hesabın var mı? giriş yap

  • bu baba:

    amerika'da ise; "tabi korunmak şartıyla" diye ekler.
    fransa'da ise; "tabi fransızca konuşması şartıyla" diye ekler.
    rusya'da ise; "tabi ayık olmak şartıyla" diye ekler.
    türkiye'de ise; "tabi bir daha kalkmamak şartıyla" diye ekler.

  • o zamanlar 19 yaşındayım. zeytinli rock festivali var gündemimde. çok güzel sanatçılar geliyor. kesin gitmek lazım. kesin değil de gitmek lazım işte. zaten yapacak bişey de yok, boş geziyorum. ama etrafımda da kimse yok eşlik edecek. var da öyle kafa dengi değil. dedim ki hadi olum erik iş başa düştü. gittim tek başıma. annem, "oğlum bak şu parayı da al çorabının içine sakla, iç içe geçir çorapları kimse bulamaz bişey olsa bile"

    ulen kadın hissetti mi noldu bilmiyorum 3.günün sabahında uyandıktan sonra duş almaya gittim bi 5 dk sürdü sürmedi, döndüm kiiii benim çadıra giren hırsız allah yarattı demeden telefon, tişört, cüzdan, terlik çalmış gitmiş. zaten ne ara zılgıtlar çektim, ateş yakıp üzerinde hopladım hatırlamıyorum.

    arda kalan bikaç parça eşya ve birkaç çorap ,)

    o çoraptaki parayla eve döndüm bir şekilde.

    telefonu kendi simkartıma ayarlamıştım ilk aldığımda. telefona başka bir simkart takılırsa benim numaraya mesaj geliyordu. hemen gittim bi tane kendi numarama ait simkart çıkarttım. yedek mi oluyomuş neymiş. bi baktım numaralar geliyo. avea mıydı neydi aradım işte ismini verdiler. facebooktan bi arattırırsın ki 3 gün boyunca beraber takıldığım eleman çalmış. hayır bir de piç benle beraber hırsız aradı ahahah. hepsini verdiğim adrese göndermek zorunda kaldı. bi de mahkemeye verdim iti.

  • merhaba mirkelam bey. bundan 8 sene evvel, kadıköy'deki bir apartmanda sabaha karşı "tavla, tavla beni tavla, salla pulları zarları" şarkınızı son derece yüksek sesle dinleyen komşumun zilini çalmıştım. müzik yüzünden duymadı tabii, bir daha çaldım. elimi çekmedim zilden. sonunda müziği hiç kısmadan kapıyı bi kız açtı, içeriden dumanlar yüzüme yüzüme geliyordu. "buyurun?" dedi. "hanımefendi sabahın köründe bu nasıl bir ortam, lütfen müziği kısar mısınız?" demiştim. o da bana "mirkelam bizde kısamam ayıp olur" demişti. o anın şokuyla "ha pardon o zaman" dedim, hatta nedense özür falan diledim. ben şunu sormak istiyorum abi size: "o gün orada mıydınız?"
    teşekkürler.

  • eger gercekten geldiyse ilk 11 soyle sekillenir:

    ---------------muslera
    mariano--maicon-denayer--linnes
    ---------ndiaye-----fernando----
    feghouli----belhanda---gary/tolga
    -----------------gomis

  • okurken öyle dalmışım ki 4 saat 20 dakikanın nasıl geçtiğini anlamadım dedirten olay.

    paramız yoktu okumadım.

  • karanlık bir dönem.
    tüplü televizyon, ağır koltuklar, danteller, büyük vitrinler ve havasız bir oda..

    aynı zamanda buz gibi olurdu. hiçbir zaman içindeki eşyalar tam olarak keşfedilmediği için arada çaktırmadan küçük geziler düzenlenirdi.
    (bkz: those were the days)

  • bir süredir yurtdışında mühendis olarak çalışıyorum. çalıştığım inşaat şirketi dünyada ilk onun arasında anılıyor. çocuk değilim. genç bile sayılmam artık galiba. medyatik olmam meslek icabı ihtiyaç duyduğum bişey değil. kaldı ki kariyerimi türkiye'de de devam ettirmiyorum şu an.

    ünlü tanıdıklarım yok. olsaydı da görgüme laf gelir diye bununla övünmezdim herhalde. ya da interneti kullanamasaydım beceriksizliğime laf gelir diye.. iyi okullarda okumuş olmam da övünme kapım olamaz çünkü işimle ilgili ayrıntılar eğitimimle ilgili az çok fikir verir zaten, insanlar aptal değildir, anlayabilirler. aynı evi paylaştığım oğlumun dedesi ile övünmek veya burcumun şahane özelliklerini cv'me eklemek hiç aklıma gelmemişti şimdiye dek. ama burada yemezler onu gibime geliyor. yedirebilene bravo tabi. sonuçta kariyer, kariyerdir diye düşünülüyor herhalde. bana biraz uzak..

    fakat terbiyesiz olmamakla övünebilirim. beni yetiştiren, ünlü olmamalarıyla da çok bişey kaybettiklerini düşünmediğim insanlardan aldığım, nacizane, herkese nasip olmadığını düşündüğüm bir insan özelliğidir.

    hiç bir mahalle ağzı veya zeka yoksunu yazı, bugüne kadar alnımın teri, bileğimin hakkıyla geldiğim noktayı alaşağı edecek biçimde kendimi kaybettiremez bana. çünkü benim bulunduğum nokta başkalarını ne kadar tanıdığımla değil, kendimi ne kadar tanıdığımla orantılıdır.

    yazılabilinecek herşey zaten, benim internet başında olduğum saatlerden çok çok önce girilmiş. fakat tabi insan her olaydan kendine ders çıkarmasını bilmeli. benim çıkardığım ders ise, insan kendi gibi bilirmiş karşısındakini..