hesabın var mı? giriş yap

  • birebir çalışmış bir insan olarak diyorum ki nurgül yeşilçay haklıdır. bilen bilir onu kupası hep doludur, bir şeyler içer. bazen çok neşeli olur sağı solu öper bazen kızgın olur yoldan geçene saldırır. sabahtan akşama öküz gibi çalışırsın bir de bu tipi beklersin. geldiğinde hep kıpkırmızıdır ve bir ton pudra mudra bir şeyler gerekir.

  • işin bu kısmı da ağırlıkla hatalı sulama ve hatalı tarım faaliyetlerinin bir sonucudur ve tesadüf değildir. çiftçilik yapanların pek çoğu tarlasında bir sondaj açıp, yer altından çıkan suyu her tarafı göle çevirecek şekilde yıllar boyu suladı. damlama sistemiyle daha tasarruflu sulamayı su bittikten sonra akıl edebildiler. 25-30 yıl önce 10-15 metrede su bulunur tulumbayla yüzeye verilirdi. aynı yerlerde artık 200-250 metrede su yok veya daha da derinlerde.

    sınırsız zannedilen kaynakların sınırlı ve telafi edilemez olduğunu bu ülke öğreniyor ama bittikten ve elinden gittikten sonra...

    e1: bazı sorular geldi yeraltı suları yağışlarla beslense de oluşmaları hem zordur hem de uzun yıllar alır. çünkü yağışların büyük çoğunluğu tekrar buharlaşır veya yüzey sularına karışır, birikebilmesi için yeraltındaki boşluklara ulaşacak açıklıkların olması gerekir. tüketim hızın oluşma hızından fazla olunca da sular biter ki bitmiş durumda olduğu görülüyor.

    e2: ben konuya biraz vakıf bir hekimim arkadaşlar, damlama sistemi falan satmıyorum. nereden bulursunuz bilmiyorum ama tanıdığım bazı üreticiler sulama hortumlarını delerek kendi sistemlerini yapmışlardı, işin içindeyseniz kurması zor bir sistem olmaz.

  • tiyatrosunu izleme fırsatı bulduğum, ellerini tutup "ne kadar güzel olduğunu anlatabildiğim" heyecandan bacaklarımı titreten çok, çok özel insan.

    çolpan hanım dediğimde "çolpan abla, çolpan abla" demişti gülerek.

    allah nur içinde yatırsın, en büyük aşkına kavuştu tekrar.

  • 1836'da jean françois paujot isimli bir jamaikalı tarafından üretilmiştir.

    aslında, kendisi kırmızı ve mavi muz (sadece pişirilerek yenilebilir) üretimi yaparken, bahçesindeki ağaçlardan birinde bulunan muzun sarı rekli olduğunu ve pişirmeden yenilebildiğini farketmiş. muz türleri arasında daha kaliteli bir muz üretebilmek için çaprazlama yaparken, bugün bildiğimiz muzu üretmeyi başarmış.

    asıl ilginç olan ise, paujot'ın daha iyi bir muz üretme çalışmaları sırasında bu sarı muzun doğal bir mutasyon sonucu kendiliğinden oluşması. yani bu muz onun çalışmalarının ürünü değil. bugün bildiğimiz tüm muz tarlaları o tek ağaçtan ortaya çıkmıştır. tabi sonrasında çok zengin olduğunu söylemeye gerek görmüyorum.

    ayrıca bugün bildiğimiz muzun meyvesi kısırdır. doğal yollarla çoğalamaz.

  • fenerbahçeli cemil.
    alman kaleci mayer.
    franz bekenbauer.
    tacsız kral pele.
    nadya komanaçi...

  • fransa'dan almanya'ya doğru araç ile gidiyoruz. kongre vs derken yorulduk ve sınıra yakın bir kasabada gece konaklamak için mola verdik.
    ev sahibine market var mı dedik. 1 tane var dedi. tarif etti.
    gittik tarif edilen bakkal - manav karışımı markete. 1 tane personel yok. kapandı mı acaba dedik ama ışıklar yanıyor. alacaklarımızı aldık bekliyoruz sahibi gelsin ödeyelim. neredeyse yarım saat sonra biri geldi alışveriş için. sahibi sandık ama değilmiş. ürünleri aldı, masanın üstündeki ahşap kutuya para attı ve para üstü aldı.
    hemen sorduk sistemi.
    markette personel yokmuş, 24 saat açıkmış. fiyatlar zaten yazıyor dedi. kutuya atın dedi.

    ben böyle ahlaksızlık görmedim. müşteriyi siklemiyor bu avrupa. git kutuya kendin para at yok efendim para üstünü say ve al.

  • telefonla canlı yayına bağlanan kişinin 9'a basması üzerine erdem bey ceza olarak bir fıkra anlatır ve cenk bey fıkra bitince alaycı bir ifadeyle güler...

    e: bu fıkrama kahkahalarla gülen 70 milyonu duyar gibiyim cenk bey...
    c: duyargalarım var diyorsunuz... (telefondaki kişiye* döner...) aldınız mı ağzınızın payını hanımefendi? 9'a basarsanız böyle olur.
    e: cenk bey yalnız bir dakika, bu bir ceza madem... insanlar niye gülerek kendilerine ceza çektiriyorlar? yani 9'a basarak... demek ki bu bir ceza değil, benim fıkralarımı gerçekten seviyorlar cenk bey.
    c: işte tuna kiremitçi de sizin gibi düşündüğü için devamlı kitap yazıyor erdem bey!