hesabın var mı? giriş yap

  • daha önce yazılmış ama ben de şunu şuraya koymak istiyorum: https://www.youtube.com/watch?v=up0tis6jvse

    "aganigi naganigi" ikilemesini dilimize (dilimize derken günlük konuşma dilimize arkadaşlar, güzel türkçemize değil) sokmuştu bu reklam ilk çıktığında. ilginç şekilde; etrafımda kimsenin duymadığı, kullanmadığı, sözlükte de yazmayan ama kimsenin de ne anlama geldiğini anlamakta da hiçbir zorluk çekmediği bir ikilemeydi. o zamana kadar duyan bilen yoktu ama bu reklamda duyduktan sonra herkes neyi ifade ettiğini bir çırpıda anlamıştı. ve reklamdan sonra da bir süre de ağzımıza takılmıştı. muhtemelen kuru yemişin direkt mala gittiği(bkz: direk mala gider) bilgisini halk arasında yaygınlaştıran reklam budur. hatta daha da abartıyorum, bu reklamdan sonra artık bir daha fındığın reklamının yapılmasına ihtiyaç kalmamıştır çünkü fındık kolektif hafızanın derinliklerine direkt mala giden gıda olarak kazınmıştır. reklam sektörünün kendi çapında en büyük başarılarındandır.

  • başlık: belediyenin cenaze arabasını çalıp her gece
    entry 1: mezarlıkta terör estiriyorum
    entry 3: helal piç millet o arabaya binmek için ölüyo amk

  • eminim kız çocuk sahibi herkes kızı için bir şeyler yapmıştır ; ama herkesten farklı olarak dünyada belkide en orjinal bir biçimde kızı için bir şey yapan bir isim var ; "eugene cernan"..

    ---1934 doğumlu cernan, nasa'nın apollo 17 misyonu kapsamında, 12 aralık 1972'de ay'a ayak basan on ikinci ve son astronot oldu.bu yüzden kendisi "ay'a ayak basan son insan" olarak ünlüdür,hatta yine aynı betimlemede ünlü bir belgeseli vardır---

    işte cernan ay yüzeyinden ayrılmadan önce ay modülünün yaklaşık bir mil uzaklığında bir dizinin üstüne eğilerek dokunduğu bir yere görev yaptığı sırada 9 yaşında olan tracy isimli kızının baş harfleri olan "-t d c -" harflerini toz haline getirerek işaretlemişti..yani cernan'ın kızının baş harfleri 46 yıldır orada ve ay'da atmosfer olmaması, rüzgar, yağmur gibi yüzeydeki izleri silecek etkenlerin bulunmaması nedeniyle de tahmini on binlerce yıl daha orada kalacak..

    bir kız babası olarak , kızı tracy için böyle orjinal bir şey yapan cernan'ın ; eşinden boşanıp(işkolikliği nedeniyle) , kızından ayrı yaşamasına rağmen kızı tracy'e jestleri yıllar geçse de bitmeyecekti...

    kendisinin dostu ve eski meslektaşı olan alan bean "ay resimciliği" altında sanatçılığa başlamıştı... cernan bir gün alan bean'i ziyaret ettiğinde gördüğü resimdeki bir kayayı hatırlamış ve ona kızının baş harflerini buraya bir yere işaretlediğinden çok duygusal bir şekilde bahsetmişti..aradan günler geçtikten sonra alan bean, cernan'ı çağırıp resimlerinden birinde değişiklik yaptığını söylemiş ve şu resmi göstermişti..

    resimde gözüktüğü üzere kayanın sol alt kısmında cernan'ın kızı olan tracy ismi yazıyordu ve bir süre sonra astronot dünyasında station 6 boulder olarak bilinen bu kayanın ismi "tracy's rock" olarak sembolleşmişti..yani cernan kızının ismini aya kazıdığı yetmediği gibi yıllar geçtikten sonra bile kızının isminin ay üzerinde ünlü bir kayanın ismi haline gelmesine vesile olmuştu..

  • üniversite sırasında pek çok kişinin aklına gelmeyen depresyon halidir. öğrencilerde bir özgüven olur genelde. hele ki iyi bir üniveristede okuyorlarsa. sanırlar ki okul biter bitmez herkes kendilerine kucak açacak bir anda bol maaş rahat bir iş sahibi olacaklar. hatta öyle bir özgüven ki devlete burun kıvırıp, bana ne abi kpss den ne uğraşıcam girerim özel sektöre çalışırım derler. ancak mezun olunduktan çok kısa bir süre sonra bu durumun böyle olmadığı anlaşılır. kimsenin kimseye kucak açmadığı ortaya çıkar ilk önce, sonra merak etme seni bir yere yerleştiririz diye atıp tutan eş dosta ulaşamamaya başlarsın hatta merak etmeyin çocuklar çok rahat iş bulurunuz diyen üniversitedeki hocalarınız yanlarına gittiğinizde sizi tanımamazlıktan gelirler daha iki ay önce mezun olmuş olmanıza rağmen. en sonunda kendinizi boktan bir firmada fotokopi çekerken bulursunuz. işte bu son nokta tam olarak depresyona girmenizi ve uzun süre çıkamamanızı sağlar.

  • pc ya da ozellikle mobilde oyun oynarken gecemediginiz bir bolumu o an birakip birkac saat sonra denediginizde ilk seferde geciyorsunuz. bunu siz oyunu oynamayi birakmayin diye biz yapiyoruz. net olarak beceremiyorsunuz yani aslinda, ortalama alti siniflandirilip belli oranda avantajlandiriliyorsunuz. bu da size "oyunu cozuyorum" hissi yaratiyor, daha cok baglaniyorsunuz.

    coklu oyunculu oyunlarin kucuk bir kisminda siz raunda baslamadan oyunun sonucu belirleniyor. ne yapsaniz kazanamiyor ya da dogrudan kaybetmeye oynamazsaniz kaybedemiyorsunuz. zaten eslesme esnasinda kazanacak-kaybedecek diye eslesiyorsunuz. bunun sebebinde detaya giremiyorum maalesef ama tahmin ettiginiz gibi sadece para odakli degil.

    konsollar onceleri bu isten daha az etkileniyordu ama artik pc'den farki yok calisan sistemin. yukarida anlattigim her oyunda yok, cunku maliyetli sistemler ancak "cok sardi birakamiyorum" dediginiz oyunlarda bu tip seyler genelde mevcut.

  • bazen gerçekten taşı gediğine koyar.
    olay tekirdağ'da geçmektedir.
    3 aylık ilayda gecenin bir yarısı etinden et koparılmış gibi bağırmaya başlayınca acile gidilir. nöbetçi doktor muayene eder ve farklı bir şey yedirip yedirmediğimizi sorar. azıcık -ama gerçekten azıcık- kavun emdirildiği söylenir. doktorun cevabı:
    - yanında beyaz peynir ve rakı vermezseniz bağırır tabi.
    mekan tekirdağ olunca bir şey diyemedik. adam haklı.

  • beşiktaşlıyım ama galatasaray'ı destekledim.

    yapmayın şöyle boru falan. büyük bir heyecanla takip ettim maçı. galibiyete de çok sevindim. ama siz böyle yapınca tiksinti geliyor.