• sevdiğim mezhep.

    delikanlı gibi söyleyeyim.

    bakın 36 yaşındayım, okullarda, yurtlarda, üniversitelerde, iş hayatında, özel hayatımda, vakıflarda derneklerde kulüplerde bu ülkenin türlü yüzleri ile karşılaştım. zengini, fakiri, şu partilisi bu partilisi, türlü türlü...

    gördüğüm sadece bir şerefsiz alevi idi. kalanlar komple benim gibi sünni. halbuki o kadar çok adi adam gördüm ki... oranlayınca alevilik, insani/ahlaki değerler bağlamında sünniliğe açık ara fark atıyor.

    bu alevilik daha iyi bir mezhep demek mutlaka ki değil. hiçbir mezhep, hiçbir din ötekinden üstün olamaz, çünkü dinlerin, mezheplerin tanımı hep iyilik, doğruluk üzerindendir. ancak pratikte, teorik alanını, tanımını, öngördüğü dünyayı mensuplarına geçirme, onları gerçekten iyi, dürüst insanlar yapma konusunda alevilik, sünniliğe göre en azından türkiye'de kesinlikle çok daha başarılıdır görüşündeyim.

    misal,

    karşıma iki insan çıktı, ikisini de hiç tanımıyorum ama bir işe, olaya, maceraya girecez ve hemen karar vermem gerekiyor diyelim. verilen tek fark ise mezhep olsun. ben yola alevi arkadaş ile çıkarım aga. kimse kusura bakmasın.
  • canavar değiller, insan yemiyorlar, tarih boyunca hep katledildiler, bu coğrafyanın her zaman istenmeyenleri oldular; mesela 12 yaşında koray, 22 yaşında hasret alevi olduğu içi yakıldılar. katilleri hep ödüllendirildi( yazıcı, ökkeş), birçok önemli göreve artık hiç alınmıyorlar, iş yerlerinde baskının en ağırını görüyorlar, ayrıca evleri işaretleniyor.
    hep tetikte yaşamak zorundalar çünkü maraş,sivas, çorum çok uzak değil.

    "benim kabem insandır" demek bu kadar zulmü hak ediyorsa bu utanç bu zulmü yüzlerce yıldır uygulayanlara aittir.
  • gecen yaz sonunda, aradan gecen cok ama cok uzun yillardan sonra malatya'ya ramazan bayrami icin gitme sansim oldu. kayisi mevsimi gecmisti ama dag koylerinde hala bulabilecegimiz dusuncesiyle yola ciktik ve yanilmadik da. kivrila kivrila donen yollarin kenarlarinda, daglarin yuksek yamaclarinda ufak kasalariyla koyluler hemen orada. biz durup alalim derken, tuylerimi diken diken eden, biz yaklasirken icilen sigaranin nasil kenara kondugu oldu. hayatimda asla unutmayacagim bir saygi ve sehirde yasayanlarin pek cogu koy hayatindan bihaber oldugundan bir koyluden beklemeyecegi bir incelikli davranisla karsi karsiya kaldik. adamin sigarayi bir kenara birakmasindan bahsetmiyorum. bunu yapis seklinden, hareketlerindeki ahenkten bahsediyorum. dag koyleri aleviydi ve oruc tutmuyorlardi. ama o gun, o adamlar, oruca belki senden benden daha saygili idi. bunu ben ne kelimelere dokebilirim, ne de tam olarak izah edebilirim. hal ile konusmaktir bu, bilir misin? bunun ne korkuyla bir alakasi var ne de cekinmeyle. o eli, o kolu, o parmaklari, nasil hareket ettiklerini ben gordum. alisveristeki samimiyeti ve ictenligi ben yasadim. ramazanin son gunlerinde yillardir yedigim en guzel seyi, bu topraklari bin yildan fazladir paylastigim bir kardesimden aldim.

    yani hakikaten yeter artik. yeterince bolunup kin kusmadik mi birbirimize? kime, ne fayda sagliyor tum bunlar, tum bu atismalar, gerginlikler. tamam belki balik bastan kokar, siyasiler, hepsi, bu isin birer parcasilar. ama biz, artik, insanligimizi tuketmeyelim ve politik mulahazalarin, kisisel husumetlerin, gereksiz tartismalarin biraz uzaginda kalalim. eskiden belki sadece burada idi ama simdi burasi neyse sokaklar da o gibi. yazik ediyoruz kendimize, yazik ediyoruz hakikaten.
  • alevilik islam peygamberinin benden sonra ali gelir o benim damadım ve allahın arslanıdır lafı üzerine muhammedin ölümünden sonra halife olarak aliyi görmek isteyenlere denmiştir. alevi demek alinin yanıda olan demektir. mesela musevi nasıl ki musanın zümresine deniyorsa öyle. zaman içerisinde ancak ebubekir, ömer ve osmandan sonra halife olabilen ali bu halifeliğini de peygamberin en son ve en genç karısı ayşe ile cemel adı verilen savaşta alabilmiştir. çünkü ayşe muaviyenin halife olmasını istemektedir. müslümanlar kutuplaşmaya başlarlar. peygamberin hanımı doğruyu bilir diyenler ve alinin hakkı yendi peygamberin vasiyetidir diyenler olarak. aralarında savaş çıkar. ali peygamberin hanımının öldürülmemesi için ayşenin bindiği devenin ayaklarını kırdırır ve kendi adamlarının başına da kırmızı başlıklar taktırır kimin kimden olduğu anlaşılsın diye ve o günden sonra ali yandaşlarının adı kızılbaş olarak kalır. ali savaşı kazanıp halife olduktan sonra birgün camide muaviyenin adamları tarafından öldürülür. ve o günden sonra aleviler camiye gitmez. zaman içerisinde de muaviye güçlendiği, yezid de kerbela da alinin çocukları hasan ve hüseyini öldürdüğü için ibadetlerini gizlerler ve hala alevi ibadetleri gizlenir. semah bir ibadet değil dini bir törendir. ayrıca alevilerin camiye gitmemesi hıristiyanların isanın öldürüldüğü haçı sembol olarak boyunlarında taşımalarından çok daha akıllıcadır. şekil olarak sünnilerden bir farkları olmadığı halde ibadetlerini gizli yapmaları nedeniyle haklarında çeşitli hurafeler uydurulur ve bunlardan biri de mum söndü olayıdır. alevilerin aile içi cinsel ilişkide bulundukları toplantılar düzenledikleri uydurulur. yıpratmaya yönelik bu uydurma çoğu kişi tarafından sorgulanmadan kabul edilir. oysa alevi inancı kısa öz ve nettir. eline diline beline sahip olacaksın. ve bu şartlar esasında tüm dinlerin en net kurallarıdır. alevilikte tarihten gelen gizli ibadet etme zorunluğu ve soyunu sürdürme asimile olmama kaygısı nedeni ile mümkün olduğunca alevi cemaati içerisinden evlenmeler görülür. dayı hala teyze çocukları evlenebilmektedir. ayrıca bu şart bir zorunluluk olmamakla birlikte bir gerekliliktir. çünkü sünni bir aileden alınan kız ya da erkekle er geç bir anlaşmazlık en azından çocuğun nasıl bir inanışla yetiştirileceği gibi bir kaygı doğar. camiye yoksa cemevine mi gidilecektir. tüm bunların yanında aleviler müthiş özgürlükçü bir yapıya sahiptirler. belli bir yaşa gelmiş erkek çocuklardan isteyenler aleviliği öğrenmek üzere dede denen din adamlarının yanında ders alabilir ve ancak ondan sonra alevilerin gizli ibadetlerine katılabilirler. istemeyen erkek çocukları ise zorlanmazlar. ayrıca bir dededen eğitim almak alevi ibadetlerine katılmak zorunluluğu getirmez. sadece ibadetlere katılabilmek için bir anahtardır. ibadet günde beş vakit değildir. sünni ibadetlerinden farkı olup dualar da fark eder ama alevi toplumunun hakkettiği saygı nedeniyle ne ibadetleri ne de yaşamlarına ilişkin diğer unsurlara yönelik daha fazla ayrıntı vermek doğru olmayacaktır.
  • alevi olmayan insanların konu hakkında yaptığı söylemler, ifadeler ve geçmişten gelen baskı ve eritme politikası aleviliği bu güne kadar getirmiştir. bir ülkenin başbakanı çıkıp alevilik nedir tanımıyorum derse, ortaya atılan her söz alevilerin üstüne kalır. nedir bunlar; mum söndürürüz, gizli kapaklı işler çeviririz, ensest ilişki yaşarız, çalarız - çırparız, alevi olduğumuz için bazı yobazlar tarafından mutfağın bereketi kaçar diye eve bile alınmayız. böyle kötü, kültürsüz, katli vacip ve uğursuz insanlarız biz.

    alevi dediğin atasını, dedesini bilir, soyunu tanır, şeceresi tutulur. büyüklere karşı saygıda kusur etmez. namazını da kılar, orucunu da tutar. halka namazı kılıyoruz hadi taşlayın bizi. peki peygamber efendimiz kılmamış mı? hazreti ali'yi gönül gözümüzle sevmişiz ve soyundan gelenlere rehberimiz olun demişiz. peygamber efendimiz bunun aksini mi iddia etmiş? ehli beytim dediği ve abasının altına aldığı kişiler kızı, damadı ve torunları değil midir? kandırıldık mı biz yüzlerce yıldır. camiye gitmiyoruz öyle mi, peygamberin oğlu gibi sevdiği insan camide namaz kılarken politik oyunlara ve çıkar çatışmalarına uymadığı için alnından hançerlenmedi mi? kabeye dönmüyor muyuz, kabe alevilerin kalbindedir. allah'a yakın olmak için yüzümüzü bir tarafa dönmemize gerek yok ki, o her zaman yanımızda. namaz evde de kılınır efendiler.

    bizde sevgi önemlidir. kuru bir kaya parçası da sevilir yaşayan her canlı da. çünkü hepsi allah'ın suretini taşır. bunlar için mi kötüleniyoruz. bunlar için mi sürekli olarak zan altında kalıyoruz.
    semah yapan bir alevinin el hareketlerini hiç izlediniz mi? önce kalbine kor sonra da elini açar, kalpten gelen sevgisini dağıtır. gerçek bir alevi asla din- mezhep ayırımı yapmaz. gerçek bir alevi hiçbir zaman yaptıklarını ön plana çıkartmaz. gerçek bir alevi hiçbir zaman bilmeden konuşmaz ve yorum yapmaz. her zaman eline diline beline sahip olur ve bu düsturunu ömrü boyunca unutmaz.

    zaruri not:
    namaz uzerine ; isteyen kilar istemeyen kilmaz sorun nedir anlamis degilim.
  • sırf sünneti kabul etmiyorlar diye koca bir mezhebi sapkın bir anlayış, üyelerini "sapkın anlayışta" kabul edenler var ne yazık ki.

    oysa aynı zihniyete göre hüseyin üzmez sapkın değil, 4 kadınla evlenen adam sapkın değil. sünneti kabul etmeyen alevi ise sapkın. sapkın anlayışınıza tüküreyim sizin.
  • ülkeye duyduğu nefreti gizlemek zorunda bırakılan bir başka etnik sıkıntıymışmışmış...

    ulan beyinsiz, etnisitemden sana ne aslında ama; o "etnik sıkıntı" dediğin adamlar türklük konusunda sidik yarıştırabileceğin adamlar değil; haberin olsun! ırka gelirse, eminim seni ona katlayacak kadar türküm de; allaha şükür türklük kriterim bu değil!

    ana yanımdan aleviyim. sünni inancına da yabancı değilim; babam sünnidir. ikisini de çok bilmem, çok umursamam aslında; ben "insan"a inanıyorum.

    ama seksen yıl yok saydığınız, aşağıladığınız, küfür ettiğiniz bir kültürden, bir inançtan nasıl bir sevgi pıtırcıklığı bekliyorsunuz ki abi?

    bu yanağımızı tokatladınız, ötekini de biz mi uzatalım? e ama o inanç bir başka nefret ettiğiniz gruba ait; bu ne olacak?

    nefret iddiasıyla gelme bana abi; bunu sen başlattın çünkü. kürte olan nefretini zaten biliyorum, o malum da; madem derdin bölücülük, madem derdin vatanına ihanet edenle falan filan; e o zaman benimle derdin neydi de beni ötekileştiriyorsun?

    sırf bu gibi andavallar yüzünden aslında hiiiç işim olmamasına rağmen gittim soyumu sopumu araştırdım lan; taa selçuklulardan kalma safi kan tahtacı alevisiyim; sen belki gürcüsün, belki lazsın, belki arnavutsun da şimdi sünni türk kesildin ama mesele kansa ben yedi göbek türküm; ee madem milliyetçisin, benimle derdin ne?

    milliyetçilik değil sizin derdiniz. siz bölücüye düşman olduğunuzdan değil, siz vatan hainleriyle savaştığınızdan değil, siz kendi kendinizle kavgalı olduğunuzdan kimseyi sevmiyorsunuz! siz kör olmuşsunuz. sizi yöneten tek duygu nefret.

    başka da bir bok değilsiniz!
  • allah ve resulu hırsızlık yapma, toplumu kutuplaştırma, yalan söyleme de diyor.

    gel de anlat!
  • bu coğrafya'da aleviler dışında yaşayan hangi azınlık , hangi din ya da hangi ırk koşulsuz şartsız bu kadar sorunsuz ve ülkesini severek yaşamıştır? memlekette 5 kişi bir araya gelince devlet kurmaya çalışıyorlar.duydunuz mu bu zamana kadar aleviler şu bölgeyi istiyor ya da özerklik istiyor diye.?
    aleviler türkiye cumhuriyeti'nin yapı taşıdır.şayet bu ülkede aleviler olmasaydı atatürk'e rağmen ülkenin arap coğrafyasından hiçbir farkı kalmazdı.
  • ya çok enteresan bi şey. müslüman olup ahkâm kesen arkadaşlar, sünnetmiş bilmem neymiş diye sallıyorlar. yok sünnete göre alevilik şuymuş buymuş.
    ya müslüman olup da, amentü'yü bilmemek mümkün mü?
    amentü'yü bilip, sünnet falan demek mümkün mü?

    ne der amentü? allah'a inan, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere; hayır ve şerrin allah'dan olduğuna, ölümden sonra dirilmeye inan.

    bu kadar. sünnet var mı? yok.
    sünnet neden var: saygıyla analım, yâd edelim efendimizi diye var. toplu ibadetlerde bir birlik içinde olalım, bir ahenk olsun diye var. bir ışık olsun, yolun aydınlansın diye var.
    adı üstünde, sünnet, farz değil.

    en absürdü, sünnete göre ''senin inancın hak, onun inancı yalan dolan....'' diyebiliyoruz, di mi? sonra müslümanız diye geçiniyoruz, di mi? peygamberimiz kimseyi reddetmemiş ama biz ediyoruz, di mi? bu da sünnet mi?

    hz. ibrahim, kocaman bi sofra kurmuş.
    daha önce hiç aşina olmadığı biri gelmiş, oturmuş sofraya. hz. ibrahim ''sen kimsin, kimlerdensin? '' demiş.
    yabancı adam: ben sizden değilim..... gibi bi şey demiş.
    hz. ibrahim: o zaman kalk bu sofradan. der demez, allah vahiyle bildirmiş....
    ''ya ibrahim ben vazgeçmedim, sen kimsin?''
    anlayana.......

    arkadaşlar.... ben allah'a patikadan yürüye yürüye gidicem, öbürü otobandan arabayla, diğeri dolambaçlı yollardan, bi başkası becerebilirse uçakla, bi başkası bisikletle, gemiyle... kime ne?

    ben alevi değilim. bunu da bi eksiklik olarak görüyorum açıkcası.
    neden biliyor musunuz?
    yıllar önce, canımdan öte sevdiğim bir alevi ablama sordum; ''ne fark var? ''

    muazzam bir cevap verdi: ''siz allah'dan korkarsınız, biz severiz......''
hesabın var mı? giriş yap