hesabın var mı? giriş yap

  • alçak ve düz kaput tasarımıyla birlikte ön camın alt kısmının çıkık tasarlanıp bu kısma far yerleştirilmiş ön görüntüsü (hem burunda, hem de kaputun bittiği yerdeki ön farları ile), orantısız hatları, kaput gibi alçak yan omuz çizgisine rağmen çok yüksek yan cam alanı nedeniyle (doğal olarak) maruz kaldığı kötü eleştirilerin ardından makyajlanıp biraz daha düzgün bir çehreye kavuşan otomobil...

    makyajla birlikte eli yüzü düzün iki adet ön farlara, ön cama kadar yükselen ön kaputa sahip olmuştur.

    kanımca d sütunundaki (arka yan kelebek camının arkası) kavisli tasarım da değiştirilseymiş iyi olurmuş.

    yine de rakipleri arasından bir başarı sergilemesi zor.
    (bkz: opel zafira) (bkz: toyota corolla verso) (bkz: renault scenic) (bkz: ford focus c-max) (bkz: volkswagen touran) (bkz: daha gider bu)

  • olduğu gibi çevirmek yerine kendinden birşeyler katmış ve çok doğru bir çeviriye imza atmıştır. kar beyaz diye çevirse daha mı iyiydi.

    prince charming'i de beyaz atlı prens olarak çeviren aynı kişiyse double gold'u hak etmiştir.

    edit: apollo69 uyardı. güzel çeviriler ile dilimize yapılan katkılar tartışılırken "double gold" yazmak pek hoş olmadı gerçekten. çift altın madalya olarak değiştiriyorum...

  • 31 çekmeyi 51 gibi bir iskambil oyunu sanırdım. birgün can sıkıntısının doruklarında gezerken sevgili babacıgımla, "hadi kızım kart oynayalım" demişti babam, ne oynayalım dedi ben de saf saf 31 çekelim diye cevap verince neye uğradığını şaşırmıştı.bense dersanedeki bi arkadasımdan duydugum bu 31 cekme meselesinin neden bu kadar şaşırtıcı bir iskambil oyunu oldugunu çok sonraları anlayacaktım.

  • tamam, bu bir şekilde kabul edilebilir, ticari amaçla bunları kullanan ve şarkıları üzerinden para kazanan varsa tabii ki hakkıdır.
    amma velakin söylemek istediğim bir şey var.
    erkin koray'ı çok severim, hemen hemen tüm 45liklerini de topladım, yani öyle böyle değil ilgim.
    pandeminden önceki yıllarda iki kere de konserine gitme şansım oldu.
    her iki konserde de zırt pırt durup " telefonla çekmeyin, beni videoya almayın, kameraları kapatın, güvenlik kameralara müdahale edin" demesi canımı sıktı.
    akabinde bir 33lüğünü ( benden sana) imzalatmaya yanına gittim, imzaladı ama "bu korsan" dedi. ahah, "yav 82 baskısı" bu dedim, " haa ben yenilerden sandım " dedi.
    bunadın mı abi sen? bırak çeksin çocuklar, seni ileriki yıllara aktarsınlar. bilsak günlerindeki erkin baba nerede, şu hallerin nerede.
    az sal ya.

  • 85 yaşından da bir adam doğum hanenin kapısında beklemektedir.
    doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir b...a...kındıktan sonra yaşlı adama sorar:

    doktor- "içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"
    adam- "evet,eşim.”

    doktor- "ama bayan 25 yaşlarında..."
    adam- "tamam işte, eşim o. niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"

    doktor- "yoo, aklıma benim dedem geldi de."
    adam- "nesi varmış dedenizin?"

    doktor- "kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. kendisi israr etti ve hazırlandı. e, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. ben de kendisiyle gittim. ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. dedim ya, dedem yaşlı. bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. geyik o anda vurulup yere düştü..."

    adam- "olur mu, başkası vurmuştur onu."
    doktor- "ben de onu demeye çalışıyorum işte .. başkası vurmuştur

  • pazar sabahları kendi kendine erkenden, henüz anneler kalkmamışken, kalkıp televizyonun karşısına geçip alfin başlamasını beklerken uykulu gözlerle trt'nin sağırlar için özel haber programını seyretmek..

  • sevgiliyi ihtiyaç olarak görmeyen, gerçekten kendisini tamamlamış ve kendisiyle mutlu olabilen, illede hayatımda biri olsun değer verilmek istiyorum deyip yeri geldiğinde sanki herkes onu yaşatmak için varmış bencilliğine girmeyen insandır.

  • çocuk doktoru ise pedagoji eğitimi de vardır diye umuyorum, ama yine de doğru iletişim mi bir şey diyemeyeceğim.

    ancak sirozun 3.safhasına gelmiş bir hasta için ailenin öncelikli endişesi çocuğun ağlaması ise 13 yaşında çocuğun 98 kiloya nasıl geldiğini anlamak zor değil.

    muhtemelen teselli için daha da tatlı yediriyorlardır. asiymiş ve söz dinlemiyormuş ya...

  • bir anıyla anlatayım.
    mudi : benden neden havale kesiyorsunuz, ben müşterinizim ama?
    memure: efendim, biz zaten müşterilerimizden para kazanıyoruz.

    bende bir aydınlanma, mudi amcada bir sersemlik durumu oldu. e yani!