• "learning how to learn" konulu konferanslar veren bir hanımefendi.
  • learning how to learn kitabının iki yazarından biri, mühendis, akademisyen.**
    26 yaşında başladığı yüksek matematik/kallavi fizik/uygulamalı alan... derslerinin öğrenimini nasıl başarı ile tamamlayıp kariyerindeki güçlükleri aştığını, "öğrenilemez", "zor" denilen her şeyi nasıl öğrendiğini kitaplarında ve videolarında anlatmaktadır. cv

    tedx konuşması:
    learning how to learn | barbara oakley | tedxoaklanduniversity
    en meşhur kitaplarından ikisi:
    1. a mind for numbers: how to excel at math and science (even ıf you flunked algebra)
    2. learning how to learn: how to succeed in school without spending all your time
    bonus: coursera - learning how to learn
  • ted konuşmasında öğrenmenin kaynağını bulmak için yola çıktığını, ardından araştırmaları sonucu beynimizin öğrenme sırasında analojik olarak iki farklı mod ile çalıştığını anlatıyor bunlar odak mod ve dağınık mod olarak isimlendirip ardından farkı pinball oyunu ile açıklıyor.

    örneğin öğrenilecek düşünceyi oyundaki top olarak ele alırsak fokus modunda top aslında önceki bilgilerimize göre pinlere çarpıp duracağı için belli bir yerde sıkışıp kalacak, bu mod genelde bildiğimiz durumlarda çok faydalı olurken öğrenmesi zor olan durumlarda bize dezavantaj olarak geri dönüyor çünkü odak sırasında bildiklerimiz üzerinden değerlendirme yapıyoruz.

    aksine dağınık modda konu üzerine odaklanmadığımız için beyin öğrenilecek düşünceyi serbest bir şekilde arka planda düşünmeye devam ediyor, aslında basitçe uyku sırasında beynimizin arka planda kafamızdaki düşüncelere çözüm bulması diyebiliriz.

    burada kilit nokta bu iki modun aslında birbirinden bağımsız olmaması, özetle dağınık ve rahatlamışken beyin yeni fikirlere açık, ardından oluşmuş bu yeni fikirleri ele alıp odak modunda üzerine çalışıyoruz ve öğrenmiş oluyoruz.
  • işini iyi yapan bir kadın, 2 saattir derslerini takip ediyorum coursera'da, tavsiye edilir.
  • kitabında anlattığına göre gençliğinde analog saati bile okumakta güçlük çekiyormuş. üniversite'ye gidemiyor ve orduya katılıyor. orduda buna bazı testler yapıyorlar ve senden tercüman olur diye rusça öğretiyorlar ve rusya'ya resmi tercüman olarak gönderiyorlar. daha sonra antartika'daki tayini çıkıyor ve orada bunun üzerine bir telsiz operatörlüğü işi yüklüyorlar. bunu nasıl yaparım diye kıvranırken, adım adım hem telsiz kullanmayı öğreniyor hem de beynini eğitiyor. antartika'daki görevi bitince abd'ye geri dönüp üniversiteye giriyor ve bilgisayar profesörü oluyor.

    elbette bu kadının başarısı sadece öğrenmeyi öğrenmekle olacak bir iş değil. başka toplumlarda veya başka bir dönemde işsiz veya asgari ücretle çalışmaya mahkum olabilecekken; orduda aldığı eğitim, disiplin ve elde ettiği imkanları doğru kullanarak şimdi bulunduğu konuma yükselebilimiş.
  • ben de coursera’daki “learning how to learn” kursunu almaktayim ve kursun ele aldigi bazi konular ve materyaller bende epey bir aydinlatma yaratti. ozellikle bu yasima kadar ne kadar yanlis calistigimi , calisma acisindan hicbir stratejim olmadigini (zaten tahmin ediyordum), not tutma gibi basit sandigimiz bir eylemin bile ardinda cok ciddi bir cognitive process oldugunu ve bunun da dogrudan working memory ile alakali oldugunu ogrendim. ayrica creativity dedigimiz seyin sadece dünyada yeni bir şey ortaya koymakla ilgili değil, kendimiz icin benzersiz ve anlamlı bir şey keşfetmekle ilgili oldugunu da ogrendim. tum bunlarin insanlik adina hicbir sey degistirmese de, beynimde uc bes nöronu atesledigi ve bana bir suru “aha moments” yasattigi kesin. ayrica self-reflection sorularini cevaplarken ve baskalarinin sorularini degerlendirirken hem ogrenci hem de ogretmen modunda olmak cok eglenceliydi. kendimi daha cok “ogretmen” gibi hissetmeye ve oyle davranmaya zorlamanin vakti geldi de geciyor sanirim. ozetle, kendini tanimaya, ben bunu niye surekli boyle yapip duruyorumu bulmaya calisanlara ve daha iyi calismayi ogrenmek isteyenlere siddetle tavsiye edilir.
hesabın var mı? giriş yap