• şu an için "goygoy yapmayın patlamaz" diye reddedilen, patladıktan sonra bu uyarılarımız hatırlatıldığında da "ölüler üzerinden siyaset yapmayın" diye geçiştirilecek olan santraldir. e ne zaman hesap sorulacak o zaman sizden?
  • aklı başında olan her vatandaşın isyan etmesi gereken bir durum var ortada ve bu durumla ilgili medyada en ufak bir bilgiye dahi ulaşabilmek çok zor.

    özetle durum şu, inşaat aşamasının türk ortağı tam da inşaatın en önemli bölümünde projeden kovuluyor. santral yönetimi firma tarafından anlaşma tek taraflı olarak feshedildi.

    detay ise önemli, bu zamana kadar yapılan iş tabiri caizse sadece kaba inşaat.

    bu aşamadan sonrası ise teknik, nükleer mühendisliği üzerine önemli olan her şey buradan sonra başlıyor ki hatırlayanlar için bu aşamadan know-how bilgisinin alınıp türkiye'nin bundan sonra kendi nükleer santrallerini kendisinin kuracağı defalarca iktidar kanadı tarafından dile getirildi, projenin reklamı bu yönde yapıldı.

    bu projenin maliyeti iktidara göre önemsizdi çünkü nükleer mühendisliğine dair bütün bilgiyi kendimize transfer edebileceğimiz şeklinde yapılmıştı anlaşma.

    şuan ise görüyoruz ki bu açıklamalar tamamen yalanmış.

    inşaata iki firma aktif olarak devam ediyor ve iki firma da rus.
    yönetim ise zaten rus hatta direkt olarak rusya'nın ilgili devlet kurumu.

    detaylar burada ; (bkz: https://www.patronlardunyasi.com/…-alindi-mi/267374)

    bu işin sözlükte dahi gündem olamaması ilginç. kimse doğru bilgiye sahip değil, kimse açıklama yapmıyor.

    türk tarafının projeden kovulması devlet ile anlaşmalı mı yapıldı, ne oluyor ne bitiyor en ufak bir bilgilendirme söz konusu değil şuan için.
  • meslegim geregi simdiye cesitli ülkelerin nükleer enerji santrallerine ve nükleer teknolojiye sahip olma hikayelerini okuyup incelemis birisiyim.

    bu teknoloji 2. dünya savasindan sonra dünya’da yalnizca amerikalilar, almanlar ve ruslar tarafindan gelistirildi ve geri kalan ülkeler de bunlardan devsirdiler.

    fransizlar ve koreliler 70’li yillarda amerikalilarla anlasarak ülkelerine nükleer santraller insa ettirdiler ve bu vesileyle de teknoloji transferi ve yerlilestirme yaptilar. bu olay elbette hemen olmadi ve onyillarca yil sürdü. mühendislerin egitilmesi, teknolojik kültürün yerlesmesi, nükleer endüstriye is yapan firmalarin ülke icinde ortaya cikmasi, zamanla santralin bakim-onarim- yakit gibi gereksinimlerinin yerel kaynaklarla karsilanmasi, nükleer yönetmelikle olusturulup uygulanmasi, lisanslama alaninda gelisme saglanmasi gibi konularda ilerleme kaydedilmesi onlarca yil süren isbirligi, yatirim, emek ve para gerektirdi. onlarca yillik emek ve gelismeden sonra bugün bu 2 ülke de 100% yerli nükleer santraller insa edebiliyorlar, eskiden kendileri amerikalilardan alirken artik kendileri yapar konuma geldiler. dahasi yurtdisindan siparis alip yabanci ülkelerde nükleer santral de kurabiliyorlar. fransizlarin finlandiya’da, ingiltere’de, hindistan ve cinde, korelilerinse birlesik arap emirliklerinde ve suudi arabistanda nükleer santral insaatlari var.

    ayni sekilde brezilya’lilar da amerikalilardan ve almanlardan teknoloji transfer edip bu endüstriyi kismen gelistirmeyi basardilar. bugün bazi komponentleri ve yakitlari kendileri üretebiliyorlar. zira cekler de ruslardan o dönem teknoloji transfer edip santral kurdurdular ve kendi mühendislerini yetistirdiler. bugün avrupa’da eski rus tipi santraller dendigi zaman en önemli uzmanlar cekya’dan cikiyor. finler isvecten ve fransa’dan teknoloji transfer etti, ingilizler zira hem amerikalilardan hem fransizlardan teknoloji aldilar, polonyalilar simdilerde amerikalilarla anlasti ve 2030’a kadar yeni santraller insa ettirmek istiyorlar.

    demem o ki, teknoloji transferinin ve yerlilesmenin cesitli yöntemleri vardir. bu alanda senden daha ileri bir ülkeyle anlasirsin, adamlara parasini verip santral kurdurursun ve senin ülkenin insanlarini egitmelerini saglarsin. dersin ki “burasi benimdir, burada benim mühendislerim calisacak, santralin su bu parcalarini benim ülkemde ürettireceksin ki benim sanayicim de ekmek yesin, benim endüstrim de bu teknikleri ögrensin“ böylece peyder pey hem bu teknolojiyi ögrenir kendin yapmaya baslarsin, hem gelecek icin insan yetistirirsin, hem de kendi ülkenin elektrik ihtiyacini karsilayarak gelecekte disa bagimliliktan kurtulursun. özellikle fransa ve güney korenin hikayeleri tam da budur.

    türkiye özelinde ise akkuyu nükleer santralinin yukarida bahsedilen teknoloji transferi ve yerlilesmeyle hicbir alakasi yok. santralin sahibi türkler degil ruslar bir kere, insaatinda rus mühendisler calisiyor, yarin isletmesinde de ruslar calisacak, tüm bakim onarim ve yakit gereksinimleri ruslar tarafindan temin edilecek ve türk firmalarina asla bir proje verilmeyecek, santralin yüksek teknoloji gerektiren tüm komponentleri ve parcalari ruslar tarafindan rusyada üretilip getirilecek ve monte edilecek, bu alanda da türk endüstrisinin birsey üretmesi ve ögrenmesi söz konusu degil. santralin ürettigi elektrigin kari rusya’ya gidecek ve ruslar türkiye’ye elektrik satacaklar, türkler de bunu almak zorunda olacak

    peki türkiye icin bu santralin anlami ne? neden kuruluyor? ne sahibi türk, ne isleten firma türk, ne bakim onarim yakit saglayani türk, ne türk firmalari ne de mühendisleri nemalaniyor. santralin sadece kuruldugu yer ve elektrik sattigi yer türkiye, bunun disinda ne türkiyeyle ne de türk endüstrisiyle alakasi var. acikca belli ki bu santralin türkiye icin cevre ülkelerden elektrik ithal etmesinden bir farki yok. santral senin olmadiktan sonra ister senin topraklarinda olsun, ister olmasin fark etmez. git bulgaristandan, yunanistandan, irandan elektrik satin al daha iyi edersin, en azindan santral senin ülkende olmadigindan riski de senin üzerinde olmaz.

    bana öyle geliyor ki ileride bu santral projesinin altindan cok büyük pislikler cikacak. ruslar ilmek ilmek isliyorlar oradaki cikarlarini bizimkiler aptal aptal bakarken. umarim bu santral ülkemizin basina büyük belalar acmaz.
  • http://www.akkunpp.com/projenin-tarihcesi

    "akkuyu ngs inşaat projesi, dünyada ‘yap-sahip ol-işlet’ modeline gçre gerçekleştirilen ilk nükleer güç santrali projesidir. bu, akkuyu nükleer a.ş.’nin sadece santralin tasarımından ve inşaatından değil, aynı zamanda bakımından, işletilmesinden ve işletmeden çıkarılmasından da sorumlu olacağı anlamına gelmektedir. bu model, tüm işletme faaliyetleri de bir nükleer sektör şirketi tarafından yürütüleceğinden dolayı inşaat kalitesi için ek güvence sağlamaktadır."

    ruslar yapıp işletecek ve ömrü bitince kapatacak.

    hayırlısı olsun hakkında.
  • bizim hayrimiza tek bir yani olmayan katliam.

    bizimle alakasi bizim topragimizda olmasi ve kaza riskini ustulenmemiz.

    %100 rus sermayesiyle yonetim kurulunda bir tane turk olmayan proje.
    cuneyd zapsu vardi. o da 2 yil once istifa etmisti.

    yap-islet-devret sistemiyle ruslara veriliyor. isin komik yani nukleer santrallerin omru 40 yilmis. 20 yil daha uzatilabiliyormus. adamlar direk 60 yil isletmesini alip olayi kapatmislar. 60 yil sonunda ne alinacak acaba?

    15 sene turkiye cumhuriyeti devleti bu santralden kw'i 12.35 centten elektrik almak zorunda. ihtiyaci olmasa da almak zorunda.

    bunun 15 yillik maliyeti bize ne kadar olacak acaba?

    kaldi ki kibrisin tam karsisinda bir yeri 60 yil boyunca rus topragi yapiyorsun. bunun siyaseten aciklamasi nasil olmali? akil alir gibi degil gercekten.

    ayrica son verilere gore akdeniz deniz suyu

    sicakligi yukseliyor. sogutma isi nasil yapilacak?
    artmasi da bekleniyormus.

    bir kaza olsa rus sirketi denilecek. ama radyasyondan ruslar etkilenmeyecek. nasil kardayiz biz? riski biz aliyoruz, bize ait bile degil.

    nasil bir hainliktir bu allah askina?

    edit: yap-işlet ile yapılmış. devret kısmı yok. şaka gibi.
  • santralin turkiye topraklarinda kurulmakta olan bir rus mali oldugunu biliyoruz. verilen alim garantisi fiyatinin yuksekligini de biliyoruz. yani bu santrali turkiye topraginda yapip kaza riskini ustlenmek yerine, yine rusya'dan parasini verip alsaymisiz ya elektrigi? neymis enerjide disa bagimliligimiz azaltiyormusuz. rusya'nin kafasi atsa santrali kapatsa ne yapacaksin? cokerim santrale benim topragimda nasil olsa dersen, rus mentalitesi o santrali sana yedirtmez, bir gece bir bakmissin santralin 300 km capinda herkes isil isil isildiyor.

    hani ben cok uzun suredir, rusya olmasa da eski sovyet cografyalarinda yasiyorum, rus - sovyet mantigina, bakis acisina asinayim. rusya bu santralde dizayn, insa yada isletme sirasinda yapilmis bir hata yuzunden olacak bir nukleer kazada, ne derece sorumluluk kabul edecek de, nasil bir tazminat alinacak? zaten tazminatin amk, tazminat alinsa gote giren nukleer semsiye yine bile acilmayacak, bu bir gercek. nukleer enerjiye inanan ve destekleyen biriyim ancak japonlarin bile tokezledigi bir alanda rusya gibi siradan insanin hayatina zerre deger vermeyen bir mentalite ile turkiye gibi ahlaki yonden cokmus bir ulkenin is birliginin sonuclari bence pek parlak olmayacak. allah sonumuzu hayir etsin.
  • konunun bir uzmanı olarak hakkında bir kaç cümle etmek istediğim santraldir. "neyin uzmanısın lan dümbük" diyeniniz olursa, spesifik olarak enerji sistemleri alanında çalışan bir akademisyenim, enerji alanında dünya çapında 5000+ üyesi olan bir sivil toplum örgütünün türkiye ayağının yönetim kurulundayım, ahkam kesmiyorum yani. eğer hakikaten aydınlanmak istiyorsan dinle, eğer fikrin sabitse ve halinden memnunsan okumana gerek yok.

    iddia 1) bütün dünya nükleer santralleri kapatıyor, biz açıyoruz. herkes gider mersin'e, biz gideriz tersine (santralin mersin'de kuruluyor olması ironik tabi)
    gerçek: bilinenin aksine, dünya çapında nükleer enerji santrallerinin sayısı giderek artmaktadır, herkesin nükleer santralleri kapatmaya çalıştığı doğru değildir (kaynak 1. hadi diyelim ki kaynak 1'i taraflı buldun. uluslararası enerji ajansı diyor ki "nükleer gibi düşük karbon salımına sahip bir kaynağın yerini yenilenebilir kaynaklar tutamaz" kaynak 2

    iddia 2) nükleer enerji kirlidir.
    gerçek: nükleer enerji, birim çıktı başına (kwh) dünyadaki en temiz enerji teknolojilerinden birisidir. nükleer santraller çalışırken ortama ne sera gazı salınır, ne de zehirli bir gaz. nükleer ile ilgili en büyük mesela, atık yönetimidir. atık yönetimi ile ilgili dünyaca kabul edilmiş standartlar mevcuttur. bu standartlara uyulduğu sürece hiçbir mesele yoktur. kaynak 3

    iddia 3) nükleer, bir kullan-at enerji kaynağıdır, sürdürülebilir değildir.
    gerçek: nükleer santraller, yenilenebilir sistemlere göre çok daha dayanıklı ve uzun ömürlüdürler. bugün, en kaliteli fotovoltaik pilin ömrü 25 yıl iken, bir nükleer santral rahatlıkla 50 yıl çalışabilir.

    iddia 4) nükleer enerjiye ihtiyacımız yok, yenilenebilir kaynaklarımız bize yeter.
    gerçek: iddialar arasında en acıklısı bu, çünkü inananı çok fazla. oysa bütün enerji uzmanları bu iddiaya kıçıyla güler. yenilenebilir kaynaklar tabi ki mümkün olduğunca kullanılmalıdır, teşvik edilmelidir. ancak doğaları itibariyle bu kaynaklar kesiklidir (intermittent), yani rüzgar olmazsa veya güneş istenilen şiddette ışımazsa enerji üretiminiz durur. enerji depolama teknolojileri hala çok ilkel olduğu için de biz rüzgarın çok estiği veya güneşin çok ışıdığı günlerde ürettiğimiz ekstra elektriği depolayamayız, dolayısıyla hiçbir şebeke sistemi tek başına yenilenebilir kaynaklarla çalışamaz. yenilenebilir enerjinin öncüsü almanya bile baz yükü karşılayabilmek için hala kömür santralleri kurmaktadır. bana kalsa, nükleer dururken katiyen kömür santrali kurmam.

    şu ana kadar nükleer enerji hakkındaki bazı doğru bilinen yanlışlara değindim. gelelim spesifik olarak akkuyu santraline. öncelikle söyleyelim, bu başlıkta dile getirilen endişelere katılıyorum. özellikle atık yönetiminin ne kadar ciddi yapılacağı konusunda benim de kaygılarım var. bulgaristan'ın reddettiği eski bir teknolojinin bize kakalandığından korkuyorum. çed raporunun hazırlanması sürecinde yaşanan usülsüzlük iddiaları beni çok düşündürüyor. bütün bunlar ışığında, nükleer enerjiyi destekleyen birisi olarak akkuyu santraline sıcak bakamıyorum. ama lütfen şunu bilin, nükleer enerji yüksek ölçekte enerjiyi temiz ve sürekli biçimde verebilen bir kaynaktır ve türkiye de mutlaka nükleer enerji üreten ülkeler arasında yerini almalıdır.
  • mersin‘de yapılan (a)kkuyu nükleer santrali nedir, ne değildir. nükleer santrallerle ilgili bir fikir sahibi olmak için 24 madde.
    1. mersin akkuyu, bir fay hattı üzerinde bulunuyor.
    2. santrali yapan şirket çernobil’in sorumlu şirketi: rosatom.
    3. çed (çevre etki değerlendirme) raporu sahte imzayla sunuldu, kısa sürede okunmadan kabul edildi.
    4. santralin rus payı %51’nin altına düşmeyecek. türkiye’nin santrali değil yani.
    5. dünyada en ucuz teklifi veren alır + yap işlet sahiplen modeliyle kurulan tek santral. işletim sırasında maliyetten kısılacak.
    6. dünyada daha önce denenmemiş bir reaktör modeli kullanılıyor.
    7. türkiye’nin rusları denetleyebilecek ya da kalite kriteri koşabilecek kapasitede elemanı yok. ancak “en güvenlisi olacak” gibi açıklamalar duyuluyor.
    8. ruslara 12.5 cent’ten 15 yıl (yani 70-80 milyar dolar) alım garantisi verildi. dolar her geçen gün artıyor.
    9. yakıtta rusya’ya bağımlı olacak, bizim az olan uranyumumuz kullanılamayacak. doğalgaz bağımlılığı yerine uranyum bağımlılığı artacak.
    10. atıkları bertaraf etmeyi dünyada hiçbir ülke başaramadı.
    11. atıklar 100.000’lerce yıl boyunca deprem bölgesi olan akkuyu su depolarında hasar görmeden korunmak zorunda. rusya atıkları ülkesine almıyor.
    12. olası bir kaza durumunda 500.000.000.000 (500 milyar) dolarlık hasarın sadece binde birinden rusya sorumlu. tüm masraflar türkiye’den çıkacak.
    13. uranyum yakıt çubuklarının sürekli olarak su ile soğutulması gerekiyor. soğutma elektrik kesintisi gibi bir sebeple duracak olursa kısa sürede fukuşima ve çernobil gibi kazalar meydana geliyor.
    14. türkiye tüm ülkeyi kapsayan elektrik kesintisinin sebebini bir hafta boyunca bulamamış bir ülke.
    15. türkiye, santrali olmadığı halde 3. seviyeden nükleer kaza yaşayan tek ülke.
    16. türkiye, topraklarında (aliağa) sessiz sedasız radyoaktif gemi sökülüp hurdaları atılan bir ülke.
    17. türkiye, topraklarında uranyum işlenip normalin 400 katı radyasyon saçacak halde açık bırakılıp gidilen bir ülke.
    18. santralin hidrolik sistem ihalesini “milletin a… koyacağız” diyen adamın şirketi kazandı.
    19. soma facia madenlerine sahip olan şirket bu projenin altyapısında yer alıyor.
    20. santral kazasız çalışırken bile, çevreye radyoaktif toz saçacağı için mersin’de yetişen çilek, muz gibi gıdalara “radyoaktif atık içerir” etiketi getirilecek.
    21. anlaşma teknoloji transferi öngörmüyor, yani ruslar bize bu teknolojiyi de öğretmeyecek. silah yaparız diye ümitlenmeyin.
    22. türkiye’nin elektrik fazlası olduğu gibi %15 kayıp-kaçak oranı var. akkuyu ise %2’lik bir katkı sağlayacak.
    23. akkuyu bir ihtiyaç değil, siyasi bir tercih. sadece altyapı şirketlerine gelir kapısı yaratma ve rusya’nın desteğini alma amacıyla yapılıyor.
    24. zira avrupa ülkeleri tüm nükleer santrallerini aşamalı olarak kapatma ve yenilenebilir enerjiye geçme kararı aldı.

    ya bir gün patlarsa?
    bu sorum size sevgili mersin/tarsus/adana halkı, sevdiklerinizin bir çoğunu feci bir halde can vermiş bir şekilde öylece bırakıp katarlarla anadolu'yu terk edebilecekmisiniz?

    bu santrallerin olduğu ülkelerin deprem olasılığı nedir bir bakın.

    karar sizin!
  • savaşı bahane ederek bunun anlaşmasını da tek taraflı iptal etsek keşke. verilen alım garantisinde belirlenen fiyatlar ile zarardan başka bir şey değil. güncel kurla kwh ücreti karşılanacak gibi değil. video

    debe edit'i: debe listesinin, şükela mod'un, suser karmalarının ve gündem'in manipüle edilmesi için telegram üzerinde organize olan takıntılı ruh hastaları hakkında bilgi;

    (bkz: ekşi sözlük'teki karma şükela mod ve debe rezaleti/@it was a bright cold day in april)
  • hayırlı olsun, rusya'ya kapitülasyon verdiğimizi yine bir rustan teyit ediyoruz. teyit diyorum çünkü tesislere türk vatandaşlarının girişi yasaklandığında insanlar durumun anlatıldığı gibi olmadığını, bu projenin türkiye'nin çıkarına olmayacağını söylüyordu zaten. dolar bazlı fahiş alım anlaşmasını falan geçtim, anlatılanlar doğruysa vatan toprağını vermiş bulunuyoruz. bu utanç herkese yeter, tabii yüzleri kösele olanlar o pis bıyık altı gülüşle pişkin pişkin yaşamaya devam ederler.

    öğrenciyken osmanlı tarihinde kapitülasyonlar kısmı anlatılırken herhalde içi cız etmeyen öğrenci yoktur. ingiltere şöyle tepemize bindi, fransa şöyle çöktü, rusya böyle at oynattı falan diye anlatılırdı. o zamanlar, yani bir zamanlar, artık masalsı bir gerçeklik gibi gelen eski günlerde, bu konuların tarihe ait olaylar olduğunu düşünürdüm ve bir daha yaşanacakları aklımın ucundan geçmezdi. çocuk aklı işte.

    osmanlı devleti simülasyonunda yanlışlar tekrar edilmeye devam ediyor. iflas ve işgale kadar gidecekler herhalde.

    buraya cuk oturan bir alıntı yapalım. halkımızın akp'ye oy verme feraseti gösteren çoğunluğu kına yakabilir.

    so this is how liberty dies... with thunderous applause: https://www.youtube.com/watch?v=gfkc_odsax4

    ------------------------------------------------------------------------------------------------
    edit 0: şu üslup sorununuzu bir halledin artık.

    edit 1: imla dışında entry'lere müdahale etmeyi hiç sevmiyorum ama bazen gerekiyor. katılmadığı fikirlere ya da yanlış olduğunu düşündüğü bilgilere tepki olarak işin doğrusunu yazmak yerine, tartışmayı muarıza taşıyıp ad hominem denen zevzekliği yapmak başlı başına bir düşük zeka göstergesidir. haliyle ülkedeki iq düşüklüğünden dem vuranlar anlıyorum ki kendi sıkıntılarına teşhis koyuyorlar. kafası sağlıklı işleyen bir insan, tartışma konusu hakkında fikir ve görüşlerini aktarmak yerine böyle hakaret ve alaya başvuruyorsa zaten sorunu budur. bu bazı yazarlar düşük iq sorunlarını ifşa etmekle kalmamış bir de kavramları birbirinden ayıramadıklarını da göstermişler. bir iki satır daha yazmak isterim.

    konu hakkında uzman değilim, içerden bilgi veren kaynaklarım da yok. herkes gibi konuyu açık kaynaklardan takip ediyorum. başlık altında benden çok daha fazla bilgi ve görgü sahibi insan var. ben de istifade ediyorum. şimdi bu tesisin durumu ile ilgili temel bilgilerden yoksunuz. sözleşme içerikleri asla tam olarak kamuoyuna sunulmadığı için sağdan soldan topladığımız kırıntılarla yetiniyoruz.

    1. resmi sitedeki bilgiye göre, 12 mayıs 2010 tarihinde rusya federasyonu ve türkiye cumhuriyeti hükümetleri, türkiye’de akkuyu sahasında bir nükleer güç santralinin inşası ve işletilmesi konusunda işbirliğine ilişkin bir anlaşma imzalamışlar. demek ki anlaşma akp zamanında yapılmış. nükleer santral ile ilgili niyetlerin, planların ne kadar eskiye gittiğinin önemi yok. bağlayıcı olan belge anlaşmadır.

    2. yine aynı sitede projeye katılan şirketlerin yazılı olduğu bir bilgi sayfası var. burada iki türk şirket görünüyor. rus ortaklı ic içtaş inşaat sanayi ve ticaret a.ş. ve akkuyu nükleer anonim şirketi. bir de cengiz inşaat var ama o açık deniz hidrolik yapıları üstlenici olarak görünüyor.

    3. akkuyu nükleer anonim şirketinin tamamı ruslara ait. yani proje sahibi ruslar, hisselerin yüzde 75'i rusatom enerji adlı şirkette. 2022'de içtaş'ı usulsüzlük yapıldığı için projeden çıkarıyorlar. içtaş yerine tsm adında bir şirket projeye dahil oluyor ama bu şirket de rus ortakların kurduğu bir şirket. rosatom'un başkanı çalışanlar türk dese de anlaşılıyor ki kaba inşaatta çalışan inşaat işçilerinden bahsediyor. nitelikli işler için kaç türk mühendis var belli değil. var mı, yok mu açıklama yok. ben bulamadım. içtaş'la devam edileceğine dair bir haber var ama içeriğinde neyin ne olduğu belli değil.

    4. bu tür projelerin en önemli kısmı know-how ve teknoloji transferidir. bu projede böyle bir şey olduğuna dair hiçbir emare yok. dha'da 24 temmuz 2023'te yayınlanan ve halkla ilişkiler çalışmasıyım diye bağıran bir haber var. türk şirketleri bugüne kadar proje kapsamında 4,3 milyar dolarlık iş yapmış. haberi okuyunca anlıyoruz ki kaba inşaattan bahsediyor. bunun dışında enerji üretimiyle ilişkili tek iş soğutma suyunun sağlanması. pompaları kim tasarlıyor peki? tebrik ederim kendilerini ama insan uranyum zenginleştirme, çekirdeğin, türbinin tasarımı, metalürji, güvenlik sistemleri gibi konuları görmek istiyor. beton dökmede zaten dünya şampiyonuyuz.

    5. atık yönetimi dahil, üretim, işletim, güvenlik, bakım vb. iş rus şirketlere verilmiş. ismi türkçe yazılsa da proje sahibi şirketin sahibi de rus şirketler. proje ömrü 60 yıl + gerekli işler yapılırsa 20 yıl olmak üzere azami toplam 80 yıl. bunun için ödenen para, verilen satın alma garantisi derken maliyet bayağı yüklü. proje 20 milyar dolar ve üretilecek elektrik ihtiyacın yüzde 10'unu karşılayacak. ama know-how, teknoloji transferi falan yoksa, bu resmen soygun.

    6. iq sorunu yaşayan kişi, tesislere girişlerle ilgili soru işaretlerini de iq'suna uygun şekilde anladığı için insanların pazar gezmesi için tesise girişine izin verilmediğinden şikayet ediliyor sanmış. hayır kardeşim kolluk kuvveti, savcılık, şu bu girebiliyor mu? denetim için habersiz giriş yapılabiliyor mu? mesele budur. tesisi kim koruyor? rus özel güvenlik birimleri mi? türk kolluk gücü mü?

    7. denetim demişken, iq olarak dezavantajlı bireyin haberi bile yok belli ki taek kapatıldı, daha doğrusu türkiye enerji, nükleer ve maden araştırma kurumu olan tenmak bünyesine alındı. nükleer enerji ile ilgili muhatap artık tenmak. tenmak bünyesinde de nüken diye bir birim kurulmuş, atom enerjisi kurumu'nun işini devralmış. sayfaya gidiyoruz, akkuyu'yu aratıyoruz çıkan sonuç sıfır (0). tenmak'ın sitesinde arama yapıyoruz, üçüncü sırada "akkuyu nükleer santralının lisanslanması ve denetimi kim tarafından gerçekleştirilecektir?" şeklinde bir soru görüp seviniyoruz. ama üzerine tıkladığımızda, anasayfaya geri dönüyoruz. sorunun altındaki iki satırlık önizlemede yanıt olarak atom enerjisi kurumu var. ama o kurum artık yok. kim denetliyor yahu bu işi?

    8. nükleer düzenleme kurumu diye bir yer var. santralle ilgili gelişmelere bakıyoruz, rapor falan vardır belki diye. yok. gelişmeler başlığı altındaki haberler 2021 yılında sonra eriyor. o zaman kadar olanlar da yetki ve lisans verildiğine dair haberler. sonra bakıyoruz ki "nükleer yapı denetim kuruluşlarının yetkilendirilmesi" adında bir bölüm var ve "nükleer güvenlik açısından önemli yapı, sistem ve bileşenlerin denetimleri" diye bir liste var. o la la. 10 şirket yetki almış. peki bunlardan akkuyu'yu denetleyen var mı? listedeki türk şirketlere bakalım.

    - assystem engineering and operation services: fransız ama sitesinde türküz de diyor. rosatam'la beraber kalite kontrol denetimi yapmış.
    - türk loydu: türk şirket. akkuyu'da "3. taraf kontrolörlük ve muayene hizmetleri vermektedir" demiş ama ne yapmış yazmıyor.
    - türk standardları enstitüsü: komedi gibi. 2022'de yetki almış. 2023'te ilana çıkmış, inşaat mühendisi, makina veya metalurji-malzeme mühendisi ve elektrik-elektronik mühendisi arıyor, nükleer yapı denetimi için.

    yani türk şirketlerin öyle yüksek teknoloji içeren yerlere girmesi falan sözkonusu değil. ortada bir rapor da yok. elimizdeki son şey de akkuyu nükleer a.ş. ceo'su ve yönetim kurulu başkanı anastasia zoteeva'nın açıklamaları. gayet net burası bizim ve bizim kalacak diyor.

    kapitülasyonun ne olduğunu bilmeyenler için dev hizmet: (bkz: kapitulasyon)
hesabın var mı? giriş yap