• belirli bir ücret karşılığında evlerde çocuklara,ihtiyarlara veya hastalara bakan kimse.bu kişiler genellikle kadın olur.
  • (bkz: cocuk bakicisi)*.
  • bkzci.
  • cocuklarin genellikle cici anne, x anne seklinde hitap ettikleri kitle. zaman zaman bakicilarin kavramlari karistirdiklari kendilerini anne gibi gordukleri durumlarda yasanir ki buna aninda mudahale etmek ve cocugun kafasinin karismasini engellemek gereklidir.

    1.cocuk: dun annem isi yuzunden eve gec geldi, o yuzden obur annem evden gec cikti.
    2.cocuk : ne diyosun sen ya bi cocugun bi tane annesi olur
    1.cocuk : yok benim iki tane, birisi gelince digeri gidiyor, digeri gelince oburu gidiyor, birisi gunduz birisi gece evde oluyor.
    2.cocuk: hadii bee, baban da mi iki tane ?
    1.cocuk: yook o tek.
  • mature isimli danismanlik firmasinda calisanlar, kendilerine ev ogretmeni denilmesini isterler, is tanimlarinda da, kontratlarinda da bu yazilidir.

    biri telefonla aradiginda "kiminle gorusuyorum?" sorusuna "ev ogretmeniyim" seklinde cevap alirlarsa, tanidiklariniz, 'ne ya cocuga 1 yasinda ne ogretmeni tuttunuz' dediginde, uzatmayin, 'fransizca' filan diye cevaplayin.

    (bkz: mature)
    (bkz: ona gore)
    (bkz: yerse)
  • genelde alt sosyo kültürel düzeyde olan kadınlardır bunlar. bebeğinizi emanet etmeden önce iki kere düşünülmesi gereklidir. örneğin gün boyunca çocuk zırıltısı ile uğraşmak istemeyen bakıcı kadınlar bebeklere 1 dakika kadar aygaz koklatıp tüm gün uyumalarını sağlıyorlar. sizler de aman ne güzel bebeğimize bakılıyor diye çalışmaya devam ediyorsunuz.
  • 5 aydir aramama ragmen bulamadigim kisi. ulkemiz kosullarinda calisan anneleri parmaklarinda oynatmaya calisan meslek grubu bence. genel mudurlerin bile ise baslarken bu kadar kapris yapabileceklerini tahmin etmiyorum.yok efendim sabah cok erkendir, yok efendim kahvalti yapmadan ve dus almadan evden cikmamasi prensibi oldugundan yetisemez, kocasi evde erken olsun, gec kalmasin istemektedir, iki aracla ulasabilecegi bir ev istemez, yurume mesafesi olsun ister, evinden el isini getirip onunla oyalanmak ister. bunlarin hepsi simdiye kadarki gorusmelerde edindigim tecrubeler. normalde selam vermeyeceginiz ya da arkadaslik yapmayacaginiz insana cocugunuzu emanet etmek zorunda kalmak zor.. umarim beni yaniltacak ve cocugumu emanet edebilecegim birini bulabilirim....

    4.5 sene sonra edit: bulamadim anasini satayim. anacigima dayadim sirtimi tabiki 3 sene kadar. sagolsun ve hep varolsun.
  • bir meslek sahibi olamadığı için üst düzeyde kompleks sahibi olan insanlardır bunlar..çoğu okusa ne kadar başarılı olacağını anlatır ve okumuş çalışan annelerin canına okumak için ellerinden geleni artlarına koymazlar..mesai saatleri söz konusu olduğunda sorumluluk duyguları her an sıfırlanabilir..pazar gecesi saat 22.30 da veya pazartesi sabahı 8.00 de arayıp gelemeyeceklerini söyleyip işe gitmesi gereken annenin gününü kabusa çevirirler..en kötüsü de döndüklerinde hadlerini bildirememenin verdiği sıkıntıdır,zira yarın yine işe gidilmesi gerekecek ve çocuk bakıcısına ihtiyaç duyulacaktır..çoğunun sinirsel rahatsızlıkları vardır ya da siz işe aldıktan sonra ortaya çıkar..doktora gitme ve tahlil yaptırma konusunda bütün ev halkına iki kere tur bindirme yetenekleri vardır..ailevi sorunlarını sürekli çantalarında veya ceplerinde taşırlar ve sık sık önünüze atarlar..derdinize yanmanız için asla vaktiniz olmaz böylece,zira onların dertleri herkesinkinden önemlidir..
    (bkz: çocuk bakıcısının maymunu olmuş anneler)
  • şu son derece sıcak ve bunaltıcı günlerde, özellikle zaten kısa olan tatilimin bitmesine az kala, yeğenlerime bakmak suretiyle üstlenmek zorunda kaldığım roldür. ha, şikayetçi değilim. benim yeğenler yeterince büyük, yani otur dedin mi oturcak yaştalar. tv falan izliyoruz onlarla. televizyonla büyüyen manyak bir neslin çocuğu olarak, onları bilgisayarın zararlarına ikna edip televizyonun büyülü dünyasına alıştırdığım için kendimle gurur duyuyorum. yoksa, halihazırda içine sıçmakta olduğum güzelim laptopumu sikerteceklerdi. zaten modemin amına koydular. bir haftadır nete giremiyorum. neyse…
    çocuk bakmanın en kolay yolunun veletleri televizyona alıştırmak olduğunu keşfettim. başka türlü oyalanmıyorlar. evin her yanına oyuncaklarını yayıyorlar, sonra toplamıyorlar, kavga ediyorlar, tepiniyorlar, ağlıyorlar… susturmak için çok yol denedim. bilgisayar oynatayım dedim ilk başlarda. olmuyor. yani tek bir tane olsa neyse de birkaç çocuk bir aradayken tek pc ile onları oyalamak imkansız. en sonunda: “sikerim bilgisayarı ben küçükken bilgisayar mı varmış!” diyerek hak yolunu buldum. bizimkiler çok sıkılıyorlar, beğenmiyorlar çocukların tv programı tercihlerini. eh, veletler de dizilere pek ilgi duymuyorlar. gündüz de okuldalar, çizgi filmler gibi televizyon nimetlerinden uzaklar. dolayısıyla televizyondan soğumuş yavrucaklar. ipod için kavga edip bilgisayar başında:”kalk artık ben oynuycam” diye ağlayıp birbirinin gözünü oyan garip bir nesil yetişiyor. neyse… ben veletlerin yok selenaymış yok bez bebekmiş izleme merakını anlıyorum. ne de olsa küçüklüğümde çılgın bediş falan izlemiş insanım. biliyorum bu psikolojiyi. gerçi teletabi mi ne zımbırtıysa ona pek müsamaham olmazdı heralde.
    veletleri uzun ve yorucu bir çalışmanın sonucunda tv ye alıştırmayı başardım. d çocuk izliyoruz bol bol. ilgilerini çekmek için de çok güzel bir yol buldum. açıyorum kermiti tsubasayı falan: “bakın ben küçükken bu çizgifilmleri izliyordum.” diyorum. bayılıyorlar. ilgilerini kaybetmemek için sordukları her türlü abuk soruya cevap vermek şart. “teyzeeeeğğğ? sen küçükken de tsubasa topa öyle mi vuruyoduuğğğ?” “teyzeeeeğğğğ? hitkılif sen küçükken de vardı dimiğğğ?” sorulara mutlaka cevap verip bir iki uydurma veya gerçek anıyla destekleyince harika ötesi bir şey oluyor. baya baya eğleniyoruz onlarla. bizimkiler şaşırıyor nasıl başarıyorum diye. normalde çocuk zırıltısını hiç çekemem. bu kadar uzun süre nasıl dayandığıma şaşırıyorlar. ama onlara işin sırrının d çocuk olduğunu söyleyip azar işitecek değilim. sanırım tüm gün televizyon karşısında oturup abur cubur yiyerek gevezelik etmeleri sağlıklı gelişimleri açısından olumlu değil. “ben de küçükken böyleydim. bana bişey olmazsa onlara da olmaz” diyerek kendimi kandırmaya çalışıyorum. ablamsa çocuklara tüm gün boyunca kitap okutup oyun oynattığımı sanıyor. sanki kendisi evdeyken veletlerine kitap okutabiliyormuş gibi. neyse… televizyon olmadan çocuk bakılamıyormuş canlar ben bunu anladım. allah şehir ceryanına zeval vermesin.
  • yabancı bakıcılar için 2014 senesinde ortalama aylık maaş civarı 600-700 dolar arasında. izin parası diye bir şey de var haftada bir gün (anlaşmaya göre iki hafta vs de olabilir) 24 saat izin alıyorlar bir de üstüne o gün için ekstra bahşiş benzeri (15 dolar vb.) bir para daha alıyorlar. bakıcı aracılığı yapan kişiler (bakıcı brokerı olsa gerek) emlakçı gibi bulunca sizden 1 aylık para alıyorlar, duruma göre bakıcının kendisi ile %50 %50 paylaşıyorlar, hepsini kendine alan aracı da vardır. bakıcıların kendi aralarında bir networkü var kim kime nerde ne kadara nasıl şartlarda çalışıyor biliyorlar.
hesabın var mı? giriş yap