• insana sürekli olumsuz şeyleri düşündüren,adeta buluttan nem kaparcasına ufacık sorunu büyüttüren,yalnızca evinde güvenli hissettiren huzur bozucu bir rahatsızlık
  • sahip olan bireyin sağlık karnesinin pembe sayfalarının çeşitli büyüklükteki dikdörtgenlerinden birinde kargacık burgacık yazılı olan ibare. anksiyete nin tam karşılğı kaygıdır. kaygının sebebi kargacık yazılı zat tarafından gereksiz, yada miktarı olağandan fazla bulunursa bozukluk haline gelir. oracığa yazlıverilir. aynı zamanda bozukluk sahibinin aklının ortasına da tükenmez kalemle yazılmış olur. artık kaygılanacak bir sebep daha vardır. çünkü bir bozukluk peydah olmuştur, hasta olmuştur, ilaç lazımdır, tabip şarttır..
  • doğrudan karşılığı beyin amcıklamasıdır. tvde maç izlerken aniden ağlamaya başlayabilirsin. ya da kahve yapıyım da içiyim dedikten sonra ya lanet olsun kahveden nefret ediyorum kahve kadar şerefsiz bişey yok şu dünyada diye kendini yatağa atabilirsin. kız arkadaşın seni boynuzlamış deseler umrunda olmayabileceği gibi, ne haber hacı dediklerinde ne demek lan ne haber ben habercimiyim diye ağlamaya başlayabilirsin.

    her göğüs ağrısını kanser, her başağrısını beyin tümörü, her koltukaltı ağrısını lösemi, alakasız ama her çük acısını aids zannedersin(aidsde çük acımaz deme o an bana bunu kabul ettiremezsin)

    sağlık sitelerini mesken tutar, genel muayene yapacak kadar tıp öğrenir, kan tahlilindeki kısaltmaların tam adlarını öğrenirsin. akciğer filmini okumaya çalışır, evinde mr cihazı olsa her gün çekmek istersin.

    bu liste uzar gider.

    aynı rahatsızlığı yaşayan birini bulup -aaaa bende de öyle oluyo , hasss ya bende öyle yapıyorum bazen- gibi konuşmalar bünyeyi biraz olsun rahatlatsa da , ilaç kesin çözüm gibi duruyor.

    (bkz: efexor)
  • (bkz: sensin bozuk)
  • - buyrun?

    kendi kisiliginiz oldugunu dusundugunuz her seyin aslinda bu hastalik sonucunda ortaya cikan bozukluklar oldugunu ogrenmeniz "e peki simdi tedavi olursam ben nasil biri olucam lan" kaygisi yasatarak kaygilariniza yeni bi boyut katacaktir.

    hakkindaki yazilara bakarsaniz; fal okurken verilen "aaa aynen ben" tepkilerinin aynisini vermenizi saglar, tuhaf bi mutlu eder.

    - geldim geldim!*
  • planların, ihtimallerin, detaylayların her birinin beyninizin içinde birer tilkiye dönüşmesi ve bu tilki sürüsünün evham denen illet için birbirine girmesi diye tarif edilse, hiç de saçmalanmış sayılmaz bu hastalık için..

    örneğin hoşlandığınız kişi ile randevulaşmışsınız ve herşeyin mükemmel geçmesi için planlarınızı hazırlamaya koyuluyorsunuz..gidilecek mekanlar, yapılacak aktiviteler, olası diyalog textleri, komplimanlar, parfüm seçimi, kıyafet, saç baş, ot, bok......gergef gergef işliyorsunuz her detayı..sabırsız bekleyiş başlıyor..herşey hazır, telaş yok, sular dingin derkeeeeeeeen taş atar biri suya ve dalgalanıverir herşey, fikir bulanır aniden..vakit geçmek bilmez "ya...olursa" diye başlayan vesvese cümleleri beyninizi kemirir..yerinizde duramazsınız..elleriniz titremeye, alnınız boncuk boncuk terlemeye başlar..uyku kaçar, huzur kaçar..ertesi gün planlarınızın tamamı sizinle beraber mahvolmuştur..artık herşey doğaçlama olmak zorundadır ve maalesef olumsuz düşünceler zihninizi terketmediği için kötü bir şey yapmaktansa hiç yapmamayı yeğler, günün sonunda da kıçınıza tekmeyi yersiniz..yediğiniz tekme sizi psikiyatra kadar götürür..eh biraz serotonin şimdilik işinizi görür..

    bir sonraki adım için (bkz: majör depresyon)
  • kendinizi olmayan iplerle bağlamanızdır..
  • gerekmeyen seylere asiri gerginlik gostermeniz durumu. kabullenmek ve uzerine konusmamak en iyi ilac. ataklar geldiginde gececegine inanmak atagi hafifletebiliyor. birde bedensel bir hastaliginiz olup olmadigini anlik kontrol edebilmek icin bir yontem gelistirmeniz gerekiyor.
  • anksiyete herkeste biraz olan bir duygu, ancak seviyesi yükselince, anksiyete bozukluğu olmakta ve maalasef hayatımızı cehenneme çevirmekte. kendisiyle 2009'un sonunda tanıştım, ve kontrollü olduğumu düşündüğüm ben tamamen kontrolümü kaybettim ve evden çıkamaz duruma geldim. öyle bir hale büründüm ki hayattan zevk alamaz duruma geldim ve tüm enerjimi kaybettim. tüm bunlar o kadar kısa sürede oldu ki kabullenmek istemedim. tek yapmak istediğim yatıp uyumaktı çünkü başıma her an kötü bir şey gelebilirdi.. öyle bir hastalık ki ilaç içmeyi reddediyorsunuz başta ama sonrasında kabullenince her şey düzeliyor hem de kısa bir sürede.. hem de eskisinden de iyi.. kaçmamak ve tedavi olmak şart, aksi takdirde ilerleyebiliyormuş ya da tekrarlıyormuş..
  • zannediyorum eskiden bu'su olan kadinlara "hadi yavrum sen evlen artik zamanin geldi" tedavisi uyguluyorlarmi$.

    tek ba$ina hayat cok zor mirim. istedigin kadar di$arda gez, insanlarla takil, eve gelince aha boyle dimdizlak kaliyorsun. yalnizlik da her diger $ey gibi ara sira guzel. her gun olursa olmuyor. cicekli bir kanepe, bol i$ik alan bir oda ve kediyle duzelebilecegi kanisindayim ben. haftada uc-dort de sevgili. ama kismet i$te, olmuyorsa olmuyor. sorumluluklarin ortasinda boyle sap gibi tek ba$ina dikilince al sana anksiyete.
hesabın var mı? giriş yap