ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kız öğrencilerin ibretlik hafızlık kapışması
-
güldük eğlendik yeter, imam hatipler kapatılsın artık.
resmi gazete'ye inanmayan dayı
-
her zaman söylüyorum; bu kafayla mücadele edilemez. bir anlığına şu adamla siyaset tartıştığınızı bir düşünün lan.
sen adama dış politika, cari açık falan diyeceksin, adam sana "devlet çok güzel muhafaza ve müdafaa" diye karşılık verecek.
7 milyon gurbetçinin endişe içinde olması
-
(bkz: yetmez ama evet)
zaytung'un ankara-konya yht kazası haberi rezaleti
-
bence zaytung değil asıl şakayı ulaştırma bakanı yapmış gibi görünüyor.
17 ekim 2016 ankara toplantı yasağı
-
nedeni elbette 29 ekim ve 10 kasım toplantılarını engellemektir. ortamlarda güvenlik nedenli dersin, kim bilecek amk
bir semtin fakir mi zengin mi olduğunu anlamak
-
iyi bilmediğiniz bir şehrin herhangi bir semtindesiniz ve merak ediyorsunuz, acaba burası zengin semti mi değil mi? bunu anlamanın en iyi yollarından birisi dükkanların dışarıda duran algida buzdolaplarına bakmaktır. eğer dolap kilitli değilse zengin semtidir, kilitliyse fakir... eğer normal buzdolabı kilidinin dışında bir kilit daha eklenmişse, hava kararmadan o semtten uzaklaşmanın yollarını arayın.
atiba hutchinson
-
ön libero dedik, herif isviçre çakısı çıktı.
20 mayıs 2019 imamoğlu cnn türk canlı yayını
-
yunan misin: 30 dk
fetocu musun: 30dk
binalinin oylari calindi: 45 dk
ıstanbul projeleri: 10dk
istanbuldaki israflar: sure bitti.
mission completed.
sorarlarsa tarafsi bolge dersiniz.
ölü bedene dokunmak
-
gecenin kör bir vakti vefatını öğrendiğim babam, evin küçük bir odasında soğuk beton üzerinde yatıyor. beyaz bir örtüye sarınmış, kefen değil. dudağının kenarında bir tebessüm var, hala aklımda... her daim çatılmış kaşları ve kesmeye kıyamadığı sakalları yok. yanakları kırmızı. sanki her an olduğu yerden kalkıp "öğlene ne yiyeceğiz" diyecekmiş gibi, uyuyor gibi, şekerleme yapıyor gibi yüzüne bakınca. ama kımıldamıyor, konuşmuyor, susuyor.
odanın kapısından bakıyorum. o yerde yatıyor ben onu izliyorum. hala bir rüyanın içindeyim gibi hissediyorum. biri beni dürtüp uyandırsın istiyorum. orda bekliyorum. çatılmış kaşları gevşemiş, dudağının kenarındaki tebessüm büyüyor gibi baktıkça.
birileri omzuma dokunup dostça gelip geçiyor. kapıya dayanıyorum hala, bir yere dayanmam lazım, yıkılırım yoksa...
hastalandığımız zamanlarda "durun ben sizi bir terletirim bişeyciğiniz kalmaz" diyen babam, buz gibi yatıyor. yanına sığışmak istiyorum. usulca yaklaşıyorum. elimi tereddütlü. korku değil bu, onun öldüğü gerçeği ile yüzleşmek. hani filmlerde görürüz ya öyle işte, dokunmakla, dokunmamak arasında kalıyorum. gözlerimi kapatıp elimi yüzünde gezdiriyorum. hala sıcak... bembeyaz, pırıl pırıl parlayan saçlarına dokunuyorum. bir ölüye dokunmak gibi değil bu. ölü gibi değil, ölmüş gibi değil. gözlerimi açıp saçlarını düzeltiyorum, kaşlarını. o kesmeye kıyamadığı sakallarından arta kalanları seviyorum. belki yaşarken sevemediğim kadar çok seviyorum babamı. o yatıyor, ben ağlıyorum. usulca çekiyorum elimi, elimde onun sıcaklığı, içimde ölümünün soğukluğu... ılık ılık ağlıyorum...
bosch çamaşır makinesi nereye kurulmalı sorunsalı
-
burdan anliyoruz ki, bosch makinemiz bozulursa banyodan alıp mutfaga koyuyoruz sonra servisi çağırıyoruz.
pratik olun biraz.
300 yaşında olduğu iddia edilen pakistanlı nine
-
klasik doğu masalıdır.
bu topraklarda insanlar masallara inanırlar, gerçekler bombok olduğu için sanırım.