hesabın var mı? giriş yap

  • bir insanın sokağa çıkma, spor yapma gibi özgürlüklerini kısıtlamayı öneren bir yazarın olduğunu gördüğümüz başlık.

    şakaysa da gerçekse de komik değil.

  • döner ocağı karşısında eldiven takmak mümkün değil, erir. zaten yasal olarak da eldiven zorunluluğu yok (hatta takılmamalı) .

    sadece valiyi umursamayan bir çalışan var ortada, valinin hazımsızlığı dönercinin kendisine diğerleri gibi yaltaklanmaması.

    bu minnoş valilerin hepsini devran dönünce izlemeyi dört gözle bekliyorum.

  • filmle ilgili bir kaç trivia ekleyim:

    -kahraman kıral'ı bir kız çocuğu seslendirmiştir. seslendiren nilgün kasapbaşoğlu daha sonra oyuncu oldu. kendisini papatyam dizisinden hatırlayabilirsiniz.

    -kemal sunal filmdeki kısa rolünü ücretsiz oynamıştır.

    -cahit oben'in bu film haricinde film müziği çalışması yoktur. (oben'in zannedilen en büyük şaban film müziği oğuz abadan'a aittir.)

    -kahvedeki seyis rolünü oynayan mehmet aslan, tarkan, zagor, gültekin gibi çizgi roman uyarlaması bazı filmlerin yönetmenidir.

    -teyit edemedigim bir bilgi; film müziği icrası yurdaer doğulu orkestrası ve gitarda cahit oben'e aittir.

    -tarık akan'ın ertem eğilmez'den iyi oynayamadığı için fırça yediği meşhur sahne eşek abdullah'ın satıldığı kasapla olan pazarlık sahnesidir.

    -film, arzu film'in en az gişe yapan filmidir. (istatistiki bir bilgi olmaktan ziyade arzu film'in o dönemki idarecilerinin ilettiği bir bilgi)

    -son olarak nispeten çok bilinen bir bilgi; kahraman kıral, e-5 kenarında kozyatağı'nda bulunan kıral mobilya'nın sahibidir.

  • bu dizinin başından beri aktarmakta olduğu metin 5x11'de çok net özetlendi. zaten her bölüm veriliyordu ama bu sahnede nefis:

    --- spoiler ---
    çalıların arasından ses gelir. herkes panik yapar korkuyla silahlarına sarılır. bir zombi hızla üstlerine doğru yürümeye başlar. bunun üzerine herkes rahat bir nefes alır.
    --- spoiler ---

  • olimpiyat oyunlarını alabilmek için uluslararası olimpiyat komitesinin bakmış olduğu bir çok kıstas vardır. ulaşım, şehrin gelecek misafirleri ağırlayabilecek otel kapasitesine sahip olup olmadığı, tesis durumu, ekonomik güç, devletin garantörlüğü vs. fakat en önemli kriter spor toplumu olmaktır. ne demektir bu spor toplumu olmak? ülkende ne kadar insan spor yapıyor? 7 den 77 ye kadar geniş bir yelpazede spor kültürü oluşmuş mu? bütün bunlar olimpiyatı alacak şehri belirlerken bakılan en önemli unsurlar. işte sorun buradan çıkıyor. devletimiz ufak bir şark kurnazlığıyla herkese lisans çıkartalım ki bizim aslında sporla ilgimizin olmadığı anlaşılmasın istedi ve federasyonlar eliyle bu rakamlar şişirildi. olay bundan ibaret. burada lisans çıkarmış olmak önemli değil asıl bakılacak olan aktif spor yapan kişi sayısıdır.

  • "biz hepimiz, huzurun anahtarını yitirmiş, artık büyük acının sırlarından başka bir şeye varamayan öfkelileriz"*

  • http://www.bbc.com/news/business-28882312

    norveç'te herkesi milyoner yapmaya yetecek kadar paranın tutulduğu fondur efendim.

    bir yanımız elbette arapların petrolleri bittikten sonra düştükleri açlığa fakirliğe üzülecek. ama öbür yanda petrolden kazandıkları paranın %96sını tutan, dubai gibi pislik merkezlerine harcamayan ülkeler var. medeniyetin gözünü seveyim.