hesabın var mı? giriş yap

  • ben açıkçası nabza göre yapıyorum bunu, kişiye göre. adamın akbili isteme şekline göre. genç bi çocuksa, kibarsa para almıyorum, yaşlılardan da almıyorum, babama benzeyenlerden de almıyorum, trakyalı'ysa almıyorum, hamileyse almıyorum. sonra soruyorum en son, "akp'li misin?" diyorum.

    cevabı "evet" ise, parasını alıyorum. hem akp'li hem babama benziyorsa yarı parasını alıyorum, hem yaşlı hem akp'li ise parasını alıp, yol vermiyorum.

    genç ve jastin bieber dinliyorsa, kafasına kornişle vuruyorum.

  • hayatımda ki en huzurlu, en sakin, en rahat, en mutlu dönemleri geçirmemi sağlamış olan şey. rahat batıyor sadece bir süre sonra.
    bedeni ruhu zihni eğitir. tanıtır. uzun süreli bir uygulama sabır ve disiplin gerektirir. yogaya ne verirsen o da sana aynısını* verir.
    "ruh ve beden birbirinden ayrıdır" diyen batı felsefesinin aksine doğu felsefesi olarak "ruh ve beden bütündür" der. iyide eder.
    düşünce rengi turuncudur.
    insanı her türlü eğitir geliştirir. hayatınızı değiştirir tek kelimeyle. "insanın omurgası ne kadar esnekse o kadar gençtir" der. ne de iyi eder.
    uygulama bitince meditasyon seansı başlar. çok iyi verim alınır zaten vücut rahatlamış olduğu için.
    günlük yarım saat ayrılacak bir çalışmayla çok iyi sonuçlar alınabilir.
    para tuzağı olan özel derslere filan hiç gerek yoktur. piyasadaki kitaplar genelde yetersizdir. tavsiyem 80 baskısı mavi bir kitap. üzerinde "iyi yaşayınız çok yaşayınız" yazıyor. kendi kendinize yapabilirsiniz.
    eğitim 8 aşamadan oluşur:
    a) yama: olumsuz dalgalardan uzak durmak (hırsızlık, kin, nefret) iradeye hakim olmak.
    b) niyama: pozitif güçlendirme anlamına gelir. disiplini öğretir.
    c) asana: vücut egzersizleri. (bir çok kültür fizik hareketi yogadan alıntıdır. ama hiç bir zaman yoga kadar faydalı olunamaz. çünkü kültür fizikte kişinin hareketleri yaparken ki ruhsal durumuna önem verilmez.)
    d) pranayama: doğru nefes almayı öğretmek.
    e) dharana: belli bir şey üzerinde konsantre olmak.
    f) dhayana: meditasyon çalışması.
    g) samadhi: meditasyonun en üst aşaması. üstün bilince erişme. beden dinlenirken aklın ve duyuların uyanık kalması..

  • z kuşağı devlet yurdunda kalan, porsiyonları yetmeyen, iki öğün bile doğru düzgün yiyemeyen, kahvaltısı akşam yemeği için uzun uzun kuyruklara girmesi gereken, cebinde doğru düzgün parası olmayan, odasında ocağı tenceresi olmayan aç bir kuşak.

    gizli saklı odaya soktuğumuz kettle ile bu yurtta ancak noodle yiyebiliyoruz acıkınca. çok özür dileriz sevgili büyüklerimiz.

    gelen mesajlara inanamazsınız, biri yazmış kettle sokabiliyorsanız tost makinası da sokabilirsiniz diye. sonra da yazmış gece bişi yemeyin zaten diye. ne kadar yaratıcı çözümler bunlar. yurtlara gideken annemizin al yavrum dediği kettle, 10 liraya satılan su ısıtıcılarla bir tutup tüm yurda tost makinası aldıracak. malum partinin “bir daha yemek istesinler” önerisi ile aynı zekada bir çözüm önerisi gerçekten.

    ayrıca durduk yere de üç beş kişi “beyinsiz çünkü z kuşağı” yazmış. y kuşağı sanki bir halta yaramış bu ülkeye de z kuşağına bir şey bırakmış. beyninizi kullansaydınız da sizlerin kararlarının bedelini z kuşağı çekmeseydi. durduk yere sonraki kuşağa beyinsiz deme ihtiyacı duyan bir kuşağı da çok ciddiye almamak gerekir neyse. bütün bu meselenin, noodle yememiz ve maddi problemlerimizin olması z kuşağının beyinsizliği ile ne alaka ya ne alaka… parıl parıl zihinler gerçekten. biri de yazmış ben amerikada okudum ettim harika bi y kuşağı örneğiyim diye bravo sana bravo bebeğim.

    ayrıca olaya sadece ucuzluk açısından bakmak da yanlış. ben pratik oluşundan da söz ettim.

  • karşında bir adet "bilgisayardan anlamayan mal" varsa yaptığın en basit hareket bile bu kapsamda değerlendirilebilir.
    yıllar yıllar önce:
    ben: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. çok uğraştım yazmıyor.
    karşımdaki : (burada konuşmasını bekledim ama konuşmadı)
    ne mi yaptı? hepiniz tahmin ediyorsunuz zaten. numlock tuşuna bastı ve geri döndü gitti. yine hepinizin tahmin ettiği gibi arkasından mal gibi bakakaldım.

    yıllar sonra başka bir şehir, başka bir şirket
    acemi çalışan: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. klavyem mi bozuldu?
    ben: (ben de konuşmadım)
    yüzümde manidar bir sırıtış ile numlock tuşuna bastım.
    ama arkamı dönüp gitmedim. sonuçta empati yapmam kolaydı. arkamdan mal gibi bakmasına izin veremezdim.
    yıllar önce benim yüzümde de beliren "bukadarbasitbirşeyinasılolurdaakıledemem bakışı" ile bana bakan minik arkadaşa "üzülme benim de başıma gelmişti" dedim.
    böylece bu duruma düşen tek salağın kendisi olmadığını bilmenin iç huzurunu yaşamasına müsaade ettim. *

  • sabah bunu gördüğümde gülmüştüm.
    anlatmak istediği şeyi güzel bi geyikle süslemiş diye düşünmüştüm.
    yaşadığı sosyal çevresine ve kendisine ince bir eleştiri var şen şakrak.

    başlığı görünce bakayım dedim...
    ya bu kadar ciddiye almayın her boku angry birdler sizi...

  • toplasan 3 bornoz 2 nevresim 2 kırlent var o mağazada, bunu kaldıramıyorsanız eğer boşanın, çünkü daha bunun mango'su, zara'sı var. bahçelievler mango önünde bekleyen erkekler arasından 5 adet müzik grubu, 3 adet halı saha turnuvası çıktı, bazılarımız bir araya gelip tekstil işine girdik sırf bu zulm bitsin diye. adamlar mağazanın yanına banka açtılar beklerken sıkıntıdan hisse alıp satanlar broker oldu orada. zaman geçsin diye park eden arabalara yardımcı olayım derken değnekçi olanlar var.