidar kalacaktır*).

    - common looking people are the best in the world: that is the reason the lord makes so many of them (sıradan görünümlü insanlar dünyadaki en iyi insanlardır. tanrı'nın çok sayıda böyle insan yaratmasının nedeni budur).

    - do ı not destroy my enemies when ı make them my friends (düşmanlarımla dost olduğumda düşmanlarımı yok etmiş olmuyor muyum)?

    - nearly all men can stand adversity, but if you want to test a man's character, give him power (hemen hemen herkes zorluğa katlanabilir. ama bir insanın karakterini test etmek istiyorsanız ona güç verin).

    - better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt(sessiz kalıp aptal zannedilmek, konuşup da aptallığını tescil ettirmekten evladır).
hesabın var mı? giriş yap