hesabın var mı? giriş yap

  • chp'li arkadaşımı kızdırmışlar;
    chp'nin iktidar sorunu var diyorsunuz, en yaşlı üye deniz baykal'ın kasedi var !

  • netflix'in sekiz bolumluk belgesel serisi. her bolumunde farkli bir alandaki tasarimciyi ve tasarimlarini konu aliyor. bu kadar basarili isler ortaya cikarmis insanlarin soyledikleri, yasantilari, dusunce bicimleri cok etkileyici. a4 boyutundaki bir derginin kapagindan kocaman bir yapiya, olcekler farkli ama urunlerin tumu arkasinda buyuk anlamlar barindiriyor. her bolum birbirinden ilham verici.

    bolumler ve tasarimcilar da su sekilde:

    1. bolum: illustrator christoph niemann
    2. bolum: ayakkabi tasarimcisi tinker hatfield
    3. bolum: sahne tasarimcisi es devlin
    4. bolum: mimar bjarke ingels
    5. bolum: otomobil tasarimcisi ralph gilles
    6. bolum: grafik tasarimcisi paula scher
    7. bolum: fotograf sanatcisi platon
    8. bolum: ic mekan tasarimcisi ilse crawford

  • bir kadinin omru boyunca karsilasabilecegi en buyuk hesaplasmalardan biridir muhtemelen kendisini istemeyen bir adamin aslinda iyi biri oldugunu kabullenmek.

    asik oldugu erkegin hicbir zaman kendisini istememis oldugunu ya da artik istemedigini ogrenen kadinin kabullenme sureci uzundur. elisabeth kubler-ross'un tanimladigi 5 stages of grief yani sevdigini kaybeden insanin gectigi 5 asamanin tamamini gecer kadin. yani

    - inkar* --> "olamaz boyle bir sey. o beni hala seviyor. benden vazgecemez."
    - ofke* --> "allaan salaa! ben fazlaydim ona. cok fazlaydim. degerimi bilemedi."
    - pazarlik* --> "belki de yeterince anlayisli olamadim ona. daha anlayisli olacagimi soylesem kesinlikle yeniden beni ister."
    - depresyon* --> "ben onsuz ne yaparim?"
    - kabul* --> "ne yapalim. beni sevmiyor."

    bu asamalarin bazen bir ikisini atlar kadin. ya da bazi asamalari hizlica gecer. bu asamalarin hangi hizda gecilecegi, kaybedilenin yoklugunun ne kadar belirgin olduguyla baglantilidir genelde. nihayetinde bittigini, adamin onu istemedigini kabul eder.

    adamla kadinin karsilasmalari ya da kadinla adamin cevresinin karsilasmalari mumkun degilse, kadin artik pacayi kurtarmistir. mutlu mesut devam edebilir hayatina. arada hatirlayip uzulse de daha fazla hirpalanmaz artik. adam hakkinda kafa yormaz, kendini suclamaz, adami suclamaz. oldu da bitti masallah...

    butun bu asamalari gecip rahata kavustuktan sonra bazen hayat kadini rahat birakmaz.

    bir gun bir arkadasi ile bir cafede oturup kahve icerken, yanindaki arkadasinin bir arkadasi gelir masaya mesela. laf doner dolanir adama gelir. kadinin adamin tanidigini bilmeksizin bu arkadasin arkadasi adamdan bahsetmeye baslar. ne kadar iyi kalpli, ne kadar sevecen, ne kadar duygusal,... oldugundan. adamla yasadiklari guzel anilardan ornekler verir ustune. kadin susar.

    bir kac gun sonra baska bir ortamda yine kadinin adamla yasadigi maceradan habersiz insanlar adamin bahsini acar. yine o mukemmel adam, yine o dunya sekeri, dunya zekisi, dunya yeteneklisi, dunya duygusali adam... kadin yine susar.

    kadin, kendisini uzen, kendisinin kalbini paramparca eden adamin aslinda kendisini taniyanlarin bahsetmekten hoslandiklari o mukemmel adam oldugunu duydukca daha da uzulur.

    herkese karsi anlayisli, herkese karsi vicdanli, herkese karsi yardimsever olan adamin dunyada canini yaktigi, uzdugu, kirdigi tek insanin kendisi oldugunun ayirdina varir sonunda. diger insanlardan ne eksigi oldugunu dusunur. dusunur de bulamaz. herkes dr. jeckyll ile karsilasmistir da mr. hyde'la karsilasmis tek insan kendisidir yeryuzunde.

    kendisine yasattigi onca acidan sonra onun aslinda "iyi" biri oldugunu kabullenmesi gerekir. o bes asamadan bir tur daha gecer. ama bu sefer kaybettigi adam degildir aslinda da kendine olan guvenidir. nihayetinde yasadiklarinin ana fikrini bulur, ki bu da cogu zaman "ben sevilecek kadin degilim." olur.

    not: bu entryye katkilarindan dolayi alright isimli sarkisi icin zap mama'ya, i'm a fool to want you yorumu icin lisa ekdahl'a, yazarken ictigim bir paket parliament sigarasini philip morris products s.a.'nin verdigi lisans kapsaminda ureten philsa as'ye ve tabii ki adama* tesekkuru borc bilirim.

  • e, evet?
    gezi'de yaptırmadınız da, "sandıkta yapın" dediniz ya lan?

    ayrıca, sandıkta da yapmayacaksak, nerde yapıcaz? ona da siz mi yer göstereceksiniz? sokakta yapma, sandıkta yapma, nerde yapiyim be yeter lan!

  • amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmis. tam da turkiye'ye tatile gidecegi gun. aksilik bu ya...
    uçagi kaciracak, kara kara düsünürken yolda bir pasaport bulmasin mi ?!..
    hemen almis yerden, bir bakmis ki leanardo di caprio'nun pasaportu.. "ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis.
    çikarmis leonardo'nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis.. uçmus türkiye'ye.
    atatürk hava limaninda görevli gümrük memurunun karsisina geçmis.. kim olabilir memur.. tabi ki temel... :-)
    almis pasaportu eline temel adamin ismine bakmis :
    ''leonardo di caprio", fotografa bakmis, bir zenci.
    adama bakmis ayni zenci... bir kaç saskin bakistan sonra
    temel obur masaya seslenmis,
    ula cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi?"

  • 2012 temmuz ayındaki elektrik faturasında 0,42 tl iken ağustos ayındaki faturada 0,85 tl'ye çıkan bedel. sayaç okumak mı zorlaştı noldu anlamadım.

  • terrarium (teraryum) genellikle bitkiler, sürüngenler ve böceklerin yaşaması için hazırlanan susuz ortamlardır. bu ortamlar bir dekoratif unsur değil, kendi içlerinde birer ekosistemdir. özellikle şehirlerde bu denli rağbet görmesinin nedeni de doğadan bir parçayı evinize, okulunuza, ofisinize, kısacası yanıbaşınıza taşıma imkanı sağlıyor oluşu.

    hem kendinize hem de sevdiklerinize verebileceğiniz en anlamlı el yapımı hediyelerden biri olan terrariumları malzemelerinizi kendiniz temin ederek yapabilirsiniz.

    öncelikle minik ekosisteminizi nasıl bir ortamda oluşturmak istediğinize karar verin. bu basit bir kavanoz da olabilir, şık bir kavanoz da. önemli olan ayrıntılardan biri kapalı bir ortam mı tercih ettiğiniz yoksa hava alacak bir ortamı mı tercih edeceğiniz. ikisi için farklı bitki türlerini seçmeniz gerekecek. seçtiğiniz kabın ebatlarına göre malzeme seçmeniz gerekecek. unutmayın, bunun bir standardı yok, dilerseniz boynunuzda taşıyacağınız bir minik şişeniz olur dilerseniz bir masaüstü fanusunuz. tamamen sizin hayalgücünüz devrede!

    nemli ortamı seven ve fazla büyümeyen cinsten bitkiler seçmeye özen gösterin. eğrelti otları, arapsaçı, nemli alanlarda görülen yosunlar ve küçük otlar kapalı terrariumlar için idealdir. eğer ağzı açık ve biraz da büyük bir kap içerisinde bir ekosistem oluşturacaksanız kaktüs ve sukulent de kullanabilirsiniz. burada önemli olanın seçtiğiniz kabın büyüklüğü olduğunu malzeme seçiminde lütfen aklınızda bulundurun.

    her şeyi seçtiniz, sıra yapıma geldi. kullanacağınız kabı yıkayın ve iyice kurulayın. nemli kalmadığına emin olun. kabın en alt kısmına fazla suyu çekecek olan çakıl taşlarını veya küçük taşları yerleştirin. mangal kömürünü çakıl taşlarından daha küçük olacak şekilde parçalayın. kömür, olası bakteri ve küf oluşumlarını önlemek için işinize yarayacak, o nedenle eklemeyi ihmal etmeyin.

    kullanmaya karar verdiğiniz bitkinizi köklerine zarar vermeyecek şekilde, muhafaza ettiğinizden saksı ya da keseden çıkarın. ekstra toprak ya da torf kullanarak daha önce hazırladığınız kömürle kaplı zeminin üzerine bitkinizi ekin. zemini iyice sabitlediğinize emin olun. ve son olarak terrariumunuzu dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz.

    bakımı için dikkat edilmesi gerekenler ise şöyle:

    - çok fazla suladığınız takdirde çürümesine neden olabilirsiniz. kabın zeminine yerleştirdiğiniz çakıl taşlarının durumuna bakarak nem oranını gözlemleyebilir ve ona göre sulayabilirsiniz.

    - çok fazla büyüdüğünde ya da yaprakları çürüdüğünde mutlaka budama yapın.

    - aydınlık bir ortamda tutun ama doğrudan güneş almamasına da özen gösterin.

    - ısı kaynaklarının üstünde veya yakınında olmamasına mutlaka dikkat edin.

  • 18 temmuz 2017 kemal kılıçdaroğlu'nun hükümete meydan okurken sarf ettiği taşşaklı söz.akp'li yöneticilerin abdestlerinden şüpheleri yoksa buyursunlar tartışsınlar ve görelim gerçekleri. bir vatandaş olarak doğruları öğrenmek benim de hakkım değil mi?..

    o değil de, bağzı andavallar halen ''darbe gecesi gördük yeaa'' diyerek kendilerini kandırıyor. iyi, ne güzel işte reisiniz korkmuyorsa çıksın karşısında bunu da sorsun öğrenelim..

  • hic uzatmadan sirketine sikayet edilmesi ve hayatinin karartilmasi gereken kisidir.
    asagidaki formatla maili 50 kisi atsa adamin aklini alirlar. kaldi 49 kisi hadi biraz emek verelim.

    alici : cnx-bg-recruitment@concentrix.com ( sirketin bulgaristan ayagi hr i )
    konu : complain about employee named - fatih yeresacan -
    mail :
    hello,

    one of your employees posted a video about the earthquake in turkey. ın the video, he humiliates and insults people affected by the earthquake. the video contains a lot of disrespectful behavior and words to them. he is ruthless on a sensitive subject and speaks without hesitation.
    for the company image, please take the necessary steps in this regard.
    kind regards

    you can reach:
    to the video: https://www.youtube.com/…&ab_channel=gurbethavaları
    to the employee: https://www.linkedin.com/…atih-yeresacan-445157181/

    edit: guzel mesajlariniz icin tesekkurler. boyle insanlarin varligini gormek umut verici
    son edit: bir yazarin attigina gore isten cikarilmis. ellerinize saglik
    link: https://twitter.com/…dar/status/1637150118183944194

  • durmaksızın yeni yerleşim yerleri inşa ediliyorken sanki yeni insanlara yer varmış gibi görünüyor bu şehir. halbuki ne kaldıracak yolları, ne de yetecek oksijeni, hacmi var. peki bu yapılaşmayı durduracak olan kimse var mı? planlamayla sorumlu kişiler bunu biraz olsun gözetiyor mu? tabii ki hayır.

    örneğin zaten trafiğin tıklım tıkış olduğu bir yere kocaman binalar dikildiğinde kimse bu binalarda ikamet edecek yüzlerce kişinin arabalarının bu trafiğe nasıl gireceğini düşünmüyor.

    mesela manhattan'a dındırık bi inşaat şirketinin gelip eski binaları yıkıp bilmem kaç katlı ev yaptığını düşünebiliyor musunuz? adamların nüfusu zerre kadar artmıyor çünkü şehrin kapasitesi sabitlenmiş. çünkü orada devlet insanına değer veriyor. buradaysa insanlar için şehrin gitgide yaşanmaz bir hal alışı, herkesin saatlerini trafikte geçiriyor oluşu, suçun artıyor olması ve insan kalitesinin gitgide düşüyor olması kimsenin umrunda değil. tek umurlarında olan rant ve para.