hesabın var mı? giriş yap

  • sam: biliyorum, yanlış bu! aslında burada olmamalıydık biz. ama buradayız. aynı cenk hikayelerindeki gibi bay frodo. yani ciddi hikayeler gibi. tehlike ve karanlık içinde olanlardan. bazen kendi sonunu bilmek bile istemezsin ya. hani nasıl iyi olacak diye inanamazsın. bu kadar kötülük olduktan sonra dünya nasıl eski haline dönecek? ama sonuç olarak, bu geçici bir şey. bu gölge yani. karanlık bile bitmeli. yeni bir gün doğacak. güneş çıktığında daha da parlak olacak. bunlar hiç unutamadığımız kadar anlamlı şeyler. bunları anlamayacak kadar küçük olduğumuzda bile. ama bay frodo galiba ben anlıyorum. artık biliyorum. o hikayelerdeki insanların da dönme şansları vardı ama dönmediler işte. tutundukları bir şey olduğu için daima yollarına devam ettiler.

    frodo: peki biz neye tutunuyoruz sam?

    sam: dünya'da hala iyilik olduğuna bay frodo. bu uğurda savaşılacağına.

  • ilk çağ felsefecilerinden elea okulunun en önemli ikinci filozofu (birinci filozof (bkz: parmendies)) zenonun öne sürdüğü bir paradoksdur.

    zenon'a göre haraket imkansızdır, bunu da belirli bir zaman içinde hiçbir mesafenin aşılamayacağını düşüncesi üzerine söyler, bir paradoks yaratır. görsel

    iddia:
    aşil kaplumbağaya her yaklaştığında kaplumbağa da bir mesafe alacağı için başka bir noktaya ulaşacaktır, böylece bir doğrunun sonsuz sayıdaki noktadan oluştuğu varsayımına göre asla geçemez, geçebilmesi için sonsuz bir mesafeyi sonlu bir zaman zarfında alması gerekir.

    çözümü:
    öncelikle basit bir matematikle bu sorun çözülebilir, aşilin hızı 10 m/s kaplumbağanın hızı ise 1 m/s olsun ve 100m avans ile önde başlamış olsun. katedilen süreyi de t olarak belirtelim
    10*(t) = 1*(t) + 100 hesaplamasına göre 11.11 sn sonra aşil kaplumbağayı yakalayacaktır. başlıktaki sonsuz ıraksama yönetimiyle de çözülebilir.

    peki zenon bu çözümü bilmiyor muydu, en nihayetinde pratikte aşilin kaplumbağayı yakalayacağını biliyordu ona göre gözlem-pratik ile matematiksel felsefenin bakış açısının başka başka şeyler olduğu yönündedir.

    çıkarttığımız sonuçlara göre değerlendirmeleri yapalım:
    zenon matematiksel-felsefe açısından kesinlikle haklıdır ama örneği yanlıştır bugün biliyoruz ki uzay zaman içinde matematik ve fizik kullanarak herşeyi hesaplayabiliyoruz. einstenin görelilik kanuna göre tüm hızlar, bir referans çerçevesine göre ölçülür. (bkz: referans çerçevesi)

    ama örneğin programlama yaparken kullanılan recursive fonskiyonlarda zenonun paradoksu çalışır, sonsuz döngüye girer.

    buradan da anlaşılacağı gibi zenonun asla yakalayamaz ifadesindeki asla kelimesi yanlıştır, ortama göre değişebilir.

  • kendisinin kel kafasını öptüğümü söylemiş miydim?

    fenerbahçe'den kovulduktan sonra, türkiye'den ayrılmadan 2 gün önce acarkent'te yer alan evine gittim. zar zor ulaşabildiğim aslanlı ev tariflerinden yola çıkarak evini buldum. kapıda nakliye için bir kamyon, 3-4 tane taraftar, bedri baykam ve asistanı vardı. benim boynumda boyunluk, 10 gün önce talihsiz bir kaza ile boynumu kırmıştım. sağa sola robocop gibi bakınıyorum. sonra kamyona eşya taşıyan alex de souza geldi kapıya, ayağında terliklerle.

    tanıştım. alex de souza ile tanıştım. ben adımı söyledim. merhaba ben alex dedi. mütevazı kelimesinin içini dolduran bir adam. kendisine dert yandım, başkan aziz yıldırım ve aykut kocaman hakkında serzenişte bulundum. problem yok dedi. sanki kovulan benmişim gibi, o kadar sakin ve vefalıydı. o kadar fenerbahçeliydi. ve bir o kadar mutsuz ve üzgündü.

    ben aslında ingilizce konuşuruz diye düşünüyordum ama başından itibaren bütün sohbet türkçe gelişti. çocukları, eşini falan sordum. alex de souza'ya bildiğin halini, hatırını sordum yani. kendisi için hazırladığım ufak bir hediye verdim. sonunda nasıl oldu bilmiyorum, bir anda eğil kafandan öpücem dedim. güldü ve kafasını eğdi. ben alex'in kafasından öperken, bedri baykam'ın asistanı fotoğrafımızı çekiyordu. sanki iki eski arkadaşmış gibi tokalaştık, beraber atkı açtık, sarıldık ve vedalaştık.

    o anlar hayatımın unutulmaz anları arasında yerini aldı. gecenin bir vakti fitbol dergi'de samet güzel'in yazısını okurken geldi aklıma ve yazmak istedim. bu adam kesinlikle bir futbolcudan fazlası. ciddi anlamda duygusal ve iyi bir insan. saha içi ve saha dışında kesinlikle aynı yapıda olan, hayatımda arkadaşım olarak temasta kalmasını isteyebileceğim bir insan. yolu hep açık olsun.

  • turkiye milli takimi icin euro ile yapılan anlaşmaya mi yanarsın? memleketin içinden geçtiği bu durumda bu paraların dökülmesine mi yanarsın?

    n'apiyor kardeşim bu adam? ne bileyim yani bir kere neden futbol ekonomisi türkiye'den kat kat büyük ülkelerin hocalarından daha fazla para alıyor? (bkz: ispanya)

    hayır bir de mesela sen senelik 15 milyon tl verdin de bu arkadaş yok olmaz mı dedi? dediyse defolsun gitsin zaten gelmesin.

    bir de iki mikrofon gördü mu vatan, millet, milli gorev, çiğ bir popülizmle yoğurup konuyu yabancı sınırına getirir. tabi istemezsiniz lan yabancı. yoksa avrupa genç hoca dolu. kim senin çağdışı futboluna ve düz adam fikirlerine 3.2 milyon euro saysın?

    haram zehir zıkkım olsun, lan, terbiyesizler.

    tanim: şenol güneş'i avrupa'nın en çok net maaş kazanan milli takımlar hocası yapan üzücü anlaşma.

    kaynak

    debe editi: bir yandan dünya'da böyle eşi olmayan paraların teknik direktörlere bol keseden dağıtıldığı ülkemizde maalesef sma hastalığı'nın inanılmaz yüksek ilaç masrafları devlet tarafından karşılanmıyor.

    ada da hayatta kalabilmek için ilaca ihtiyaç duyan bebeklerden birisi ve yardımlarınızı bekliyor. detaylı bilgi için sma tip 1 hastası ada'ya umut ol kampanyası başlığına, ya da hem bilgi hem bağış için bu gofundme linkine danışabilirsiniz. bilgilendiren arkadaşlara teşekkürler.

  • "kadınlar ve erkekler hakkında bilmeniz gereken her şey: kadınlar delidir, erkekler aptal.
    ve kadınların deli olmasının sebebi erkeklerin aptal olması."

  • plaja filaş dedi geçen gün annem, anam anam canım anam...

    yalnız katalitiğe dili dönmeyip katolik deyişi var ki beni benden alıyor. "şu katoliği yaksana evladım" dedikçe gülmekten yerlere yatmamak için kendimi zor tutuyorum.

  • kendisine bazlama surat diyen birine dava acmis. 15.000 tl’lik manevi tazminat davasi hatta. reddedilmis.

    https://twitter.com/…tatus/1310164870931898368?s=21

    karsi tarafin avukatinin aciklamasi inanilmaz.

    "müvekkilim doğduğu, büyüdüğü yöre itibarıyla anadolu’nun bağrından kopmuş biri olup bazlama ekmeğinin çok sevilen bolca tüketilen bir ekmek türü, yani bir nimet olmasından ötürü sn. hande erçel ile ilgili olarak ‘bazlama surat’ ifadesini kullanmıştır. bu ifade asla hakaret amaçlı kullanılmamış olup sn. hande erçel’in herkesçe malum olan yüz güzelliğine esprili bir şekilde teşbihte bulunulmuştur.”

    simdi herkes saga sola bazlama, simit, borek yapistirir durur ahahsj.

    - oglum kiza gevrek suratli demissin
    + hakim bey ben gecimimi gevrek ile sagliyorum, cok severim
    - ha ok

  • günümüzde fenerbahçelilik öyle zorlaşıyor ki, ülkenin en entelektüel adamını bile şu duruma sokuyor.

  • az once odasina girdim. yorgani siyrilmis ustunden. ustunu orttum. bi'seyler soyledi. ipod touch'i kenarda ekranda one direction'da harry'nin resmi. tusa basinca cikti.
    orttum ustunu sıkica. kenarlari bastirdim. egildim sivilceli yanaklarini optum..
    "yhaa anne!!"
    diye mizmizlandi..
    "sus kiz!"
    dedim..
    egildim cennet kokan bagrini optum, kokladim..
    "anne ! gidiklaniyorum yhaa!!"
    dedi.
    "sus kiz, 12 saat sanciyla dogurdum seni, azcik keyfini sureyim"
    dedim. uyku arasinda guldu. ben basimi boynuna gomdum.
    "anne.."
    dedi
    "seni cok seviyorum.."
    her seye degdi..