• babaların hepsi komik. hepsi.

    football manager'ın championship manager olduğu zamanlar, 15-16 yaşlarımda olmam lazım, hafta sonu, sabaha karşı 5 olsa gerek saat, kaptırmışım kendimi, aghahowa, robben, okoronkwo falan yardırıyorum. ışığı kapatmışım, inceden tezahürat bile yapıyorum. babam helaya kalktı sanıyorum. koridordan geçerken beni gördü, durdu, kapıdan içeri baktı. beyaz slip donla yattığına göre mevsimlerden yaz, aylardan temmuz olmalı.

    -ne yapıyorsun oğlum?
    +eoo. internetten araştırmalar, detaylı bilgiler.
    -oyun mu oynuyorsun?
    +ee arada bakıyorum falan. ama araştırma da yapıyorum yani.
    -yine mi şu yazıların oyunu lan?
    +şimdi o tam öyle değil. taktik, hızlı karar vermek.
    -şu oyunu oynayacağıma lambayı açar kaparım, inan dünyaya daha faydalı olurum.

    sonra oyunu bıraktım, nükleer reaktör falan yaptım. soğuk füzyon. öyle. şimdi tantuniciyim. imkanlar güzel.
  • telefonda oldu. dün akşam fenerbahçe ael limasol maçı'nın saat 20:00'de olacağını söylemek için aramış ama teli şarjda mı neymiş annemim telefonundan arıyo.. bende annemle her erkek çocuğu gibi daha samimi daha içten konuşurum..

    açtım teli;

    - napıyon ağzını burnunu yidiğiminin, iyimin..?

    dedim.. o da

    - senin ağzına burnuna sıçarım lan, baban ben..

    dedi ve gülmeye başladı..

    işte annem sandım doğal olarak, pardon baba yaa falan dedik toparlamaya çalıştık amına koyiim.. herif anneme bu çocuk senle böyle mi konuşuyo hep falan deyip, gülüp durmuş, kıskanmış bi de.. 1 aylık taşak malzemesi çıktı artık adamın..
  • iki üç sene önce. aylardan ağustos falan. kardeşimle gökçeada'da babaevindeyiz ikimiz de. dışarısı zibil gibi kumsal, deniz, orman ama oturmuşuz bilgisayar başından hiç kalkmıyoruz. bi oyun oynamalar, internete girmeler, gekler, gükler. babam oturduğumuz odaya girdi:

    - oğlum manyak mısınız siz, götünüz tüylendi yaz günü orda oturmaktan, kalkın çıkın gezin. ne bilgisayarmış be!
    + ya baba iyiyiz biz, sen bak işine.
    - sıçtırtıcaksınız işinize ama, iş oldunuz ulan evde, internet manyakları. biri internettin, biri diskettin.
    + o ne baba.
    - isim size. internettinle diskettin biraderler.
    + hangimiz internettin hangimiz diskettin?
    - sen internettin abin diskettin işte.
    + ya baba ben niye diskettinim?
    - sen daha büyüksün ya, eski topraksın.
  • bu hikayede kafkahelvasi k baba ise b olarak kodlanmıştır..

    k homurdanarak salona girer ve aynada saçına bakarken bir yandan da küfreder..

    k: bu monaconun jölesi saçımı berbat etti ya..hale bak kel kel olmuş..bir de toz gibi kir gibi birşey bırakıyor kafamda..

    b: ben sana dedim limon sür diye..limon kullan oğlum..

    k: ya ne limonu baba yeaaaa (gayet gevrek bir ifade ile)

    b: sonra da üstüne biraz zeytinyağı da ekledin mi, zaten hıyara benziyorsun iyi salata olur senden..

    k: baba ayıp oluyor ama!!

    b: ehe mehe..
  • üniversite kazanıldığında araba alacağına söz veren babaya almadığı için sitem edilmektedir.

    - ya baba o kadar söz vermiştin hani ilk yılımda şu arabayı alacaktık niye sözünde durmuyosun ya bıkbıkbık
    - almıyorum amına koyim
    - hö??
    - godoşum ben tutmuyorum sözümü! almıyorum lan!
  • son zamanlarda biraz kilo almış olan tataraf babasının kucağına oturur. babası da tatarafın kilosuyla dalga geçmek amaçlı
    b: yavrum artık sana medium değil de large beden kıyafet mi alsak?
    t: ya baba yaa yapma böle bak giderim ama..
    b: (eğlencenin dozunu arttırark) yoksa sana artık kamil koç 'tan mı kıyafet alıcaz he?
    tataraf+anne: ?!?
    b: kamil koç işte be ahahah ahahah ay ay ay karnıma ağrılar girdi ahahah keh keh keh..
    tataraf+anne: ?!?
    b: ?
    beş dakika sonra ;
    b: yahu neden annamadınız? kiloluların kıyafet aldıkları yer ahaha ahaha
    tataraf: faik sönmez olmasın o baba?
    b: (umrunda bile değildir) aahahhaahaa kamil koç ahahaaa
  • öyle bir geçer zaman ki'yi izliyoruz. berrin ile ahmet sokakta öpüşüyorlar.
    miss antartika: aaaa? aaa üstüme iyilik sağlık. o yıllarda öyle sokak ortasında öpüşülüyor muydu?
    baba: yok canım ne münasebet
    m.a: di mi? hiç inandırıcı değil.
    baba: yatak odalarında bile öpüşmüyorlardı, sen ne diyorsun?
  • genellikle telefonda yaşanan diyaloglardır.

    -alo? napıyosun babacım?
    +alo? kimsiniz?
    -babacım benim, young man.
    +oğlum sen misin?
    -yok babacım ben erol enişte
    +ha erol ben de oglan arıyor sandım. kimin numarası bu?
  • kaybettiğim optik gözlüğümün yerine yenisini almışız eve dönüyoruz.

    nikolai:bu gözlük iyiymiş he çok hafifmiş
    -......oğlum sen bi kere dallama bi insansın
    n:ya napiyim ben de anlamadım nasıl kaybolduğunu
    -yani hıyar yaradılışlısın sen yapıcak bişey yok buna
    n:............
  • baba: oğlum çok uyuz adamsın ha, bak şunların ingilizceye çevirlmesi lazım, gidip millete soruyoruz, bi yardım etmiyosun.

    ben: e baba istemedin ki benden, ne bileyim ne lazım sana, hayret bişe ya, emeklilik yaramadı sana ha!

    baba: al yap o zaman, adam akıllı türkçeyi de unuttun zaten, nasıl çevirceksen artık..

    ben: sen beni bişeye benzetemedin galiba?

    baba: ne biliyim, yamuk yumuk bişe oldun çıktın, eskiden yumurta gibi kafan vardı ne güzel.

    ben: ehue küçükken çok şirindim dimi?

    baba: çocuk diye seviyoduk işte napalım

    ben: öhüe babey
hesabın var mı? giriş yap