hesabın var mı? giriş yap

  • temel akciğer kanseri olmus. doktorlar iki aydan daha fazla yaşaman mucize olur demisler ve ümitsiz oldugu icin tedaviye de son vermisler.
    ölecegini anlayan temel , butun eşiyle dostuyla helalleşmeye karar vermis. fakat bizim temel gördüğü herkese kendisinin aids hastaligina yakalandigini ve iki ay içinde öleceğini anlatıyor ve haklarını helal etmerini istiyormuş. tabii bunu duyanlar temel'e helallik veriyorlarmiş ama bir yandan da elini bile son bir defa sıkıp, kucaklaşmaktan kaçınıyorlarmış.
    temel'in en iyi arkadaşi dursun temel'in bu yaptığını duyunca sormuş:
    - yav temel, anladık sen kanser oldun ölecen, neden millete aıds oldum diyon, bak herkesi bir korku sardı, demiş.
    temel;
    - yav tursun, öyle de ölecez böyle de ölecez, bari kariyi sağlama alalim dedim.

  • helal olsun,allah işini gücünü kolay etsin diye dua ettiğim teyzedir,aynı şekilde çok uzak olmayan osmanbey'de 65 yaşında çaycılık yapan tanıdığım tatlı bir teyze de var ve neden çalışıyorsun diye sorduğumda hayat çalışmamama müsaade etmiyor evladım diye cevabı tokat gibi yapıştırmıştır.

  • sadece matematiksel olarak kanitlanmis kara deliklerin elle tutulur gözle görülür bir kaniti var artik. sadece 400 küsur yil önce dünya sabit degil, günesin etrafinda dönüyor dedigi icin öldürülen giordano brunodan bugüne gelinebildigine inanamiyorum. su görüntüyü olusturmak icin tam iki yildir ugrasiyorlar. new horizonsdan önce neye benzedigini bile bilmedigimiz plutonu sadece iki yil önce net bir sekilde görebilmistik.

    sanilanin ve bekledigimzin aksine samanyolu galaksisinin yani icinde oldugumuz galaksinin merkezindeki sagittarius anin degil de, messier 87 galaksisinin merkezindeki kara deligi görebildik. messier 87, 50 milyon isik yilindan daha uzakta. (tam olarak 53,5 milyon) uzak oldugu icin de bize kadar gelen titremelerinin az olmasindan dolayi sagittarius adan önce bu kara delik icin calismislar.

    *bulunan hicbir bulgu einstein'ın izâfiyet teorisiyle celismiyormus.

    *bu görüntü dünyanin farkli yerlerindeki 8 teleskobun iki yildir biriktirdigi cok büyük boyuttaki görüntülerin biraraya gelmesiyle olusturulmus.

    *messier 87 galaksisi bize 50 milyon isik yilindan daha uzak oldugu icin fotografladigimiz bu görüntü de en az 50 milyon yil öncesine ait.

    *günesin 6,5 milyar kati kütleye sahip ve mevcut en büyük kara delik olduğunu düşünülüyor.

    *kara deiligin etrafinda toplanan madde ve isigin yaydigi enerji öyle büyük ki dünyadan bile görüntüleyebiliyoruz.

    *kara delik fotografi diyoruz ama adi üstünde kara bir delik olan kara delik fotografini cekemiyoruz. etrafinda olusan isigin fotografi bu daha cok. ama kara deligin orada oldugunu bize net sekilde gösteriyor.

    *bu fotografin maliyeti 44 milyon euroymus.

    *saat yönünde dönüyormus iki gözümün cicegi.

    ayrica (bkz: #65983428)

    edit: teleskop sayisiyla ilgili olarak yazdiklarim eksi seylerde "düzeltilmis". eht kendi sayfasinda söyle diyor: "a planet-scale array of eight ground-based radio telescopes forged through international collaboration — was designed to capture images of a black hole." merak edenler suradan daha detayli bilgi edinebilir.

  • ilki 1992-1993 ikincisi 1996-1997'de yapılmıştır. sonra her dört yılda bir olimpiyat gibi düzenlenmiştir. zaten yelkenin olimpiyatıdır.

    yarışmacılar dünyayı dönerlerden tek başlarınadırlar, karaya çıkmaları, teknelerden yardım almaları yasaktır. katılımcıların büyük kısmı fransızdır. ingiltere, avustralya, yeni zelanda gibi ülkelerde yelken camiası fransa'ya göre daha büyük ama fransızların solo yelken yarışlarına merakı daha fazla. bu tür bir iş büyük sponsorlar olmadan olmuyor ve fransız sponsorlar bu işe diğer ülkelerdeki sponsorlara göre daha çok para yatırıyor. denizciler içinde de fransızlar bu tür solo yarışlara daha yatkınlar çünkü dünyada solo yelkenciliğin temelinde 2 fransız var. bunlardan biri bernard moitessier, kendisi bir solo denizci olması yanında aynı zamanda fransızların kalbine de dokunabilen edebi bir yazar. yazdıklarıyla tüm fransızları etkilemiş. diğeri eric tabarly, teknik konularda solo denizciliğe birçok yenilik getirmiş yarışmacı ruhlu bir insan.

    dünya turu gibi gözükse de esasında bildiğimiz turlardan değildir bu. ekvator çevresi olan 40.000 km gibi düşünmemeliyiz. fransa'da les sables d'olonne diye bir diyardan başlar. yarışmacılar güneye iner, kanarya adaları'nın sağından ya da solundan geçer. ümit burnu'nun oradan güney okyanusuna girer. burada heard adası'nın kuzeyinden, avustralya ve yeni zelanda'nın güneyinden geçmek şartıyla antartika'nın çevresini dönüp cape horn'a gelir, sonra ver elini les sables d'olonne. yani dünya çevresinde dönülür ama bu çok güneydeki enlemlerde olduğu için mesafeler nispeten kısadır. karaya çıkmak mutlak yasaktır. atlantik'te biraz da zaten var olan akıntılar, rüzgarlar sayesinde yolculuk hem kuzeye hem de güneye doğru nispeten kolaydır. gemi trafiğine dikkat edip kıtalar arası tankerlere harslamamak daha önemlidir. yarışın ez zor kısmı 40 derece güney enleminden de daha güneydeki doğa mücadelesidir. (bkz: kükreyen kırklar) dalgalar apartman boyu falan olur, alabora olunca yardımın gelmesi imkansızdır neredeyse, bu yüzden zorda kalan yarışmacıya yardım en iyi ihtimal başka bir yarışçıdan gelecektir. göçmüşler hep burada ölmüşlerdir bu yarışta. güney okyanusu'nda dalga hızı 30 deniz mili civarı, dalga boyu 50 metre olabilir ve dalga yüksekliği de 20 metre olabilir. yani bu rakamlar hemen hemen böyledir 30 ila 70 arası oynar ama mesela 10 değildir hiçbiri. orada denize ve rüzgara dair her şey büyüktür, kocamandır, devasadır. kısaca sabit bir noktada durup üzerinize elli metre araları olan 20 metre yüksekliğinde binaların 30 deniz mili hızla gelip çarptığını düşünün. öyle olursunuz o denizde durursanız. bu yüzden güney denizinde sürekli gitmek gerekir, hiç durulmamalıdır.

    vendee globe'da tekne tasarımları bu 20 metrelik dalgalara göre yapılıyor. eskiden burada kullanılan yatlar da derin ve kocaman salmalıydı. bunlar güvenlidir, düzelme açıları büyüktür, 125 derece kadardır. yani direk 90 dereceden 125 dereceye gelse bile yat kendi kendine hacıyatmaz gibi tekrar 90 derece konumuna gelebilir. yani teknenin tam yan yattığını, hatta direğinin suyun içinde daha bir 35 derece daha döndüğünü düşünelim, orada hareketsiz bile kalsa salması sayesinde eski haline gelir. ancak bu tekneler denizi yararak ilerledikleri için güney denizi gibi bir yerde bu pek efektif değildir. bu sebeple buranın tekneleri derin değil tepsi gibi yayvan oluyorlar, salmaları da küçüktür ama salma ucunda bir torpido vardır. ancak buna bağlı olarak suya batmazlar dalgaların üstünde kayıp giderler. asıl amaç bu apartman boyu dalgaların ikisinin arasında kalıp, onlarla aynı hızda kopmaktır. güney denizinde rüzgar her zaman arkadan gelir. arka sancak, arka iskeledir ama arkadır. amaç bunu avantaja çevirip dalgalarla aynı hızda, onların gücüyle boy ölçüşmeden araya kaynamaktır. yayvan teknenin dezavantajı düzelme açısının küçüklüğüdür. bunlarda bu açı 105 derece kadardır. her iki dizaynın avantajları ve dezavantajları vardır her işte olduğu gibi ama tercih edilen daha çok sığ ve geniş olan tekne tipidir. diğer taraftan multigövdeler hiç kullanılmaz. bunlar çok daha hızlıdırlar ama düzelme açıları falan neredeyse yoktur, yan yatınca o pozisyonda kalır, düzelmesi çok zordur. ama ekipli yarışlarda bunların üstüne yoktur. bir grup kullanırken bir grubun uyuduğu takım yarışları vardır, burada bu teknelere daha kolay hakim olunur o yüzden devrilme tehlikesi tek başına bir yarışa göre çok çok daha azdır. tekne üzerine harcanan dikkat daha fazladır. bu yayvan tekne tip iyidir ama sonra atlantik'te arjantin'den kuzeye çıkarken kuzeyden gelen soluganlara dank dank diye vurulur, insanda kafa kalmaz. bu noktada derin tekne tipi olsa dalgaları yara yara huşu içinde gidecekti. ama tüm öncelikler anlı şanlı güney okyanusu'nundur. yarışmacıları bu yarışa tekrar çeken şey güney okyanusu'ndaki bu maceradır. orası uzaya çıkan uzay gemileri de dahil, insanlığa en uzak olunan noktadır. hani doğaya kaçış falan denen şeyin en kralıdır güney okyanusu'na gitmek.

    buradaki tekneler dünyanın en süper teknoloji mağazaları gibi donatılmışlardır. içeride masaya monte halde bir sürü son teknoloji yön bulma, haberleşme, radar cihazları vardır. sürekli olarak hava tahminleri alırlar. birkaç webcam, fransa'daki merkezle sürekli temas halinde olunan iletişim programları vardır. teknelerin otopilotları çok gelişmiştir. yarışmacılar her an aileleri ile temas halinde olabilirler, faxları, yazıcıları vardır. vakti zamanında bir yarşmacı kolunda oluşan ve mikrop kapan bir yarayı webcam önünde bir doktordan yardım alarak ameliyat etmiştir. bunun dışında yine de en az malzemeyi almak için büyük bir yarış içindedir herkes.

    yarışmacılar diş fırçalarının yarısından keserler böylece o kadar ağırlıktan kurtulmuş olurlar. tuvalet ve lavabo olarak birer kova kullanırlar.

  • cok ciddi bir toplantıda "zorlayacağım şartları" diyecekken "şorlayacağım zartları" diyerek toplantının ciddi olma ozelligini sabote etmek.

  • biri de benim.

    yıllar önce otobüste şöyle bir diyaloğa denk gelmiştim; otobüse binen biri akbilinin bittiğini söyledi ve ücreti karşılığında birinden onun yerine de basmasını rica etti. sonrasında önlerde oturan bir hanımefendi kalkarak akbili bastı ve şöyle dedi: "para istemiyorum. lütfen siz de aynı durumda kalan başka biri için akbilinizi basın ve para istemeyerek aynısını ondan rica edin"

    karmayla ilk tanışmam da böyle oldu, üsküdar-bostancı otobüsünde.