hesabın var mı? giriş yap

  • duruşmada iyi halden dolayı ceza indirimi almış.

    hakimin karşısında nispeten düzgün durunca evladına yaptıkları da hafifliyor mu yani?

  • vallahi boşuna saydırıyorsunuz burada. o soru sorulmak zorunda. gelgelelim yalnız sorulması daha doğrudur. 2003 yılına kadar ruhsal dosya diye bir öğrenci dosyası vardı. bunu doldurmak öğretmenin göreviydi. bırakın doldurmayı ben mührünü vurmadım diye müfettişten düşük not aldım. burada anne baba mesleği, anne babanın süreğen hastalığı bile yazılır. şu anda da tüm bu yazdıklarım e okul sisteminde var. ev kira mı o bile yazılıyor. kendi odası var mı yazılıyor. 4 yıl okutacağın öğrenciyi tanımazsan olmaz. bilmeyen insanların bu eleştirileri yüzünden öğretmenler soramaz oldular. geçen belediyeden çanta ve mont verecekler. öğretmenlere bana yoksul çocukların listesini verin diyorum hocam pek soramıyoruz diyorlar.
    velhasıl "çok ezildim, çok utandım." diye sikko hikayelerinizi anlatacağınıza çocuklarınıza her mesleğin hakkıyla yapıldıkça utanılacak bir şey olmadığını, başkasının mesleğiyle alay edilmemesini, toplumun her mesleğe ihtiyacı olduğunu öğretin. ya da size bunu öğretmeyen ana babanıza kızın.

  • --- spoiler ---

    bölümle ilgili söyleyeceğim tek şey allahtan melisandre geldi iki ateş yaktı da bütün bölüm siyah ekrana bakmadık.
    --- spoiler ---

  • yedi sekiz yaşlarındayken o zamanlar bıçkın bir ergen olan halamın oğlunun dandirik teybinden tekrar tekrar ibrahim tatlıses'in seni yakacaklar şarkısını dinleyip hüzünlenirdim, gözlerime yaşlar dolardı. " seni yakacaklar benim yerime, seni tanrı bile affetmeyecek". kimi yakacaklar ulan, kimi affetmeyecekler? oyuncak tavşanını mı? daha adam gibi kıçımı yıkayamıyordum o yaşta afedersiniz, bu ne hüzün, bu ne melankoli?

  • bir ortamda, mekanda tek başına takılmaktan daha kötü olan bir şey varsa o da aşırı sosyalin masasına denk gelmektir. o masada öyle dramlar yaşanır ki bunu dışarıdan bakan gözler anlamaz. onlar o masanın eğlendiğini, geleninin gideninin bitmediğini düşünürler, hatta yeri gelir imrenirler. ancak olayın iç yüzü hiç de öyle değildir.

    o masada aşırı sosyalin tahakkümü vardır, kati bir sahiplenmesi vardır. gelen giden trafiğini yönetir, masadaki kimsenin tanımadığı tipleri sürekli olarak masaya çağırır, sadece kendilerinin anladığı bir muhabbet yaparlar, bütün konuşmalara dahil olur, bütün konuşmaları böler ve kendine yönlendirir, her şeyin iyisini, güzelini o bilir, ona sürekli katılmanızı, destek vermenizi bekler, vermezseniz alana kadar masayı gerer. konudan konuya atlar, bir konudaki görüşlerinizi anlatırken bir bakmışsınız “o değil de…” diyerek başka konuya zıplamış olur.

    aşırı sosyalin masasında büyük dramlar yaşanır, dışarıdan bakanların görmediği. tüm geceyi, masayı ele geçirir, sizi yönlendirir, mekan trafiğinin o masa üzerinden akmasını sağlar. sürekli bir “ne haber abi görüşemiyoruz” muhabbeti döner durur ortalıkta. bir daha asla görmeyeceğiniz tonla insanla karşılaşır, tanışırsınız. hani günün birinde, birini görürsünüz de “ulan ben bu adamı tanıyorum galiba” dersiniz ya, işte o adam aşırı sosyalin arkadaşlarından biridir, illaki tanıştırmıştır size de ama unutmuşsunuzdur.

    allah aşırı sosyalin masasından uzak tutsun.