• (bkz: alfie allen)
  • lily allen'ın bu şarkıda bahsettiği alfie, kardeşi alfie allen'dan, yani game of thrones'un theon greyjoy'undan başkası değildir.
  • jude law'a doyuran, lan keşke şu kadınlardan biri olsaydım diye iç geçirten film. öte yandan film konusu standart. günlük hayatımızda çokça denk geldiğimiz erkek tipini, bakış açısını, hayal kırıklıklarını, duvara çarpmasını konu alıyor. bir nevi ıssız adam teması.
  • bir sahnede 'susan sarandon'un elinden absinthe olsa içerim' dedirten bol bol jude law görselli keyifli bir filmdir.
  • bir çok erkeğin gıpta edeceği, kadınların hayır diyemediği, istemediği sürece yalnız uyumayan bir karakterin hikayesinin anlatıldığı film. her ne kadar alfie mutlu görünse de bir süre sonra davranışlarının onu yalnız, dostsuz bıraktığını fark eder.

    biz türk erkekleri alfie gibileri, orospu çocuğu olarak niteleriz genelde.
  • pek sevdiğim çağan ırmak'ın ıssız adamı yazarken esinlendiğini düşündüğüm film..
  • bu filmi izlerken ve izledikten sonra içimde kazınan bir sahnesi var ki unutamıyorum.

    filmin kurgusunu anlayıp anlatabilecekler için:

    jude law'ın sonlara doğru karşılaştığı manzara üzerine peki bana bir neden söyler misin? diye sorduğu sahnede ''daha genç'' demesi beni çok etkiledi. aslında kadın ya da erkek olsun hep çabuk eskitip hep daha yenisini istiyoruz ya, işte onu en güzel biçimde izleyiciye yansıtabilmişlerdi.
  • 2004 yapımı charles shyer filmi. ilk çevrimi olan 66 yapımı michael caine'li versiyonu londra'da geçiyor imiş. görmedim. 2004 çekiminde jude law ve new york başrolde. baştan söyleyelim, jude law hemen her karede görünüyor ve kadınlar için eminim izlemesi zevktir. adamı seviyorsanız, bu filmi izlememek cidden kayıp olur.erkekler için sienna miller var ama jude law kadar görünmüyor filmde. ki benim çok hastası olduğum bir hanım değildir kendisi zaten. görsel olarak çok şık ve stilize bir film. harika bir kostüm ekibi ve görsel yönetmeni olduğu kesin. bir womanizer olan alfie'nin "çok kadın hiç kadındır" felsefesine varışını izlemek mümkün film boyunca. öyle çok derin acaip anlamlara bulanıp zırvalamadan, romantik komedi tuzaklarına düşmeden eğlenceli bir hikaye anlatılmış. değeri kendinden menkul etik derslere de girişmiyor. acaip şeyler söylenmiyor ama mesela şu cümle güzel;
    "hayat, soluk alıp verdiğin anların toplamı değil, soluğunun kesildiği anların toplamıdır"
  • 1966 cannes film festivalinde jüri özel ödülünü kazanmış lewis gilbert filmi.
  • (bkz: ıssız adam)
    esinlenme değil araklama.
hesabın var mı? giriş yap