hesabın var mı? giriş yap

  • sözlükten düşürülen kızın cinsiyetinin kadın çıkmasının gerçekten muazzam olduğu eylem. daha muazzamı da buddy başlığına 16 ilan vermiş bir beyefendinin hala kılsızını araması.

  • bence otobüs durağının rızası var; hiç tepki vermiyor.

    edit; başlığı açan, benim entrymden (ç)alıntı yapmış ama olsun onu da beğenin.

    tanım; son kelimesinde "d" harfinin fazlalık olduğu başlık.

  • 3 ay önce falandı, çocukları uyuttuk hanımla, film izlicez diye oturduk tvnin başına ama çocuklu aileler bilir, bu keyif öyle her zaman denk gelmez. neyse tam filmi seçtik başlicaz, mesaj geldi bana. kim dedi hanım, bu saatte? bilmem dedim bildirimdir falan... bak bakalım dedi, baktım;

    -babam öldü.

    aradım hemen, neredesiniz dedim, hastanedeyiz dedi. kim var yanında dedim, ablam falan dedi... geliyim mi dedim, yok gelme yarın cenazeye gel ama dedi. elbette dedim. ertesi gün cenaze namazına yetişemedim, geç kaldım. defnedilirken yetiştim mezarlıkta, baktım toprak atılırken o mezarın basında duruyor. ağlamıyor, sadece izliyor olup biteni... gittim yanına, kardeşim dedim, arkasını döndü. sarıldık. orada ağlamaya basladı. ağladık...

    ben bu adamı 20 senedir tanıyorum. son 10 senedir en fazla 7-8 defa görüşmüşüzdür ama her görüştüğümüzde 20 sene önce ki muhabbetimiz devam eder. güleriz eğleniriz anlatırız dertleşiriz... yani dostluk dediğiniz öyle birbirini aramayınca bozulan bir mevzu değil. dostluk yürekte. yürek aynı kalırsa dostluklar da bozulmuyor, istersen 300 yıl görme, dostun seni tanıyor biliyor seviyor... değişmesin yüreğiniz, gerisi 10 sene sonra aramıs falanı filanı önemli değil.

  • sene 2009, avea'nın avealılarla sınırsız konuşma paketine sahip olduğum zamanlar. süper pinti ve yüzsüz arkadaşıma bu pakete sahip olduğumu söylemek gibi bir gerizekalılık yaptığım için telefonumu benden daha çok kullanıyor olması son derece sıradanlaşmıştı benim için. beraber gittiğimiz kursta kendisine sorgusuz ve rutin bir şekilde telefonu teslim ediyordum sevgilisiyle yarım saat iğrenç "aşkişkom nasılsın" muhabbetini yapsın diye. gün boyu yine bedava telefon olduğu için normalde hiç aramadığı insanları araması da artık "haber" niteliği taşımıyordu.

    paraya kıyıp nasıl yaptığını bugün bile anlamadığım şekilde yeni telefon almıştı. yine bir gün telefonumu istedi, sonuç olarak bedava telefon neden istemesin ki (bu arada gerçekten böyle düşünüyordu, zaten sınırsız konuşma hakkı var, sanki ben bu tarifeye ekstra para vermiyormuşumcasına benim 'bedava' telefonumu kullanma hakkında en ufak şüphe duymuyordu) verdim telefonu, en az bir saat geçti, baktım kendi telefonu da benimki de masada duruyor ve ikisi de açık.

    "hayırdır ne yapıyorsun" dediğimde "abi yaa telefonumun şarjı çabuk eskimesin diye tamamen şarj bitmeden takmayayım dedim, hazır senin bedava (!) hattın varken kendimi senden aradım şarjımın bitmesini bekliyorum" dedi.

    küçük hesapların adamı kimdir, nasıl olunur o gün ufkum açılmıştı.

  • "-gelirken winston light alır mısınız?" notu üzerine almayı unutan kurye, yemekten sonra içersin deyip kendi sigarasından vermeyi teklif eder. yok önemli değil deyip geri çevrilir. 5 dakika sonra kapı çalar, yemekten sonra içilir der gene ve paketi uzatır. kıyamam be.

  • 6-7 sene once ılık bir yaz akşamında arkadaşımla birlikte arkadaşımın (yanımda olan kişi) evine giderken yaşanmıştır.
    kendime "x" vereyim, arkadaşıma "y", rakıyla imam nikahlı bakkal da "b" olsun.

    y-olum susadım ben şurdan bi su ısmarla (pet şişeyle su içenlere sosyetik dendiği zamanlar)

    (bakkala girilir)
    x: kolay gelsin bi küçük su verirmisiniz?
    b: rakı mı?
    x: küçük su abi
    b: küçük rakı?
    y: rakı mı içsek?
    b: votka da içebilirsiniz
    x: olum bu saatte rakı mı içilir
    y: bira alalım o zaman. bira ver sen bize abi
    b: ben olsam rakı içerdim, kaç şişe vereyim?
    x: ben bira içmem olum
    b: bak arkadaşın rakı içmek istiyo
    x: yok abi su almaya girdik de biz o yüzden
    b: o zaman sana su vereyim, arkadaşın rakı içmek istiyomuş
    y: yok abi bira istiyorum ben
    b: paranız mı yok, ne kadar varsa verin, üstü benden. delikanlı adamlarsınız, rakı için.

  • öncelikle vergi artışı döviz mevduatlarına değil vadeli döviz mevduatlarına getirildi. yani elde edilen faiz geliri eğer döviz hesaplarından geliyorsa vadesine göre vergi oranı yükseltildi. vadesiz döviz hesaplarında bir vergi yok. öte yandan uzun vadeli tl vadeli hesaplara da vergi indirimi geldi. esasında zaten tl faizler o kadar yüksek ki, tl vadeli hesaplara zaten talep var. tl hesaplara yapılan vergi indirimi aslında biraz ekstra ödül gibi duruyor.

    diğer taraftan döviz kurlarında dalgalanmanın geçtiğimiz yaz aylarına göre nispeten düşük olduğu bu günlerde döviz faizlerine uygulanan verginin artırılması sorun beklentisinin yükseldiğini gösteriyor. ya dövizde bir dalgalanma beklentisi var ya da döviz mevduat rakamlarının ulaştığı seviye önlem almayı zorunlu kılıyor.
    edit: imla
    edit: eskenar ucgen in sorusu üzerine, tl faizlerinde vergi indirimi daha evvel yapıldı. şu anda yapılan döviz faizlerinin stopaj oranında artış. 1 yıldan uzun vadeli tl faizlerde stopaj 0. her ikisi de aynı anda yapılmış gibi yazmışım.
    fularlı edit: gelen mesajlar üzerine; vergi faiz geliri elde ederseniz kesilir. faiz elde etmeyen banka hesabından vergi kesilmez. bu servetin vergilendirmesi olur ki hukuken mümkün değildir. sadece motorlu taşıtlar vergisi ve emlak vergisinde serveti vergilendirebilirsiniz. bankada dövizi olup bunu vadeli hesaba koymamış ve faiz elde etmemiş bir şahıs kur farkından dolayı milyonlarca tl kar bile etmiş olsa gelir vergisi ödemez.
    son edit: neyehbe nin uyarısı üzerine tl mevduatlardaki stopaj oranları sonradan tekrar değişti.