ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaşlı bir garson görünce çöken hüzün
-
o garsonlardan biri şu an 55 yaşında olan babamdır. küçüklüğünden beri yurtiçi-yurtdışı lokantalarda çalışmış yani bu sektörde ömür çürütmüş. her mevkide çalışmış ve en son bir kaç sene önce yaşanan olumsuz olaylar sonucu garsonluğa geri dönmek zorunda kaldı. babamın bunca yıldan sonra birilerine hizmet edecek olması fikri beni başlarda çok üzüyordu. daha sonra bunu neden yapmak zorunda olduğunu düşündüm; emekliydi ve evde oturabilirdi. ama bakması gereken ben ve 3 kardeşim vardı. en büyük amacı bizim hayatımızı kurtarmamızdı. bunu garson maaşıyla başardı. 2 ablam meslek sahibi oldu, ben üniversitedeyim ve kardeşim bu sene üniversiteye gidecek. belki de görseniz hüzünleneceğiniz adam dünyanın en gururlu en mutlu adamı. eve gece gelişinde asla çok yoruldum demiyor hep bizden bahsedecek bir konu açıldığında ne kadar gururlandığını anlatıyor. ona terbiyesizce, kabaca davranan birinden bahsederken ben ve kardeşlerimin asla böyle olmadığımızı düşündüğünü ve bizimle gurur duyduğunu söylüyor. hüzünlenmeyi bir kenara bırakıp insanların hangi yaşta olurlarsa olsunlar yaptıkları işleri takdir etmeyi öğrenelim. bir de garsonlara teşekkür etmeyi, elinize sağlık demeyi unutmayalım *
117 bin tl'yle ömür boyu çalışmadan yaşamak
-
evladin hayirlisini ver denecek durum.
ya rab sen besle büyüt okut hayata hazirla. o sabahin köründe senin hayat boyu biriktirdiğin parayla taşak kebabi yapma planlari yapsin.
bunu hesaplayana kadar anami babami gezmeye dunyayi gormeye tesvik edeyim ömür boyunca çalıştınız diyeceğine.
ayrıca yaşın kaç dostum senin. ana babanin emekli maasiyla geciniyoruz rahatca diyorsun. hic mi iki emekli parasinin ustunde hayalin yok.
20 ekim 2019 bolivya seçimleri
-
aradan geçen üç hafta sonunda, protestolar bitmeyince ve devlet mekanizmaları da desteğini çekince başkan evo morales başkanlıktan istifa ettiğini açıkladı bugün. daha önce de (bkz: #97125691) numaralı girdimde izah ettiğim üzere bu morales'in katıldığı ve seçildiği üstüste dördüncü seçim. kendisi 2009 yılında iki dönem kuralı getirmişti ama 2016 yılında bir referandum yaparak kendi getirdiği süre kısıtlamasını kaldırmak istedi. ancak halk, küçük bir farkla da olsa (yüzde 51,5) bu hamleye karşı geldi ve referandumda yenildi. bunun üzerine yüksek mahkemeden kendi lehine karar çıkartıp bu seneki seçimlere katıldı.
muhalefetin hakkını yememek gerek. sonuna kadar direnç gösterdiler ve seçim sonuçlarını tanımadılar. hükümet tarafı ne kadar kışkırtırsa kışkırtsın kitlesel şiddet olayları yaşanmadı (evet 3 kişi hayatını kaybetti ama hem tekil olaylardı hem de hükümetin ortamı kızıştırıp kendini haklı çıkarma çabalarının bir ürünüydü). bu olaylar sırasında iyice köşeye sıkışan evo morales, kendi kalesi olan cochabamba kantonuna çekilmişti ve başkanlıktan vazgeçmeyeceğini söyleyerek muhalif protestoları yasadışı ilan etmişti.
ancak zaman içerisinde önce polis teşkilatı kendisine olan desteğini çekti. hatta öyle ki görev yerlerini (başkentteki başkanlık saray muhafızlığı dahil) terkettiler. daha sonra ordu bir açıklama yaparak, görevlerini terk eden polislere karşı bir eylem planlarının olmadığını ama siyasi krize bir çözüm bulunmasını yoksa işlerin daha da karışacağı uyarısında bulundu. ordudan gelen bu uyarı, 'darbe mi geliyor?' endişelerine yol açsa da muhalefet bir darbe istemediğini, mücadelenin demokrasi için yürütüldüğünü deklare etti. başta amerika devletler topluluğu (adt - ya da ispanyolcası ile organizacion de los estados americanos) olmak üzere uluslararası toplum da seçimlerin yenilenmesi ve bir askeri girişim olmaması için uyarılarda bulundu.
evo morales, bu baskılar gelince önce seçimlerin yenileneceğini söylese de muhalefet ikna olmadı ve istifa edip çekilmesi yönündeki baskılara devam etti. devlet içerisinde de destekçisi kalmayan morales, direnmenin mantıksızlığını kavramış olacak ki bugün itibariyle istifa ettiğini ve seçimlerin yenileneceğini deklare etti. ancak yenilenecek olan seçimlere katılıp katılmayacağı henüz net değil (muhalefetin morales'in tekrar edilecek seçimlere katılmasını kabul edeceğini zannetmiyorum). şimdi asıl merak edilen husus morales'in geleceğinin ne olacağı. ülkeyi terk edecek mi yoksa yargı önüne mi çıkarılacak, bekleyip göreceğiz.
şimdilik bu kadar, gelişmeler oldukça aktarmaya, eklemeler çıkarmalar hatta gerekirse yeni girdiler yazmaya devam edeceğim.
tema: latin amerika tarihi
1.85 boyunda gömlek giyen esmer erkek çekiciliği
başbakana canlı yayında kapa çeneni demek
-
az önce iş yerinde akpli bir vatandaşa okuduğum haber.
tepkisi; batının ahlâksızlığı demek oldu.
o yüzden türkiye'de olsa demeyin dostlar, türkiye'de olmaz, bizde kraldan çok kralcı soytarılar var.
elliot rodger
-
herifin bir forumda "benim bmw'um var ve hiç bir kız yüzüme bakmıyor, herif honda civic ile hatun içinde yüzüyor" dediği söyleniyor.
benim de honda civic'im var. elliot'cım sen olayı tam anlamamışsın diyorum. *
öğrencilerin başı kapanırsa beyni ideal çalışır
-
aşırı ısınma nedeniyle beyni yanan dinci zırvası.
28 nisan 2015 bayern münih borussia dortmund maçı
-
"bayern kayar" diyenlerin haklı çıktığı maçtır.
istanbul'da 26 eve sahip olmak
-
şu anki ev sahibimin içinde bulunduğu keyif verici durum.
bizim sülale hep artist, okumuş insanlar. kanundan korkarlar, nizama uygun harekette bulunurlar hep. böyle ahlaki, (namuslu) davranarak vatan için, millet için toplum için faydalı bireyler olduklarını düşünürler. beni de maalesef böyle yetiştirdiler. bunların hepsini "medeniyet" çatısı altında yaptılar.
ama ben şu an kimin evine kira veriyorum?
60-70 li yıllarda istanbula gelip, hazine arazisine gecekondu dikip ilk seçimde tapu alan ve şu an bu arsa yüzünden 26 dairesi olan malatyalı ilkokulu bitirmemiş birine. 3000 lira da kiram var. ev sahibimi görseniz gider bir lokantada karnını doyurursunuz.
ben kimim? yüksek lisansını yapmış biri maaşımın yarısı direkt bu insana gidiyor yani. evet bazılarınızın o meşhur vergileriyle aldığım maaş.
peki bu insanın vatana millete ne gibi bir katma dağeri var, ben görmedim. belki gizliden gizliye bir şeyler yapıyordur ama şahit olmadım.
şimdi aileme dönelim, medeniyet çatısı altında vatana millete hayırlı olsun diye yetiştirdikleri çocuk, kirasıdır marketidir yoludur yemeğidir bir tiyatroya bir sinemaya bile ayıracak bütçeye sahip değil. hayatı metroda, metrobüste, tramvayda ayakta yolculuk yaparak geçiyor. çok meraklı olduğu tarih için türkiye dışına dişinden tırnağından arttırarak nadiren çıkabilmiş, vatana millete bir entelektüel olarak dahi katkıda bulunamıyor. fikirleri hiç olmuş öyle solup gidiyor.
bunu kendim için söylemiyorum, burada bu yazıyı okuyan binlerce insan benim gibi. benden çok daha kaliteli insanlar ulan akşam ne yiyeceğim diye düşünüyor. ticari, ekonomik fikirleriyle istihdam yaratacak, ülke ekonomisine katkı sağlayacak pırıl pırıl binlerce genç, beylikdüzünden levent'e metrobüsle geliyor.
her neyse başlığa dönelim.
harika bir olaydır evet.
istanbul'da 26 evim olsa ne olurdu? aylık 80 bin lira kazanç demek. hadi 10bini düşelim aylık 70 bin. kendi açımdan söylüyorum, ben dünyayı gezerdim. sağlığım oldukça da harika bir hayat sürerdim.
bunları neden yapamıyorum. ailem medeni, kanuna saygılı bir aile olduğu için.
hayat mı merhametsiz, biz mi, bilemedim.
herkese, başar sabuncu'nun namuslu filmini önererek entrymi sonlandırıyorum.