• 2004 yılından beri yapılmak istenen yönetim şekli. savunanlar daha çok cukka, kol saati, villa, ev, dolar, euro için istiyorlar. karşı çıkanlar ise ülkenin anası yeteri kadar s.ikildi, daha fazla s.kilmesin, insanlar ölmesin, ihaleler gitmesin, paralar kaybolmasın, alo bbcm olmasın diye karşı çıkıyor güzel kardeşim.
  • son pasif direniş de saha dışına itildikten sonra artık ülkenin tek gündemi haline gelecek olan yönetim biçimidir, şimdi zat-ı şahanelerinin önünde 3 seçenek bulunuyor:

    1. direkt meclisten çıkarmak

    bu çok zor çünkü 367 lazım, akp yetmiyor (317) akp+mhp de yetmiyor (317+40), akp+hdp (317+59) yetiyor ama şu aşamada imkansız, 3 sene önce olsa belki özerkliğe karşı başkanlık yapabilirlerdi.

    2. sadece başkanlığı refaranduma götürmek

    bu da zor akp yargı gücünü kullanıp mhp kongresini engellese bile referandum için yeterli sayı olan 330’u bulamayabilirler, hem mhp fire verebilir hem akp içinden sürpriz çıkabilir. riske atılmış olur. ayrıca tut ki mhp de destek verdi ve 330’u buldular. anketlerde başkanlığa destek yüzde 30-40larda kaldı ki seçim ortamına girildiği zaman iş “tayyip sultan olsun mu” döner ve kazanması çok zorlaşır. hele bir de kazanamazsa eldeki bulgurdan da olabilir. uzun vadede cumhurbaşkanlığından bile olabilir. çünkü herkes karşısında birleşecek, eski ak partililer de dahil.

    3. anayasa paketi hazırlayıp, başkanlığı da içine katmak.

    bana göre en mantıklısı bu hem mhp desteğini alabilirler hem “terörle mücadele” kapsamında 1-2 düzenleme yapıp, hayır diyenleri vatan haini ilan edebilirler. eski anayasa komisyonu 60 küsür maddede zaten anlaşmıştı alırsın onları da sonra meydanda çıkar dersin: “bunları zaten kabul etmişlerdi şimdi yan çiziyorlar”

    ne olacak göreceğiz.
  • baskanlik sistemi soz konusu oldugunda destekleyicilerinin temel argumani hep cift baslilik oluyor. bu sefer de yasamaya fren olan yurutme tezi one surulmus.

    oncelikle ister baskanlik, ister yari baskanlik, ister parlementer sistem olsun, demokratik butun sistemlerde cift baslilik degil uc baslilik vardir. uc baslilik olmalidir falan da degil, demokratik bir rejim iddiasinda bulunacaksan uc basli olmak zorundadir. nedir bunlar? hepimizin bildigi gibi yasama, yurutme ve yargi.

    peki neden bu uc baslilik zorunlulugu vardir? butun almanya'nin, bir hitler'in pesine takilip ulkeyi felakete surukleyememesi icin vardir. bir erki elinde tutanin, diger erkler uzerinde de tahakkum kurup, bugunun turkiye'sinde oldugu gibi, ulkenin butun kaderi bir olumlunun iki dudagi arasina sikismasin diye vardir.

    ha bu tezi sadece yurutme temelinde one sorersen hakli bulabilirim. 1982 anayasisinin ongordugu sistem dogrultusunda yurutmemizde verimsizlige neden olan bir cift baslilik var. bu dogru. kenan evren cumhurbaskani olarak kendisine olmasi gerekenden fazla yetki ayırması, ve o gunden beri kimsenin bunu degistirmeye yanasmamasi nedeniyle 30 kusur senedir bu boyle geldi gidiyor. ek olarak cumhurbaskani'ni halka sectirerek, bir de yetki mesruiyeti catismasi yaratip, mevcut verimsiz durumu daha da icinden cikilmaz hale sokan da yine bugun baskanlik isteyenlerin kendisidir.

    ama sen yasamaya fren olarak yurutme tezini ortaya atarsan orada dur derim. kuvvetler ayriligi geregi yasama yurutmeye zaten fren olmak durumundadir. karsida duvar varken gaza basan soforun varsa, freni de devreden cikarirsan sonucun ne olacagi aciktir. fren kotu bir sey degildir. fren bir guvenlik mekanizmasidir.

    ustelik burada soz konusu olan icinde tek kisinin oldugu bir araba degil, bir ulke dolusu insanin bulundugu dev bir otobustur. butun yolcularin kaderi sadece sofore birakilamaz. aracin kendinde bulunan guvenlik mekanizmalari olarak, gerektiginde devreye girecek freni de olmalidir, hiz limitleyicisi de. bununla da kalmamali, soforun uykusuz, alkollu ya da ehliyetinin gecerli olup olmadigini denetleyecek; trafik sigortasi, muayenesi falan var midir, farlari, fren lambalari duzgun calisiyor mu diye kontrol edecek trafik polisi de olmalidir. metofordan cikip politik sistemlere donersek, bunun karsiligi da yargidir.

    acik konusuyorum. ben baskanlik sistemini mantiksiz bulmuyorum. kategorik olarak karsi da degilim. cumhurbaskanligi makamini olmazsa olmaz bir makam olarak da gormuyorum. olmasi gerektigi gibi sembolik bile olsa, devleti temsil icin ayri bir makamin bulunmasi o kadar da gerekli olmayabilir. ancak kuvvetler ayriligi tam olarak saglanmis, erklerin bagimsizligini tesis etmis ve her erkin birbirini denetleyip frenledigi bir baskanlik sistemini mantiksiz bulmuyorum.

    bizim ulkemizde istenen ise frensiz, polissiz, her seyin tek bir adamin insiyatifine birakildigi bir sistemdir. boyle bir sistemi demokrasi dahilinde gostermeye calismak alcaklik, boyle gormek ise ahmakliktir. benim icin tartisilabilecek bir konu bile degildir.
  • geleceği düşündüğün zaman çok tehlikeli bir sistem olduğunu az çok herkesin anlamış olması lazım. bugün erdoğan için "seni başkan yaptırmayacağız" demekteler fakat adam zaten bas baya başkan. bunun sonucunda da bundan 5 yıl öncesine göre kötüye giden bir şey yok. fakat bundan 20-30 yıl sonra yanlışlık ile kılıçdaroğlu gibi bir adamın başkan olduğunu düşünsenize? ya avrupa yada amerika'nın mandası olur çıkarız. bu tarz oluşabilecek durumlar için bir acil durum freni, yedek paraşüt, b planı gibi uygulanabilir mekanizmalar hazırlanmalı. şayet hazırlanmazsa zaten akp seçmeninin de başkanlık sistemini onaylayacağını düşünmüyorum.
  • başkanlık sistemine değil partili cumhurbaşkanlığına doğru gidiyoruz. başkanlığa gitsek desteklerim, ama pek öyle olmuyor ve açıkçası ben baştan beri asıl hedefin partili cumhurbaşkanlığı olduğunu düşünmeye başladım. şu an fiili otorite kullanan bir cumhurbaşkanının önündeki tek engel psikolojik bir engel "tarafsızlık zorunluluğu." oysa başkanlık sisteminde fiili değil hukuki bir yetki kullanılacak. atılan imzalardan da sorumlu olunur. şu an ise bu mümkün değil, çünkü cumhurbaşkanları attıkları imzalardan sorumlu değil. yasal sorumluluk başbakan ve bakanlarda.

    şimdi bu böyleyken ben olsam partili cumhurbaşkanlığını seçerim. madem ki bunu tamamen onaylayan bir insan grubu var, "sorumlu biz oluruz, sen yeter ki ne yapacağımızı söyle, sen söylersen her şeye imza atarız, boş senet getir, imzalayalım" diyen bir parti ve bakanlar ve başbakan var, o zaman adam neden kendini derde soksun? neden başkanlık diye hukuken sorumluluğunun olacağı bir mevkiye gelsin? öyle bir sistem için uğraşsın, bu on kat daha güzel, üstelik cezai sorumluluk bile yok.

    hedef partili cumhurbaşkanlığı arkadaşlar. boşa kendinizi yoruyorsunuz. siyaset, insanları kandırma ve gerçek isteğine, gerçek isteğini söylemeden ulaşma sanatı.

    ki başkanlık sistemi çok iyi bir sistem, amerikadaki sistemin aynısını alın getirin. parlementer sisteme beş çeker. ama istenen o değil.
  • sorun çift başlılıksa yeniden meclis seçsin cumhurbaşkanını.emanetçi bir cumhurbaşkanı seçersiniz (eskisi gibi) sorun çözülür.cumhurbaşkanlığı da aslında çok da güçlü bir makam değil.türkiye'de de cumhurbaşkanları bugüne kadar etik olarak yürütmenin işine çok fazla karışmamış, bu yönde bir teamül oluşmuş durumdaydı zaten.

    esas turkiyenin önünü açacak olan yasa değişiklikleri siyasi partiler yasası ve seçim yasasında yapılacak değişikliklerdir.bugün koskoca başbakan partisinde örgütlenemiyor,muhalefet partileri delege ve taban desteğine rağmen başkan değiştirip seçmenlerinin iradesini partilerine yansıtamıyorlar.ve bu yüzden siyasiler hiçbir zaman halka karşı sorumluluk hissetmiyor.çünkü yeri garanti,başkanına yalakalık yapmak herşeye yetiyor.halkı için çalışmak yerine başkanı için çalışıyorlar.

    son olarak , ahmet necdet sezer in anayasa kitapçığını attığı için kriz çıktığını sananlar var hala.onlar için özel yasa çıksın onlar oy veremesinler amk.
  • en başından beri yanlış bir şey olduğunu herkese anlatıyorum
  • ' ahmet necdet sezer'in 2001 yılında türkiye'ye yaşattığı ve milyarca doların kaybedildiği "anayasa kitapçığı fırlatma krizi" gibi krizler artık yaşanmayacak. '

    demiş bir yazar yukarıda. şunu biraz daha açsana, tam olarak kaç milyar dolar kaybettik ve bu nasıl oldu. jöleli sen misin yoksa? böyle işkembeden ekonomi konuşmak akepelilere özgü bir şey. çift başlı yapı demiş bir de, arkadaş yıllardır cemaatle olsun, cemaatsiz olsun kim yönetiyor bu ülkeyi, oğlan bizim kız bizim hesabı. bırak devleti, küçücük çocukların kafasına, anaokullarına bile girdiniz daha ne çift başından bahsediyorsun? başkanlık ve referandum senin gibi üçüncü dünya ülkelerinin kaldırabileceği bir yapı değil. millet uzay'da su ararken sen laikliği kaldırmaktan bahsediyorsun, elinde kuranla miting yapıyorsun. ayrıca sayın jöleli, istikrar bir şeyin özü değil devamlılığı için gereken hedeftir. istikrarsız giden her şey gün gelir tıkanır, yıkılır. ekonominin özü üretmek ve bu üretimden hareketle ekonomik istikrarı sağlamaktır. sürekli ithalat yapıp, dış borçlanmaya girersen, bütün kaynaklarını özelleştirip satarsan böyle elinde kuranla mitinge çıkarsın yarım akıllıları kandırmak için.
  • bir yaşa gelmiş, iyi kötü bir şeyler görüp geçirmiş ve türkiye'de büyümüş aklı selim her vatandaşın arkasına bile bakmadan topuklaması gerek. zira sistemin adı "türk tipi başlanlık sistemi". işin içinde bir bit yeniği olduğunu anlamak için "türk tipi" gibi iki sihirli kelime yetmiyor mu?
    hadi yetmediyse aç bir incele bakalım neymiş bu türk tipi? ya da zahmet etme özet geçelim, kuvvetler ayrılmış ama terazinin şirazesi de o denli kaymış. ortada senato yok. 5+5 yılda çıkacak başkanlık kararnamelerinden 10 ciltlik bir bestseller çıkar artık
  • bir başkanlık sistemidir gidiyor, savunan kimsenin de bu işin nasıl olacağıyla ilgili söylediği en ufak bir şey yok. nası seçilecek, kim seçecek, görevleri ne, denetimi nasıl olacak, yetkileri ne kadar geniş, organizasyonu nasıl, muhatapları kim falan hiçbir şeyin cevabı yok.

    savunanlar "illa da gelsin diye bir şey demiyoruz, en azından tartışılsın diyoruz" diyorlar, bir tartışma başlatmak için karşı çıkyıoruz ya da bu soruları soruyoruz, bu sefer kızıyorlar. tartışmadan kasıt nedir ki burada onu da anlayabilmiş değilim açıkçası. e hadi tartışalım. yok, iyidir, kesin gelmelidir. e ne o zaman?
hesabın var mı? giriş yap