• gecenin ikisi, dumanli bir algi mekanizmasiyla pc basina oturdum. hersey normal. ev arkadasi uyumus, hazir almanya, last fm beles. alex smoke radyosu calip sozlukte gezinmeye basladim. ev gonullu evi, evs gonulluleri icin yapilmis, cati kati olmasina karsin 5 odali hangar gibi ev. diger gonullu evin karsi yakasinda kaliyor, yuruyerek yarim saat filan.

    neyse bi rahatlik bende ki muzigin de etkisiyle iyice moda girip sandalye uzerinde saga sola ritmik hareketlerle dans etmeye baslamisim oturdugum yerde. tabi gozleri de kapamayi ihmal etmedim. aradan 10 dakika gecti gecmedi ciliz bir isik farkettim monitor uzerinde. hala saga sola ritmik gidip geliyorum, sola dondukce monitoru goruyorum , isikta gitgide buyuyor. noluyo lan demeye kalmadan kulakliklardan iceri suzulen almanca emir kipleri duyuyorum. arkami dondugumde elinde sig sauer`ini uzerime dogrultmus, ates pozisyonu almis alman polisi, bi metre yok arada, namlunun capini olcebiliyorum rahat. elimdeki kulakligi yavasca masanin uzerine birakip ellerimi kaldirdigimda aklima onlarca kez izledigim ikinci dunya savasi filmleri, acimasiz nazi subaylari, ss`ler geliyor. polis bir yandan almanca direktifler yardirirken, artik birseyler soylemem gerektigini idrak edip ingilizce cumleler kurmaya calisiyorum o sirada ama olmuyor bir turlu. korkudan konusamiyorum. burada yasiyorum, silahini indir demeye calisirken "shotgun" filan diyorum. zorla vurdurtucam kendimi yani. o sirada adam birden ingilizce sakimaya basliyor ve benden pasaportumu istiyor. tamam diyorum bekle , getiricem ama odada, gidip almam gerektigini soyluyorum. silahini indirmeden beni onune alip yaklasik yarim metre mesafeden takip ederek odaya gidiyoruz birlikte. pasaportu, evs gonullusu olduguma dair belgeleri, belediyeden alinmis ikametgah benzeri evraklari gosterdikten sonra silahini indiriyor. birlikte asagiya inip pasaport bilgilerimi merkeze verdikten sonra ancak sorabiliyorum.

    -suratima neden silah dayadiginizi ogrenebilir miyim ?

    -hahah. kusura bakma ya. kapiniz acik diye ihbar gelmisti de, sadece kontrol ediyordum.

    hangi duyarli komsum bu bilmiyorum ama, kendisine buradan asla okumayacakta olsa seslenmek istiyorum...

    orospu cocugu!!! orospu cocuguuuu!!!!
  • otobanda bes kilometre takip ettikten sonra onume gecerek sagdaki cebe girmemi isaret etmis polistir. arabam guzel, kilik kiyafetim guzel, yanimda esim, kural ihlali yapmamisim, gayet rahatim. durdugumuz vakit bir tanesi arabadan inip yanimiza geldi, ilk sorusu uyusturucu aldin mi oldu, sasirarak kullanmadigimi soylemekle yetindim, en son ne zaman uyusturucu kullandigimi sordu bu defa, kullanmadigimi yineledikten sonra arabada uyusturucu olup olmadigini sorup olmadigi cevabini aldiktan sonra eger bulurlarsa normalden daha agir ceza verilecegini belirtti. ehliyetimi istedi, polis aracina gidip kontrol etti ve geri geldi, bu sorulari sormak zorunda oldugunu beyan ederek iyi yolculuklar diledi. evet, araba hollanda plakaliydi.
  • artik yesil renkli polis otosu ve üniformalar yerine mavi renge dönmüs olan polislerdir.

    özel kuvvetlerine uzaktan baktiginizda harbi özel kuvvet bunlar dersiniz. her biri ortalama 1.90, vursa yarisi bosa gidecek elemanlardan olusur. zart diye hic beklemediginiz bir minibüsün icinden firlayiverirler. bir gece kafam güzelken bir metro istasyonuna dogru ilerliyordum, hava buzz gibi, nasil seviniyorum metroya binecegim icin.. tüm konsantrasyonum istasyonun girisine yönelmisken tam yanimda bir transporter durdu, ve icinden 5-6 polis 2 saniye icinde indi. refleks olarak ellerimi kaldirdim, yüzü maskeli, babacan oldugu belli bir tanesi gözlerinin ici gülerekten "korkmayin" dedi. kostura kostura ellerinde coplarla daldilar metro istasyonuna.. metro istasyonuna o anda uzakligim belki 30 belki 40 metredir. ayni yürüme hizinda devam ettim, istasyon girisine geldigimde biri baygin 4 kisiyi paket etmis götürüyorlardi. o babacan özel kuvvetle tekrar göz göze geldik, "iyi aksamlar, tekrar kusura bakmayin, evinize rahat gidin (kommen sie gut nach hause iste)" dedi, transportera atladilar ve gittiler. ben de tam bir türk tepkisi olarak "vay amina koyayim" dedim.

    yani eger bir suc islemediyseniz size cok iyi ve yardimsever davranan, ama bir sucunuz varsa ve atarli giderli bir insansaniz sizi 10-15 saniye icinde bayiltabilecek polislerdir.
  • polis dedin mi uzak duracaksın milleti farketmez.

    not: hırlayan yobazlara da şunu diyorum.velev ki yatırıp sikti bizimkiler sikmiyor diye şükür mü edeceğiz.aklınızı sikeyim sizin.varsa.

    (bkz: acab)
  • işlerinde iyi oldukları tecrübeyle sabit olan polislerdir:

    şöyle ki, işbu girdiyi yazan kişinin münih'teki bungalow'unun kapısı bir akşam gümbürder. üst kattan aşağı gelen schwein adlı zat, dış kapının yerde yattığını, kapının dışında duran boyluca ve enlice zilzurna sarhoş herifin şaşkın bakışlarıyla karşılaşır.

    bunun üzerine yanına gider, "ne ettin yiğenim" diye sorunca "yav ben burayı kız arkadaşımın evi bildimdi" diye götten uydurma bi cevap verince, gel hele şöyle demeye kalkmadan cebinden anahtarını çıkarır, gidin benim evim sizin olsun, felan diye zırvalar.

    bunun üzerine kapısı kırılan kişi, gider yandaki komşudan polis çağırmasını ister. bunu gören (o esnaya kadar italyan olduğu anlaşılan) öküz herif sıvışmaya çabalar, bırakın gidem yapmayın etmeyin der. komşunun (ki o da yunan'dır) "kaçsan da buranın polisi* seni bulur, misliyle ödettirir" lafı, zilzurna sarhoş, sinirden titreyen, her an ortalığı dağıtacak gibi duran herifi zınk diye yerine oturtup 1-2 saat bekletmeye yeter.

    neymiş sözün özü:

    alman polisi, yanına bırakmaz; alman polisi burnundan fitil fitil getirtir.

    polis geldiğinde ne mi olur?

    herif yediği boku kabullenmemek için ingilizce de, almanca da bilmiyormuş ayağına yatar; amma ve lakin, sarı saçlı, mavi gözlü, barbie yüzlü alman polisiye hanım ablacığım, şakır şakır öterek bununla italyanca konuşur. "niye kırdın lan bu kapıyı" diye sorup da, "kız arkadaşımla kavga ettik, burası onun evi sandım" deyince, "sizde kız arkadaşın evine böyle mi giriliyodu yiğidim, bilemedik" diye de bi güzel makarasını geçer, fashing kutlaması gecesi olması hasebiyle diskodan toparlanan saçları pembeye boyanmış üstüne uzaylı kıyafeti gibi bişey giymiş hausmeister amcanın o kapıyı tamir etmesiyle mağdur kişinin sıkıntısı çözülür, yapılan masraf da alman polisinin aldığı irtibat bilgilerine dayanarak italyan öküzünün adresine gönderilir, bilmem kaçyüz oyro bir güzel ödettirilir dangoza.

    işte böyle bir yerdir alamanya.
  • fruko gibi giyiniyolar
    beyaz $apka,yeşil giysi
  • munih'te, havaalaninda "daha once geldin mi almanya'ya? seklinde gereksiz bir soru sormasi uzerine evet yanitini alinca, daha bir gereksiz soru sorayim diye kendisini asan polistir:"daha once gelislerinde, boyle kavgalar, olaylar, mevzular falan cikardin mi? problem falan?"

    mal misin lan, elinde pasaportum, dunyamiz dijital, sen neyin kafasi diyemedim. yalniz kustah cevaplarim vardi siritarak verdigim.
  • üniformasını giyerken her gün yarım saatini ayıran bir polisin, teşkilatı dava etmesinden sonra hakimin kendisini haklı bulmasıyla yıllık iznine 1 hafta eklenmesine karar vermiş. adamın bu durumu tüm teşkilta örnek olabilirmiş.
    (bkz: vay anasını sayın seyirciler)
  • çok ilginç. tanım bu evet, çok ilginç.

    ya da şöyle söylemek daha doğru belki; türk polisi ile yetişmiş* bir neslin aşina olmadığı polis tipi. olayı anlatıyorum hemen;
    bir yaz gecesi iki türk vatandaşı almanya'daki bir evde çilingir sofrası kurmuş, karşılıklı rakı içmektedir. gecenin sabaha dönmeye yakın saatlerinde sokakta birden bire bir hareketlilik olur. daha biz ne olduğunu anlayamamışken bir de bakarız ki bir alman polisi bizim evin bahçe duvarından içeri atlamaktadır. onun ardından bir diğeri, bir diğeri... ortalık birden kobra takibine dönmüştür. telsizler, ekip otoları, koşturmacalar... birini aradıkları aşikar olan tüm bu alman kamilleri ipini koparmış deli dana gibi oradan oraya koşturmaktadır. biz ise olan bitene 2 metre* mesafede, bir pencereden meraklı gözlerle dışarı bakan, türkiye'nin iki aydınlık yüzü olarak öylece durmaktayızdır. zaten bizden başka bakan kimse de yoktur.

    şimdi bu olayın türkiye'de olduğunu varsayalım;
    "gençler" diye başlayıp gece gece kafa açan diyaloglara girilme ihtimali nedir? %100.

    lan adamlar "şu tarafa doğru koşan birini gördünüz mü" bile demedi. hani acaba biz evimizdeyiz, özel alanımızdayız, acaba gecenin o saatinde gelip bize bulaşmaya hakları mı yok yasal olarak, bilemedik.
    yalnız biz de nasıl bekliyoruz böyle, gelsinler bize bir şey sorsunlar da hem biz olayı öğrenelim hem de aksiyon olsun bize diye. kafa da güzel zaten o sırada, adam başı bir büyüğe yakın gitmiş... yemin ederim bize yol verseler biz çıkar bulurduk o adamı!

    ama işte dediğim gibi, ilginç. biz de pek anlamadık.
  • herkesi kendi gibi sanan sağcıların mastürbasyon objesi olmuş. bizde yok öyle "gurbette solcu memlekette sağcı olmak" gibi omurgasız şark kurnazlıkları. domuz her yerde domuzdur.
hesabın var mı? giriş yap