hesabın var mı? giriş yap

  • apo posterleri asilirken, hainlerin ellerinde satirlarla, sopalarla savunmasiz ogrencilere saldirirken ortada olmayan cevik kuvvetin, bu hainlere karsi duran ogrencilere mudahalesi durumu. oz vatanimizda parya olma durumu.

  • - teyze şimdi benim adım pelin'miş, bu da bebeğim. öyleymiş gibi konuşalım tamam mı?
    - tamam. merhaba pelin hanım. bebeğiniz ne kadar da güzel.
    - evet. adı da ağaç.
    - aaa ne değişik bir isim öyle?
    - gözleri kahverengi diye öyle koydum. sarı olsa bal koyacaktım.
    - pelin hanım canınız sıkkın gibi. eşinizle mi tartıştınız?
    - benim eşim yok.
    - hmm ayrıldınız demek.
    - hayır hiç evlenmedim ben.
    - bu çocuğu nasıl yaptınız peki?
    - büyük bir cesaretle :ı

    oy dağlar.

  • yanıma genç bir kız geldi. yanağım'dan makas aldı ve beni öptü. ben şok oldum daha 3 yaşındaydım. zor günlerdi.

  • böyle troll başlıkları yemlemek pek iyi birşey değil ama turizm krizinin bitmediğini, turistik tesislerin ve turizm firmalarının ağır bir darboğazda olduğunu şu şekilde açıklayabilirim. otelcilikte iki adet terim vardır; adr ve rpar. adr, average daily rate demek. yani otelin günlük sattığı odaların fiyatının ortalaması. rpar ise revenue per available room; otelin günlük oda satışından elde ettiği toplam gelirin, otelin toplam oda sayısına bölünmesi. bir oteli başarılı kılan şey doluluğu, toplam getirdiği misafir değildir. bahsettiğim bu iki orandır. birçok otel müdürü bu oranlarının yüksek olmasıyla övünür çünkü bu iki oranlar yüksekse oteliniz gerçekten para kazanıyordur. her gün oteliniz %100 dolu bile olsa, oda fiyatlarınızı komik fiyatlara sattığınız sürece;

    1. elde ettiğiniz gelir, operasyonu çekip çevirecek bütün maliyetleri amorti edemeyecek.
    2. tesisin demirbaşları, oda malzemeleri, hatta personeli boşa yıpranacak.
    3. tesisin müşteri portföyü düşecek.
    4. sonuç olarak ya kar edemeyeceksiniz ya da elde ettiğiniz kar gelişime engel olacak kadar az olacak.

    3 sene önce istanbuldaki otellerin adr'ı 200-250 tl bandındaydı. şimdi birçoğu 130-140 tl'den yukarı çıkamıyor ve bu bahsettiğim oteller 4-5 yıldızlı zincirler. yani bu oteller odalarını ortalama ancak 130 tl'den satarak doldurabiliyorlar. çünkü odalarını acenta ve şirketlere 30-40 dolara, avrupada standart bir hostel odası fiyatına satıyorlar. çok değil 3 sene önce bu fiyatlar aynı doluluk oranlarıyla iki katıyken böyle bir ortamda türk turizmi için olumlu bir yorumda bulunmak mümkün değil. ülkenize gelen turist sayısı ne kadar çok olursa olsun, eğer para bırakmıyorsa ülke için zarardır. maddi olarak zarardır, imajı yönünden ayrı zarardır. ben bir acenta çalışanı olarak eylül ayında grubuma istanbulda otel bulamıyorum mesela. her yer dolu. fakat bu iyi bir şey değil çünkü yok pahasına satılıyor bu odalar.

    yurtdışından turist getiren acentalar için de durum farklı değil. uzakdoğulu bir misafir 7 gece 8 günlük bir türkiye turuna uçak bileti hariç 250-300 usd para ödüyor. bu parayla avrupada 7 gün gezmeniz için aç kalmanız gerekir. daha da beteri, buraya ancak bu parayı ödeyebilenin geliyor oluşu. yani düşük gelir grubuna ait, ziyaret ettiği ülkeye acentaya verdiği para hariç ekstra maddi katkı sağlamayan-sağlamak istemeyen- grubun geliyor oluşu.

    toparlamak gerekirse; ülkeye turist gelmeyince oteller hemen fiyatları indiriyor, acentalar fiyatları indiriyor. böylece sadece düşük gelirli müşteri grubu ülkeye ziyarete geliyor. onlar da tur dışı para harcamıyor. oteller hem tesislerini yıpratıyor, hem de bu kadar düşük fiyatların altından kalkabilmek için iç turiste(yani kendi vatandaşına) fiyatları yüksekten satıyor. bu sefer de türk turisti küstürüyor ve yurtdışına kaçmalarına sebep oluyor. yani ortada göz göre göre lose-lose durumu var. hiçbir şeyin şahlandığı yok.

  • futbolcuların maçtan önceki faciadan tam anlamıyla haberi olmamıştır. onlar 1-2 kişinin öldüğünü zannederek sahaya çıkmış ve oynamıştır. hakem, boniek'in ceza alanı dışında düşürülmesine penaltı vermiş, liverpoollu futbolcular, maç öncesi olaylar nedeniyle mahçup oldukları için itiraz bile etmemişlerdir. platini'nin vuruşu juventus'a avrupa şampiyonluğunu getirmiştir. tansu polatkan konusuna da açıklık getirmek gerekirse... polatkan da diğer tüm meslektaşları gibi resmi yetkililer tarafından olaydan haberdar edilmemiştir. belçika televizyonu da ceset görüntülerini ekrana taşımamıştır. bu yüzden de yaklaşık 1 saat boyunca kargaşa içindeki tribünlerin ekrana verilmesi sonucunda tansu polatkan da top çevirmek zorunda kalmıştır. kısacası birçok eleştirilecek noktasını bulabileceğimiz polatkan bu konuda masumdur.

  • yakın gelecekte osmanlıcalarını da göreceğimiz çocuklar.

    kimseyi seyreylemedim ben
    zat-ı aliyenizden daha evla
    kimseye meşk eylemedim ben
    zat-ı aliyenizden müstesna

    (bkz: asdhashdha)

  • japon ordusunun 1931 mancurya i$galinden sonra burada kurdugu askeri ara$tirma birimi. secenek verilse alman toplama kamplarinda bulunmayi tercih edebileceginiz kadar kotu bir une sahip.

    birim, cali$malarina 1936 da harbin kenti yakinlarindaki pingfan da, "kwantung ordusu salgin hastalik onleme ve su temini birimi" adi altinda ba$ladi. bir askeri tip ve ara$tirma birimi olan 731 in gorevi, kimyasal ve biyolojik silahlar geli$tirmek, sava$ ko$ullarinin, ekstrem ko$ullarin ve silah etkilerinin insan vucudu uzerindeki etkileri gibi konularda ara$tirmalar yapmakti.

    yanina yakla$ilmasi 731 askerleri di$inda herkese yasaklanan pingfan tesisleri, iceride neler olup bittigi konusunda hic bir fikirleri olmasa da cevre halkinin cok korktugu bir yerdi, cunku kamyonlarla uzak yerlerden getirilenlerin bir daha di$ari ciktigi gorulmemi$ti.

    iceride olup bitenler ise tarihte e$ine az rastlanan cinstendi, cinli ve az sayida da olsa rus esirler bilimsel ara$tirmalar icin kobay olarak kullaniliyordu. gerek ordu doktorlari, gerek insan kobaylarla deney yapmak gibi bir firsati kacirmak istemeyen tokyo ve kyoto universitelerinden gelen secme doktorlar, "maruta" olarak adlandirdiklari (japonca odun kutugu) esirleri, tesisin ortasinda bulunan ro binasinda diri diri ha$liyor, basinc odalarinda olduruyor, ic organlarla ilgili bilgi edinmek icin canliyken kesip biciyorlardi. (bkz: vivisection)

    ba$ka bolumlerde askerlerin soguk iklim $artlarina yonelik korunma yontemleri icin ara$tirmalar, esirler dondurulup oldurulerek, silah yaralanma etkileri ara$tirmalari ise kur$unlanan, ce$itli mesafelerde yakinlarinda bomba patlatilan, sungulenen canli esirlerle surduruluyordu.

    ortacagi aratmayan derin zindanlarda ise ce$itli hastaliklar bula$tirilmi$ esirler gozetim altinda olmeyi bekliyorlardi. tesis, kimyasal silahlar ve salgin hastalik bula$tirilmi$ bitler uretip, bunlari balonlarla ya da ucaklarla hedef $ehirlere yollamak gibi egzantrik fikirler de uretiyordu. bit uretme kapasitesi gunde milyonlarla olculuyor, tesiste daha ba$ka salgin hastalik ta$iyabilen hayvan ve ha$ere uretimi de yapiliyordu.

    mezbaha, cali$malarini hiro$ima ya atilan ilk atom bombasina kadar surdurdu. ayni gun, sovyet ordusunun da mancurya ya girdigi, kisacasi i$lerin pek iyiye gitmedigini goren japon komutanligi birim 731 in, tesislerini imha edip kore ye kacmasi emrini verdi. 10 agustos 1945 de son marutalar zehirlenerek, tesis cevresinde cali$an 600 cinli i$ci de makinali tufeklerle olduruldu, cesetler ve tesisler yakilarak emir yerine getirildi.

    sava$ sonrasi, 11 ulkenin kurdugu uluslararasi mahkemede birim 731 in suclulari ile ilgili kaydadeger bir sonuc cikmamasi, her ne kadar korkunc da olsa yapilan olaganustu deneylerin sonuclarinin, mahkemenin ba$ini ceken abd, ingiltere ve rusya gibi ulkeler icin ciddi deger ta$imasi ve bu ulkelerin bu verileri ilk elden elde etmek icin sorumlularla bir tur anla$maya gitmi$ olmalariyla aciklaniyor.

    merak edenler icin, birimin akil fikir babasi, komutani, bakteriyoloji doktoru general shiro ishii, 1959 da yaptiklari konusunda pi$manlik gostermeden olmu$.

    not: japon ordusu geleneklerine gore bir ordu birimi, komutaninin adini ta$iyabildigi icin ve ba$ka bazi sebeplerden, en cok bilinen adiyla birim 731 in ce$itli tarihlerde ve ce$itli kayitlardaki adlari $oyle:
    kwantung ordusu salgin hastalik onleme ve su temini birimi, ishii birimi, togo birimi, kamo birimi, 731, mancurya 25202 birimi.

  • 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45.

    oh kalktı oç.

    kalktıktan sonra düşmez dediler.

    dağa falan çarpmasak bari.

    titretme oç.

    allahım büyük günahların çoğunu işledim. sana da yeterince ilgi göstermedik.

    sanane sağdaki erciyes dağından? önüne bak, düzgün sür piç.

    pitot tüpü tıkanmış mıdır?

    motorun gücünü kapattı heralde. ses kesildi.

    eheh hostesler gülüyor. bişey yok.

    türbülanslar uçağı düşürmezmiş. ama yine de yakalanmasak iyi olur.

    bu ne lan. köy yolunda gidiyo gibi. şu koltuğa tutunayım. *

    bu dergiler de eğlenceli değil amk. en son saate baktığımdan beri 2.5 dakika geçmiş.

    aşağı bakıyormuş gibi yapayım. korkmuyorum.

    ansnkim.

    korkmadım.

    hostesler de güzel değil.

    bi açıklama yapsana oç. ne zaman ineceğiz.

    uçakta ünlü de yok. düşsek kimsenin sikinde olmayız eheh.

    manyak mısın lan. şu an dünyada kaç uçak havada biliyo musun.

    bu düşmesin de.

    aha inişe geçiyor. zaten bi kalkarken bi inerken tehlikeli.

    pisti tutturur heralde. keşke thy olsaydı. onun pist görüş mesafesi daha uzundu.

    koy amk tekerleklerini artık.

    aha koydu. frene de bas.

    oh yavaşladı.

    bi daha bineni ziksinler.