ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sigaradan daha fazla kansere sebep olan şeyler
-
madde madde saymaya gerek yok, kısa ve öz.
(bkz: stres)
başıma bir iş gelmeyecekse atatürk'ü sevmiyorum
-
bunu savunan nedense şunları savunmadı:
- başıma bir şey gelmeyecekse islam dışına bir dinin din görevlisi olmak istiyorum...
(bkz: trabzon santa maria kilisesi papazinin oldurulmesi)
- başıma bir şey gelmeyecekse islam dışında bir dinin sempazitanı olmak istiyorum...
(bkz: 18 nisan 2007 malatya yayinevi baskini)
- başıma bir şey gelmeyecekse ramazan ayında gündüz yemek yemek istiyorum...
(bkz: oruc tutmayan genclere dayak)
- başıma bir şey gelmeyecekse saçımı uzatıp küpe takmak istiyorum...
(bkz: universite hocasina uzun sac ve kupe dayagi)
- başıma bir şey gelmeyecekse kısa etek giymek istiyorum...
(bkz: kisa etekli ogrencilere kezzap atilmasi)
- başıma bir şey gelmeyecekse kürek takımına girmek istiyorum...
(bkz: tayt giyen milli kurekciyi dovmek)
- başıma bir şey gelmeyecekse sokakta sevgilime sarılmak istiyorum...
(bkz: sarilarak sohbet eden gencleri uyarma timi)
- başıma bir şey gelmeyecekse laik bir hukukçu olmak istiyorum...
(bkz: 17 mayis 2006 danistay'a yapilan saldiri)
- başıma bir şey gelmeyecekse cumhuriyet gazetesinde yazmak istiyorum...
(bkz: cumhuriyet gazetesine el bombasi atilmasi)
- başıma bir şey gelmeyecekse tayyip erdoğan'ın karikatürünü çizmek istiyorum...
(bkz: tayyip erdogan'in penguen'e tazminat davasi acmasi)
- başıma bir şey gelmeyecekse tayyip erdoğan'ı eleştirmek istiyorum...
(bkz: akp'lilerin basbakani elestiren vatandasi dovmesi)
objektif olma adına aradım ancak atatürk'ü sevmediği için dayak yiyen ya da öldürülen birileriyle ilgili bir bkz bulamadım...
terim (belgesel)
-
socrates fc'nin 131'inci bölümünde ilhan özgen, luis figo belgeselinden bahsederken kendi değerlendirme kriterlerini şöyle sıralamıştı:
-olayın kahramanları yeterince konuştu mu konuşmadı mı?
-kahramanı rahatsız edecek tezatlıklar yaratılmış mı? (barcelona başkanının figo hakkında söylediği "kalleş, hain" sözlerini örnek veriyor)
-kurgu nasıl?
-sadece bir olaya değil o döneme ışık tutabilmiş mi?
işte ben de fatih terim belgeseline de objektif olarak ilhan özgen'in bahsettiği kriterlerle yaklaştım ve sonuç aslında tam da benim beklediğim gibi oldu.
-ilk kriterimi ele alarak yorumlayacak olursam fatih terim ve çevresi haricinde olayların kahramanlarının görüşlerine neredeyse hiç yer verilmediği görülüyor. galatasaray'dan ayrılış dönemlerinde keşke olayları bir de yönetimler tarafından dinleyebilseydik mesela. yahut milan döneminde inzaghi, shevchenko, pirlo gibi oyuncuların görüşlerine de yer verilseydi. hiç olmadı ünal aysal konuşsaydı da fatih terim'in ayrılığını neden tv'den öğrendiğini bilseydik. ancak bunların hiçbirini göremedik. zaten fatih terim'in çevresindeki insanların, belki de onlarca röportajda anlattıklarının ötesine gitmeyen görüşleri vardı sadece. bu yüzden, bu kriterde sınıfta kaldı belgesel.
-ikinci kriterde ise zaten ben sanmıyorum ki bir kişi bile fatih terim'i rahatsız edecek olayların/durumların belgeselde yer alacağını zannetmiyordu. bakın ben demiyorum gidip kebapçı ile konuşsunlar ya da ne bileyim figo belgeselindeki gibi biri çıkıp hocayı sert sözlerle yerden yere vursun. sadece bir kişi de yok muydu acaba fatih terim efsanesine anti-tezler üretebilecek? en basiti, tüm kulüplerinde neden bütün yönetimlerle ters düştü sorusuna bile yer verilmiyor burada. haliyle baş kahramanı rahatsız edecek hiçbir şeyin yer almadığı yapımlar da "belgesel" olmuyorlar. çünkü belgesel dediğimiz şey biraz daha objektif bir gözle tüm tarafların söz haklarına yer vermeli zannediyorum.
-belgeselin en zayıf yönlerinden biri de kurgusu. banu yelkovan - arda turan geçişi dışında kurguya dair elimizde çok az numara var. üstelik hiçbir beklentim olmamasına rağmen en azından belki fatih terim'in kişisel arşivinden bir şeyler görürüz diye heyecanlanıyordum ama o da yok. bu arada bodrum'daki evi gerçekten şahaneymiş. umarım ailesi ve torunlarıyla çok mutlu günler yaşarlar.
-dönemi yansıtma kriterinde ise ne yazık ki yine sınıfta kalıyor demeliyim. 2000'lerde türkiye'nin dışa açılma politikalarını, galatasaray ve fenerbahçe'nin avrupa'da aynı dönemde çeyrek-yarı finaller yapmasını, fatih terim'in futbolculuğunda futbol sosyolojisini vs. hemen hiçbir açıdan dışarıya çevrilmiyor kameralar. hep içeride, hep fatih terim'in ekseninde. oysa fatih terim'in hayatı aslında birçok noktadan türkiye'nin geçirdiği dönüşümle de kesişiyor. buralar da es geçilmiş.
sözün özü, terim yapımı bir belgesel olmamış. fatih terim'i yeni kuşaklara tanıtacak, ona saygı kuşağı cinsinden bir yapım olmuş. bu yönüyle sınıfı geçebilir belki ama tamamen fatih terim'in sportif kişiliğinden bağımsız olarak söylüyorum ki bir yapım olarak vasatın altında kalıyor. hele eldeki malzemeyi düşününce...
911'i arayınca 112 acil servisin çıkması
-
yakında lanet olası federalleri arayınca da 155 falan çıkar heralde.
neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler
-
bebek koltuğu 1500 tl ney amk
efsanevi nesil kadar başınıza taş düşsün
ekonomik kriz görmemiş ekşicinin kriz var demesi
-
ben 94 krizini de 2001 krizini de gordum. su an ki durum krizin otesinde.
edit: 94 krizi yerine 96 yazmisim. duzelten arkadaslara tesekkurler
vestel venus
-
tutmayacak telefon. bi kere bunun arkadaş ortamı var, sevgilisi var, ailesi var var oğlu var.
-ooo yeni telefon yapmışız
+aldık bişe ya
-ne abi onun markası
+telefon işte ya aldım öyle
-markası ne markası
+işlemcisi iyi diyolardı aldık ya
-markası ne olum bunun
+vestel :(
bak oldu mu? olmadı.
anne kızlık soyadınız en az 1 rakam içermelidir
-
geçen bir bankanın güvenlik sorgusunun verdiği mesaj. şimdi mahkemeye başvurdum annemin kızlık soyadını öztürk_74 olarak değiştirtiyorum.
do not disturb
-
az önce bitirdiğim metaforik film. spoiler içerir
internet fenomenlerinin peşinde koşan, uydurma şiirler, uydurma özlü sözler ile yeni bir kültür haline gelen sosyal medya düzenini eleştiren film. twitter'da konunun uzmanına “araştırmanı öneririm “ yazan kişi oldu edebiyat profesörüne ayzek, metin, çetin üçlemesi psikolojik durumunu yansıtan 3 isimli şizofreni kimlik.
ayrıca filmdeki bütün karakterlerin bir özelliğini aldı sanırım ayzek.
mesela
topallayan zuhal oldu bıçaklanarak
bıçaklandığı müptezel oldu eczane kapılarında ilaç dilenerek
intahara kalkışan bahtiyar oldu arabanın üstüne düşerek
hacer'i vuran davut'u vurarak davut oldu
bi ara eczacı hanım da olmuştur ben yakalayamadım
ama en sonunda kendi oldu.
sıcağı sıcağına çıkarımlarım bu kadar. devamı gelirse eklerim.