hesabın var mı? giriş yap

  • muhakkak ki başka denize kıyısı illerde de benzer problemler vardır ama istanbul'da artık iyice limitlerinden çıkmış, diğer insanların hafta sonu gezintilerini sabote etmeye başlamış olay. balıkçılığı ya da olta balıkçılığını yasaklayacak değiliz ama bu işin yapılacağı yerlerin artık belirlenmesi şehir için elzem hale gelmiş görünüyor. zira bu hobiye/işe gönül vermiş insanların belli ki şehirde yaşayan diğer insanları önemsediği ve umursadığı yok.

    sahil şeridi olduğu gibi bu arkadaşların işgali altında. yürüyüşe çıksanız ya kafanızın üstünde misina gezecek ya oltanın denize sallanmasını bekleyeceksiniz. banklar ise tamamen bu insanlara ait. olta takımları, kovalar, balıklar için rezerve. olmasa bile balık artıkları ve kokudan zaten kullanmak mümkün değil.

    hani deseniz ki sadece belli yerlerde böyle, oraya değil de başka yere gidelim. ama değil boğaz sahili boydan boya işgal altında. tek bir yürüyüş yolu yok ki balıkçıların istilası altında olmasın da rahat rahat hava alınıp, kafa dinlenilsin. bir de belediyenin çevreciliğe büyük katkısı olan yeni dolgu alanları filan tamamen bu işe bırakılmış gibi.

    bu işin bir şekilde önüne geçilmeli ve avlanma için belli alanlar insanlara gösterilerek yürüyüş yollarının ve boğaz kıyısının herkesin kullanabileceği hale getirilmeli. ha olacak değil ya işte yazıp ümit etmiş olalım.

  • 1. haksuzluk ney?

    2. her kuşu sevdik bi leylek cemaati mi es geçtik?

    3. ergenekon, balyoz, madımak vs. olaylarına tavırlarını unutmadık. kısa hurma tırmalama formulü ile hesapla.

    4. her şeye rağmn sizin için bile adalet. evet.

  • osmanlı imparatorluğu yerini türkiye cumhuriyetine bıraktıktan sonra eğitim, hukuk, insan hakları, vergi politikaları gibi pek çok konuda yeni yollar çizildi. sanat da yolu yeniden çizilen alanlardan biriydi. çağdaşlık ve millilik ana prensip olarak belirlenerek sanat konusunda batı tarzına kapılar açılmış oldu. bu bir diğer anlamıyla yenilik demekti. bu bağlamda pek çok adım atıldı. bunlardan bazıları; milli kütüphanenin açılması, devlet tiyatrolarının kurulması, dolmabahçe sarayı içerisine resim heykel müzesi'nin açılması, ankara'da devlet konservatuvarı'nın açılması, ayasofyanın ve topkapı sarayı'nın müze olarak halka açılması, türk dili tetkik cemiyeti'nin kurulması gibi.. bu listede sıralananlar, türkiye cumhuriyeti vatandaşlarını güzel sanatlar ile buluşturmanın ilk adımıydı. tüm bu adımlar mimaride, resimde, heykelcilikte, tiyatro, opera ve müzik gibi sahne sanatlarında karşılık buldu ve türk eserleri batı ile harmanlanarak yada batı’dan devşirilerek türkiyeye yepyeni eserler kazandırıldı.

    işte taksim cumhuriyet anıtı da o çizilen yeni yolun ilk sonuçlarından biriydi. çünkü osmanlı yönetimi ve halkı bazen dini, bazen örfi nedenlerle heykelcilikten hep uzak durdu. her ne kadar sultan abdülaziz ilk adımı atmayı denemiş olsa da kendisi bile halkın tepkisinden çekindiği için kendisi için yapılan heykeli gün yüzüne çıkartamadı.

    işte taksim cumhuriyet anıtı bu kısıtlı bakış açısını yıkmak için de yapıldı.

    heykeli zaten kabaca bilmeyen yok sanırım. genelde hep önünde bekleniyor ama pek incelenmiyor kanımca. taksim'in ikinci en popüler buluşma noktasında. her istanbullunun önünden en az 1 kere beklediği ama çoğunun hakkında pek fikrinin olmadığı anıt heykel.

    heykel 1928 yılında pietro canonıca tarafından roma'da yapılmış. heykelin kendisi bronz, kaidesi ise mermerden. kaidesi ile birlikte yaklaşık 4 metre uzunluğunda.

    heykel bildiğiniz üzere 4 cepheden oluşuyor ve her birisinin farklı bir anlamı var.

    birinci yüzde ülkenin düşmanlardan kurtulunmasından sonrası tasfir edilmiş. bu yüzden eserde mustafa kemal atatürkün halkın ve askerlerin arasında gösterilmiş.

    ikinci yüzde cumhuriyetin ilanı bir grup ile tasfir edilmiş. mustafa kemal atatürk sivil bir kıyafet ile cumhur başkanı olarak görünmekte.

    üçüncü ve dördüncü yüzlerde zaferi ellerindeki bayraklar ile ilan eden askerler bulunmakta. aynı zamanda bir yüzünde yüzü kapalı, diğerinde ise yüzü açık kadın bulunmakta. biri türkiyenin cumhuriyetten önceki halini, diğeri cumhuriyetten sonraki aydınlık yüzünü ifade ediyor.

    devletin imkanlarını kullanmamak için istanbul bedeliyesi önderliğinde bankalar, şirketler ve esnaftan bağış toplanarak italyada yaptırılan heykele bir de mimar sinan güzel sanatlardan yarışma sonucunda karar verilerek sabiha ziya isminde stajyer bir öğrenci eşlik etmiş ki heykelin en tepesindeki yuvarlak içinde minik bir portresini görmeniz mümkün.

    heykelin yapımı 1.5 yıl sürmüş ve istanbula getirilerek 23 günde taksim’deki yerine yerleştirilmiş. anıtın içine oturacağı havuz mali sıkıntılar nedeniyle inşa ettirilememiş. anıt 1928’da dönemin tbmm başkanı kazım özalp ile yaklaşık 30.000 kişinin eşlik ettiği bir tören ile açılmış.

    https://seyler.eksisozluk.com/…et-anitinin-hikayesi

  • evde mutsuzdur.
    evde kimsesi yoktur.
    evi yoktur orda kalıyordur.
    para lazımdır.
    erken kalkıp erken yol almak istiyordur.(pazar bile olsa)

    bırak işine baksın adamcağız, sen sporundan olma.

    başlığı açan eylül fırtınası kaçmış.

  • iran ile türkiye atasında oluşabilecek bir gerginlikte iran cumhurbaşkanına takacağımız yeni isim. böyle bir ismi ben önceden bulayım ki olası bir gerginlikte devletlularımız boşuna isim yakıştırmakla uğraşmasın.

  • kızla yaptığım otostopik yolculuk

    beyler şimdi saat 1 de uzaktan eğitim dersinin sınavı vardı. ortak zorunlu ders olduğu için bütün üniversite iki oturumda girecek sınava. neyse saat 12 de hazirlandım, çıktım. bindim otobüse. gittik üniversitenin girişinde indim. felaket bir kalabalık var. (oturduğum yerden direk otobüs yok üniversiteye, aktarma yapıyorum genelde.) aktarma yapıcaz ama hem gelen otobüsler hem dolmuşlar dolu. boş olsa bike binemezsiniz yani o derce bir kalabalık. bir kız vardı yanımda sevgilisini aradı. gel beni al diye. geçtim kızın arkasına bunu izlemeye başladım. baktım bir arabaya dogru hareket falan yapıyor. bu kızın peşinden gittim. kız öne ben arkaya oturdum. direk kızın sevgilisine selam verdim. naber, nasılsın falan sordum.
    kız beni sevgilisinin arkadaşı sanmış olacak ki ses etmedi. sevgiliside kızın arkadaşıyım sanmış olacak ki o da ses etmedi. ben de daha ses etmedim. öyle sessiz sessiz gittik. dedim dur şöyle ben ineyim. indim gittim sınava. inşallah benim yüzümden bir şey olmamıştır ilişkilerine.

    dogunun sizofreni

    anaaaa debeye girmiş lan çok mutlu oldum. ehehe :)