hesabın var mı? giriş yap

  • " yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama
    kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı "
    kısa şiiri ile devasal ve derin anlamları buluşturan şair.

    kahvaltı gerçekten mutluluk. özenle hazırlanır pazar kahvaltısı, özel omleti ,zeytinyağlı ve maydanozlu domatezi, dağ kekikli zeytini, süt kokan peyniri, simit ve eski kaşarı ile ne güzel başlangıçtır güne.hele de son çaylarda açılır gazeteler,değmeyin keyfimize.

  • tam bir tombiktir. dünyadaki uçamayan tek papağan türü olduğu gibi dünyanın en tombik papağanı da kendisi olur. nesilleri tükenmek üzere olsa da son yıllarda gönüllülerin ve devlet destekli programların sayesinde bol bol üremektedir.

    discovery channel belgeseli

    2015'de 138 adet olan popülasyonu 2019'da 213'e ulaşmıştır. günümüzde ölen yaşlı kakapolar nedeniyle nüfusları 201'e düşse de üreme yaş grubunda bulunan 57 dişi gelecek için umut olmaktadır. nisan 2022 itibarıyla bu 57 dişinin 46 tanesi toplamda 139 yumurta yumurtlamıştır. görsel

    stephen fry ve mark carwardine'ın kakapo ile görüldüğü eğlenceli görüntüler: video

    bu tombik kuşlar hakkında bazı bilgiler:

    kakapolar, yeni zelanda adalarına özgü bir kuş türüdür. latince isimleri strigops habroptilus'tur. benzersiz görünüşlerine uygun bir şekilde anlamı "baykuş yüzlü yumuşak tüy"dür. baykuş papağanı olarak da anılırlar.

    kakapolar gececi bir papağan türüdür. bu nedenle bir diğer takma adları "gece papağanı"dır.

    1.5 ila 4 kilo arasındaki ortalama ağırlıklarıyla dünyadaki açık ara en ağır papağan türüdür.

    tohum, kabuklu yemişler, meyveler ve çiçeklerle beslenirler ancak en sevdikleri yiyecek, büyümeleri için gerekli bir besin olan, yüksek konsantrasyonlarda d vitamini içeren rimu meyvesidir. görsel

    *bu twitter hesabından sayısız videosuna ulaşabilirsiniz.

    kakapolar uçamaz, bu da onları dünyanın en büyük uçamayan kuş türlerinden biri yapar. zayıf kanatlarını telafi etmek için kakapoların, hızlı hareket etmelerini ve ağaçlara tırmanmalarını sağlayan güçlü bacakları vardır. tırmandıkları ağaçlardan inmek için minik kanatlarını paraşüt işlevi görecek şekilde açar ve aşağı atlarlar.

    yaklaşık 90 yıl ömürleri vardır ve dünyadaki en uzun ömürlü kuşlarından biridir. erkekler 4, dişiler 6 yaşında üremeye başlar.

    koca cüsselerine rağmen, kakapolar oldukça dost canlısı hayvanlardır. yerli maori halkı ve erken dönemde adalara yerleşenlerce evcil hayvan olarak kabul edilmişlerdir.

    tür ilk kez 1845 yılında yazdığı günlüğünde tanımlayan ingiliz kuşbilimci george edward grey, bir kuştan çok köpeğe benzediklerini belirtmiştir. barışçıl doğalarının neslinin tükenme aşamasına gelmesine kısmen katkıda bulunduğu düşünülmektedir.

    hiçbir yırtıcı tehdidi görmemiş bir tür olan kakapolar, 13. yüzyılda adalara gelenlerle beraber, kediler, köpekler, fareler ve bazı yarasa türleri gibi tehditlerle karşılaşmışlardır. kendilerini savunma gereği olmadığı ve bu konuda evrimleşmedikleri için tehdit anında donup kalmaktan başka bir savunma taktikleri bulunmaz.*

    ayrıca bu dönemde insanlar tarafından avlanarak yenmeye, tüylerinden kıyafetler yapılmaya ve kemikleri olta malzemeleri olarak kullanılmaya başlandığı için adeta soykırıma uğramışlardır.

    18. yüzyılda kolonileşme başlayınca durum daha da vahim hale gelmiştir. kolonistler yanlarında iki yeni sıçan türü, gelincikler, sıçanlar getirmiş ve bu istilacı türlerin nüfusu artarken, kakapo nüfusu azalmıştır.

    yeni zelanda kakapo da dahil olmak üzere oldukça nadir olan yerel kuş türleri için koruma programı başlatmıştır. 2020 yılında yapılan çalışmaya göre insanlığın, bölgedeki 50 milyon yıllık evrimi yok etmesi sadece birkaç yüzyıllarını almıştır.

    kaynak: 1, 2, 3

  • haklıdır. hatay'da türklerden çok arap nüfusu var, sen neyden bahsediyorsun? bunlar yarın kendi haklarını aramaya çalışacaklar. evet, ülkenin şu anda resmen bir kurtarıcıya ihtiyacı var çünkü türkiye kendi tarihinden gram kadar ders çıkarmadı. bu kadar cahil bir toplumumuz olduğu için ülke osmanlının son demlerini tekrar yaşar duruma geldi. dış borç, itibarsızlık, ekonomik zayıflık, devlet içerisinde örgütlenme...

  • böyle saf, sürekli gülen çocuklar olur ya, münevver öyleydi işte. suratından gülücük eksik olmazdı.

    tanıyan tanımayan herkes melek diyor ya hani, gerçekten melek gibiydi. bir tövbe tövbeee demesi vardı, sırf onu söyletmek için sınıfta saçma saçma şeyler söylerdim. he bir de sürekli saçlarıyla oynardı, bir parmağı sürekli saçlarının uçlarındaydı. elleri de minicikti. sonra hadi fal bakalım diye tuttururdu, meraklı melahat derler ya münü'ye uygun bir lakaptı bence. konuşmaya başlayınca yanaklarını sıkası gelirdi insanın. böyle bıcır bıcır... bir gün sınıfa elimde browni falan girdim sırada oturuyordu, pislik yapayım dedim. gittim yanına bak münü şimdi ne yapcam dedim, baktı, browniden koca bir parça ısırdım çiğnedim, o da meraklı gözlerle bakıyor, sonra açtım ağzımı ööö diye, bir ıyy diyerek kaçışı vardı kopmuştuk sınıftakilerle.
    o kadar iyi niyetliydi ki, herkesi kendi gibi sanardı. kuşummm kuşumm diye ortalıklarda gezinirdi. parça parça bunları hatırlayıp, onu düşününce bir gülümseme yerleşiyor suratıma. unutmuyor insan sesini, gülüşünü. keşke diyoruz ama...

    okuldaki son günü de dün gibi düşününce.

    doğum günü için yer ayarlamaya gideceklerdi onunla birlikte. yine o parlak sarı ugg'larını giymişti. çok dalga geçerdim o ayakkabısıyla da. o gün geldi kuşum dedi sence pantolonumu ugg'ların içine sokayım mı yoksa üstünde mi kalsın. bende dalga geçtim yine kızım o ne ayakkabı ya çıkar bence komple diye. ya söyle hadi dedi. söyledim. meğer son kez dalga geçmişim münü'yle. hayatında ilk kez, sevgilisi dediği adamla doğum günü için yer ayarlamaya gidecekti. içi içine sığmıyordu, mutluydu, nişantaşında olacak, bir yer var diyip duruyordu. sürekli sırıtıyordu. sonra ders bitti. okuldan çıktık. o çıkışta bekliyordu, taksi geldi, binip gitti...

    insanın aklının alamayacağı şeyler vardır ya hani, bu da onlar biri. böyle bir insana, böyle bir kader mi diyim ne diyeyim bilemiyorum... ama bildiğim tek bir şey var, onu tanıyan biri kesinlikle onu unutmayacak. hep gülücükleriyle hatırlayacak.

  • az önce cnn 'de çıkan haberler üzerine babam her zamanki gibi gel tercüme et diye çağırdı beni. dinlemeye başladım ama anlayamadım malesef. sonrasında gelicek olan bu kadar sene boşuna mı okudun bıdı bıdıları duymamak için sallamaya başladım. ama ne sallama, aman yarabbi ya. bunu gerçekten yaptım ve şu an hiç utanmıyorum.

  • bu adamın hikayesi suriyeli ailelerin çektikleri zorluklar hakkında yapılmış röportaj serisinin sadece biriydi. röportajlarda bütün suriyeliler çektikleri sıkıntılardan ve gördükleri muameleden de bahsediyorlardı. bu adamın hikayesi tutunca başkan obama bu adamı ve ailesini abd'ye aldığını sosyal medyadan duyurdu.

    türkiye gibi milyonlarca suriyeliyi ülkeye doldurur ve hepsini sefil koşullarda yaşamaya mahkum edersen işte hem ülkene aldığın suriyelilere yaranamazsın, hem kendi vatandaşının tepkisini alırsın, hem de ülke dışında eleştirilirsin. ama başkan obama aradan bir tane cımbızla çekince insanlık yapmış olur. ingiltere 50bin mülteciyi 5 senelik bir süreçte gıda/barınma sorununu çözecek şekilde alacağını duyurduğunda insanlık yapmış olur. sen 3 milyon suriyeli ülkene gelişigüzel doldurarak türkiye'nin demografik haritasını değiştirirsin ama ne suriyeli'lere ne kendi ülkenin vatandaşına ne de dünyaya yaranamazsın. stratejik derinliğiniz için tebrikler.

  • vefakar topçu.

    c.ronaldo : "başarılarım için arkadaşım albert fantrau'ya teşekkür etmeliyim. beraber 18 yaş altı şampiyonasında oynadık. bizi izlemeye gelen sporting lisbon menajeri kim daha fazla gol atarsa takıma onu alacağını söylemişti. ''

    c.ronaldo : ''maçı 3-0 kazandık ben ilk golü attım albert ise ikinci golü attı üçüncü golde ise ben dahil herkesi etkileyen bir olay yaşandı. albert kaleciyi geçmişti ben de yanında koşuyordum albert'in tek yapması gereken topu boş kaleye göndermekti ama o topu bana pas attı. maçtan sonra neden yaptığını sorduğumda ise '' sen benden daha iyisin'' demişti. ''

    gazeteciler albert fantrau'ya hikayenin gerçek olup olmadığını sorduğunda albert '' evet hikaye gerçek ronaldo o maçtan sonra sporting altyapısına girdi ben ise futbolu bıraktım ve şu an işsizim '' cevabını verdi. gazetecilerin ''işsiz biri olarak bu kadar büyük bir eve, böyle güzel bir arabaya ve ailenin ihtiyaçlarını karşılayacak parayı nereden buldun ? '' sorusuna albert fantrau'nun verdiği cevap ise her şeyi açıklıyordu. '' bunların hepsi cristiano ronaldo 'dan.''

  • burda mallarını kiraya verip almanya’da sosyal yardım alma devri bitti. bitti o iş.

    derhal ülkeye dönün bu güzel vatanda hep beraber yaşayalım. eurosuz, reisimizin uygun gördüğü şekilde.

    edit: aranızda hala ironiyi bilmeyenler var.
    edit: fikrinizi merak etsem tek tek mesaj atarım sen bu konuda ne düşünüyorsun diye. dolayısıyla fikirlerinizi bana göndermeyin.

    ayrıca uzun lafın kısası;
    (bkz: #112945024)

  • + abi c4(zamanında okuduğumuz ingilizce ders kitabı) var mı?
    - ?!?!? biz patlayıcı satmıyoruz
    + hıı?!?