• uzun zaman önce belki boyle insanlar yoktu.. herkes aşkın akıllı bir iş olduğuna inanır, herkese aşık olur ve mutlu mesut yaşardı. acı yoktu, ayrılık yoktu. ama zaman geçtikce insanlar gördü ki en büyük aşklar bile kirletilebiliyor. sağlam bir zemine bile dayandırılan güven adı verilen kurulması çok zor olan kuleler bile ihanet ve yalan depremleriyle tuzla buz olabiliyor. ve insanlar düşünmeye başladı. ve sorular sordular;

    hayatlarında kaç kez aşık olacaklardı? aşk bu kadar basit birşey miydi? aşk biter miydi?

    ve insanlar düşündüler. aşık insanların davranışlarını izlediler. dikkatlice baktılar ve gördüler ki aşık olduklarını söyleyen insanlar bile sonunda yalnız kalabiliyorlar, terkediyorlar ve terkediliyorlardı. daha sonra tekrar aşık(!) oluyorlar ve aynı duyguları tamamen farklı birine karşı hissettiklerini söylüyorlardı. burunlarının ucundaki gerçekleri görmüyorlar ve belli ki kendilerini kandırıyorlardı. söyledikleri tamamen lafta kalıyordu.

    ve karar verdiler.

    aşk kutsal birşeydi ve bulunması çok zor birşey olmalıydı. aşk öyle birşeydi ki bulunduğunda hiç bitmeyen, gittikçe güçlenen bir duygu, bir mucizeydi belki de.. kısacası akıllı insan işi değildi. akıl varken aşk olmamalıydı çünkü aşk varken akıl yoktu. aşık insan herşeyden vazgeçerdi hatta ölüme bile giderdi. akıllı insan işi değildi.

    dünya değişti.. artık insanların bazıları akıllarını kullanmaya ve yaşadıkları her ilişkiyi aşk olarak adlandırmamaya başladılar. aşık olduklarını iddia eden insanlar bunları ne kadar kınasa da onlar vazgeçmediler ve akla ikna olup aşkı inkar edenlerden biri oldular..
  • tarkana huzur vermeyenlerdir bunlar..
  • belki insanların cok hızlı kirlenmesinden, belki tarafların kırılmıslarından dolayı güven problemlerinden, belki celdiricilerin fazlalıgından ve sonsuza kadar mutlu yasadılar... hayalinin artık gercek olmayacagını anlamıslardır. aska bazılarına göre gereginden fazla anlam yüklemislerdir. ama tüm iliskilerinin gelip gecici oldugunun farkında oldukları icin bitenin ardından olması gerektigi gibi ve her zaman da olacagı gibi deyip hayatlarına devam ederler.

    sadece artık peri masallarına inanmayan gercekci insanlardır.
  • şüphesiz ki uzun vadede haklı çıkacaklardır.
  • aşkın ikna ile değil igna ile ilgili olduğunu hala anlayamamaları gına* getiren münkirler.
  • kani olma haklarını akıldan yana kullanıp aşka kötü muamele eden* kişiler* olup, park*a gittikleri zaman da banklara*** oturmayı tercih ederler.
  • (bkz: aslolan sikistir) gerisi fani...
  • kelimenin birebir anlamıyla korkaktır bu efendi/hanımefendiler. her iki laflarından biri aşk olduğu halde, gerçek aşkın karşısında korkarlar.

    bazen geçmişini mazeret edinir kendine, çektiği acıları. oysa aşık bile olmamıştır ki geçmişinde. yaşadığı her neyse kendi istediği şeklin dışında bittiği için yenilgi diye görmüş, hazmedememiştir sadece. aşk olsa yaşadığı, acısını bile başının üstünde onurla taşır gerçek aşık. ve o acı bile tekrar aşık olmak için heves verecek kadar güzel bir acıdır.
    bazen zaman çözsün diye bekler, korkusundan bir adım atmaz. aklı karışmıştır. öylesine yaşadığı "aşkım" derken zorlanmadığı, geriye almak zorunda hissetmediği ilişkimsilerine benzemediğinden aklına sığınır. özgüvenini, egosunu zirvelere taşır-görünüşü kurtarır-.
    baktı başedemiyor, içinde en ücra köşesinde bile hissettiği gerçek aşkın sahibini suçlar. öylesine tırsmıştır ki nefrete çevirirse aşktan kurtulacağını düşünür. aklından akıl alır. aşktan kurtulmak için her yol mübah der akıl ona. o da aklını dinler. tek şart aşık olduğunun gülcemalini görmemektir. akıl bile aşkın karşısında yenileceğini bilecek kadar akıllıdır çünkü.

    ve siz aşkı iliklerinizde hissederken ve onun gözlerinde gayet net görürken; bir anda neler olduğunu, neden uzaklaşıldığını, hatta sebebini bilmeden neden neyle suçlandığınızı bile anlamadan kalakalırsınız. aşkı inkar eden bunu asla size, gözlerinize bakarak söylemez. söyleyemez. öfkesi yakar herşeyi ve aşk inkar edilir, mümkünse telefonda. o artık aklının emrinde, güvendedir. size ne olacağı zerre önemli değildir. yaşayabileceği aşk, gerçek kimliğini ortaya çıkaracak mucize, nefes alacağı vaha; boşyere kapıldığıı otokontrolünü, benliğini kaybetme korkusu yüzünden ellerine bıraktığınız kalbinizle beraber çöp kutusunu süsler.

    zaman geçer, cesuryürek sizler aşkınızı dibine dek acısıyla, bilinmeziyle, güzelliğiyle yaşarsınız. hayatınız aşkla dolar, güzelleşir, o olmasa da. kalbiniz ince ince özlemle kıyılsa da geceleri kimsenin duymadığı bir "iyi geceler aşkım" çıkar ağzınızdan huzurla uyumadan önce.
    o münkir ise daldan dala, her zamanki hayatında pürneşe dolaşır. geceleri başını yastığa koyana dek...yalan biter, akıl dinlenmeye çekilir. uyuyana "aşk"olsun.

    ve ben ermeyen aklımla diyorum ki canlar; gerçek aşıklar bu uyuyamayan korkaklardır.hissettikleri aşkın büyüklüğü ne kadar fazlaysa o kadar korkar ve inkar ederler.
  • akıl bizleri tehlikelere karşı koruyan, savunma yolları hazırlayan, sunan yegane biricik uzvumuz (!) olduğundan kelli aşkı tehlike gören bünye elbette ki inkara yönelecektir. inkar etmyen garibim akılsızdır da ondan yaşar aşkını korkmadan. az hayatı kısalır belki ama yaşar be abicim hem de en dolusundan. cahil cesareti ne olacak. yaşasın akıllı bilgelerin şanlı inkarları.
    bir de burdan yakalım dedim.
  • aşka inanmıyorum diyenlerdir bu inkarcılar. aşk takımına her daim teknik direktör olarak mantık seçilmesini isteyenlerdir. kaybetmeye mahkumdurlar büyük ihtimalle, zira umuttur kazanmanın başlangıç noktası.
hesabın var mı? giriş yap