ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi sözlük pankartının önünde planking yapan kız
-
kendisi su aciklamayi iletti:
"merhaba, keşke herkes o kiloları ile dalga geçtikleri kadın kadar hayata tutku ile bağlı ve özgüveni olan kişiler olsa idi!keşke yorum yazanlar izleyici olmaktan ziyade izlenen olmayı hayatta ilke seçip koyun misali yaşamasalar ve tepkilerini verebilselerdi.klavye kralı değil hayatlarının kralı olabilselerdi!patetik düşünceli sapkın fikirli tüm insanların üzerinden yağlarım tonlarca geçsin yağlarımın altında kalsınlar!in şal lah...planking felsefesini bile anlamaktan özürlü beyinlere o hareketi yiyorsa bi tarafın gel sende yap demek istiyorum!ekşisözlük ekibine de ayrıca teşekkür ediyorum her ne kadar anlamasalarda o anki eylemimi anlayabilecek türkiye'de tek onlar olacağının güvencesi ile ben oradaydım!yazılan yorumlar ailemi üzdü!beni de üzdü ailemi üzdüğü için.yaptığım hiçbirşeyden dolayı ailem zarar görsün istemem ama bende buyum işte! konunun bir ekstrem spordan bir aktivasyondan bir performanstan ne farkı var! tek farkı orada yatan kadının 90-60-90 olmaması! o ölçülerde bir kadın yatsa orada eminim patetik sapkın düşünceli bir çok yazarımsı yaratık klavyesine dokunurken başka taraflarının güdüleri ile methiyeler yazardı!bu yorumumu umarım yazarsınız sayfanızda!hayatı anlamak yerine fiziksel meta olarak insanları görmekten öteye gidememiş beyinlere bir nebze soğuk su etkisi yaratır!ailemi çok üzdünüz dilerim o fil-balina-sapkın düşünce yazanların hepsine duam şu ki hayatınızdaki tüm kadınlar katmer katmer yağ olsun o yağlarda boğulun inşallah!"
i said saçlar no dedim
-
- i said saçlar no dedim!!
- yes dedim anlaşıldı mı?
- ok mum, i give up...
- ohohoo... kanngraşüleyşıns!
le charme discret de la bourgeoisie
-
1972 yılı yapımı ispanyol yönetmen luis bunuel‘in oscar kazanan başyapıtı. burjuvazi ekseninde gelişen olayların karamizah tadında sürrealist bir bakış açısıyla yorumlandığı aşikardır. luis bunuel, burjuvazinin giz(em)li çekiciliği ismini kullanırken negatif bir yükleme değil olumlu bir başlık kullanıyor ve bu başlık altında kendi çiçeklerini sunmayı rahatlıkla başarabiliyor.
turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması
-
kadir bey'in bu tartismada verdigi tokat gibi cevap beni benden almistir..
'bu sayfadaki yazilarin hepsini okudum ve mahmut, sen haksizsin ibne. seni kiniyorum, ve sana laflar hazirladim.'
edit: aradan 9 yil gecmis hala ilk gunku kadar ilginc geliyor. ayrica zaman ne kadar hizli geciyor bu ne be?
edit2: buyur 14 yil olmus..
edit3: allahim 20 yil olmus su hale bak, zaman nasil hizli geciyor napacagiz boyle ya
aşık olunmaması gereken birine aşık olmak
-
"aşk; görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi.. ve aşk öyle haindir ki; nerde imkansız varsa gider onu sever".
özdemir asaf
ben de maalesef bu örgüte yardımcı oldum
-
suc itirafidir.
bbg eray
-
karşıyaka belediyesi doğal afet kitapçığını okumuş ve okuduğu kitaplar listesine yazmış. başka sözüm yok.
introvert
-
herkesin lider, takım çalışmasına yatkın, popüler olması beklenildiği dünyada biraz anlaşılamamış insan topluluğu. hayır, daha önce de belirtildiği gibi asosyal değiller, özgüvensiz hiç değiller. hayatın kaotik akışı içinde “kendilerini dinleme”yi seviyorlar. eğer bu akışa fazla kaptırıp kendilerinden uzaklaşırlarsa mutsuz ve depresif hissediyorlar. introvert tarafı daha baskın biri olarak bunu bu şekilde algılamam birazcık geç oldu. çünkü gerek iş, gerek okul hayatında gerekse özel hayatta olması gerektiği hissettirilen, örnek olarak gösterilen durum biraz daha extrovert olmak. dolayısıyla durumda hiçbir yanlışlık olmamasına rağmen, kendinizde bir sorun olup olmadığını sorgulamanız veya kendinizi sıkıcı olarak adlandırmanız bir yerde kaçınılmaz olabiliyor.*
aslında kendinizi bilip belirli kalıplara uymaya zorlamamak, bunun dışında birbirimize anlayış gösterip introvert olmayı "değiştirilmesi gereken bir durum" olarak görmemek en doğrusu bence. konuyla alakalı şahane bir konuşma izlemek isterseniz:
http://www.ted.com/…in_the_power_of_introverts.html
boşandıktan sonra erkeğin nafaka ödemesi saçmalığı
-
bir kadın olarak çok anlamsız ve aşağılayıcı bulduğum bir uygulama. bir arkadaşım, yüksek lisans mezunu kendisi, boşandığı eşinden ayda 1000 tl nafaka alıyor, çocukları falan yok isteyerek de boşandılar. erkek olsam vermezdim, kadın olsam almazdım, ne çirkin anlaşmalar, ne aşağılayıcı uygulamalar.
edit: ama benim favorim yine de üniversite bitiminde evlenip, öğrenim kredisi borcunu yağız delikanlıya ödeten kızlar!