hesabın var mı? giriş yap

  • küçük işletmelerin geliri aylık ortalama kazancı 10-20 bin tl aralığındadır. bunlar harbiden küçük olanlar tabi. normal küçüklükte olanlar 30-50 bin tl arası kazanır.

    türkiye'de eğitim, diploma vs. para kazandırmaz. dünyanın hiçbir yerinde maaşlı çalışan zengin olamaz bu ayrı bir konu ama türkiye'de maaşlı çalışarak orta sınıfa bile gelinemiyor şu an.

    onun dışında emekli olmak falan geçelim. emeklilik yaşı 65. bugün emekli olana kadar yaşayacak mıyız o bile meçhul. verdikleri maaş ise 3 kuruş. sen 3-5 bin tl maaş alıp 2.5-3 bin tl de emekli maaşı aldığın da ne olacak?

    adam kazancının fazlasını biriktirse emekli maaşı olarak alacağın paranın 2 katını faizle alır. en kötü parasını altına falan koysa siz emekli olduktan sonra 40 sene boyunca alacağınız maaşın kat kat fazlasını cebine koymuş olur adam.

    kendimizi avutmaya gerek yok. türkiye'de bir bakkal bile profesörden de doktordan da fazla kazanır.

    siz de kendinize güveniyorsanız yaparsınız bu işleri. güvenmiyorsanız da yapacak bir şey yok. ben bu işi yapamam diyorsan paranla nasıl yatırım yapacağını araştırırsın. maaşlı çalışırsın ama paranla risk alırsın.

    aksi takdirde avrupa'da çocuğun biriktirdiği harçlık kadar maaş alırsın.

    bugün almanya'da bir çocuğa günlük 10 euro harçlık verseler ve çocuk bunu 30 gün biriktirse 300 euro yapıyor. tl karşılığı 4800 tl.

    yani almanya'da bir velet harçlıkları ile sizi işe alıp çalıştırabilir. durum bu.

  • daha önce kimsenin aklına gelmemiş bir fikirle çıkagelmek bu işler içinden en zor olanıdır.

    evet yaratıcı olmak zor bir şeydir ve herkes yaratıcı olamaz. bu zaten bilinen bir şey. ama mesele yanlış anlaşılmasın, durum yaratıcı olmanın zorluğuyla ilgili değil, insan sayısının çokluğuyla ilgili bir durum.

    insanlar genelde milyon, hele milyar gibi büyük sayıların ne denli büyük olduklarının farkında olmazlar. çünkü bu tür sayıları gerçek hayatta gerçek karşılıklarla görmeyiz. bu sayılar bizler için birer sembol, birer istatistiktir. mesela bir milyonun ne kadar büyük olduğunu algılayabildiğimizi sanarız çünkü o paraya mesela bir araba satın almışızdır. ama esasında bir milyonu sadece banka hesabımızdaki bir sembol olarak görürüz ve büyük bir sayı olduğunu düşünmemizin sebebi de onun hakikaten de ne kadar büyük olduğunu görmüş olmamız değil, o parayı kazanmak için zorluk çekmiş olmamızdır. hadi diyelim ki bir milyon lira parayı fiziki olarak elimizde tutuyoruz, o zaman da en fazla o bir milyon lirayı 100 veya 200 liralık banknotlar halinde görmüşüzdür. şu koca sözlükte bir liralık bozuk paralarla bir milyon lira görmüş biri olduğunu sanmıyorum.

    yüz bin nokta içerdiği belirtilen bir görsel

    bunun yanı sıra, insanlar milyon ile milyar arasında ne denli büyük bir fark olduğunu da genellikle idrak edemezler. birçok kişi için "sekiz milyar insan" cümlesi basit bir istatistikten ibarettir. cümlenin ağırlığını idrak etmez çoğu kişi. çünkü her nedense milyon ile milyar arasındaki fark sanki yüz bin ile bir milyon arasındaki farkmış gibi algılanır. insanlar bir milyarı bir milyonun on katı zannediyor demeye çalışmıyorum, yanlış anlaşılmasın. sadece aradaki devasa farkı oturup düşünen az insan olduğunu söylemeye çalışıyorum.

    bu konuya bir örnek vermek istiyorum.

    oturup hiç durmadan her saniye bir sayı ilerlemek üzere bir milyona kadar saydığımızı düşünelim. bu durumda bir milyona kadar saymak toplam 12 günümüzü alacaktır.

    ama eğer aynı şeyi bir milyar için yapmak istersek, bir milyara kadar saymak toplam 31 yıl 8 ay sürer. hatırlarsanız dünyada 8 milyar insan var demiştik. her saniye bir kişiyle tanışsak dünyadaki bütün insanlarla tanışmamız toplamda 253 yıl 4 ay sürer.

    ayrıca 8 milyar insan da sadece şu an hayatta olan insan sayısı. mesela 1900 yılında hayatta olan bir milyar 600 milyon insan vardı ve bu insanların hiçbiri bugün hayatta değil, çünkü günümüzde hayatta olan en yaşlı insan 1907 doğumlu. muhtemelen birkaç kişi hariç 1800 yılında hayatta olan kimse de 1900 yılını görmedi. bu şekilde ekleme yapa yapa hiç değilse milattan sonrası için 8 milyar sayısına birkaç milyar daha ekleme yapmak mümkün.

    şimdi biraz düşünelim:

    bu milyarlarca insanın her birinin düşünmek için bir ömür zamanı, her birinin aklından geçen milyonlarca fikir olduğunu hayal etmeye çalışmak bile insan algısının dışında bir şey. nicelik olarak idrak sınırlarımızın dışında bir şey bu kadar insanın aklından geçen milyonlarca düşüncesini hayal etmeye çalışmak.

    iddia ediyorum, bir deney yapsak ve bu deneyde sadece şu an hayatta olan bütün insanlara hiçbir sınır veya bağlam zorunluluğu getirmeden orijinal bir aforizma uydurmasını söylesek, ortaya diğerleriyle tıpa tıp aynı şeyi söyleyen binlerce insan çıkacaktır.

    aforizma durumunda aforizma bir miktar sınırlı bir alan olarak görülebilir ama hayatı boyunca düşünen milyarlarca insanın hayal gücü de sadece tek bir konu üzerine düşünerek geçmediği için birçok konuda daha önce kimsenin düşünmemiş olduğu bir fikirle ortaya çıkmak çok zordur.

    mutlaka bir arkadaşınıza gidip "şöyle şöyle olayların yaşandığı bir film olsa ne güzel olurdu" dediğiniz ve "ya öyle bir film var zaten ismi de şu" cevabını aldığınız bir anınız vardır. öyle bir film var, çünkü olmaması daha mantıksız olurdu.

    o yüzden çok beğendiğiniz bir fikri daha önceden birinin bulmuş olmasına üzülmeye gerek yok. çünkü daha önce birinin bulmuş olması üzülünecek bir şey değil, daha önce birinin bulmamış olması sevinilecek bir şey.

  • türkiye, rağbet görmeyen spor dallarında başarılı bir ülke. çünkü çok yetenekli ve azimli sporcularımız var.

    futbol gibi paranın çok olduğu, pastanın büyük olduğu dallarda ise yine kokuşmuşluk ve liyakatsizlik nedeniyle asla başarılı olamayacağız. paralimpik oyunlarda niye başarılıyız? çünkü milli takıma alınması istenilen birilerinin yakını, birilerinin adamı olan paralimpik sporcumuz yok muhtemelen. olsaydı bunda da başarısız olurduk.

    emeklerine sağlık. helal olsun.

  • zorlu ve stresli dönemlerde kendi kendinizi motive edebilmeniz ekmek yemek ve su içmek kadar yaşamsal öneme sahiptir. moralleri bozularak motivasyonlarını kaybeden insanlar pili bitmiş telefona dönerler. en son model telefonun her şeyi sapsağlam olmasına rağmen eğer enerjisini tüketmişse hiç bir işe yaramaz. insanlarda motivasyonlarını kaybettikleri ve enerjilerini tükettikleri zaman tüm bilgi ve becerileri yok hükmüne geçer. motivasyon eksikliği insanların hayatlarını tüketir,şirketleri batırır,orduları bozguna uğratır ve ülkeleri çökertir. bu sebeple motivasyon ve özellikle kendi kendinizi motive edebilme, önemli becerilerden biridir.

    bugün sizlerle kendi kendinizi motive edebilmenin 3 bilimsel yolunu paylaşacağım.

    1) olumlu düşünün

    insanlar olumsuz düşündükleri zaman tembelleşmeye başlar ve benzini bitmiş araba gibi yalpalayıp dururlar. tüm bilimsel araştırmalar olumlu ve mutlu insanların daha üretken olduklarını ve ne yapıyorlarsa o işte daha başarılı olduklarını ortaya koymuştur. peki eğer olumsuz düşünceler ve bıkkınlıklar kafamızı doldurmuşsa kendimizi olumlu düşünceye nasıl sokabiliriz ?

    bunun en kolay yolu "ilerleme farkındalığıdır". insanlar sürekli ilerlemek ve gelişmek isterler eğer öyle olmasaydı bugün bu yazıyı elektronik bir cihazdan okumak yerine mağaranızda elinizde çer çöp ateş yakmaya çalışıyor olurdunuz. aslında hiçbirimizin hayatı tamamen durgun değildir ve bizler fark etmesek de ilerlediğimiz bir alan mutlaka vardır. moraliniz bir alandaki durgunluk yüzünden bozulduğu zaman hayatınızın diğer alanlarındaki ilerlemelere dikkatinizi vermeniz lazımdır.

    örneğin bir firmada satış elemanısınız ve o hafta hiç satış yapamadınız. bu alanda yaşadığınız durgunluğa odaklanıp moralinizi bozacağınıza hayatınızın geneline bakın. örneğin o hafta uzun süredir masanızın üzerinde bekleyen bir kitabı vakit bolluğundan okudunuz diyelim. kendinizi hemen bu başarınız için kutlayın. hatta bir defter tutun ve her gün yatmadan önce o gün başardığınız ve ilerleme kaydettiğiniz her ne varsa yazın. bunu yaptıkça moralinizin giderek düzeldiğini ve daha da olumlu düşünmeye başladığınızı fark edeceksiniz. eğer belli bir alandaki durgunluğunuza kendinizi odaklarsanız diğer alanlarda başarılı olmanıza rağmen moralinizi bozar ve diğer alanlarda da bozguna uğramaya başlarsınız. müthiş bir tablo yapmış olmasına rağmen sadece ufacık bir yerde "kendine göre" yanlış bir renk kullandığı için kafasını duvarlara vuran ressam gibi olmayın.

    2) kendinizi ödüllendirin.

    ödül herkesi motive eder ve eğer kimse sizi ödüllendirmiyorsa bunu kendiniz yapın. araştırmalar insanların ömürleri boyunca yaptığı tüm eylemlerin en az üçte birini ödül karşılığında yaptıklarını göstermekte. kısacası ödül en kısa yoldan motivasyon aracıdır. örneğin kendinize her hafta bir yapılacaklar listesi oluşturun. bu listede yazan maddelerden yaptıklarınızın üstünü çizin ve bu ne kadar ufak bir şey bile olsa kendinizi ödüllendirin. diyelim ki evinizde uzun zamandır damlatan musluğu kendi başınıza tamir ettiniz. hemen bu başarınız için kendinize ufacık da olsa bir ödül verin eğer hamburger yemekten hoşlanıyorsanız gidin güzel bir hamburger menüsüyle ziyafet çekin. ödül ve kazanma duygusu, kaybetme duygusuyla da besleyebilirsiniz. mesela uzun zamandır yapmanız gereken ama sürekli ertelediğiniz bir iş var diyelim. en yakın arkadaşlarınızdan birine 100 tl verin ve eğer yapmanız gereken işi belli bir tarihe kadar yaptığınızı kendisine gösteremezseniz o parayı harcayabileceğini söyleyin, eğer ertelediğiniz işi zamanında yapar ve arkadaşınıza ispatlarsanız parayı geri alacaksınız. ( hatta daha güzeli parayı geri aldığınız zaman arkadaşınızla güzel bir kahve içerek olayı kutlayın). kısacası ne yaparsanız yapın kendinize iyi davranmayı ve ödüllendirmeyi unutmayın. kısa zamanda motivasyon seviyeniz yükselecektir.

    3) çevre baskısını kullanın.

    insanlarda garip bir huy vardır. kendi başlarına kalsalar yapmak için ellerini oynatmayacakları şeyleri "etraf ne der" sihirli cümlesini duydukları zaman hemen yapıverirler. bu insan psikolojisinin çevreye ve diğer insan gruplarına uyum sağlama ve dışlanmama eğiliminin sonucudur. bu eğilimi kendinizi motive etmek için kullanabilirsiniz. etrafınızı başarılı ve hayatlarını değiştirmeye çalışan insanlarla doldurun. bu tür insanların bulunduğu gruplara,derneklere ve oluşumlara katılın. yüksek standartları olan ve hayatlarında olumlu hamleler yapmak isteyen insanlar sizi ister istemez standartlarınızı yükseltmeye ve değişmeye zorlayacaklardır. unutmayın etrafınızdaki en yakın beş kişinin ortalaması haline dönüşürsünüz. bu yüzden çevrenizi başarılı ve motivasyonu yüksek insanlarla doldurun. etrafınızda sürekli kötümser ve sizi aşağı çeken insanlar bulunuyorsa kendinizi motive etmeniz çok zor olacaktır. araştırmalar çevremizdeki insanların her tür alışkanlığının zaman içinde bizi de etkilediğini gösteriyor. örneğin sağlıklı beslenmeye özen gösteren insanlarla bir aradaysanız zaman içinde kendiniz bile farkında olmadan sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaya başlarsınız.

    toparlarsam.

    kendinizi motive etmek çok önemlidir ve bunun için olumlu düşünmek, kendinizi sık sık ödüllendirmek ve çevrenizi başarılı,hedefli insanlarla doldurmak size büyük fayda sağlayacaktır.

  • kabinlerin 32 kişilik olması planlanan proje*. o kabinlere 186 kişi biner, teller kuş birikmiş elektrik teli gibi aşağı sarkar, kabinler boğazı yüze yüze geçer. dünyanın ilk teleferibotu hayırlı olsun. serin serin.