hesabın var mı? giriş yap

  • normal bir durum.

    herkes müslüman değil ya da dinini yaşamıyor. rahatsız olan arkadaş listesinden çıkartır ya da profiline bakmaz.

    bu yapılan benim ya da bir başkasının 'bu sıcakta aç susuz kalınır mı sağlığını düşünmüyor musun?' demem kadar ahlaksızcadır. herkes kendi tercihlerinden mesuldür.

  • germanicus ile büyük agrippa’nın üçüncü çocukları olan caligula’nın asıl adı gaius iulius caesar germenicus idi. roma'nın üçüncü imparatoru olan caligula, ms. 37-41 yılları arasında 4 yıl hüküm sürmüştür. caligula’nın bebekliği ve çocukluğu babasıyla birlikte ren bölgesindeki askeri kamplarda veya ordugahlarda geçmişti. bu kamplarda, askerlerin giydiği caligae denilen çizmeleri, henüz 3-4 yaşında bir çocukken ayağına giydiği için kendisine küçük çizme anlamına gelen caligula lakabı takılmıştı. imparator olduktan sonra her zaman resmi adını, yani gaius caesar’ı kullanmıştır. ancak, günümüz tarihçileri de onu halen lakabıyla anmakta ve bu yüzden daha çok lakabıyla yani caligula olarak tanınmaktadır. her ne kadar sevimli gösterilmeye çalışılmışsa da buna rağmen pek öyle kalmayı başaramamıştır.

    önceki imparator tiberius, capri adası’na çekildiğinde caligula ile tiberius gemellus’u ortak varis tayin etmişti. ancak, tiberius öldüğünde gemellus’un 18, caligulanın ise 25 yaşında olması tahta en yakın adayın caligula olduğunun işaretiydi. nitekim, praetor praefectusu macro’nun da desteğiyle caligula, senatus tarafından princeps yani imparator ilan edildi.

    caligula, annesi ve kardeşinin cesedinin küllerini roma’ya getirip augustus mausoleum’una koydurdu. bazı aile dostlarına ve büyükannesi antonia’ya onursal ünvanlar verdirdi. kendisine destek olan praetorları ödüllendirdi. ancak imparator olduktan 6-7 ay kadar sonra ekim ayında caligula ağır bir hastalık geçirdi. onu tanıyanların yazdığına göre iyileştikten sonra farklı bir karaktere bürünmüştü.

    hastalığın zihinsel ve sinirsel bir hasar bıraktığı düşünülüyordu. kendisini sürekli tehlike altında hissediyor, öldürüleceğinden korkuyordu. bu duygu ve düşüncelerle çevresinde tehlike olarak gördüğü kişileri birer birer öldürttü. kardeşi gemellus ve praetor praefectus’u macro da öldürüldüler.

    arenalarda kanlı gladyatör ve vahşi hayvan gösterileri sıkça düzenlenmeye başlandı. caligula, senatus’u ve senatörleri de küçümsüyor, kendisini her şeyin üstünde görüyordu. artık hissedilir bir megalomani tüm benliğini kaplamıştı. yaptığı icraatlarin hiçbir makul tarafı bulunmuyordu. birçok muhalifi oldu. kendisine suikast tertipleyen lepidus ve taraftarları da feci şekilde öldürüldü.

    caligula’ya ait en ilginç öykülerden biri de incitatus yani hızlı adlı yarış atına ilişkin olandı. caligula bu ata o kadar önem veriyordu ki koşum takımlarında en değerli mücevherler ve ipek kumaş kullanılıyordu. imparator, vereceği ziyafet için misafirleri onun adına davet ediyor ve atla beraber yemek yeniyordu. yemi altınd kapta sunuluyor ve hiçbir lüksten kaçınılmıyordu. caligula’nın bu çok sevdiği atını consul yapacağı ve hatta yaptığı bile söyleniyordu. olmaz denilen şeyleri yapmak istiyordu. napoli körfezinde baiae’den puteoli’ye uzanan ve gemilerin yan yana dizilmesiyle oluşturulan bir köprü bile inşa ettirdi ve bir at arabası üzerinde olanca hızıyla bir uçtan öteki uca geçti. israfın sonu gelmiyordu; öyle ki tiberius’un hazinede bıraktığı büyük miktarda paradan eser kalmamıştı.

    bazı yazarlara göre caligula ms. 39’da germenia ve gallia’ya sefer yaptı, hatta biritannia’yı istila etmek istedi. ancak, bu seferine ve özellikle britannia’yı istilasına ilişkin “askerlerine manş kıyısında istiridye kabukları toplamalarını emretmesi” dışında ne ve kesin bilgiler mevcut değildir. (romantik serseri)

    caligula ms. 40 yılı yazında roma’ya döndü. imparatora karşı olanla onu yok etmek için zaman kolluyordu. nitekim ms. 24 ocak 41’de, praetor praefectus’u cassius chaerea’nın başını çektiği bir grup, imparatora suikast düzenledi. bir tören dönüşü, palatinus tepesi’ndeki sarayın altında yer alan bir koridordan geçerken, karısı ve kızıyla birlikte saldırıya uğrayarak korkunç bir şekilde öldürüldü. bu şekilde, halkına yaptığı kötülüklerin bedelini ödemişti.

    üzgünüm caligula ama savunulacak bir yanın yok. üstelik seni eleştirecek tadım bile kalmadı. neyse en azından yol yabdı diyeyim.

  • karıyla-kocanın, kadınla-sevgilisinin, dişiyle-erkeğin arasına girmeyeceksin arkadaş. onlar barışır boku sana bulaşır (tabi bu hikayede barışma gibi bir durum söz konusu değil ama ana fikri anladınız işte...)

  • "bakın ben avukatım benim vaktimi almayın beni sıradan vatandaşla karıştırmayın verdiğim parayı faiziyle alırım" dan sonrasını okumadığım başlık, sıradan bir vatandaş oldum olalı ben böyle rezalet görmedim.

  • nice cüneyt arkın, emel sayın, kadir inanır, tarık akan ve gülşen bubikoğlu filmlerinde farkında olmadan işlenmiş olan sendrom.

  • bu güne kadar nedensizce hep antipatiyle yaklaştığım insan. ancak gezi olaylarıyla ilgili, dolmabahçe yakınlarından*.kendi facebook adresinden şöyle bir yazı paylaşmış;

    insanın ağırına gidiyor lan! gencecik, tertemiz, taptaze çocukların üzerine gazı acımadan boca ediyorlar. iblisler!!!. zerre vicdanı olmayan bir faşist sürüsü, genç olana, güzel olana, aydınlık olana karşı biriktirdiği bütün ezikliğini vandalca, pervasızca, gaddarca kusuyor kusuyor kusuyor.... pırıl pırıl çocukların birbirine bir tutunuşu, bir dayanışması, gazın ızdırabına zerafetle bir katlanışı var içiniz parçalanır arkadaşlar. gaz gerçek bir kabus. onu tadan oraya değil evladını düşmanını salmaz. önce solunumunuz kavruluyor sonra böcekler gibi aşağılanmış hissediyorsunuz kendinizi. sinirinden ağlayanları görmelisiniz. boyunlar bükük gururlar kırık hüzünlü bir öfkeyle burkulmuş büyük acıyı görmelisiniz. sonra derinlerden bir çığlık: "oomuuzoomuuza".... böyle başlıyor direnişin şakıması... kıpırdanmaya başlıyor umut. geçti geçti diyorsunuz birkaç dakika birkaç sloganla... " faşiiizme kaarşı..." sonra annesini arayanlar... sevgilsine sarılanlar... arkadaşına yaslananlar... ve sonra tekrar başlıyor herşey. pat pat paaat pata pata pata ta ta ta!!!...oradan oraya koşturuyor ürkek kediler gibi ülkenin aydınlık geleceği... imdaaaaaaat diye haykırasınız geliyor, yediremiyorsunuz... lanet olsun ki katlana katlana büyüyorsunuz oracıkta, birkaç dakika içinde.... aaahhhhhh!!!
    faşizme karşı ne yapılabilir arkadşlar? allah aşkına ne yapılabilir? birşey yapmak lazım, bişey... birşey...
    bu halkı uyandıralım en azından ne olur... ne olur! ne olur!!
    bu halkı uyutan, yalancı , sahtekar, işbirlikçi medyayı asla affetmeyelim! gözünü seveyim affetmeyelim bu aşağılık kelekçileri.
    asla asla asla!!!!

    tanım: gezi olaylarını gitmeyenler/gidemeenlere betimleyen çizer.

  • -yapma hayrettin daha kadroları saymadım.

    aradım taradım bir türlü bulamadım. bir de hayrettin'in ceza sahasından martı kovalarken yediği golün videosunu.

    ach ach.

  • topaç. apartuman hayatı zor hakkaten de!

    dışarıda oyna diyeceklere peşin bilgi: dışarıda oynamaya cesaretim yok. 55 yaşında kadınım, kendime göre bi ağırlığım var, dünürlerim var... (duvarlarım kendimden, çaylar şirketten. her zamanki gibi)

    aslında döndürmeyi beceremiyorum. yapabilsem bi...