hesabın var mı? giriş yap

  • normal bir durum.
    dünyada 200'ün üzerinde zehirli yılan türü var. türkiye'de ise 15 civarı.
    bunların ikisi zaten az zehirli, insanı öldürmez. diğerleri de aşırı zehirli değiller. sokulma durumuna karşı her yılan türü için ayrı antivenom* tutmak gerekiyor. bunları uygun koşullarda saklamak büyük dert.
    bu nedenle sağlık kuruluşları sadece kendi bölgelerindeki yılanların antivenomlarını bulundurur.
    türkiye'deki zehirli yılanların %90'ı engerek türüdür. dolayısı ile ülkemizde bu türün antivenomu vardır.
    yılanlar soğuk hayvanlar, görünce insanın tüyleri diken diken oluyor ama bilinenin aksine yılan saldırgan bir hayvan değildir. yuvasının yanında değilseniz, üzerine basmazsanız, öldürmeye, yakalamaya çalışmazsanız durduk yere insana saldırmazlar.
    son olarak zehirli bir yılanla gösteri yapıyorsan antivenomunu kendin yanında taşıyacaksın. her şeyi devletten beklemeyeceksin.

  • 2001 yılında esatta bir daireye taşındık. esatta genelde yaşlılar, bekarlar ve küçük aileler yaşar. bu apartman da kendi içinde bir dünya, karşı komşumuz 100 yaşında bir emekli orman mühendisi, onun yan dairesinde türkiyenin ilk hosteslerinden biri, birinci katta resim yapıyorum dediğinde ciddiye almadığımız resimlerini görünce dudağımızı uçuklatan 80 lerine yaklaşmış bir ev hanımı... ilk apartman toplantısında apar topar bizi yönetici seçiyorlar, karı-koca otuzlu yaşların başındayız, şaşırıyoruz, ama defterleri düzenlemekle işe başlayıp çatıdan girip, asansörden çıkıyoruz, kalorifer tesisatı otopark derken evimizden usta çıkmaz oluyor. bunca yaşlı ile el deymeyen apartmanda yaptıklarımız yan apartmanlarda bile duyuluyor, sürekli zili çaldığı için evimizin kapısı açık durduğu günler de oluyor, 75 yaşındaki teyzelerin internet bağlantısını kontrol ettiğimiz de. daha çocuklar da yok ortada, sıkılmadan uğraşıyoruz tüm sorunlarla...
    apartmanın bizden oldukça genç bi kapıcısı var, köyünden evlenip getirdiği gençten bir de karısı. çocukları olmuyor diye çok üzülüyorlar, sonra bizim büyük oğlan doğunca karısına kısa bir süre çocuk baktırıyoruz, asıl amaç çocuklara annelik edenlerin daha kolay hamile kaldığını öğrenmemiz, bir yıl kadar sonra hamile kalıyor karısı. bu süreçte apartman kombiye geçtiği için kapıcıyı dışardan çalıştırmak gündeme geliyor. kocam çok sert çıkıyor, ssk sız adam çalıştırmamak konusunda, "ister güvenlik görevlisi tuttum deyin, ister bir aileye ekmek kapısı açtım ya da fitre zekatımı bu şekilde veriyorum deyin, bu aile buradan ekmek yiyecek" diye razı ediyor yaşlı komşularımızı.
    geçen gün servisle artık oturmadığımız o apartmanın önünden geçerken eski kapıcımız, karısı ve kızı ile oğlunu görüyorum. akşam alışverişlerini yapıp evlerine geri dönüyorlar.
    bugüne kadar yaptığımız en iyi "iş"in bu olduğuna karar verdim o an....

  • bugün kasmaması sanırım imkansız. eğer bugün minimum kasmayla yayın yaparsa seneye dekoder satmaya başlar.

    debe editi: nerdeyse hiç donmadı kendisini tebrik ediyorum. dekoder satarsa ilk alıcısı benim

  • ülkenin girdiği ekonomik çıkmaz sonucunda, sıfır telefon almak artık lüks sayılıyor. bu durum ikinci el telefon piyasasını şuan şahlandırmış durumda.
    peki ikinci el telefon almak güvenli mi, ne kadar sağlıklı onu ele alalım ve alacak insanlara tavsiyelerde bulunalım.

    -öncelikle faturasının olması çok önemli. daha önce faturasız telefon aldığım ve çalıntı çıkması sonucu karakolluk olduğum ve telefonu iade etmek zorunda kalmışlığım var. faturasız telefon almayın. en çok duyacağınız bahanelerden biri; '' fatura, ev taşınırken kayboldu '' olacaktır, yedi göbek, aynı evde oturuyorlar inanmayın. sonra karakolluk olursunuz telefon da elden gider.

    ekranı, anakartı, arka kapağı gibi malzemeler, servis dışında değişmişse uzak durun. 1-5 ay arası kesin bir arıza meydana gelir. örneğin ekranın dokunmatiği kendiliğinden işlevsiz hale gelebilir, yada telefon kökten kapanabilir. asla orijinalinin yerini tutmaz. genelde; ucuz malzeme kullanılır ve tecrübesi insanların elinden geçer

    -darbe ve çizikli telefon almamaya dikkat edin. zira darbe almış telefon bir süreden sonra hata vermeye başlıyor. tabi burası biraz şans işi. ayrıca kozmetik olarak hoş durmaz. ( darbe ve çizikler çok ufaksa sorun olmaz )

    faturada ve telefondaki imei'leri mutlaka karşılaştırın. zira telefon yurtdışı, fatura da başka bir telefonun faturası olabilir. çok yaşadım bu durumu.

    - en önemli ayrıntıya gelelim; telefonu elinize aldığınızda beyaz bir ekran açın telefonda. ekranda leke, ölü piksel, darbe varsa kendini belli eder.

    - herhangi bir müzik açın, eğer ses cızırtılı geliyorsa; ya hoparlör patlamıştır ya da sıvı teması vardır.

    - sensör. konuşma yaparken ya da ekrana bakarken sensör otomatik olarak devreye girer. ama sorunlu telefonlarda bu durum sıklıkla yaşanmaz, ara sıra sensör devreye girer. hiç kod yada sisteme girmeyin. bunu anlamanın en basit yolu: birini arayın kulağınıza yakınlaştırıp-uzaklaştırın. uzaklaşınca ekran aydınlanıyor, yakınlaşınca sönüyorsa sorun yok. kısa yolu ise; birini arayın telefonu masanın üstüne koyun, sensörü elinizle kapatın, ekran kapanıyorsa ve elinizi çektiğinizde ekran açılıyorsa sorun yok demektir.

    - parmak izi okuyucu varsa telefonda, iki parmağınızı da okutmadan almayın telefonu. bazı telefonların parmak izi sorunlu olabilir. kesinlikle parmak izini deneyin.

    - yurtdışı telefon alıyorsanız; imei attırmayın. zira telefonun genetiği değişmiş gibi bir hal alıyor. bu da kullanışına ve batarya tüketimine etki ediyor. en güzeli pasaporta işlemek.

    - satıcı size telefonu verdiğinde, telefon servis dışında bir yerde tamir görmüş ve satıcı bunu size söylemiyor olabilir. siz aldıktan sonra tanıdığınız bir tamirciye veya anlayan bir arkadaşınıza gösterin. ne olur ne olmaz.

    - son bir rötuş olarak; telefonu alırken bir arkadaşınızı arayın; iki tarafında seni net bir şekilde geliyorsa işlem tamamdır, telefonunuz hayırlı olsun.

  • bi entry giriliyor hemen üstüne ama şunlar daha az alıyor yeaacılar hazır bekliyor,ne geldiyse başımıza bu yavşaklardan geldi. hakkını arayana ilk engel yönetenlerden idarecilerden patronlardan önce bunlar.

    tanım: türk eğitim sistemindeki kara lekelerden birine örnektir.